27 Kasım 2011 Pazar


TürkBirDev Haber, 25 Kasım 2011


HABER BAŞLIKLARI
  • "Türkiye Türkçesi ortak dil olsun
  • Kazakistan sandığa gidiyor
  • Kazakistan: Oğuzların Ata Yurdu
  • Kırgızistan borçta aldı yürüdü
  • Kırgızistan, Özbekistan’a elektrik enerjisi verecek
  • Türkiye, Kıbrıs’ta 2-3 ay içinde sondaja başlıyor
  • Türkmenistan 20 yaşında

HABER AYRINTI:

"Türkiye Türkçesi ortak dil olsun"

Astana'da yapılan toplantıda Azerbaycan Milletvekili Nizami Caferov'un getirdiği bu teklif büyük dikkat çekti.

Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Meclisi (TÜRKPA) Sosyal, Kültürel ve İnsani İşler Daimi Komitesi’nin ilk toplantısı Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapıldı.

Türkiye’den AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş ve CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ile Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan’dan milletvekillerinin katıldığı ve Kazakistan Senatosu’nda yapılan toplantıda daimi komisyonun faaliyet konuları ele alındı.

Daimi Komite Başkanı Kazak Senatör Garifolla Yesim, ilk toplantıda "Bilge Korkut" adı ile bir eğitim programının düzenlenmesini teklif etti.

TÜRKPA üyesi Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Kazakistan’dan öğrencilerin bu 4 ülkede eğitim görerek yetiştirilmesini isteyen Yesim, "bu öğrencilerin eğitim görecekleri alanlar ve bunların finansmanının nasıl sağlanacağı gibi konuları TÜRKPA Genel Kurulu’nda kesinleştirebiliriz" dedi.

AK Parti Milletvekili Ataş da, "Bilge Korkut" projesini gayet güzel bir program olarak gördüklerini belirterek, bu işin sürüncemeye bırakılmaması gerektiğini söyledi. Ataş, "Her şeyden önce ’Bilge Korkut’ adını verdiğimiz projenin ilham kaynağı Dede Korkut’un bu işin uzmanları tarafından araştırılarak, bu konuda bir çalışmanın ortaya konması gerekir" diye konuştu.

CHP Milletvekili Öğüt de, Türk halklarını bir araya getirecek ortak bir bayramın tespit edilebileceğini, bunun halklar arasındaki kaynaşmaya önemli katkılar sağlayacağını ifade etti.

Astana’nın çok kısa süre içinde çok güzel ve modern bir kent haline geldiğine dikkati çeken Öğüt, Ankara ve Astana arasındaki benzerliklere işaret ederek, "Ankara’yı bir köyden bugünkü haline getiren Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün üzerinden geçen uzun yıllara rağmen unutulmamıştır. Umarım, Astana’yı bu hale getiren Cumhurbaşkanınız Nursultan Nazarbayev’de bir 80 yıl sonra özlemle anılır" diye konuştu.

"Türkiye Türkçesi ortak dil olsun"

Toplantıya Azerbaycan’dan katılan Milletvekili Nizami Caferov’un teklifleri ise dikkat çekiciydi. Türk halklarının öncelikle ortak bir dile sahip olması gerektiğini belirten Azeri milletvekili Caferov, bunun için en uygun olanın da Türkiye Türkçesi olduğunu söyledi.

Türk halkları arasındaki ses farklılıklarından dolayı alfabe birliğinin de sağlanamadığını belirten Caferov, Türk alfabesinde, diğer Türk devletlerindeki seslerinde dikkate alınarak bir değişikliğe gidilmesi halinde ortak alfabe oluşturulabileceğini söyledi. Caferov, "Türk alfabesine Atatürk kurduğu için kutsallık atfedenler var. Atatürk bugün yaşasaydı kendisi de Türk milletleri arasında birlik oluşturabilmek için alfabede değişikliğe giderdi" diye konuştu.

Komite üyelerinin ağırlıklı olarak "Bilge Korkut" projesine sıcak baktıkları, bu projenin bir teklif olarak 2012’de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yapılacak TÜRKPA 3. Genel Kurul toplantısına sunulacağı kaydedildi.

Teklifin Genel Kurul tarafından kabul edilmesi durumunda ise üye ülkelerin parlamentolarının da bu konuda yasal mevzuatı hazırlamaları öngörülüyor. (Kaynak: dunya.milliyet.com.tr)

Kazakistan sandığa gidiyor

Kazakistan, 15 Ocak 2012 tarihinde yapılacak erken genel seçime hazırlanırken, Kazak Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de, "çok partili parlamentonun zamanının geldiğini" söyledi.

İktidardaki Nur Otan (Nur Vatan) Partisi'nin 14. olağanüstü kongresine katılan Nazarbayev, burada yaptığı konuşmada, "ülkede çok partili bir yapıya kavuşmanın artık zamanının geldiğini" vurgulayarak, bu amaçla yapılan anayasa değişikliğinin Ocak ayındaki erken genel seçimlerde uygulanacağını kaydetti.

Seçimlerin ardından hükümette de değişikliğe gidileceğini belirten Nazarbayev, yürütme organının yetkilerinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, kurucusu olduğu Nur Otan Partisi'nin seçimlerden büyük bir başarı ile çıkacağına inandığını ifade etti.

Çok partili bir parlamento yapısının rekabet ve mücadeleyi de beraberinde getireceğini anlatan Nazarbayev, bunun ülkeye yapılacak hizmeti arttıracağını söyledi.

Kongrede Nur Otan Partisi'nin 15 Ocak'ta yapılacak erken genel seçimlerdeki milletvekili adayları da belirlendi. 127 kişilik milletvekili aday listesinde en çok dikkati çeken isim ise Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in kızı Dariga Nazarbayeva oldu.

Partinin listesinde ayrıca Kazak bisikletçi Alexandre Vinokourov, Meclis Başkanı Ural Muhammedjanov, Kazakistan eski Dışişleri Bakanı ve Devlet Sekreteri Kanat Sadubayev, tanınmış Kazak sanatçı Nurlan Abdullin, ünlük aktör Alibek Dnishev de yer alıyor. Kaynak: aksam.com.tr, AA


Kazakistan: Oğuzların Ata Yurdu

Ayhan PALA, ayhanpala2003@yahoo.com

Oğuzlar Türk kavimleri arasında tarihte ve günümüzde en büyük rol oynayanlarından birisi olmuştur. Oğuzlar tarihte 1040 yılında Dandanakan zaferi ile İran’ı alarak Büyük Selçuklu Devletini, 1071 yılında Malazgirt zaferi ile Anadolu’yu alarak Türkiye Selçuklu Devletini ve bunun devamı olan Osmanlı Devletini kurmuşlardır. Günümüzde de Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan devletleri Oğuz kültürüne dayalı halklara sahiptir. Günümüzde Avrupa ülkelerinde, Irak, Suriye gibi Arap ülkelerinde ve İran’da yaşayan Türkler de esas itibariyle Oğuz Türkleridir. Oğuzlar İslam dinini kabul ettikten sonra daha çok Türkmen adı ile anılmışlardır.

Oğuzların tarih sahnesine ne zaman çıktıkları konusu tarihçiler ve arkeologlar tarafından günümüze kadar tartışılmaya devam etmiştir. Kazakistan’da Sır Derya boyundaki Oğuz şehirlerini kazan ve bu alanda çok değerli eserler veren Rus arkeologu Tolstov, eski Yunan kaynaklarında Massagetlerin bir kolu olarak görülen ve M. Ö. V. asırda yaşamış olan Augasii kavminin Oğuzlar olabileceğini ileri sürmüştür. Bu iddia doğruysa Oğuzların en az 2500 yıldır tarihte kendi adları ile var oldukları ve ana vatanlarının Sır Derya boyları, yani bugünkü Kazakistan olduğu ortaya çıkar.

Gök Türk Devletinin tarih sahnesine çıktığı VI. asırda Moğolistan civarında yaşayan Dokuz Oğuz kavminin daha sonra Sır Derya boyunda devlet kuran Oğuzlarla münasebeti meselesi de günümüze kadar aydınlatılamamıştır. Sır Derya Oğuzları bazı tarihçilere göre Dokuz Oğuzların bu bölgeye göç eden kollarıdır. Oğuzlar tarihini yazan Faruk Sümer’e göre ise Sır Derya Oğuzları, Batı Gök Türk Devleti’ni oluşturan On-Ok boylarından ortaya çıkmıştır.

Sır Derya bölgesi Oğuzları VIII. asırda burada bir devlet kurmuşlardır. Hükümdarlarına Yabgu ünvanı verilmiştir. İslam kaynaklarında Oğuzların Sır Derya boylarında pek çok şehrinin bulunduğu bildirilmektedir. Oğuz Devleti’nin başşehri ise Aral Gölü yakınlarında bulunan Yeni Kent’tir. Oğuz destanlarına göre bu şehri Oğuz Han kurmuş ve kendisine merkez yapmıştır. Destanlara göre Alp Er Tunga da burada faaliyet göstermiştir. Yeni Kent bugün Kazakistan’da Jan-Kent olarak bilinmektedir ve arkeologlar tarafından kazı yapılan eski bir yerleşme merkezidir.

Oğuzların Sır Derya boyundaki maceraları Türk destanlarının en mühimlerinden biri olan Dede Korkut kitabında anlatılır. Dede Korkut kitabında geçen yer adlarının bir kısmı bugün de aynen veya bazı değişikliklerle Kazakistan’da yaşamaya devam etmektedir. Karaçuk Dağı bugün Karatau olarak anılmaktadır. Ayrıca Karaşık adlı bir şehir de vardır. Dede Korkut kitabında destan kahramanlarından biri Karaçuk’un kaplanı diye anılmaktadır. Bir tarihî kaynakta Selçukluların çıktığı şehirler Karaçuk ve Sığnak olarak bildirilmektedir. Kaşgarlı Mahmud’un dünya haritasında da Karaçuk dağları etekleri Oğuzların yaşadıkları yerler olarak gösterilmektedir. Kaşgarlı bu bölgelerdeki Oğuz şehirleri arasında Sütkend ve Karnak’ı da saymaktadır. Ahmed-i Yesevi’nin türbesinin bulunduğu Türkistan (Yesi) şehrine 70 km. mesafede yer alan Şavuldir kasabası da Oğuz boylarından biri olan Çavuldur’un adını taşımaktadır. Farabî’nin doğduğu bu bölgenin en önemli şehri Otrar olmuştur. Cengiz Han’ın Otrar seferi ile yıkılan bu şehir daha sonra tekrar imar edilmiş ve İpek Yolu üzerindeki mühim merkezlerden biri olarak eski canlılığına kavuşmuştur. Şavuldir kasabasında bulunan Otrar Müzesi bugün sergilediği değerli malzeme ile şehrin tarihteki canlılığına şahitlik etmektedir. Tarihî Otrar şehrinde ise arkeolojik kazılar devam etmektedir.

Kazakistan’da Oğuzlardan kalan yer adları arasında yer alan Bayıldır, 24 Oğuz boyundan birinin adı olan Bayındır’ın adını taşımaktadır. Teke kasabası da Oğuzların kalabalık bir boyunun ismini taşımaktadır. Başka yer adlarında da Oğuzların izini görmek mümkündür.

Oğuz boylarının X. asırdan sonra yoğun olarak yerleştikleri Mangışlak bölgesi de bugün Kazakistan topraklarında yer almaktadır. Bu bölgenin adı bugün Mangıstau olarak telaffuz edilmektedir. Aktau şehri bu bölgenin merkezidir.

Oğuzlar diğer Türk boyları olan Karluklar, Peçenekler ve Kıpçaklarla mücadele ederek Sır Derya boylarını ellerinde tutmaya çalışmışlar ancak Kıpçaklara yenilerek bu bölgeyi terk etmeye başlamışlardır. Dede Korkut Kitabında Oğuzların hükümdarı Salur Kazan’ın Peçeneklerle savaşları anlatılmaktadır.

Oğuz Devleti’nin ordu kumandanı (sübaşı) olan Selçuk Bey’in Oğuz Yabgusu ile anlaşamayarak kendisine bağlı askerlerle birlikte bu devleti terk etmesi ve Cend şehrine yerleşmesi Türk tarihinin sonuçları bakımından en mühim hadiselerinden biri olmuştur. Selçuk Bey Cend’de Müslüman olmuş ve Oğuz Devleti ile savaşmaya başlamıştır. Selçuk Bey’in torunları olan Tuğrul ve Çağrı Bey’ler 1040 yılında Gazneli Devleti’ni yenerek Selçuklu Devleti’ni kurmuşlardır. Kısa bir müddet sonra Tuğrul Bey Bağdad’a gelerek İslam dünyasının kaderine hakim olmuş, Abbasî halifesini himayesine alarak sultanü’l-muazzam ünvanını almıştır. Çağrı Bey’in oğlu Alp Arslan’ın Malazgirt zaferi ile Doğu Roma İmparatorluğu’nun elinden Anadolu’yu alması Türklerin İslam dünyasının önderi olduklarını göstermiştir. Onun için Divanu Lugati’t-Türk yazarı Kaşgarlı Mahmud “Tanrı dünyanın yularını Türklere verdi” derken bu gerçeklere dayanan bir gururu ifade etmekteydi.

Türkiye Türklüğünün manevî önderlerinden olan ve ilk Türk tarikatı olan Yesevîliği kuran Ahmed-i Yesevî’nin türbesinin bulunduğu Türkistan şehri bir rivayete göre Türklerin büyük destan kahramanlarından Oğuz Han’ın başşehri olmuştur. Türkmen rivayetlerinde de onların anayurdu Türkistan şehridir. Bugün Türkistan çevresinde Oğuzlardan kalan pek çok yerleşme bölgesinin kalıntıları bulunmaktadır. Bu eski Oğuz yerleşme merkezlerinin büyük bir kısmı henüz kazılmamıştır. Bu kazıların yapılması ile Türkiye Türklüğünün atalarının yaşadığı topraklarda ortaya koydukları eserler daha iyi anlaşılacaktır. Bugünkü Kazak kültüründe Oğuzlardan kalan kültür unsurları da ortaya çıkarılabilecektir. Bu çalışmalar aynı zamanda Kazakistan ile Türkiye arasında bir kültür köprüsü oluşturacaktır. Türkiye ile Kazakistan’ın ortak eseri Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin bu çalışmalara öncülük etmesi tabiîdir. Kaynak: haberakademi.net

Kırgızistan borçta aldı yürüdü

Kırgızistan Maliye Bakan Yardımcısı Mirlanbek Baygonçokov, düzenlediği basın toplantısında, ülkenin dış borcunun 3 milyar dolara dayandığını açıkladı.

Kırgızistan'ın iç ve dış borcunun 3 milyar dolara dayandığı bildirildi.

Maliye Bakan Yardımcısı Mirlanbek Baygonçokov, düzenlediği basın toplantısında, ülkenin dış borcunun 2 milyar 755 milyon dolar, iç borcunun ise 229 milyon 300 bin dolar olduğunu söyledi.

Baygonçokov, dış borçtaki düşük kredi oranının yüzde 90,5, düşük olmayan kredi oranının ise yüzde 9,5 olduğunu, dış borcun 2 milyar 755 milyon dolarla GSMH'nın yüzde 58,1'ine ulaştığını kaydetti.

Baygonçokov, 2011 yılında milli gelirin yaklaşık yüzde 10'unun dış borcun faiz ödemelerine gideceğini, 2018-2024 yılları arasında ana para ve faiz ödemeleri nedeniyle bütçe harcamalarının hayli artacağını ifade etti. (Kaynak: aksam.com.tr)

Kırgızistan, Özbekistan’a elektrik enerjisi verecek

Doğal gazda Özbekistan’a bağımlı olan Kırgızistan, bu ülkeye elektrik enerjisi satacak.

İki ülke arasında Taşkent’te varılan anlaşma üzerine Kırgızistan, Özbekistan’a ilk etapta yılına 500 milyon kw/s elektrik enerjisi verecek. Özbekistan alacağı her bir kw/s için Kırgızistan’a 3.38 sent ödeyecek. Doğal gazda tamamen Özbekistan’a bağımlı olan Kırgızistan ise bu ülkeden 200 milyon metreküp dolayında doğal gaz alıyor. Kırgızistan, aldığı her bin metreküp doğal gaz için ise 235 dolar dolayında ödeme yapıyor.

Bu arada yılda ortalama 14 milyar metreküp dolayında elektrik üretimi yapan Kırgızistan Özbekistan dışında Kazakistan’a da elektrik enerjisi veriyor. Kırgızistan bu yılın ilk dokuz ayında Kazakistan’a 2 milyar 125 milyon kw/s elektrik enerjisi ihraç etti. Bunun bir önceki yılın aynı dönemine göre iki defa daha fazla olduğu belirtildi. Kırgızistan bu yılın aynı periyodunda Çin’e ise 864 bin kw/s elektrik enerjisi ihraç etti.

Türkiye, Kıbrıs’ta 2-3 ay içinde sondaja başlıyor

Türkiye, KKTC topraklarında petrol arayacak. Enerji Bakanı Yıldız, Magosa’da 2-3 ay içinde karada petrol ve doğalgaz için sondaj çalışmalarına başlanacağını söyledi

MİTHAT YURDAKUL, Girne

Akdeniz’de Türkiye’nin itirazlarına rağmen petrol ve doğalgaz arayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne misilleme, karada da sürecek. Bir süredir Kıbrıs adası açıklarında sismik araştırma yapan Türkiye, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) eliyle KKTC topraklarında da sondaj arama faaliyetlerini başlatıyor.

KKTC’de düzenlenen enerji zirvesine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Magosa’da, 2-3 ay içinde karada petrol ve doğalgaz için sondaj çalışmalarına başlanacağını açıkladı. Yetkililerin verdiği bilgiye göre, aramanın öncelikli hedefi petrol bulmak.

Girne’de düzenlenen 5. OSB ve Enerji Zirvesi’ne katılan Yıldız, TPAO ile KKTC hükümetinin daha önce vardığı anlaşma uyarınca TPAO’nun KKTC topraklarında arama faaliyetlerinde bulunacağını açıkladı.

‘Hukuksuz girişimler’

Türkiye’nin arama faaliyetlerinde uluslararası hukuku gözeteceğini kaydeden Yıldız, “Ancak bu bizim denizde uluslararası hukuka uymayan gelişmelere karşılık vermeyeceğimiz anlamına gelmez” dedi. Yıldız, KKTC’nin, Kıbrıs adasındaki tüm arama faaliyetlerinde hakkı olduğunu dile getirdi. KKTC’ye verilen siyasi desteğin süreceği mesajını veren Yıldız, “Siyasetle enerjinin iç içe olduğu; bazen enerjinin siyasete, bazen siyasetin enerjiye yük olduğu dönemler vardır” dedi.

Öncelikli hedef petrol

TPAO yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Yıldız’ın açıkladığı sondaj çalışması, 3 hafta önce KKTC ile TPAO arasında petrol ve doğalgaz alanında imzalanan anlaşma uyarınca yapılacak. TPAO, bir süredir elde ettiği jeolojik veriler ışığında, KKTC’deki ilk kez kara sondajını Magosa’da yapacak. Sondajda, petrol bulma öncelikli hedef, doğalgaz ikincil hedef olarak belirlendi. Yetkililer burada elde edilen ilk verilerin olumlu olduğunu söyledi.

KKTC’nin eli güçlenecek

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da zirvede yaptığı konuşmada, “Toprağımızda bulunacak petrol müzakere masasında elimizi güçlendirecek” dedi. KKTC’den sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da, “KKTC asla yalnız olmayacak. Geleceğe emin adımlarla yürümesinde yanında olacağız” diye konuştu.


Akdeniz’de ortak aranıyor

TPAO yetkilileri, Akdeniz’deki arama çalışmalarının da İskenderun ve Mersin açıklarında süreceğini belirtti. Buralarda enerji kaynağı bulunursa üretim için yabancı ortak alınabileceğini kaydeden yetkililer, yıl sonuna kadar ortak bulunmasının hedeflendiğini söyledi.

Gelir bölüşülecek

3 bin metrenin altında derinliğe inmeyi planlayan TPAO masrafların tamamını tek başına üstlenecek. TPAO, arama çalışmaları için ilk planda 6 aylık bir çalışma takvimi hazırladı. Petrol veya gaz bulunması halinde üretime geçilecek. Türkiye üretimin yüzde 55’ini, KKTC ise yüzde 45’ini alacak. Üretime geçilmesi halinde TPAO-KKTC anlaşması ilk olarak 6 yıllık üretimi kapsayacak, ihtiyaç duyulması halinde 2’şer yıllık uzatmalara gidilecek.

Tek ruhsat yetiyor

Yetkililer, burada uygulanacak tekniği, “Batman’da nasıl sondaj yapılıyorsa öyle yapılacak” sözleriyle açıkladı. Edinilen bilgiye göre KKTC’de daha önce alınan ruhsat, daha sonra ek ruhsata ihtiyaç duyulmaksızın KKTC’deki tüm karaları kapsayabilecek. (Kaynak: ekonomi.milliyet.com.tr)

Türkmenistan 20 yaşında

hasankanbolat@bursahakimiyet.com.tr

Orta Asya ülkelerine karşı tarafsız olamıyorum. O kadar çok dostum var ki. 1992-95 yılları arasında Aşkabat'ta bulundum. Sovyet Rublesi’nden Türkmenistan Manatı’na geçişi yaşadım. Köylerde misafir oldum. Düğünlere katıldım. Ailelerin içinde oldum. Türkmen aileleri insancıldır, sıcaktır, dosttur. Şimdi, Türkmenistan 20 yaşında. Türkmenistan'ın bağımsızlık tarihi 27 Ekim olmasına karşın Türkmenistan'ın Ankara Büyükelçiliği 14 Kasım'da Ankara'da bağımsızlığının 20. yılını kutladı. Türkmenistan, Sovyetler Birliği'nin en geri cumhuriyetlerinden biri iken son 20 yılda Orta Asya'nın en modern ülkelerinden biri haline gelmiştir. Ancak, benimsemiş olduğu içi boş tarafsızlık statüsü ülkeyi dünyadan tecrit etmek dışında bir şeye yaramamıştır.

Kendini ömür boyu devlet başkanı ilan ettiren Niyazov'un (Türkmenbaşı) 21 Aralık 2006'da vefatının ardından 11 Şubat 2007'de seçimle devlet başkanı olan Gurbangulı Berdimuhamedov, eğitim, sağlık, iletişim ve ekonomi olmak üzere birçok alanda reform vaadinde bulunmasına rağmen aradan geçen süre içerisinde ciddi sayılabilecek bir reform gerçekleştirmemiştir. Örneğin, Berdimuhamedov, 19 Şubat Bayrak Bayramı vesilesiyle 18 Şubat 2010 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu'nda yaptığı konuşmada Türkmenistan'da yeni bir siyasi parti kurulabileceğini dile getirmiş, yeni siyasi partilerin oluşturulmasının, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerinin hayata geçirilmesi yolunda yeni bir adım olacağını kaydetmiştir. Ancak, somut adımlar atılmamıştır.

Türkmenistan'da somut adımlar ülke ekonomisinin itici gücü olan enerji sektöründen gelmektedir. Aşkabat, Moskova'nın değişen enerji politikaları yüzünden ülkenin sahip olduğu hidrokarbon kaynaklarının nakil güzergahlarını çeşitlendirme gayreti içerisindedir. Rusya Federasyonu Türkmenistan doğal gazını ucuz fiyattan alıp kendi doğal gaz boru hatları üzerinden Avrupa Birliği ülkelerine satıyordu. Ancak, Rusya Federasyonu yeni doğal gaz kaynaklarını devreye soktuğu için kendi doğal gazını satmayı daha avantajlı buluyor. Bu nedenle yıldan yıla Türkmenistan'dan doğal gaz alımını kısıtlıyor. Bu durum, Türkmenistan'ın hem Rusya Federasyonu'na hem de Avrupa Birliği'ne daha fazla yakınlaşmasına neden oluyor. Hazar geçişli doğal gaz boru hattı ile Avrupa pazarlarına doğal gaz sevkedilmesi tartışılırken Çin ile Türkmenistan masaya oturmuş ve Türkmen doğal gazı Çin'e sevkedilmeye başlamıştır. Görünen o ki tarafsızlık statüsü içi daha da boşaltılarak devam edecek. Rusya Federasyonu'nun öncülüğünde oluşturulan Gümrük Birliği'ne katılınmayacak. Ancak, BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ile daha fazla bütünleşilecek.

Türkiye-Türkmenistan ilişkileri son dönemde gerçekleştirilen üst düzey ziyaretlerle yeni bir düzeye erişmiştir. Cumhurbaşkanlarının karşılıklı ziyaretleri sırasında 'Hükümetlerarası Türk-Türkmen Ekonomik Komisyonu' oluşturulmuştur. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun 10-12 Aralık 2010 tarihlerinde gerçekleşen Aşkabat ziyareti sırasında Dışişleri Bakanlıkları arasında 2011-2012 Yıllarına İlişkin İşbirliği Planı imzalanmıştır. Türkiye-Türkmenistan ekonomik ilişkileri ise Türkiye'nin Türkmenistan'da yerleşik müteahhitlik firmaları ile gerçekleştirdiği projeler sayesinde gelişmektedir. 2010'da iki ülke arasında toplam dış ticaret hacmi 1,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle, Türkiye son 3 yılda Türkmenistan'ın dış ticaretinde birinci sıraya yükselerek Rusya Federasyonu'nun yerini almıştır. Türk müteahhitlik firmalarının Orta Asya'da en çok proje üstlendikleri ülke de Türkmenistan'dır. Projelerin tutarı 19 milyarı geçmiştir. Türkiye ayrıca Türkmenistan'a en fazla yatırım yapan yabancı ülke konumunu korumaktadır.

Türkiye, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Türkmenistan'a 100 adet yüksek öğrenim bursu tahsis etmiştir. Türkmenistan'da, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 1 Anadolu Lisesi, 1 İlköğretim Okulu, 1 Türkiye Türkçesi Eğitim Öğretim Merkezi (TÖMER) ve 1 Yaygın Mesleki Eğitim Merkezi (YAMEM) faaliyet göstermektedir. Ancak, Ağustos 2011'de özel Türk okulları kapatılmıştır. Bu kapatma kararının altında FSB'nin Orta Asya biriminin etkisi olduğu iddia edilmektedir.

Türkmenistan'ın bütün yıldönümlerini mutlulukla karşılamasını dilerim. (Kaynak: bursahakimiyet.com.tr)