17 Mart 2011 Perşembe

‘Dünyayı yenenlerin yenildiği savaş’ Çanakkale Zaferi
17 Mart 2011, TBD Haber http://www.turkbirdev.info
*******
******
*****
*
"Çanakkale Dövüşlerinde Vuruşan Azerbaycan Askerlerinin Hatırasına Taclandırılan Abide"

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 96. yıldönümü etkinliklerine katılmak için gelen Azerbaycan Uluslararası Diaspora Merkezi üyeleri, 1915 yılında bu topraklarda şehit olan 3 bin Azeri için Gelibolu'da anıt yaptıracak.

Beş kişilik heyet, ilk olarak Çanakkale Valiliği'ni ziyaret etti. Daha sonra Çanakkale Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın açıklaması yapan Azerbaycan diasporası üyeleri, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içinde gösterilecek uygun bir yere, plan ve projesi hazır olan anıtı yaptırmak istediklerini söyledi. Türkiye ile Azerbaycan'ın ayrılmaz bir bütün olduğunu vurgulayan Merkez Başkanı İsmail Ağayev, Çanakkale'nin Geçilmez olmasında atalarının da büyük gayreti olduğunu belirtti. Her yıl Çanakkale Zaferi törenlerini yakından takip ettiklerini ve zaman zamanda katıldıklarını hatırlatan Ağayev, üzerinde "Çanakkale Dövüşlerinde Vuruşan Azerbaycan Askerlerinin Hatırasına Taclandırılan Abide" yazılı anıtı bu topraklara yapmak istedikleri kaydetti. Bunun iki ülke dostluğu pekiştireceğini söyleyen İsmail Ağayev, "Türk medyasının da destek vermesi, bizim için çok önemli. Atalarımızın kanı ve canının olduğu yerde bir anıtımızın bulunması, Azerbaycanlı vatandaşlarımızın buraya daha fazla ilgi duymasına vesile olacak." dedi. - ÇANAKKALE (Cihan Haber Ajansı)

Hava, Kara, Deniz Şehitleri ile Çanakkale Şehitleri Anıldı
Hava, Kara, Deniz Şehitleri ile Çanakkale Şehitleri, Boğaz Şehitliği’nde bu sabah düzenlenen törenle anıldı.

Şehitlik Özel Defteri’ni imzalayan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, halen devam eden görüşme sürecindeki hedefin karanlık günleri yeni nesillere yaşatmayacak, yeni çatışmaların ve şehitlerin olmayacağı, adil, kalıcı ve yaşayabilir bir çözüme ulaşmak olduğunu vurgulayarak “Ortaya çıkacak anlaşmada, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi vazgeçilmez şartımızdır” dedi.

Tören saat 10.00’da protokol sırasına göre şehitliğe çelenklerin konulmasıyla başladı. Saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı ile bayrakların göndere çekilmesinin ardından Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Kurmay Binbaşı Fatih Yasir Akkuş günün anlam ve önemini belirten konuşma yaptı. Bunu, Şehitlik Özel Defteri’nin imzalanması izledi.

Boğaz Şehitliği’nden Anıtkabir’e konulmak üzere alınan toprağın Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı Hakan Çakır’a takdim edilmesinin ardından, tören şehitliğin gezilerek şehit kabirlerine çiçek bırakılmasıyla sona erdi.

Törene Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, Başbakan İrsen Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı Hakan Çakır, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Adem Huduti, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Mehmet Daysal, 39’uncu Tümen Komutanı Tümgeneral Ömer Paç, 14. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral İzzet Çetinöz, Güvenlik Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Mehmet Soğancı, Yüksek Mahkeme Başkanı Nevvar Nolan, Ana Muhalefet Partisi CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, bazı bakanlar, ÖRP Genel Başkanı Turgay Avcı ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

ÖZEL DEFTERE YAZILANLAR

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu Şehitlik Özel Defterine şunları yazdı:
“Aziz şehitlerimiz,

Her karışı ecdat kanıyla sulanarak Türk vatanı yapılan Kıbrıs’ta, sizden sonraki nesillere korkmadan yaşayacakları özgür bir vatan bırakmak için can verdiniz. Bugün Anavatan Türkiye’nin her alanda sağladığı destekle, özgür olarak yaşadığımız vatanımızda, sizler de emanetinizin emin ellerde olduğunu görerek, huzur içinde yatıyorsunuz.

Halen devam eden görüşme sürecindeki hedefimiz, uğrunda can verdiğimiz hür yaşama hakkımızı koruyarak, bizlerin yaşadığı karanlık günleri yeni nesillere yaşatmayacak, yeni çatışmaların ve şehitlerin olmayacağı, adil, kalıcı ve yaşayabilir bir çözüme ulaşmaktır. Ortaya çıkacak anlaşmada, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi vazgeçilmez şartımızdır.

Bugünlere ulaşmamızı sağlayan siz aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyor, manevi huzurunuzda saygıyla eğiliyoruz.”

18 Mart Çanakkale Zaferi Kutlama

Tarihe ‘dünyayı yenenlerin yenildiği savaş’ geçen Çanakkale Zaferi’nin üzerinden tam 96 yıl geçti. Bu eşsiz destanı anlatmak için şimdiye kadar binlerce şiir, kitap yazıldı, onlarca film çekildi.

Fakat dışardan yazılan hiçbir şey ‘cepheden gönderilen
asker mektupları’ kadar duygulandıramadı. Maltepe Belediyesi’nin düzenlediği ‘Ana ben gidiyom düşmana karşı’ başlıklı Çanakkale Sergisi’nde sergilenen bir mektup okuyanları gözyaşına boğdu. NTV Tarih yazarı araştırmacı/koleksiyoner Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu’nun kolleksiyonundan oluşan sergiyi 50 bin kişi gezdi.

MEKTUP ULAŞTI, ŞEHİT OLDU

Vatan'ın haberine göre, Gümüşhane’nin Şiran ilçesinden Üsteğmen Zahit, cephede kurşun yağmurları altında savaşırken Aziziye ilçesinin Kılıç Mehmet Bey köyünden Ahmet Efendi’nin kızı, eşi Hanife Hanım’a bir mektup yazmıştı. Üsteğmen Zahit, ‘vasiyetim’ dediği mektubu yazdıktan kısa bir süre sonra 9 Ocak 1916’da şehit oldu. Yıllar sonra ortaya çıkan o mektubun içinden şehit üsteğmenin küçük kızı Nahide’nin kırmızı kurdelayla bağlı bir tutam saçı da çıkmıştı. İşte o mektuptan duygu dolu satırlar...

YÜKSEK SESLE AĞLAMA
“Bu günlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz. Bilirsin , her muharebeye giren ölmez. Fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme... Beni ve seni yaratan Allah bizi nasıl dünyada birbirimize nasib etti ise , benden
şehitlik rütbesini esirgemediği taktirde , elbette , ruhlarımızı da birbirine kavuşturur. Vatan yolunda şehit olursam bana ne mutlu. Ancak , sana bir vasiyetim var : Birincisi benim için kat’iyyen ağlama... eşyamın listesi ilişikte. Bunları sat , ele geçecek paradan “mihr-i muaccel” ve “mihr-i müeccel” ini al , üst tarafı ile bana bir mevlüt okut. Eğer bunlar sana borcumu ödemezse hakkını helal et ve ilk gece aramızda geçen sözü unutma... vasiyetimi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim.”

7 Mart 2011 Pazartesi

Özbek'le evlenen Kırgız öğretmenlere maaşının 15 katı ikramiye

7 Mart 2011, TBD-Haber http://www.turkbirdev.info/
*
*

Başlıklar:
  • Azerbaycan-Türkıye stratejık işbirliği
  • Karabağ savaş esirlerinin değişiminde anlaşmaya varıldı
  • Kazakistan'da elektronik para
  • Kazakistan'ın ilk silisli sac üretim tesisi
  • Özbek'le evlenen Kırgız öğretmenlere maaşının 15 katı ikramiye
  • Bir atanın çoçukları
  • Kırgız Havayolları'nın Bişkek-İstanbul seferleri başlıyor
  • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne su
  • Özbekistan inanılmazı deniyor
  • Türk-Amerikan İlişkileri: Politika ve İş Geliştirme
  • Türkiye'den KKTC'ye "Hayat Suyu"
  • Türkmenistan enerji potansiyelini dünyaya tanıtıyor
HABER AYRINTI:

Azerbaycan-Türkiye stratejik işbirliği


Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi arasındaki işbirliği anlaşması Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de imzalandı.




Bakü- SAM başkan yardımcısı Gülşen Paşayev ile Dışişleri Bakanlığı Strateji Araştırmalar Merkezi başkanı Prof. Bülent Aras'ın imzaladığı anlaşma için düzenlenen törene, Türkiye'nin Bakü Büyükelçişi Hulusi Kılıç, büyükelçilik personeli, Azerbaycan ve Türkiye dışişleri bakanlığı yetkilileri katıldı.



Paşayeva imza töreninde yaptığı konuşmada, Azerbaycan devletini, bağımsızlığını kazanmasından sonra ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatarak, Azerbaycan'ın en yakın müttefikinin ve stratejik ortağının da Türkiye olduğunu söyledi. Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Bülent Aras ise yaptığı konuşmada, Azerbaycan'da bulunma sebebinin, SAM ve Dışişleri Stratejik Araştırmalar Merkezi arasında akademik bir işbirliği anlaşması imzalamak ve bir ortak eylem planı oluşturmak olduğunu kaydetti.



Azerbaycan ve Türkiye arasında işbirliğinin oluşması için şartların ve gerekli siyasi iradenin varolduğunu belirten Aras, dost, kardeş ve müttefik iki ülkenin ciddi çıkar birliği olduğunu söyledi.
Aras, içinde bulunulan dönemin kaos dönemi olduğunu belirterek, ''Ciddi küresel tehditler var. Bölgesel tehditler var. İki ülkeyi doğrudan ilgilendiren çok önemli konular var. Böylesi ortamda, iki ülkenin karşılıklı ilişkilerini olabilecek en üst düzeyde hatta birbirine entegre ederek geliştirmesi gerekli'' diye konuştu.

Anlaşma çerçevesinde, iki ülkenin, dış siyaset, uluslararası ilişkiler, global ve bölgesel güvenlik konuları hakkında tecrübe paylaşımı yapacağı ve karşılıklı olarak uluslararası seviyede toplantılar düzenleyeceği bildirildi. (Kaynak: cumhuriyet.com.tr)





Azerbaycan ve Ermenistan anlaştı



Azerbaycan ve Ermenistan böyle anlaştı



Aliyev ve Sarkisyan, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev'in daveti üzerine Rusya'nın sayfiye kenti olan Soçi'nin Krasnaya Polyana bölgesinde bir araya geldi. Medvedev, Aliyev ve Sarkisyan ilk önce Soçi'deki kayak sporları alanı olan Krasnaya Polyana'daki bir kafede çay içti ardından da kar motoruna bindi. Üç lider daha sonra ana gündemini Karabağ sorunun oluşturduğu gayri resmi bir görüşme yaptı. Görüşmede, geçen yıl 27 Ekimde Rusya'nın Astrahan kentinde ortaya konan ortak deklarasyonun gereğinin yerine getirilmesi ve deklarasyona daha ileri önlemlerin eklenmesi konusunda görüş birliğine varıldı. Görüşmenin ardından yayımlanan ortak bildiride, tüm çatışmaların barışçıl yollardan çözümü, ateşkes olan bölgelerde çıkan olayların ilgili tarafların yanı sıra Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu ile birlikte soruşturulması konusunda görüşbirliğine varıldığı belirtilerek, ''Liderler savaş esirleri değişimin mümkün olduğunca hızlı bir şekilde tamamlanması konusunda anlaştı'' ifadesine yer verildi. Karabağ barış süreciyle ilgili düzenli temasların önemine dikkati çeken liderler, AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlarının çalışmalarının yanı sıra 3'lü formattaki görüşmeleri sürdürme kararı aldı. Rus, Azeri ve Ermeni liderlerin geçen yıl Ekim ayında Astrahan'daki görüşmelerinin ardından yayımlanan ortak bildiride, savaş esirlerinin ve savaş sırasında öldürülenlerin cenazelerinin takası konusunda anlaşma varıldığı belirtilmişti. Medvedev de Astrahan'da yaptığı açıklamada, yayımlanan ortak deklarasyonun güven artırıcı önlemlere yönelik bir katkı olduğunu söylemişti. (Kaynak: haberturk.com)

Kazakistan Parlamentosu, elektronik para kullanımı ile ilgili yasayı onayladı

Kazakistan Parlamentosu, Kazakistan'da ilk defa uygulama konulan elektronik para kavramı ile ilgili yasayı ilk görüşmede onayladı. Elektronik Para Yasası ile ilgili Parlamento üyelerine bilgi veren Kazakistan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Bisengali Tadjiyakov, elektronik paranın emisyonunun ticari bankalar tarafından yapılacağını söyledi.

Yasa, güvenlik gerekçeleriyle elektronik para ile Kazakistan'da bir günde en fazla 5 bin dolara eş değer tutarda işlem yapılmasını öngörüyor.

Kazakistan’ın ilk silisli sac üretim tesisi devreye alındı

Alman çelik üreticisi ThyssenKrupp, Kazakistan'ın Karaganda'da yer alan ilk silisli sac üretim tesisi Silicium Kazakhstan LLP'nin devreye alındığını bildirdi.

ThyssenKrupp bağlı kuruluşu ThyssenKrupp Mannex, tesisin birincil ekipman tedarikçisi ve kurulum denetmeni konumunda bulunuyor. Tesis bünyesinde %16 oranında hisseye sahip olan ThyssenKrupp Metallurgie ise, aynı zamanda Silicium Kazakhstan LLP'nin ürünlerinin tek dağıtımcısı olma özelliğini taşıyor. Tesisin kurulumu için Avrupa'dan 60 milyon € değerinde ekipman nakledildi.

İlk etapta 12.500 mt kapasiteli 1 no'lu yüksek fırınıyla faaliyet gösterecek tesis, ürünlerini Avrupa, Asya ve ABD'ye ihraç edecek. Tesisin halihazırda kurulu olan 2 no'lu yüksek fırınının ise mayıs ayında faaliyete geçirilmesi planlanıyor.


Silicium Kazakhstan LLP, iki yüksek fırın daha kurarak üretim kapasitesini iki katına yükseltmeyi planlıyor. Bu fırınlar da, önceki ikisi gibi Alman tesis ekipmanı tedarikçisi SMS Siemag tarafından imal edilecek.

Kazakistan, dünyanın en büyük üçüncü kuvarz kumu rezervine sahip. Söz konusu hammaddeden silikon elde ediliyor. (Kaynak: steelorbis.com.tr)



Kırgızistan'da Öğretmenlere Uygulanan İlginç Yöntem

Özbek'le evlenen Kırgız öğretmenlere maaşının 15 katı ikramiye



Kırgızistan'da genç öğretmenleri köyde tutmak için ilginç bir yöntem uygulanıyor; Özbek'le evlenen Kırgız öğretmenlere maaşının 15 katı ikramiye


Köylerde istihdam edecek öğretmen bulamayan yetkililer, çareyi öğretmenleri evlendirmekte buldu. Karasu bölgesinde yeni göreve başlayan ve bekar olan Kırgızlı öğretmenlere Kırgızlılarla evlenmeleri halinde 2 maaş (400 dolar) para ödülü veriliyor. Kırgız ile Özbek'in evlenmesi durumunda ise ödül 15 maaşa (3 bin dolar) kadar çıkıyor. Öğretmen maaşının yaklaşık 200 dolar olduğu ülkede uygulamayla birlikte evlenen öğretmen sayısında artış bekleniyor. Karasu Bölge Kaymakamı Bayış Cusupov, bu uygulamayla geçen yaz meydana gelen Kırgız-Özbek çatışması sonrası iki halk arasındaki ilişkilerin pekişeceğini kaydediyor. Şimdilik sadece Karasu bölgesinde uygulanan projenin ülke genelinde yaygınlaşması planlanıyor. (Kaynak: haberciniz.biz)


THY'ye Kırgızistan hattında yeni rakip

Kırgız Havayolları'nın Bişkek-İstanbul seferleri başlıyor

Kırgız Havayolları'nın Bişkek-İstanbul karşılıklı seferleri yarın başlıyor.Bişkek-İstanbul seferleri başlangıçta haftada iki gün olarak gerçekleştirilecek.Alınan bilgiye göre, Bişkek'ten hareket edecek Kırgız Havayollarına ait Airbus 320 tipi uçak saat 04.30'da İstanbul Atatürk Havalimanına inecek. Uçak aynı gün İstanbul'dan Bişkek'e dönecek. (Kaynak: gunaydinhaber.com)





Bir Atanın Çocukları


Yazar:

2010 yılı, Kırgızistan'ın yakın tarihinde çok hızlı gelişmelerin yaşandığı bir yıl olarak hafızalarda kalacak gibi görünüyor. 2005’te Otunbayeva’nın da öncülüğünü ettiği protestolar sonucunda, “Lale Devrimi”yle Askar Akayev’i deviren Kurmanbek Bakiyev, Nisan 2010’da muhalefetin parlamentoyu feshederek, iktidarı ele geçirdiğini ilan etmesiyle sonuçlanan olayların ardından iktidarı kaybetmişti.



Gerek Bakiyev, gerekse de Akayev devrilmelerinin ardından ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Ancak Akayev ile Bakiyev arasında gözlerden kaçan bir husus var; Akayev, kendisini iktidardan alaşağı etmek isteyenlere karşı direnmezken, halefi Bakiyev, uzun bir süre direndi. Diğer bir ifadeyle ilk devlet başkanı iktidarı bırakma konusunda halkı çok da fazla yormadı. Halbuki Bakiyev, gitmemek ve görevi bırakmamak için elinden geleni yaptı. Belki de bu yüzden Akayev, iktidarı elinden alındıktan sonra hayatını sürdürebilecek ülke bulma konusunda sıkıntı yaşamadı. Birkaç günlük Kazakistan misafirliğinin ardından Rusya'ya gitti ve burada üniversitede hocalık bile yapmaya başladı. Bakiyev'in ise hala nerede olduğu tam olarak bilinmiyor. Son bilgiler Belarus'da olduğuna ilişkindi.



Nisandaki devrimin üzerinden çok geçmeden Haziran ayında yapılan anayasa referandumunda Kırgızlar yeni anayasayı kabul ederken, geçici devlet başkanı Roza Otunbayeva'nın 2012 yılına kadar devlet başkanlığına da onay verdiler. Ardından Ekim ayında yapılan genel seçimlerde de bir ilk yaşandı. Parlamenter sisteme geçişin adımları olarak seçimler ilk kez siyasi partiler arasında yarışa sahne oldu. Hiçbir partinin tek başına iktidar olma şansı bulamadığı seçimlerde parlamentoya giren beş partinin sandalye sayısı da birbirine yakındı. Dolayısıyla ortaya çıkan koalisyon hükümetinin kurulması için yaklaşık bir buçuk ay süren görüşmelerin ardından Aralık ayının ikinci yarısında Almazbek Atambayev'in başbakanlığında üçlü koalisyon hükümeti kuruldu.



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Şubat başında yaptığı iki günlük ziyaretle Atambayev hükümetinin, başbakan düzeyindeki ilk konuğu oldu.



Devlet Başkanı Roza Otunbayeva tarafından kabul edilen ve kendisine nişan da verilen Başbakan Erdoğan, Kırgız mevkidaşı Atambayev ile hem başbaşa hem de heyetler arası görüşmeler gerçekleştirirken, beraberinde götürdüğü işadamlarının Bişkek'te çeşitli bağlantılar kurmasına vesile oldu. Başbakan Erdoğan, Ahıska Türkleri Dernek Başkanı Murafaddin Sakimov başkanlığındaki Ahıska Türkleri heyetini de kabul ederek, 1944 yılında vatanlarından sürülen Ahıskalılara da Türkiye Cumhuriyeti olarak arkalarında olduklarını hissettirdi. Genel olarak basına kapalı olan bu görüşmelerin, basına yansıdığı kadarıyla olumlu ve sıcak bir atmosferde gerçekleştiğini görüyoruz. Aslında bunun bir başka göstergesi de Erdoğan'ın Kırgızistan Parlamentosunda milletvekillerine yönelik konuşmasında dile getirdikleri...



Türkiye ve Kırgızistan'ı "aynı milletin farklı devletleri" olarak kabul ettiğini, iki ülkenin vatandaşlarını aynı atanın çocukları, yani kardeş olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Aramızdaki mesafeye rağmen, bütün bu coğrafya ile, bu bölgedeki kardeşlerimizle, elbette Kırgız halkıyla yüreğimiz beraber atıyor. Bir atanın evlatları, yani kardeşler, sevinci de hüznü de paylaşır, bunu kalplerinde hissederler. Atalarımız bu coğrafyada tarih boyunca birçok parlak medeniyet ve zengin devletler inşa ettiler. Bişkek ile İstanbul, Çin ile Adriyatik arasında, tarihi İpek Yolu'nda, sadece mallar taşınmadı, bilim ve hikmet, atalarımızın heybeleriyle dünyaya ışık tuttu" şeklinde konuştu.



Kırgızistan'da yazılan Manas Destanının, Batı'da Selçuklu'nun, Osmanlı'nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilham kaynağı olduğunu vurgulayan Erdoğan, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin barış, istiklal ve medeniyet mücadelesinin doğuya ilham verdiğini ve doğuda büyük bir gururla karşılandığını belirtti.



"Bizler, ortak tarihimizle, atalarımızla, atalarımızın dünya kültürüne, bilimine, sanatına yaptıkları katkılarla elbette gurur duyuyoruz. Ama tek başına gurur duymanın yeterli olmadığını da biliyoruz. Tarihten ve birbirimizden aldığımız ilhamla, aydınlık bir geleceği inşa etme güç ve iradesine sahibiz" diyen Başbakan, bunu geçmişte yaptığımızı, yine yapabileceğimizi ve güçlü bir Avrasya'yı yeniden inşa edebileceğimizi anlattı.



Konuşmasında ülkede yaşanan devrime de değinen Başbakan Erdoğan, 2010'daki halk hareketinin Kırgızistan'da yeni bir dönemi başlattığını belirtirken, bütün geçiş dönemlerinin sancılı olduğunu da hatırlattı.



"Oş ve Calalabad'da yaşanan sancılar, en az sizler kadar, Türk halkını da derinden etkilemiş ve üzmüştür" diyen Erdoğan, konuşmasında ana hatlarıyla şöyle dedi:



"Bizler, Batıdaki kardeşleriniz olarak, benzeri acı olayların tekrar yaşanmamasını, samimi, kalıcı bir diyalog ortamının tesis edilmesini yürekten arzuluyoruz. 2010 yılında anayasa referandumu ve parlamento seçimlerinin başarıyla yapılmış olması, Kırgız halkını olduğu kadar bizleri de mutlu etti, bizleri de umutlandırdı. Seçimlerden sonra kurulan koalisyon hükümetini de ayrıca kutlamak istiyorum.



Kırgızistan parlamentosunun, Kırgızistan'ın huzur, istikrar ve kalkınması için gerekli desteği sağlayacağına eminim. Zira, bu parlamento, sadece Kırgız halkı için değil, tüm bölge için önem taşıyor ve dikkatleri üzerinde topluyor."





ORTA ASYA'DA HENÜZ DENENMEMİŞ BİR SİYASİ DÜZEN



Kırgızistan'ın, Orta Asya'da henüz denenmemiş bir siyasi düzene geçtiğini ifade eden Erdoğan, ülkenin tercih ettiği parlamenter sistemin dünyadaki en ileri ülkeler tarafından tercih edilmiş ve başarısını ispatlamış bir sistem olduğunu anlattı. Erdoğan, bu sistemin başarısından kuşku duymanın yersiz olduğunu söyledi ve bugünün dünyasında, seçimle işbaşına gelmiş hükümet ve parlamentoların, vatandaşların huzur ve güvenliği, aynı zamanda ekonomik kalkınma noktasında en isabetli kararları alabildiğini ve güçlü şekilde uygulayabildiğini ifade etti.



Türkiye'nin demokratikleşme tecrübesini kardeş Kırgız devletiyle her fırsatta paylaşacağının Kırgızistan'a her aşamada samimi destek vermeye devam edeceğinin bilinmesini isteyen Başbakan Erdoğan, bu kardeş ülkeye yönelik, bizim de paylaştığımız düşüncelerini kısa başlıklar halinde şöyle aktardı.



* Her anlamda büyük potansiyeli olan Kırgızistan, dinamik, çalışkan nüfusa sahip bir ülke.



* Parlamentonun özverili çabalarıyla demokrasiyi yücelterek, ülkeyi hızlı bir şekilde dönüştürerek, Kırgızistan'ın dünyanın güçlü bir ülkesi, güçlü bir ekonomisi olacağına inancımız tam.



* Türkiye'nin Kırgızistan'a yaklaşımı kardeşlik hislerinden ibaret olup, bunun dışında başka herhangi bir ülkü veya hedefimiz yoktur, olması da mümkün değildir.



* Türkiye'nin amacı Kırgızistan ve diğer Türk Cumhuriyetleri ile birlikte ortak değerleri oluşturan dil, köken, kültür, din, kimlik birliğinden güç alarak, halkları ve bölgenin refahını ve barışını artırmaktır.



* Türkiye, geçiş sürecindeki Kırgızistan'a yönelik dayanışmasını daha etkin ve kapsamlı bir şekilde gerçekleştirmek için bir eylem planı çerçevesinde hareket etmektedir.



* Parlamenter sistemin kurulması ile birlikte, Kırgızistan yeni bir kalkınma modeli benimseyecektir. Türkiye, Kırgızistan'ın bu çabalarını desteklemek amacıyla uluslararası toplum nezdinde gerekli girişimleri sürdürmeye devam edecektir.



Başbakan Erdoğan'ın Kırgızistan Parlamentosu’nda yaptığı, "elimizdeki tüm imkanları sizlerle paylaşmayı bir kardeşlik görevi addediyoruz" diyerek tamamladığı konuşmasının gereğinin bürokratlar ve ilgili kuruluşlar tarafından yerine getirilmesini bekliyoruz. Bu çalışmaların hızlı bir şekilde sonuçlandırılması, son altı yılda üç halk ayaklanması yaşayan kardeş Kırgız halkı ve devletine desteğin de hakikaten yerine ulaşmasına vesile olacaktır. (Kaynak: hakimiyetimilliye.org)




KKTC´ye su götürecek Alaköprü Barajı'nın temel atma töreni için hazırlıklar tamam


Türkiye´den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'ne su götürmek için Mersin´in Anamur ilçesinde yapılacak olan Alaköprü Barajı'nın temel atma çalışmaları sürüyor

Türkiye´den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'ne su götürmek için Mersin´in Anamur ilçesinde yapılacak olan Alaköprü Barajı'nın temel atma çalışmaları sürüyor. Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu´nun da katılacağı tören için tüm hazırlıklar tamamlandı. Türkiye Çevre ve Orman Bakanlığı´nın, "deniz geçişinin" dünyada ilk kez uygulanacağı 'KKTC İçme Suyu Temini Projesi'yle, 50 yıllık perspektifte su ihtiyacının karşılanacağı bildirildi. Projenin, Türkiye kara sınırları içerisinde kalan kısmının Mersin'in Anamur ilçesindeki Dragon Çayı üzerinde inşa edilecek Alaköprü Baraj rezervuarından, sabit debi esasına göre yıllık 75 milyon metreküp suyun Akdeniz kıyısındaki dengeleme deposuna basınçlı boruyla isale edilmesini kapsıyor. Proje kapsamında, Türkiye tarafında Anamur Dragon Çayı üzerinde temelden 93 metre, akarsu tabanından 88 metre yükseklikte, ön yüzü beton kaplamalı ve eteğinde 26 megawatt kurulu gücünde bir HES bulunan kaya dolgu tipinde ve toplam 130,5 milyon metreküp depolama hacimli Alaköprü Barajı ve HES tesisi bulunacağı, 23 kilometre uzunluğunda ve bin 500 milimetre çapında düktil demir borulardan oluşan isale hattının, 10 bin metreküp hacminde Dengeleme Deposu yapılacağı da aktarıldı. Projenin KKTC tarafında ise Güzelyalı bölgesinde 5 megawatt gücünde Güzelyalı Pompa İstasyonu, 3 bin 157 metre uzunluğunda ve bin 400 milimetre çapında düktil demir boru terfi hattı, temelden yüksekliği 65 metre, akarsu tabanından 58 metre yükseklikte olan 26,5 milyon metreküp depolama hacimli Geçitköy Barajı ile 16,40 megawatt kurulu gücünde Geçitköy Pompa İstasyonu yapılacak.











Türk-Amerikan İlişkileri: Politika ve İş Geliştirme
ABD İstanbul Başkonsolosu Kilner, "Türkiye özellikle inşaat alanında çok tecrübeli, Amerikalı şirketlerle Türk şirketleri ortaklıklar kurabilir" dedi.

Türkiye ve Amerika iki müttefik ülke...

Ancak iki ülke arasındaki ticari ilişkiler hala olması gerekenin oldukça uzağında.

İş çevreleri, iki ülke arasındaki 16 milyar dolarlık ticaret hacminin mutlaka artması gerektiği belirtiyor.

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu TUSKON ve Amerikan düşünce kuruluşlarından Amerika İlerleme Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği, "Türk-Amerikan İlişkileri: Politika ve İş Geliştirme" konulu toplantı İstanbul’da yapıldı.

TUSKON Başkanı Rızanur Meral, iki ülke arasındaki 16 milyar dolarlık ticaret hacminin artması gerektiğinin altını çizdi.

’’Türkiye bölgesinde artan ağırlığıyla, bundan sonra ABD için daha da önemli bir müttefik olacaktır" diyen Başkan Rızanur Meral, "Bu, tüm hususlarda anlaşacağımız anlamına da gelmez, ama birbirimize katkı sağlayacağımız çok alan olacak’’ açıklamasını yaptı.

Amerika Birleşik Devletleri Başkonsolosu Scott Kilner da, işbirliği alanlarına somut öneri getirdi.

Kilner, ’’Aradaki ticari engellerin kaldırılması için hükümetler arasında önemli çalışmalar var. İşbirliğini artırabiliriz. Türkiye özellikle inşaat alanında çok tecrübeli, Amerikalı şirketlerle Türk şirketleri ortaklıklar kurabilir" dedi. (Kaynak: medyarazzi.com)



Türkiye'den KKTC'ye "Hayat Suyu"


KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, yıllardır hayalini kurdukları bir projenin gerçeğe dönüştüğünü belirterek, ''KKTC halkı kadirşinastır, yapılanları unutmaz. KKTC halkı anavatanına bağlıdır, onu seviyor, kardeş biliyor, kimse boşuna uğraşmasın'' dedi.



Eroğlu, KKTC'ye yılda 75 milyon metreküp içme ve sulama suyu temin edecek ''asrın projesi''nin ilk halkası olan Mersin'in Anamur ilçesinde yapılacak Alaköprü Barajı'nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, bu günün tarihçiler tarafından önemli bir gün olarak kayıtlara geçirileceğini bildirdi.

Eroğlu, siyasi yaşamı boyunca anavatandan KKTC'ye su getirilmesi hayalini kurduğunu, bugün ise bunun gerçekleştiğini görmekten mutluluk duyduğunu belirterek, ''Bugün ayrıca benim doğum günüm. Doğum günüme böylesi bir olayın denk gelmesi, yıllardır hayalini kurduğum projenin hayata geçirilmesi, bana ayrı bir heyecan veriyor'' dedi.

Bu projenin daha önce de pek çok kez gündeme getirildiğini, herkesin bir şeyler yapmaya çalıştığını ancak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda son derece kararlı davrandığını ifade eden Eroğlu, ''İşte bu yüzden bugün burada bulunmamızın mimarı Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır'' şeklinde konuştu. (Kaynak: zaman.com.tr)

-KKTC VE EKONOMİ-

Eroğlu, anavatan Türkiye ile aralarında bir köprü daha kurulduğunu belirterek, ''4 yıl sonra Türkiye'den yavru vatana su akacak, suya hasret topraklarımız yeniden ümitlenecek. KKTC halkı kadirşinastır, yapılanları unutmaz; KKTC halkı, anavatanına bağlıdır, onu seviyor, kardeş biliyor, kimse boşuna uğraşmasın. Sayın Başbakanın söylediği gibi et ve tırnak gibiyiz'' diye konuştu.

Eroğlu, Türkiye'deki ekonomik istikrarın yanı sıra uluslararası platformlarda Başbakan Erdoğan'ın tutumu sonucu elde edilen itibarın da gururunu yaşadıklarını belirterek, ''Bunda doğru politikaların yeri vardır. KKTC ise ekonomik olarak zor bir dönemden geçiyor, muhakkak biz de tedbir almalıyız. Şunu da göz ardı etmemeliyiz ki KKTC'nin durumu, başka devletin durumuna benzemez. Güneydeki Rum komşuların başlıca hedefi bizim ekonomimizi çökertmek, gelişmesini engellemektir'' dedi.

Eroğlu, Barış Suyu Projesi'nin önemine de dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''Bana göre Barış Suyu Projesi, Kıbrıs konusu açısından büyük önem taşıyor. Bu proje benim masadaki elimi ciddi anlamda güçlendirecektir. Bir anlaşma olması halinde anavatan Türkiye'den gelecek bu suyun, Güney Kıbrıs'a verilmesi de mümkün olacaktır. Peki bugün için durum ne derseniz? Bizler samimi olarak masada çaba gösteriyoruz, ortaya koyduğumuz pratik çalışma programı var. En kısa sürede sonuca gitmek istiyoruz. Adadaki gerçekler hazmedilirse bunun zor olmadığı kanaatindeyiz.

Nedir bu gerçekler? Kıbrıs'ta iki halk, iki dil, iki din, iki bölge var. Yeni bir devlet kurulurken siyasi eşitlik temel olmalıdır. Anavatan Türkiye'nin desteğinin devamı bizim için vazgeçilmezdir. Biz hiç kimseden ekonomisini, güvenliğini tehlikeye atacak bir anlaşma istemediğimize göre kimse de bizden böyle talepte bulunma hakkına sahip değildir.''

Kıbrıs Türk halkının tek güvencesinin Türkiye olduğunu vurgulayan Eroğlu, bu sevgiyi bozmaya çalışanların başarılı olamayacaklarını söyledi.

Eroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın KKTC'ye geldiğinde bir konuşmasında, ''Size söz veriyorum, deniz altından suyu, denizin altından elektriği de getireceğim'' dediğini anımsatarak, ''Şimdi bu sözün gerçekleştiğini görmekteyim. Çok mutluyum. Bu projenin hayata geçirilmesi için uğraş veren başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bütün hükümet üyelerine, bize bugüne kadar karılıksız destek veren anavatandaki kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum'' dedi.

-KKTC BAŞBAKANI KÜÇÜK-

KKTC Başbakanı İrsen Küçük ise bugüne kadar çok sayıda açılış törenine katıldığını ancak böylesi bir heyecan ve onuru yaşadığını anımsamadığını ifade ederek, Kıbrıs'a bereket taşıma hazırlığı yaptıklarını kaydetti.

Türkiye'nin her türlü maddi ve manevi katkılarıyla KKTC'nin küçümsenemeyecek bir konuma kavuştuğunu vurgulayan Küçük, ''Ne mutlu bize ki nesillerimizi daha mutlu geleceğe ulaştıracak her türlü girişimizi destekleyen bir anavatanımız var. Ne mutlu bize ki bugün bölgesinde her alanda örnek alınan, dış politikada saygın ve yön tayin eden büyük Türkiye'nin yavru vatanıyız. Ne mutlu bize ki Türkiyemizin Başbakanı Tayyip Erdoğan hep yanımızda. 80 milyonu aşan Türkiye Cumhuriyeti hep bizimle'' dedi.

KKTC ile Türkiye'nin birlikteliğini kıskananların, kirli emellerini gerçekleştirmeye çalışanların olabileceğini ifade eden Küçük, ''Telkinlerle bir takım güçleri kullanabilirler, hatta bu yolla huzursuzluk yaratabilirler ama bunlar asla başarılı olamamışlardır. Biz kardeşiz, biz bütünüz, ayrılmaz, et ve tırnağız. Nereden gelirse gelsin, hangi boyutta olursa olsun, anayı yavrudan ayıramazlar, bu da böyle bilinmeli'' şeklinde konuştu. (Kaynak:zaman.com.tr)




Türkmenistan enerji potansiyelini dünyaya tanıtıyor - AŞKABAT


Türkmenistan, enerji potansiyelini tanıtmak amacıyla Singapur´da uluslararası bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor

Türkmenistan, enerji potansiyelini tanıtmak amacıyla Singapur´da uluslararası bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Türkmenistan Petrolgaz Bakanlığı, "Turkmenistan Oil & Gas Road Show 2011" konulu yurtdışında ilk konferansını düzenliyor. Bugün başlayan konferans, iki gün sürecek. Bu amaçla Türkmenistan'dan aralarında bir bakanın da olduğu bir heyet Singapur´a gitti. Dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz şirketlerinin büyük ilgi gösterdiği konferans, Türkmenistan´ın yurtdışında düzenlediği ilk konferans olması açısından büyük önem taşıyor. Türkmen basınında yer alan haberde, konferansın yeri olarak Singapur´un seçilmesinin de ayrı bir önem taşıdığı vurgulandı. Uzmanlara göre, hızlı kalkınan Asya bölgesinin enerji tüketimi bakımından da cazip bir pazar olduğu bildirildi. Aşkabat başta petrol ve doğal gaz olmak üzere sahip olduğu enerji kaynaklarını dışa pazarlamak için yoğun çaba sarf ediyor. Bu çerçevede, 2009 yılında hizmete açılan Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattıyla Çin´e doğalgaz sevkiyatı başlandı. Türkmen gazının İran´a sevkiyatı da arttırıldı. 33 milyar metreküp kapasiteli Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan (TAPİ) doğalgaz boru hattının da inşa edilmesi için yoğun çaba harcanıyor. Mevcut Çin ile İran hattı yanı sıra TAPİ projesinin de hayata geçirilmesi sonucunda Türkmen gazının Asya ülkelerine sevkiyatı 90 milyar metreküpü bulması bekleniyor. Enerji alanında işbirliği yapacak yeni yatırımcılar arayan Türkmenistan, daha sonra Avrupa ve ABD´de böyle bir etkinlik düzenlemeyi hedefliyor. Bu arada Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, konferans katılımcılarına mesaj gönderdi. Türkmen lider mesajında; "Türkmenistan dev petrol ve doğalgaz ülkelerinin arasında yer alıyor." ifadesini kullandı. (kaynan: medya73.com)