22 Ağustos 2010 Pazar



22 Ağustos 2010 Pazar, TBDhaber http://www.turkbirdev.info/
Başlıklar:
  • Gül'den Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne vurgu
  • Elçibey'in ölümünün 10. yıldönümü
  • Kardeş Ülke Azerbaycan'dan Eskişehir'e Gönül Köprüsü
  • Kuraklıkla pençeleşen Rusya Kazakistan’dan buğday istedi
  • TİKA, Kazakistan üniversitelerindeki projeleri destekliyor
  • Kırgızistan'daki Etnik Çatışmada Evsiz Kalanlar Çadırlarda Yaşamaya Devam Ediyor
  • Türk resmi heyeti Kırgızistan'da
  • KKTC: Tamam mı devam mı?
  • KKTC iflasın eşiğinde mi?
  • Türkiye, Özbekistan'ın 5. büyük ticari partneri
  • ABD, Özbekistan’dan meyve almaya hazırlanıyor
  • Özbekistan, Pakistan'a insani yardım gönderdi
  • Rus gazetesi: "Türkiye misilleme olarak Azerbaycan'da üs kurabilir"
  • İnşaat fuarında Türk şirketlerine yoğun ilgi
  • Türkmenistan’ın 90 köprüsünü Net Yapı 2 yılda yapacak
  • Nadide Sultan Türkmenistan'daki Awaza 2010 Müzik Festivali'nde büyüledi

Gül'den Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne vurgu
Temaslarda bulunmak üzere Azerbaycan'da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü. Gül, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarılmasının sadece Bakü'nün meselesi olmadığını aynı zamanda Türkiye'nin de meselesi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de...Havaalanından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüşmek üzere doğrudan Hazar Denizi kenarındaki Zagulba Sarayı'na geçen Abdullah Gül için resmi karşılama töreni burada yapıldı. Gül kendisini karşılayan Aliyev ile birlikte tören kıtasını denetledi.İki cumhurbaşkanı daha sonra baş başa bir görüşme yaptı. Görüşmede Dağlık Karabağ problemi başta olmak üzere bölgesel sorunlar ve enerji konuları ele alındı. Gül ve Aliyev'in başkanlığında yapılan heyetler arası görüşmelerden sonra iki cumhurbaşkanı ortak bir basın toplantısı düzenledi.Gül daha sonra Azerbaycan'daki temasları kapsamında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in onuruna verdiği akşam yemeğine katıldı. Gülistan Sarayı'ndaki yemekte konuşma yapan Cumhurbaşkanı Gül, Azerbaycan'ın sorununun şüphesiz Türkiye'nin de sorunu olduğunu ifade etti.Gül, bugün Bakü'de Ziraat Bankası'nın ortağı olduğu Azeri-Türk Bank'ın yeni genel müdürlük binasının ve bazı tesislerinin açılışına katıldıktan sonra ülkenin kuzeyindeki tarihi eserlerle zengin Şeki şehrine gidecek.

Elçibey'in ölümünün 10. yıldönümü
Azerbaycan'ın eski Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey, ölümünün 10.yıl dönümününde ''Fahri Hıyaban''da bulunan anıt mezarının başında anıldı.

Anma kapsamında, dün, Musavvat Partisi'nde de bir tören düzenlendi. Törene, Mussavat Partisi Genel Başkanı İsa Gamber, Azerbaycan Halk Cephesi Partisi Başkanı Ali Kerimli, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda Azerbaycanlı katıldı.
Törende bir konuşma yapan Mussavat Partisi Genel Başkan Yardımcısı Arif Hacılı, Elçibey'i son asrın en büyük siyasi lideri olduğunu belirterek, çağdaş Azerbaycan devletinin kurulmasının Elçibey ve Milli Azatlık Hareketinin sayesinde gerçekleştiği ifade etti.
Musavvat Partisi Genel Başkanı İsa Kamber yaptığı konuşmada, Elçibey'in Azerbaycan tarihinde önemli bir şahsiyet olduğunu belirtti.
Azerbaycan Halk Cephesi Başkanı Ali Kerimli ise yaptığı konuşmada, Elçibey'in büyük bir devlet adamı olduğunu ifade ederek, ''Elçibey'in sağlığında kıymetini bilmeyen insanlar, şimdi kıymetini daha iyi anlamaktadır'' dedi.
Azerbaycan eski Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin Keleki köyünde 1938 yılında dünyaya geldi. Elçibey, siyasi hayatına 1989 yılında Azerbaycan Halk Cephesi'nin başına geçerek başladı. Azerbaycan'ın ilk Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov'un ardında yapılan seçimlerde Azerbaycan'ın ikinci cumhurbaşkanı oldu.
Elçibey, 2000 yılında tedavi gördüğü GATA'da hayatını kaybetmişti.
Kardeş Ülke Azerbaycan'dan Eskişehir'e Gönül Köprüsü
22 Ağustos 2010 Pazar - 22:47:18
Türkiye Azerbaycan Dernekler Federasyonu tarafından Türkiye'nin dört bir yanına Azercaycan kültürünü ve mirasını korumak amacıyla açıklan derneklere Eskişehir'de katıldı. Üniversite caddesi'nden bulunan dernek binasının açılış törenine, Türkiye Azerbaycan Dernekler Federasyonu Başkanı Bilal Dündar, Azerbaycan Dış İşleri Bakanlığı'nın Diaspora'da sorumlu Müsteşarı Nariman Gurbanov,Eskişehir Azerbaycan Derneği Başkanı Cavid Aydın, Eski Eskişehir Valisi Kadir Çalışıcı, dernek yöneticileri ve üyeleri katıldı. Elektronik Haber Ajansı (e-ha) muhabirinin edindiği bilgiye göre, Açılış töreninde konuşma yapan Türkiye Azerbaycan Dernekler Federasyonu Başkanı Bilal Dündar, Azerbaycan milletini millet yapan bütün değerleri saygıyla andığını ifade ederek, Türkiye ile Azerbaycan'ın sonsuza dek kardeş olacaklarını belirtti. Dündar," Azerbaycan'nın ve Türkiye'nin daha güçlü olması için birlik ve beraberlik içinde olması gerekmektedir. Bizlerde bu amaç doğrultusunda Türkiye'nin bir çok şehrinde bu dernekeleri kurarak bir kardeşlik köprüsü oluşturmak istiyoruz. Bizler sadece Azeri vatandaşlarımızı, içinde Azeri sevgisi, Türk sevgisi olan bütün vatandaşlarımızı derneklerimize davet ediyoruz."dedi.Azerbaycan Dış İşleri Bakanlığı Diaspora'dan sorumlu Müsteşarı Nariman Gurbanov yaptığı konuşmasında, Azerbaycan diasporasının dünyanın heryerinde giderek etkin hale geldiğini ifade ederek, iki kardeş milletin omuz omuza verip dahada ileri seviyelere çıkacaklarını belirtti. Her ülke diasporasının bir amacının olduğuna değinen Gurbanov," Azerbaycan diasporasın oluşmasının nedini, dışarıda yaşıyan Azeri kökenli vatandaşların özlerini, köklerini unutmaması ve yaşadıkları yerlerde Azerbaycan halkını temsil etmesini sağlamaktır. Bugün biz 63 ülkede 416 federasyonla bu amacımızı gerçekleştirmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu.ÇALIŞICI: " KARABAĞDA ÇAY İÇMEK İSTİYORUM"Açlış törenine katılan ve herzaman Azerbaycan halkının yanında olan Eski Eskişehir Valisi Kadir Çalışıcı'ya dernek üye rozeti takıldı. Konuşmasında herzaman Azerbaycan'a ve Azeri halkına ayrı bir sevgi ve muhabbetle bağlı olduğunu ifade eden Çalışıcı, ölmeden önce yapmak istediğini de şöyle ifade etti: " Azerbaycanlı kardeşlerimizle birçok defa beraber olduk. Azerbaycanla tarihi, kültürel bağlarımızı böyle derneklerle yaşatmak oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Benim ölmeden önce isteğim Karabağ topraklarının işgal altından kurtulduktan sonra Hocalı'da o zümrüt topraklarda Azeri kardeşlerimizle beraber çay içmek istiyorum. İnşallah bu günleri de göreceğiz." İfadelerini kullandı.Azerbaycan Başkonsolosu da gönderdiği tebrik mesajında Anadolunun güzel şehri Eskişehir'de derneğin kurulmasına vesile olan herkese teşekkür ederek, " Yeni derneğin Ulu Önderimiz Atatürk'ün R16;Azerbaycan'nın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimiz.' Ve Aliyev'in R16; Azerbaycan ve Türkiye bir millet iki devlettir.' Kelamlarının tasdikli ve iki devlet arasındaki kardeşlik ilişkilerinin kuvvetlenmesi yolunda başarılara ulaşıcağına temenni ediyorum."

Kuraklıkla pençeleşen Rusya Kazakistan’dan buğday istedi
23 Ağustos 2010 Pazartesi
Rusya Kazakistan’dan resmi olarak buğday talebinde bulundu. Kazakistan Tarım Bakanlığından alınan bilgiye göre, yaşadığı kuraklık sebebiyle buğday satışını yasaklayan, dünyanın en büyük buğday üreticilerinden Rusya, Kazakistan’dan resmi olarak buğday talebinde bulundu. Kazakistan’dan ilk etapta 300 bin ton buğday talebinde bulunan Rusya’nın asıl ihtiyacının yaklaşık 6 milyon ton olduğu ve bunun büyük kısmını Kazakistan’dan sağlamak istediği kaydedildi. Dünya genelindeki buğday üretiminin yüzde sekizini karşılayan ve dünyanın en büyük üçüncü buğday ihracatçısı konumunda bulunan Rusya’da aşırı sıcaklar sebebiyle çıkan yangınlarda ekili arazilerin büyük bir kısmı zarar gördü.

TİKA, Kazakistan üniversitelerindeki projeleri destekliyor
Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı'nın (TİKA), Kazakistan'daki üniversitelerin metalürji, petrol ve gaz sektörü ile ilgili projelerine destek verdiği bildirildi.

TİKA Kazakistan Koordinatörlüğü temsilcileri, Satpayev Kazak Ulusal Teknik Üniversitesi'ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında Kazakistan'daki metalürji, petrol ve gaz sektörüyle ilgili projeleri destekleyeceklerini ifade eden TİKA yöneticileri, Türkiye ile Kazakistan'ın son zamanlarda iyi ilişkiler geliştirdiklerini ifade etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı temsilcilerinin de hazır bulunduğu görüşme sırasında yer altı ve yer üstü su kaynakları, metalürji, petrol ve gaz sektöründe ortak projelerin geliştirilmesi istendi.
Satpayev Kazak Ulusal Teknik Üniversitesi Rektörü Jeksenbek Adilov, TİKA'nın belli maddi kaynakları sahip olduğunu, üniversitede çalışma yapan bilim adamlarının da jeoloji, jeofizik, metalürji, petrol ve gaz sektöründe çok sayıda proje ve araştırmaları bulunduğunu belirterek, ''TİKA, bizim üniversitemizi ortak çalışmalar gerçekleştirmek için seçti. Bugün, biz elimizdeki ekipman ve olanaklarımızı sergiliyoruz. Kazakistan Cumhurbaşkanı, ülke üniversitelerinin dünyanın en iyi üniversite sıralamasına girmesi hedefini koydu. Ayrıca, yabancı üniversitelerle ortak araştırmaların düzenlenmesini de istedi. Bu nedenle, bugünkü görüşmemiz bizim için çok önemli'' diye konuştu.
TİKA tarafından, Kazakistan'da gerçekleştirilecek projeler için 32 milyon dolardan fazla kaynak ayrıldığı kaydedildi.

Kırgızistan'daki Etnik Çatışmada Evsiz Kalanlar Çadırlarda Yaşamaya Devam Ediyor
Kırgızistan'ın Oş bölgesinde Haziran ayında yaşanan etnik çatışma sonucunda evleri yakılıp yıkılanlar çadırlarda yaşamaya devam ediyor.
22 Ağustos 2010 10:05

Oş bölgesinde yaşanan olaylarda en fazla tahribatın meydana geldiği köylerden biri olan Şark köyüne Kırgız hükümetinin yardımlarının yanında uluslararası örgütlerin de yardımları devam ediyor. Bölgede yeni eğitim-öğretim yılının da okulların yeniden inşa edilmesine kadar Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF'in kurduğu çadır okullarda başlayacağı belirtiliyor. Çadırlarda yaşayan Ikmatullo(8) isimli bir çocuk, okulun çatışmalarda yakıldığını ve okula yeniden başlamak için can attığını söyledi.İkmatullo'nun annesi Barno Abdullayeva ise 3 çocuğuyla birlikte kaldığı çadırda toplam 8 kişi yaşadıklarını, uluslararası kuruluşlar ve Kırgız Hükümeti tarafından yardımların gönderilmeye devam ettiğini söyledi. Barno Abdullayeva, "Okulumuz yakıldı, uluslararası örgütler tarafından şu anda çadır okul yapılıyor. Çocuklarımızın eğitim görmesini, okula gitmelerini istiyoruz, ancak onların güvenliği bizi endişelendiriyor" dedi. Abdullayeva yaşanan çatışmalar sonucunda çocuklarının kaçırılma korkusu içinde yaşadıklarını sözlerine ekledi. 10 Haziran tarihinde Kırgızistan'ın Oş ve Celal-Abad eyaletlerinde başlayan etnik çatışma sonucunda yaklaşık 400 kişi hayatını kaybetmiş ve 400 bin kişi evsiz kalmıştı. Özbeklerle Kırgızlar arasındaki çatışmalarda Özbeklere ait iş yerleri ve evler ateşe verilmiş, Oş kentinde ciddi hasarlar meydana gelmişti. Haber Fx

Türk resmi heyeti Kırgızistan'da
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Hakkı Akil Başkanlığı'ndaki heyet, Bişkek, Celalabad ve Oş kentlerinde temaslarda bulunmak üzere Kırgızistan'a geldi.

Türk Havayollarına ait tarifeli uçakla Bişkek'e gelen Büyükelçi Hakkı Akil başkanlığındaki heyeti, Bişkek Manas Uluslararası Havaalanı'nda Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı ile Türk Büyükelçiliği yetkileri karşıladı.Heyette, Dışişleri, İçişleri, Milli Eğitim Bakanlıkları temsilcilerinin yanı sıra, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türk Kızılayı'ndan üst düzey yetkililer yer alıyor.Türk heyeti bugün Bişkek'te, geçiş hükümetin Başbakan Birinci Yardımcısı Amangeldi Muraliyev ile Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakpayev ile ayrı ayrı bir araya gelecek.Heyet ayrıca, 24 Ağustos Salı günü Kırgızlar ile Özbekler arasında haziran ayında çatışmaların yaşandığı güney Oş ve Celalabad eyaletlerinde incelemelerde bulunacak.Oş kentinde güneyin imarından sorumlu Başbakan Yardımcısı Cantoro Satıbaldiyev tarafından kabul edilecek olan heyet, iki ülke arasında müşterek hazırlanan eylem planını da görüşecek.Aynı gün Celalabad'ı ziyaret edecek olan heyet, Oş kentinde Türk heyeti adından iftar verilecek. Kırgızistan'ın güneyinde yaşayan yaklaşık 15 bin Ahıska Türkünün temsilcileriyle de bir araya gelecek.Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva ile görüşmesi planlanan heyet, Bişkek'teki Türk üniversitelerini ziyaret edecek ve Kırgızistan Ahıska Türkleri Derneği Başkanı Murafaddin Sakimov ile bir araya gelecek.Üç günlük temasların ardından heyet, 26 Ağustos'ta Türkiye'ye dönecek.

KKTC: Tamam mı devam mı?
Metin Münir mmunir@milliyet.com.trmailto:milliyet.com.trmmunir@milliyet.com.tr
20 Ağustos 2010
Türkiye ile KKTC arasında 1986’dan bu yana birçok IMF stand-by anlaşması benzeri protokol imzalandı ama hiçbiri tamamlanmadı.Bir zamanlar Türkiye’nin IMF’den parayı aldıktan sonra programdan cayması gibi KKTC de Ankara’dan istediği parayı kopardı, sonra aklına eseni yapmaya devam etti.Ankara da umursamadı. “KKTC bütçesi TC bütçesin 300’de biri” diye konuştu Ankara’da üst düzey bir bürokrat. “Kimse bu küçük işle uğraşmak istemiyor. Herkes ver parayı bir de bunlarla uğraşmayanlım, havasında. Ama KKTC aynı zamanda Türkiye dış siyasetinin dörtte biri. Diğerleri geri çekilince Dışişleri ön planca çıkıyor. Onlar devreye girince ekonomik öncelikler bir kenara atılıyor.”Lefkoşa’da konuşan üst düzey bir bürokrat da aynı fikirde: “Ne zaman sıkmaya çalışsan Türkiye kesenin ağzını açardı.”Ancak öyle anlaşılıyor ki KKTC için deniz bitmiş durumda. Son birkaç yılda mali durum o kadar bozuldu ki Ankara sıkı durmaya karar verdi. KKTC’den sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek birkaç ay önce Derviş Eroğlu ile imzaladığı stand-by benzeri anlaşmayı “harfiyen” uygulatmak niyetinde. Başbakan’dan destek“Çiçek programı sıkı bir şekilde izleyecek ve taviz vermeyecek” diye konuştu Ankara’da Çiçek’e yakın bir bürokrat. Bu konuda Başbakan’ın desteğini almış durumda.“Türkiye tarafı tek tabanca oldu. En büyük başarı bu” dedi kaynağım.İmzalanan yeni bir protokol ile Türkiye KKTC’ye 2012 yılının sonuna kadar üç milyar lira aktaracak. Buna karşılık KKTC geniş kapsamlı bir kemer sıkma ve reform programı uygulayacak. Mali disiplin kurulacak. Kamu bankalarının yönetim kurulları Merkez Bankası tarafından atanacak ve kuruluşların siyaset dışı kalması sağlanacak. Birçok kamu iktisadi kuruluşu özelleştirilecek. Denizaltından çekilen bir kabloyla adaya elektrik sağlanacak ve kronik hale gelmiş kesintiler son bulacak. Denize döşenecek bir boru hattı getirilecek su ile de diğer kronik sorun olan susuzluk sona erecek.“Şu anda ilişkiler değişti” diye konuştu kaynağım Ankara’da. “Artık ekonominin iyi yönetilmesi gerekiyor. Yardım verdim ne yaparsanız yapın devri geçti.”Buna inanmak kolay değil. KKTC’de zayıf bir azınlık hükümeti var. Meclis’teki partilerin tümü reformlar çok can yakacağı için istekli değil. Sendikalar imzalanan mali protokole karşı. Halka programı anlatan yok. Ve halkta reform talebi yok.Lider sorunu“Kıbrıs’ta bu tür büyük işleri yapacak çapta liderler yok” diye konuştu deneyimli bir kaynak. “Türkiye’den gelen parayı dağıtmak üzerine kurulu bir sistem var. Düzgün giden hiçbir şey yok. Böyle bir ortamda yapılan bir program nasıl sürdürülebilir?”Türkiye gerçek bir irade gösterse reform programı uygulanabilir ve KKTC 36 yıl rötarla sağlam bir ekonomik yapıya kavuşabilir.Ama Türkiye’de ise en geç gelecek yıl seçimler var. Kıbrıs gündemden düşebilir ve Kıbrıslılar AKP’nin seçim meşguliyetini kıskaçtan kurtulmak için bir vesile olarak kullanabilir.Yapılan bu mali protokol de, diğerleri gibi, hayatını çöp tenekesinde tamamlayabilir. Ama eninde sonunda dönülüp dolaşılıp gelinecek olan yer aynıdır. Çünkü bu ekonomik durum sürdürülemez.
KKTC iflasın eşiğinde mi?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) iflasın eşiğinde sallanıyor. Sistem hem ekonomik hem de siyasi olarak tıkandı.
MİLLİYET
Ankara’da resmi kaynaklardan öğrendiğime göre devlet maliyesi dünyada ender görülen bir çarpıklık içinde. Kamu harcamalarının Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payı yüzde 70 civarında. Bütçenin yüzde 85’i maaşlara harcanıyor. Ancak bütçede bu kadar para yok. Toplanan vergiler maaş ödemelerinin ancak yüzde 73’ünü karşılıyor. Daha da beteri personel giderleri milli gelirden daha hızlı arttığı için durum kötüleşiyor. Bütçe açığı 2007 ila 2009 arasında yaklaşık dört misli arttı. Kamunun diğer kollarında durum daha iyi değil. Adada faaliyet gösteren üç kamu bankasının neredeyse bütün kaynakları maaş ödemek ve yandaş kredilendirmek için kullanıldı.Memur ve işçi emeklilik fonları maaş ödemelerinde kullanılmak için “tamamen boşaltıldı.” Kamu iktisadi teşekkülleri de batak. Hemen hemen hepsi Türkiye’de iş yaptıkları kurumlara borç taktılar, yıllardan beri ödemiyorlar. Öyle ki Türkiye’de bazı hastaneler adada yapılamayan ameliyatlar için devlet hesabına yollanan hastaları kabul etmemeye başladı.Kıbrıs elektrik kurumun KIBTEK’in 200 milyon lira borcu, ayda 16 milyon lira alıp işe gelmeyen mühendisleri var ama bilançosu yok. Gerçek mali durumunun ne olduğu meçhul.“TMO’dan alınan arpanın parası ödenmedi. Türk Telekom, Eximbank, Devlet Hava Meydanları, Türk Hava Yolları’na, Türksat’a büyük borçlar var” diye anlattı kaynağım. Harcamaların neredeyse dörtte üçünün kamu sektörü tarafından yapılması özel sektörün ekonominin sınırlarına itilmesi sonucunu verdi.Her dört gençten biri işsiz.Turizm, sözde en büyük sektörlerden biridir ama otellerde ortalama doluluk oranı yüzde 30 seviyelerinde. Kumarcılar adayı boykot etse ayakta durabilecek çok az otel var.Maliye Bakanlığı o kadar profesyonellikten uzak ki “Şu anda ne kadar borcu var kamunun dediğimiz zaman hazine rakamı bir ayda getiriyor” dedi kaynağım.Halktan reform talebi yokKKTC’de yürekler acısı olan sadece ekonomi değil. Siyasi sistem de batak. Ekonomide dönen paranın çoğu elinden geçtiği için politika bir dağıtım ve bölüştürme merkezine dönüştü. Rüşvet ve yolsuzluk kol gezmekte.Küçük bazı istisnalar dışında halk kolaya alıştığı için bu müflis sistemi desteklemekte, durum feci olmasına rağmen reform talebinde bulunmamakta.“Toplum halinden memnun toparlanma ihtiyacı duymuyor” diye konuştu Ankara’da bir resmi kaynak.Siyasetin iş yapıcı kolu olan bürokrasinin durumu değişik değil. Çoğu pis ve bakımsız olan devlet dairelerinde iş bilmeme, bilgisizlik, disiplinsizlik hüküm sürüyor. “Bakanlıklar çalışmama üzerine kurulmuş” dedi eski bir bakan. “Saati gelince herkes gidiyor. İş bitmiş bitmemiş kimsenin umurunda değil.”Siyasi partiler durumu ters çevirecek entelektüel altyapı ve yetenekten yoksun. Hiçbirinin dişe dokunur ekonomik programı, gelecek için vizyonu yok.“KKTC’de vizyon verecek siyasi yapı yok” diye şikâyet etti Ankara’daki kaynağım. “Siyasetçi çözüm üretmiyor. Bundan dolayı herkes neye sahipse onu korumaya çalışıyor. Kamu çalışanları, emekliler maaşına sarılıyor. Sendikalar ele geçirdikleri yasal yetkilere sarılıyor. Turizm tesisleri kumar lisanslarına sarılıyor. İşadamlarının bir kısmı ya ithalatta tek, ya tek bayi. Onlar da bu durumlarına sığınıyorlar. Başka aktörleri devre dışı bırakmaya çalışıyorlar.“Sendika yöneticileri, siyasetçiler, imtiyaz üzerine iş kurmuş işadamları bu sistem değişmesin diye engelliyorlar desteklemek yerine. Üstü kapalı mutabakat var KKTC’de: Türkiye’den daha fazla para nasıl alınır. Başka hiçbir konuda mutabakat yok.”

Türkiye, Özbekistan'ın 5. büyük ticari partneri
Özbekistan;ın ticari partnerleri arasında geçen yıl 8. sırada yer alan Türkiye, bu yılın Ocak-Haziran döneminde 5. sıraya yükseldi.
16:22 21 Ağustos 2010
Özbekistan Devlet İstatistik Komitesinden yapılan açıklamaya göre, geçen yılın ilk yarısında ülkenin en büyük ticari partnerleri arasında 8. sırada yer alan Türkiye, bu yılın ilk 6 ayında 3 basamak yükselerek 5. sıraya çıktı.
Komite açıklamasında, Özbekistan’ın geleneksel en büyük ticari partneri Rusya ile olan dış ticaret hacminin 2010 yılının Ocak-Haziran döneminde yüzde 19,1 artışla 2 milyar 667 milyon doları bulduğu belirtilirken, bu dönemde Özbekistan’ın diğer en büyük ticari partnerleri arasında Çin’in 818,7 milyon dolar ile ikinci, Kazakistan’ın 748 milyon dolar ile üçüncü, Güney Kore'nin 568,6 milyon dolar ile dördüncü, Türkiye;nin ise 440,6 milyon dolar ile 5. sırada yer aldığı ifade edildi.
Açıklamada, 2009 yılının ilk yarısında Özbekistan ile 254,7 milyon dolarlık dış ticaret gerçekleştiren Türkiye;nin, ülkenin toplam dış ticaretinde yüzde 2,4;lük bir pay ile 8. sırada yer aldığı hatırlatıldı. Bu yılın ilk yarısında Özbekistan ile Türkiye arasındaki dış ticaret hacminin geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 57,8 artışla 440,6 milyon dolara ulaştığı ve ülkenin en büyük ticari partnerleri arasında yüzde 4,5;lik pay ile 5. sırada yer aldığı kaydedildi.
ABD, Özbekistan’dan meyve almaya hazırlanıyor
Amerika Birleşik Devletleri(ABD), Özbekistan'dan meyve ve sebze ithal etmeye hazırlanıyor.
20 Ağustos 2010 Cuma, 11:50
ABD Taşkent Ticaret Odası ve Orta Asya'da Orta Ölçekli Yatırımları Destekleme Fonu Başkanı Donald Nicholson, ABD'nin Afganistan'da görev yapan askerleri için Özbekistan'dan günlük 40 ton meyve ve sebze almaya hazırlandığını söyledi.

Bu miktarın şimdiye kadar Duabi üzerinde sağlanıldığını dile getiren Nicholson, ABD'nin bundan böyle gerekli olan bu ürünleri Özbekistan'dan temin etme niyetinde olduğunu kaydetti. Taşkent'te düzenlediği basın toplantısında CİHAN'ın konuyla ilgili sorularını cevaplayan Nicholson "Bu konu görüşme aşamasında. Müzakereler devam ediyor. Şu anda bu amaçla bir heyet Özbekistan'da temaslarda bulunuyor. Özbekistan hükümetinin 'evet' demesi durumunda bu proje hayata geçecek." dedi.

Tarafların anlaşmaları durumunda önümüzdeki bir kaç ay içerisinde ABD, Afganistan'da görev yapan askeri için gerekli 40 ton dolayındaki meyve ve sebzeyi Özbekistan'dan sağlamış olacak.
Öte yandan ABD, Özbekistan'dan günlük 15 ton da marul almayı planlıyor.
Özbekistan sahip olduğu iklim ve verimli topraklarıyla Orta Asya'nın meyve ve sebze ambarı konumunda . ABD'nin Özbekistan'a komşu Afganistan'da 100 bin dolayında askeri bulunuyor.

Özbekistan, Pakistan'a insani yardım gönderdi
Özbekistan, Pakistan'da yaşanan sel felaketi nedeniyle bu ülkeye insani yardım gönderiyor.

Özbekistan hükümetinin organize edeceği ve içinde gıda, temizlik malzemeleri, battaniye, ilaç, bebek maması, çadır ve giyeceğin bulunduğu yardım malzemeleri yarın Pakistan'a gönderilecek.
Konuyla ilgili Pakistan basınına konuşan Özbekistan'ın İslamabat Büyükelçisi Aybek Osmanov, 40 ton dolayındaki insani yardım malzemesinin Özbekistan Hava Yolları'na ait İL-76 kargo uçaklarıyla yarın Pakistan'a sevk edileceğini söyledi.
Bu arada Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ise Pakistan ilgililerine gönderdiği mesajda, selden dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Kerimov, Özbek halkının bu zor günde Pakistan halkının yanında olduğunu söyledi.
(CİHAN)

Rus gazetesi: "Türkiye misilleme olarak Azerbaycan'da üs kurabilir"
RUSYA'da yayınlanan Nezavisyama gazetesi, Türkiye'nin, Ermenistan’daki Rus askeri üssünün süresinin 2044 yılına kadar uzatılmasına misilleme olarak Azerbaycan'da askeri üs kurabileceğini öne sürdü. Gazete, konunun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Bakü ziyareti sırasında ele alındığına dair duyumlar olduğunu iddia etti.
11:19 21 Ağustos 2010
LONDRA, (DHA)
Gazete, Dağlık Karabağ sorununun çözümünde rol oynayabileceği gerekçesiyle Rusya'ya yakın duran Bakü'nün, Moskova-Erivan askeri yakınlaşmasından sonra bu umudunu yitirdiğini savundu. Gazete, Moskova’dan umudunun yitiren Azerbaycan ile Türkiye’nin, Gümrü’deki Rus askeri üssünün süresinin 2044’e kadar uzatılmasına ‘Simetrik bir karşılık' vermek isteyebileceklerini belirterek, Bakü ile Ankara arasında yürütülen görüşmeler sonucu Türkiye’nin Azerbaycan’da bir askeri üs kurabileceğini iddia etti. Nezavisyama, “Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün son ziyareti sırasında Azerbaycan lideri İlham Aliyev ile yaptığı görüşmede bu konunun gündeme geldiğine dair duyumlar bulunuyor” diye yazdı.Rus gazetesi, Gümrü'deki askeri üssün muhtemelen Nahcıvan topraklarında kurulabileceğini ileri sürdü. Gazete, bugüne kadar Rusya’nın, stratejik müttefiki Erivan üzerindeki nüfuzunu kullanarak Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü yeniden sağlayabileceğini umut eden Bakü’nün, bu yüzden Türkiye yönlü politikalarını güçlendirmekten uzak durduğunu savundu.Nezavisyama, umutlarının boşa çıktığını gören Azerbaycan’ın, Medvedev’in son Erivan ziyaretiyle birlikte bu politikasını değiştireceğini iddialarına ekledi.
Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/rus-gazetesi-turkiye-misilleme-olarak-azerbaycan-da-us-kurabilir-/siyaset/sondakika/21.08.2010/1279231/default.htm

İnşaat fuarında Türk şirketlerine yoğun ilgi
Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta Türk firmalarının da katıldığı ''Türkmenİnşaat-2010'' adlı uluslararası inşaat fuarı açıldı. Açılışta, Türk şirketlerinin stantlarına yoğun ilgi gösterildi.

Sergi Köşkünde düzenlenen fuarın açılış törenine, Türkmenistan Meclis Başkanı Akca Nurberdiyeva, Bakanlar Kurulu üyelerinden bazıları, diplomatik misyon şefleri, sektör temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Fuarın açılış konuşmasını yapan İnşaat ve Elektrik Sanayisinden Sorumlu Devlet Başkan Yardımcısı Deryageldi Orazov, Devlet Başkanı Gurbangulı Berdimuhamedov'un katılımcılara gönderdiği tebrik mesajını okudu. Berdimuhamedov mesajında, gelişen inşaat sektörünün ülkenin kalkınmasına ve halkın refah düzeyinin gelişmesine büyük katkı sağladığını ifade etti.
Daha sonra konuklar, fuarda yer alan standları gezerek bilgi aldılar. Açılışa katılanların, özellikle Türk inşaat şirketlerinin ve malzemelerinin yer aldığı bölümlere gösterdiği yoğun ilgi dikkati çekti. Meclis Başkanı Nurberdiyeva ve Devlet Başkan Yardımcısı Orazov, Türk inşaat şirketlerinin projelerini ilgiyle incelediler.
İki gün sürecek fuara 124 şirket katılıyor. Fuarda inşaat malzemeleri, aydınlatma sistemleri, altyapı malzemeleri, mobilya, iş makinaları, iç dekorasyon ürünleri, dış cephe kaplama malzemeleri gibi değişik yüzlerce ürün sergileniyor.
Türkmenistan'da 2010 yılında toplam 12 milyar dolar değerinde 240 inşaat projesi planlanıyor. İnşaat pastasından Türkmenistan'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin de büyük pay alması bekleniyor.
Türk şirketleri Türkmenistan'ın imarında söz sahibi olurken, Türk müteahhitleri bugüne kadar bu ülkede 600'den fazla proje ve 17 milyar doların üzerinde taahhüt üstlendi.

Türkmenistan’ın 90 köprüsünü Net Yapı 2 yılda yapacak
Türkmenistan karayollarında köprü inşaatı projelerini üstlenen Türk şirketi, NATA Group şirketlerinden Net Yapı, ihalesini aldığı ve inşaatları süren 90 karayolu köprüsünü 2 yılda tamamlamayı hedefliyor.
Net Yapı, Türkmenistan;ın 5 ayrı eyaletindeki karayollarında, irili-ufaklı 90 köprü inşa ediyor. Betonarme ve çelik köprü inşaatlarında sona yaklaşıldığı, köprülerin toplam maliyetinin 287 milyon 500 bin dolar olduğu belirtildi. NATA Group Genel Müdürü Cüneyt Kandemir, ülkenin 5 ayrı bölgesindeki 1850 kilometrelik karayolunda ilk defa bir Türk şirketinin köprü inşaatı yaptığını söyledi. Ayrıca, Türkmenistan;da ilk defa asmalı çelik köprü kurduklarını belirten Kandemir, yeni teknolojileri uygulayarak Türkmenistan’a, yüzyıllar boyu kullanabilecekleri eserleri hediye ettiklerini anlattı. Ülkede ilk defa kurulan asmalı çelik köprülerin, Devlet Başkanı Gurbangulı Berdimuhamedov başkanlığında toplanan bakanlar kurulu toplantısında da gündeme geldiği ve projelerden övgüyle söz edildiği belirtildi.

Nadide Sultan Türkmenistan'daki Awaza 2010 Müzik Festivali'nde büyüledi
Bu yıl Türmenistan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen ve 33 ülkenin katıldığı “Awaza 2010 Müzik Festivali”nde Türkiye Cumhuriyeti’ni NADİDE SULTAN temsil etti.

Türkmenistan, 18-20 Ağustos 2010 tarihlerinde “Awaza Uluslararası Müzik Festivali”ne ev sahipliği yapıyor. Hazar Denizi kıyısındaki Türkmenbaşı kentinde düzenlenen festivale,ülkenin cumhurbaşkanı GurbanguliBerdimuhamedov’un özel davetlisi olarak Türkiye adına Nadide Sultan katıldı.

Hindistan, Rusya, GüneyKore, ABD, Gürcistan, BellaRus, Moldova, Avusturya, Tataristan, Özbekistan gibi 33 ülkenin müzik ve dans gösterileri ile yer aldığı festivalin açılış gecesi sahneye çıkan Nadide Sultan ve dansçıları 10.000 kişilik salonu performansı ile büyüledi.
Konser öncesi Aşgabat ve Türkmenbaşı’nı gezenNadide Sultan hem Türkmen hayranlarıyla bol bol fotoğraf çektirdi hem de Hazar Denizi kıyısında yeni yapılan kanallarda dolaştı.

15 Ağustos 2010 Pazar


15 Ağustos 2010 Pazar, TBDHaber http://www.turkbirdev.info/
Başlıklar:
  • Gül: Biz büyük bir milletin parçalarıyız.
  • "Kazakistan buğdayı ihracat yasaklarıyla engellenecek"
  • Türk polisi, Kırgızistan'da barışı koruyacak
  • Kırgızistan'da ikinci ABD üssü tartışması
  • Kırgızistan’daki parlamento seçimlerine 52 parti katılıyor
  • KKTC'de Taşkent şehitleri anıldı
  • Özbekistan, Sovyetlerden kalma uçakları seferden kaldırdı
  • Bayan mı, kadın mı.. Karar yok..
  • ABD'nin "hassas ama gizli değil" Türkiye raporu
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız “Enerji yatırımlarında 73 milyon insanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz.”
  • Türkmenistan Çin'den 4,1 milyar dolar kredi talep ediyor
  • Türkmenistan elektrik ihracatını arttıracak
Gül: Biz büyük bir milletin parçalarıyız.
Bakü resmi ziyareti öncesi Azeri APA ajansına konuşan Gül, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin kardeşlik ve çok yüksek bir düzeyde olduğunu belirtti.
Gül, "Ben Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk yurtdışı ziyaretimi Bakü'ye yaptım. Sadece bu, benim Azerbaycan'a olan ilgimi, Azeri kardeşlerimize yönelik sevgimi kanıtlayan en iyi göstergedir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le her fırsatta görüşüyoruz. Bugün kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek var. O da şudur; biz büyük bir milletin parçalarıyız. Bu bağlamda ben Türk devletlerine özel ilgi gösteriyorum. Onların derdi bizim derdimiz, onların sevinci bizim sevincimizdir. Tarihte böyle olmuş. Nuri Paşa komutanlığındaki Kafkas İslam Ordusu neler yapmadı ki? Azeri halkı bunları gayet iyi biliyor." dedi.
Kafkasya'da barış ve istikrarın sağlanması gerektiğini kaydeden Gül, "Sorunları dondurarak böyle tutarsak, daha sonra aniden o sorunlar tekrar ortaya çıkabilir. Devlet yetkililerinin görevi ne olmalı? Sorunları çözmek. Birleşmiş Milletler'in (BM) konuyla ilgili bildirileri ortada bir gerçeğin olduğunu gösteriyor. Minsk Grubu ciddi çabalar gösteriyor. Fakat ne yazık ki aradan 18 yıl geçmesine rağmen Minsk Grubu somut neticeler elde edemedi. Bir işgalin üzerinden 18-20 yıl geçmişse bu iyi durum değil... Bölgedeki sorunların adil olarak çözülmesi hepimizin yararına. Çok isterdik ki Minsk Grubu sorunun çözümüne yaklaşsın. Fakat bugün halk Minsk Grubu temsilcilerinin bölgeye gidiş-gelişini 'turistik seferler' gibi nitelendiriyor. Dolayısıyla yeni girişimler lazım. Kendim 2008 yılında bu girişimi ortaya attım. Önce Erivan'a gittim, daha sonra Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan buraya geldi. Yeni dünya sisteminde herkesin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmeli." diye konuştu.
Türkiye'nin komşularıyla yürüttüğü sıfır problemli dış politikası bağlamında Erivan'la da ilişkilerin düzelmesinden yana olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Tüm bu süreçle ilgili Sayın Aliyev'i detaylı bilgilendirdik. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin de bu konuda yakından iştirak etti. Medvedev de, Putin de, Aliyev de ve Sarkisyan da bu şekilde devam etmeyeceğine inanıyor. Onlar da sorunun çözümünü istiyor. Diplomasi ve müzakereler yoluyla bu işler çözülebilir.
Bu konularda Azerbaycan Aliyev'e, Türkiye bana, Ermenistan Sarkisyan'a güvenmelidir. Sayın Medvedev ve ABD Başkanı Barack Obama da bu işe daha fazla destek vermeli. Ben bu sorunların çözümü için çok umutluyum. Bu sorunun çözümü açısından Rusya büyük bir ülke. Dolayısıyla biz sorunlarla ilgili daha detaylı istişareler de yaptık. Bu tür ağır sorunlar, bir ülkenin baskısı veya arzusu ile çözülemez. Bu sorunlar ilgili olan ülkeler ve bölgedeki diğer devletlerin ciddi çabalarıyla çözülebilir. Bunu göz önünde bulundurarak ben bu girişimi, hamlemi yaptım. Evet, taşlar yerinden oynadı, bu da önemli idi. Fakat fazla gelişme olamadı. Bu süreçte hem Azerbaycan, hem Ermenistan hem de Türkiye'de yanlış anlaşılmalar oldu. Tüm liderlere şunu söylüyorum, bir yerde oturmayacağız, sorunun çözümü için durmadan çalışacağız. Çözüm ve barış kolay elde edilmiyor. Bu seferki ziyaretimde de değerli kardeşim İlham Aliyev'le bu konuyla ilgili ciddi görüş alış verişinde bulunacağız. Bu bakımından ziyaretimin faydalı olacağına inanıyorum." dedi.
(CİHAN)
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1015885&title=gul-azerbaycanin-isgal-edilmis-topraklari-uzun-sure-boyle-kalamaz
"Kazakistan buğdayı ihracat yasaklarıyla engellenecek"
MOSKOVA - Rusya'nın haziran ayı ortalarından beri devam eden aşırı sıcak havalar yüzünden yaşadığı kuraklık yüzünden tahıl ürünlerinin ihracatıyla ilgili aldığı geçici yasak kararı bugün yürürlüğe girdi.

Rus haber ajansı RİA Novosti, yıl sonuna kadar devam etmesi beklenen yasak kararının hükümet tarafından 1 Ekim'den sonra ülke genelinde ürün hasadını değerlendireceğini ve geçici yasak kararının elde edilecek verilere göre yeniden gözden geçirilebileceğini kaydetti.
RİA Novosti, ilk bilgilere göre kuraklığın Rusya'da 11 milyon hektarlık alandaki ekinleri etkilediğini belirterek, geçen yıl 97,1 milyon ton olan tahıl ürünleri beklentisinin bu yıl 60-65 milyon ton civarında olmasının beklendiğini duyurdu.
Rusya Tarım Bakanlığı önceki gün yaptığı açıklamada, ekinlerin toplanmasının ardından verilerin olumlu olması halinde bile Rusya'nın bu yıl en fazla 4,5 milyon ton tahıl ihraç edebileceğini belirtmişti.
Analistler, Rusya'nın özellikle batı bölgesindeki orman yangınları ve kuraklığın ekonomiye maliyetinin 15 milyar dolar civarında olduğunu kaydetmişlerdi,
Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev de daha önce yaptığı açıklamada, hükümetin kuraklık yüzünden daha önce imzaladıkları sözleşmelerin yükümlülüklerini yerine getiremeyecek olan tahıl üreticileri ve ihracatçılarını koruması gerektiğini belirterek, "Tahıl üreticilerimizi ve bu ürünlerimizi ihraç eden kişileri zor duruma koyduk ve bunu da bilinçli yaptık. Ancak bunu yaptıysak o zaman bu kişilerin arkasında da durmamız lazım" ifadesini kullanmıştı.
ABD, AB ve Kanada'nın ardından dünyanın en büyük tahıl ürünleri ihracatçısı olan Rusya geçen yıl başta Mısır, Türkiye, Pakistan, Azerbaycan, Suriye, Ürdün, İran, Libya, Bangladeş ve Yemen olmak üzere çok sayıda ülkeye 24,1 milyon ton tahıl ürünleri ihraç etmişti.
Rusya'nın tahıl ürünlerine koyduğu geçici ihracat yasağının bugün yürürlüğe girmesi, bazı üretici ülkelerin buğday ihracatıyla ilgili rekabetini kızıştıracak. Rusya'nın ihracat yasağından Fransa, Almanya, ABD, Kanada, Avustralya ve Arjantin'in yararlanacağı sanılıyor.
Ukrayna ve Kazakistan
Son yıllarda buğday ihracatını artıran Rusya'nın rakipleri Ukrayna ve Kazakistan'ın ise Rusya'nın yerini almasının mümkün olmadığı vurgulanıyor
.
Dünyanın bir numaralı arpa ve altıncı büyük buğday ihracatçısı Ukrayna'da hükümet, olumsuz hava koşullarının tahıl üretimini olumsuz etkilemesi yüzünden, her ne kadar şimdiye kadar doğrulamasa da tahıl ihracatını kısıtlamayı planlıyor. Tüccarlara göre, Ukraynalı yetkililer, gayri resmi olarak zaten tahıl ihracatını engelliyor.

Buğdayını Rusya ve Ukrayna'nın Karadeniz limanları üzerinden ihraç eden Kazakistan'ın da büyük bürokratik sorunlarla karşılaşması bekleniyor.
Avrupalı bir tüccar, "Kazakistan'ın ihracat yapmak ya da yapmamak istemesinin önemi yok. Kazakistan buğdayı ihracat yasaklarıyla engellenecek" dedi.
Türk polisi, Kırgızistan'da barışı koruyacak
Kırgızistan'da geçtiğimiz aylarda yaşanan siyasi kargaşanın aşılmasında önemli rol oynayan Türkiye, ülkede istikrarın pekiştirilmesi için de devrede.

Ankara iç çatışmaların yaşandığı ülkenin güneyine polis gönderiyor. Türk polisi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde oluşturulacak güvenlik birimi kapsamında görev yapacak. Diplomatik kaynaklar Kırgızistan'dan gelen talep üzerine Türk polisinin görevlendirildiğini belirterek kardeş ülkeye her türlü desteğin verilmeye devam edileceğini bildirdi. Zaman gazetesinin haberine göre; AGİT bünyesinde görevlendirilecek güvenlik birimi kapsamında Türkiye'den de polis gelmesini isteyen Kırgızistan'a Ankara olumlu cevap verdi. AGİT karargâhında ülkenin güneyine gönderilecek polis gücünün oluşturulmasıyla ilgili sürecin başladığını söyleyen Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyit Ubukeyev, bölgeye Rusça bilen polislerin yanı sıra Türkiye'den de polis gelmesini istediklerini ifade etmişti. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva, güneyinde Kırgızlar ile Özbekler arasında 10 Haziran'da başlayan, 500 bin dolayında insanın yerinden olmasına ve 380'e yakının da ölmesine sebep olan etnik çatışmalar üzerine AGİT'ten destek istemişti. Kazakistan'ın başkanlık yaptığı AGİT de bu ülkeye polis gücünün konuşlandırılmasına karar vermişti. Bu çerçevede polis gücünün oluşturulma sürecinin başladığını belirten Ubukeyev, "Bölgede görev yapacak polis birliğinin temsilciliğine Kırgızistan'la ilgili deneyime sahip, yerel örf ve âdetleri bilen birisinin atanmasını bekliyoruz." ifadelerini kullanmıştı. Ubukeyev, Türkiye ve Rusya'dan gelecek polislerin bu özelliklere sahip olduğunu işaret etmişti. Diplomatik kaynakların verdiği bilgide Tük polisinin AGİT Polis Danışma Grubu bünyesinde Kırgızistan'da görev yapacağını açıkladı. Söz konusu grupta görev alacak toplam 34 polisin 16'sı Türk olacak. Grubun başkan yardımcısı bir Türk polis yetkilisi olacak. Polislerin en kısa sürede Kırgızistan'a gitmesi bekleniyor. Türk polisi AGİT'in Gürcistan, Azerbaycan, Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Kosova ve Avusturya misyonlarında, Avrupa Birliği polisinin Bosna-Hersek ve Kosova misyonlarında, Birleşmiş Milletler'in ise Doğu Timor, Fildişi Sahilleri, Haiti, Kongo, Kosova, Liberya, Sudan, Sudan-Darfur ve Burundi misyonlarında görev yapıyor.

Kırgızistan'da ikinci ABD üssü tartışması
Kırgız basınında, “ABD'nin, ülkenin güneyinde, Çin boyunduruğundaki Doğu Türkistan'ın Kaşgar kentine ve Özbekistan ile Tacikistan sınırına yakın bir bölgede ikinci bir hava üssü açmayı planladığı”na yönelik haberler geniş bir şekilde yer almaya başladı.

Haberlerde, üst düzey Amerikalı yetkililerin sık sık Kırgızistan'a geldikleri ve bu konuda görüşmeler yaptıklarına dikkat çekilirken, Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi Müdürü Farid Niyazov, Bişkek yönetiminin ABD ile yeni bir üssün açılması konusunda görüşmeler yapıldığına ilişkin haberleri yalanladı.
Kırgızistan Savunma Bakanlığı Basın Merkezi yetkilililerinden Ayzada İgibayeva da RİA Novosti ajansına, Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi Müdürü Niyazov'un açıklamalarını destek veren bir açıklama yaptı. İgibayeva, ABD'nin, Kırgızistan'ın güneyinde askeri üs açacağına dair haberlerin gerçeği yansıtmadığını dile getirirken, Savunma Bakanlığı'nın, ABD'nin maddi desteğiyle güneyde askeri eğitim merkezi kurması konusunda görüşmeler yürütüldüğünü açıkladı.
Bu yalanlamaya Amerikalılardan da destek geldi. ABD'nin Bişkek Büyükelçisi Tatiana Gfoeller da ülkesinin Kırgızistan veya bir başka Orta Asya ülkesinde yeni üs açma niyeti olmadığını öne sürdü. Ancak Büyükelçi, ülkenin güneyinde uyuşturucu ve terörle mücadele merkezi kurulmasına ilişkin Kırgız yetkililerle görüş alış verişinde bulunduklarını söyledi.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva, iktidara geldiğinde, ABD üsleriyle ilgili kararı yeni parlamentonun vereceğini duyurmuş, Milli Güvenlik Hizmetleri (GSNB) Başkanı Keneşbek Düşebayev ise ABD ve Rusya'nın, ülkede ikinci birer üs kurmalarına karşı olmadığını açıklamıştı.
Kaynak : http://www.globalyorum.com/

Kırgızistan’daki parlamento seçimlerine 52 parti katılıyor
Seçime katılma başvurusunun bugün itibariyle sona erdiği Kırgızistan'da 10 Ekim'de yapılacak parlamento seçimlerinde 52 siyasi parti yarışacak.

Kırgızistan Merkez Seçim Komisyonu (MSK) seçime katılmak için müracaat eden parti sayısının 52 olarak gerçekleştiğini açıkladı.10 Ekim'de yapılacak ve Kırgızistan'ı ilk defa parlamenter sistemle tanıştıracak parlamento seçiminde partiler, 120 sandalyeli meclisten daha çok milletvekili kapmak için yarışacak. Kırgızistan'ın değişen yeni seçim yasasına göre bir parti en fazla 65 milletvekili çıkarabiliyor.Seçimde birinci olan parti hükümeti kurmakla görevlendirilecek. Bir partinin tek başına hükümeti kurabilmesi için 65 milletvekili çıkarması gerekiyor. Aksi durumda ise hükümeti kurmanla görevlendirilen parti başka parti veya partilerle koalisyon yapması gerekecek.İki milyon 500 bin dolayında seçmenin olduğu ülkede 52 partinin şansını denemek istediği seçimde koalisyon hükümetinin çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.Beş milyon 500 bin nüfuslu ülkedeki parlamento seçimlerinin favori partisi olarak ise Ömürbek Tekebayev'in başkanı olduğu Atameken (Anavatan) Partisi gösteriliyor.(CİHAN)

KKTC'de Taşkent şehitleri anıldı
KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, şehitleri anarken geçmişi hatırlamak, ancak geçmişe takılı kalmamak gerektiğine işaret ederek, sağlam bir gelecek inşa edebilmek için geçmişi çok iyi bilmek gerektiğini söyledi.
Rumlar tarafından, Taşkent'te 15 Ağustos 1974'de evlerinden toplanarak katledilen 83 Kıbrıslı Türk, bugün düzenlenen törenle anıldı.Taşkent Şehitler Anıtı önünde düzenlenen ve protokol sırasına göre anıta çelenklerin konulmasıyla başlayan törende, saygı duruşu, saygı marşı ve saygı atışının ardından İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.Taşkent katliamının 36. yıldönümünde düzenlenen şehitleri anma törenine Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, KKTC'nin 1.Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliği yetkilileri, bazı bakanlar, komutanlar, diğer yetkililer, şehit aileleri ve vatandaşlar katıldı.Cumhuriyet Meclis Başkanı Hasan Bozer de törende yaptığı konuşmada, “1950'li yıllardan başlayarak 1974 yılına kadar süren olaylarda Rumların bütün amacının Kıbrıslı Türkleri bezdirmek, yıldırmak, icabında öldürüp kovarak Kıbrıs adasını Yunan adası yapmak olduğunu” belirterek, “şehitleri anarken geçmişi hatırlamak, ancak geçmişe takılı kalmamak gerektiğini” kaydetti.Sağlam bir gelecek inşa edebilmek için geçmişi çok iyi bilmek gerektiğini dile getiren Hasan Bozer, geçmişi yaşamış insanlar olarak yeni nesillere, gençlere o günlerde neler olduğunu anlatmak gerektiğini söyledi.Kıbrıs'ta 1963 ve 1974 yılları arasında yaşananlara değinen Bozer, 15 Temmuz 1974'te bir darbe olduğunu, darbenin amacının mevcut yönetimi değiştirmek, Nicos Samson'u devlet başkanı yaparak KıbrısYunanistan'a bağlamak olduğunu anlattı.Türkiye'nin 20 Temmuz 1974'te garanti ve ittifak anlaşmalarından doğan haklarını kullanarak Barış Harekatı düzenlediğini ve Kıbrıs Türk halkını kurtardığını ifade eden Bozer, şimdi iki bölgeli bir anlaşma istemekteki temel amacın geçmişte yaşananların tekrarlanmaması olduğunu söyledi.“Biz artık Anavatanımızın güvencesinde mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşıyoruz” diyen Bozer, anlaşma istediklerini, ancak yapılacak anlaşmada Kıbrıslı Türklerin yaşamsal haklarından vazgeçmesinin mümkün olmadığını vurguladı.MUHTARIN KONUŞMASI Yukarı Taşkent Muhtarı Durmuş Aşandır da, 1. ve 2. Kıbrıs Barış Harekatı sırasında çok kanlar döküldüğünü, Türk Barış Kuvvetleri karşısında tutunamayan ve bozguna uğrayan Rum ordusunun ve ona bağlı Rum çetelerin yenilgilerinin acısını, silahsız ve korumasız Kıbrıs Türk insanından çıkarmaya çalıştıklarını anlattı.Aşandır, birçok köyde Kıbrıs Türküne eziyet edildiğini, birçok insanın bilinmeyen yerlere götürülerek öldürüldüğünü, bazı köylerde toplu katliamlar yapıldığını belirtti.14 Ağustos 1974'de 2. Barış Harekatı başlar başlamaz eli silah tutabilecek durumda olan 84 Taşkentli'nin Limasol esir kampına götürülecekleri güvencesiyle teker teker evlerinden toplanarak önce Rum okuluna götürüldüğünü, ardından da 15 Ağustos sabahı iki otobüsle Yersa civarındaki bölgeye götürülerek hunharca katledildiklerini anlatan Aşandır, katliam haberini şans eseri katliamdan kurtularak İngiliz üslerine sığınan Suat Kafadar'dan öğrendiklerini anımsattı.Bugün şehitleri büyük bir saygı ve özlemle andıklarını söyleyen Aşandır, “Bu katliamları yapanları lanetliyoruz ve er veya geç hukuki zeminlerde bunlardan hesap soracağımızı belirtmek istiyoruz” dedi.Şehitlere de seslenen Aşandır, “Şimdi nerede yatıyorsanız yatınız, naaşınızı KKTC topraklarına getirip sizleri bağrımıza gömmek, sizlere layık bir anıt mezar yaptırmak andımız olsun” ifadesini kullandı.Törenin ardından Taşkent Şehitler Müzesi gezildi. Akşam Taşkent Camii'nde şehitler için mevlit okutulacak.

Özbekistan, Sovyetlerden kalma uçakları seferden kaldırdı
Özbekistan, Sovyet döneminden kalma 5 yolcu uçağını seferden kaldırıyor.
Hava filosunu satın aldığı yeni uçaklarla daha da güçlendiren Taşkent, eski uçakları seferlerden kaldırıyor. Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri arasında güçlü bir filoya sahip olan Özbekistan Hava Yolları(ÖHY) Sovyet yapımı, İL-62, İL-86, Yu-154 ve Yak-40 tipi yolcu uçaklarını 2010 itibariyle seferden kaldırdı.
Şirket bünyesindeki gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında açıklamada bulunan ÖHY Genel Başkanı Valeriy Tyan, ÖHY'nin sadece bölgede değil, dünya genelinde hatırı sayılır hava şirketlerinden biri olmayı hedeflediğini söyledi. Bu amaçla uçak filolarında ciddi yenilemeye gittiklerini belirten ÖHY Başkanı "Gelişen hava ulaşımında geride kalmama adına yeniliklere ayak uydurmalıyız." dedi.
ÖHY'nin gelecek beş yılda daha da büyüyeceğini dile getiren Tyan, kalite ve güveni artırma adına Sovyet döneminden kalma bir çok uçak modelini seferlerden kaldırdıklarını, bunların yerine, B-767-300ER, B-757-200, A310 ve RJ-85 tipi uçakları devreye soktuklarını kaydetti.
Geçtiğimiz temmuz ayında filosuna iki adet yeni Airbus A320 yolcu uçağı katan ÖHY, 2016'ya kadar ise 8 adet A320, dört tane Boeing767 ve İki tane de Boeing787Dreamliner tipi yolcu uçağı alacak.
Dünya genelinde 30'a yakın ülkede 60 dolayında noktaya sefer düzenleyen ÖHY, yeni atılımlarla hem yolcu ve hem de yük taşıma miktarını artırmayı hedefliyor.

Bayan mı, kadın mı.. Karar yok..
Türkiye'de son dönemde, özellikle spor alanında, ''bayan'' yerine ''kadın'' kelimesini kullanma eğiliminin artmasıyla tartışmalar yaşanırken, diğer Türk cumhuriyetlerinde de bu konuda birliğin bulunmadığı ortaya çıktı.

Basketbol Federasyonu'nun Mayıs ayında aldığı kararla, bundan böyle ''Bayanlar Ligi'' yerine ''Kadınlar Ligi'' ifadesini kullanacağını açıklaması, buna karşılık Voleybol Federasyonu'nun da, ''Liglerin tescilli isimlerinde 'bayan' ifadesi yer almaktadır. Dolayısıyla 'Bayanlar Ligi' olarak anılmaya devam edilmelidir'' şeklinde duyuru yayınlaması tartışmaların alevlenmesine yol açtı. Diğer Türk cumhuriyetlerinden Azerbaycan, Kırgızistan ve Özbekistan'da ''kadın'', Kazakistan ile Türkmenistan'da ise ''bayan'' kelimesini karşılayan kelimelerin kullanıldığı belirlendi. Kızey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise doğrudan ''bayan'' ifadesi tercih ediliyor. Türk cumhuriyetlerinde spor alanında kullanım şöyle: Azerbaycan'da ''bayan'' kelimesi hiç kullanılmıyor. Buna karşılık gelen ''hanım'' kelimesi genellikle bir unvan ve saygı ifadesi olarak kullanılıyor. Spor alanında ise ''kadın'' kelimesi tercih edilirken, Türkçe'de bulunmayan ''q'' harfiyle yazılıyor. Örnek olarak ligler için; ''Qadınlar arasında voleybol ölke chempionatı'' denilirken, milli takım için, ''Qadınlardan ibaret voleybol üzre yığma komandası'', şampiyona için de, ''Voleybol üzre qadınlar arasında Avropa Chempionatı'' ifadeleri kullanılıyor. Kırgızistan'da ''kadın'' kelimesine karşılık gelen kelimelerden ''Ayal'', herhangi bir yakınlık bulunmayan, daha önceden tanınmayan kadınlar için nezaket sözcüğü olarak tercih edilirken, ''katın'' kelimesini erkekler eşleri için kullanabiliyor. ''Bayan'' ya da ''hanım'' kelimelerinin karşılığı olarak Kızgızca'da ''ayim'' kelimesi bulunuyor. Fakat ''ayim'' kelimesi spor alanında tercih edilmiyor. Sporda ''ayal'' kelimesi kullanılırken, sözkonusu takımın oyuncuları ya da şampiyonaya katılacak sporcular 18 yaşın altındaysa ''kızlar'' ifadesi mutlaka yer alıyor. Özbekçe'de ''kadın'' kelimesini karşılayan ''ayol'' kullanılıyor ve tüm spor branşlarının ligleri ile milli takımlarda ''ayollar'' yani ''kadınlar'' ifadesi yer alıyor. Ülkede bayan kelimesinin karşılığı olan ''hanım'' ise ancak çok resmi hitap gerektiren durumlarda ve üst düzey görüşmelerde tercih ediliyor. Örneğin Özbekistan'da ''(A) Milli Bayan Voleybol Takımı'', ''(A) Milli Ayol Voleybol Terma Camoasi'' olarak ifade ediliyor. Özbekçe'ye benzer bir şekilde Türkmenistan'da da ''kadın'' için ''Ayal'' kelimesi geçerli. ''Bayan'' kelimesi içinse ''zenan'' kullanılıyor. Türkmenler spor alanlarında ''zenan'' yani ''bayan'' demeyi tercih ediyor. Örneğin, bu ülkede ''Bayanlar Ligi'' demek için ''Zenanlar Liga'' tamlamasının söylenmesi gerekiyor. Kazaklar, söz konusu spor olduğunda, ''bayan'' kelimesinin karşılığı olararak ''jenskaya''yı tercih ediyorlar. ''Kadın'' kelimesi bu ülkede ''ayel'' olarak ifade edilirken, ''ayel'' liglerde veya milli takımlarda tercih edilmiyor. Kazakça ''bayan takımı''nı ifade etmek için ''Jenskaya Komanda'' demek gerekiyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de ligler bulunmamasına karşılık, takımlar için ''bayan takımı'', ''bayan takımı'' ifadeleri tercih ediliyor.
ABD'nin "hassas ama gizli değil" Türkiye raporu
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Genel Denetim Bürosu’nun, 110 sayfalık Türkiye raporunda "Dünyanın en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı yer İstanbul" ifadesi yer alıyor.

Raporun içerik özetinde Türkiye'nin dış politikasındaki 'eksen kayması' tartışmalarına da vurgu yapıldı. "Buradaki en temel soru, Türkiye'nin Atatürk tarafından oluşturulan batı odaklı yaklaşımından uzaklaşıp uzaklaşmadığı veya ne ölçüde uzaklaştığıdır" ifadesi yer aldı. "Türkiye'nin gözünü kararlı bir şekilde İslami özelliklerinin yolunu kolaylaştırdığı Doğu'ya dikmesi, katma değeri de beraberinde getirmektedir" ifadesi dikkat çekti.
"BÖLGESEL POLİTİKA ABD'Yİ BAZEN MEMNUN ETMİYOR"
Türk Hükümeti'nin neredeyse tüm komşularını içine dahil eden bölgede hem sınırlarından hem de ötesinde istikrarı artırma hamlelerinin bazen ABD'nin hoşnut olduğu bazen olmadığı sonuçlar doğurduğuna dikkat çekilen raporda "Dünyada en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı yer İstanbul" denildi.Rapor, ocak, şubat ve mart aylarında Washington, Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana'da yapılan denetimler çerçevesinde hazırlandı. Temmuz 2010 tarihini taşıyan ve Başmüfettiş Yardımcısı Harold W. Geisel imzası taşıyan rapor, dün gece "hassas ama gizli değil" ibaresiyle Genel Denetim Bürosu'nun internet sitesine kondu.
Raporun önemli bulgular kısmında, "Türkiye'nin hem bölgesinde hem de kendi içinde yeni bir hareketlilik düzeyi gösterdiği bu dönemde, Ankara'daki büyükelçilik ve tamamlayıcı temsilcilikleri ABD çıkarlarını iyi bir şekilde temsil etmektedir" ifadesi yer aldı.
"KÜRT AÇILIMI OLUMLU"
Raporda İstanbul'a Doğu'dan göçün kentin yapısını değiştirdiği bunun da siyasi düzleme yansıdığı belirtildi. Kürt açılımı ise olumlu bir gelişme olarak nitelendirildi.
Türkiye'nin Irak'taki güçlü diplomatik varlığı ve Kuzey Irak bölgesel yönetimiyle ilişkileri Amerika'yı tatmin eden gelişmeler olarak sıralandı.
"İSLAMİ KURULUŞLAR LAİK ELİTE MEYDAN OKUYOR"
Raporda laik elit ve İslami kuruluş karşılaştırması da var. İslami kuruluşların laik elite meydan okuduğu yorumu da yer aldı. "Bu meydan okumanın demokratikleştirici bir etkisi olsa da Türkiye demokratik yönetimin doğasını tam olarak tanımlayabilmiş değil" ifadesi kullanıldı. Raporda, Türkiye'nin hem İsrail hem Ermenistan'la ilişkilerinin gelecekteki seyrinin Amerika için önemli bir unsur olmaya devam ettiği vurgulandı.Ayrıca, Türkiye'nin Kıbrıs, Irak, Afganistan ve İran konusundaki dış politika girişimlerinin Amerikan politik çevrelerince dikkatle izlendiği belirtildi.
"ABD FİRMALARI TÜRKİYE İÇİN HAZIR OLMALI"
Türkiye'nin AB üyelik süreci nedeniyle ekonomisini modernize ettiğine dikkat çekilen raporda, Türkiye'nin ABD tarım ihracatı açısından 10'uncu büyük pazarı olduğunun da altı çizildi. AB süreci nedeniyle ABD'li firmaların AB'li rakipleriyle rekabet etmek için hazır olması gerektiğinin belirtildiği raporda, ulusal nedenlerden dolayı Türkiye'nin ABD ürünlerine tarife dışı bazı bariyerler uyguladığına da dikkat çekildi. Raporda bu bariyerlerden özellikle ABD soyasına yönelik uygulanan engel ön plana çıkarıldı.Bu nedenle Türkiye'deki reform çalışmalarının sürmesi, teknik bariyerlerin azaltılması ve fikri mülkiyet haklarının geliştirilmesi konusunda cesaretlendirilmesinin önemine vurgu yapıldı. Bu konuda ABD'li dış ticaret bürokrat ve kurumlarının aktif şekilde çalıştığı da hatırlatıldı.
460 BİN DOLAR TÜRK POLİSİ VE GÜMRÜKÇÜSÜNÜ EĞİTMEK İÇİN HARCANIYOR Türkiye'nin İran ve Suriye ile vizesiz ilişkilerinin ve coğrafi konumunun ülkeyi narkotik, insan ticareti, organize suç, kara para aklama, terörizm ve nükleer yayılmayla mücadele konusunda ön bölge haline getirdiği de raporda yer aldı.Bu açıdan ABD'li kuruluşların gerek informasyon paylaşımı gerekse teknik destek açısından Türk yetkililere destek verdiğine dikkat çekilirken, ABD Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi'nin Türk polisini ve gümrük görevlilerini eğitme programında kullanılmak üzere 460 bin dolarlık bir fonu yönettiği, bu fonun Uluslararası Narkotik Ortaklığı ve Emniyet Güçleri fonlarının bir bölümünü oluşturduğu da belirtildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız “Enerji yatırımlarında 73 milyon insanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin enerjideki arz güvenliğinin sağlanması adına gerçekleştirdikleri tüm yatırımları ekolojik ve çevre koşullarına uygun bir düzeyde dikkat ederek gerçekleştirdiklerini belirterek “Çarşı her şeye karşı” mantığı ile hareket edilmesinin enerji alanındaki sorunları çözemeyeceğini belirtti.
Polis Merasim Mangasını selamlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, daha sonra Valilik şeref defterini imzaladı. Daha sonra gazetecilerin Türkiye’nin enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi yönündeki sorularını cevaplandıran Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,73 milyon insanın sorumluluğunu omuzlarında hissederek çalışmalar yaptıklarını söyledi. “Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılına kadar tüm yenilenebilir kaynakları mutlaka kullanıyor olmamız gerekiyor” diyen Yıldız daha sonra şöyle konuştu, “Bizim Yayınlamış olduğumuz strateji belgesinde 2004-2005 yılında ve daha sonra yenilenen strateji belgesinde özellikle yerli, yenilebilir kaynaklarının hemen hepsinin tüketildiği,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılına kadar tüm yenilenebilir kaynaklarımızın mutlaka kullanıyor olmamız gerekiyor.Bu Türkiye’nin büyüme hızına yetmeyebilir,bu yüzden şu anki kullandığımız inter kaynakları ile ilgili ve petrol ve doğal gaz arama çalışmalarımız sürüyor.Bu çalışmalardan ne kadar iyi sonuçlar alırsak o kadar ithalatımız azalmış olacak,ama bizim öncelikli strateji planımızda ve vizyonumuzda Türkiye’nin enerjideki arz güvenliği alakalı hiçbir eksikliğinin olmaması gerekir.Sivil toplum örgütlerinin görüşlerine son derece önem veren bir bakanlığız.Ama bizim yenilenebilir enerji kaynaklarından Hidro Elektrik Santralleri ile ilgili yaptığımız bir kısım,tamamen yerli ve tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarına dahi karşı çıkıldığını görünce biz bunlarla bilgilendirme toplantılarını yöresinde ve yerinde yapmaya başladık.Çevre Bakanlığı ile birlikte bu çalışmalara devam ediyoruz.Tabiri caiz ise ‘Çarşı her şeye karşı’ tarzı ,rüzgara karşı gelin,suya karşı gelin, jeotermale karşı gelin.Nükleer enerjiye zaten karşı geliniyor,Zaten böyle bir enerji yapılandırması söz konusu olamaz.Bizler bu görüşlere saygılıyız,ama omuzlarımızda hissettiğimiz sorumluluk gereği tabiî ki Türkiye’nin enerjideki arz güvenliğinin sağlanması adına, tüm yatırımları çevre ekolojik şartları dikkate alarak bu yatırımları yapmaya devam edeceğiz.73 milyon insana karşı olan sorumluluğumuzu yerine getireceğiz,bütün ekolojik şartları,ormanlarımıza,tarım arazilerine ve çevre şartlarına azami düzeyde dikkat ederek bu yatırımlarımızı devam ettireceğiz.Tüm saydıklarımız Türkiye’nin zenginliğidir.” (nevsehir.gov.tr)

Türkmenistan Çin'den 4,1 milyar dolar kredi talep ediyor
Türkmenistan'ın dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerinden biri olan Güney Yolotan sahasının geliştirilmesinde kullanılmak üzere Çin'den 4,1 milyar dolar kredi talep ettiği bildirildi.
Resmi nitelikli “Tarafsız Türkmenistan” gazetesinin haberine göre, Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, Çin Devlet Kalkınma Bankası ile müzakereleri başlattı.Çin, bu ülkeye doğalgaz rezervlerinin kullanımı için daha önce de 3 milyar dolar kredi sağlamıştı.Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e uzanan 1800 kilometrelik doğalgaz boru hattı da aralık ayında faaliyete geçecek.Türkmenistan'ın Çin'e yıllık gaz sevkıyatının 2015'te 40 milyar metreküpe ulaşması planlanıyor. Bu hedefe ulaşılabilmesi için de Güney Yolotan rezervlerinin işlenmesi planlarının başarıya ulaşması gerekiyor.
Türkmenistan elektrik ihracatını arttıracak
Doğalgazdan elektrik üreten Türkmenistan, elektrik ihracatını arttıracak. Türkmen Hükümeti, bu bağlamda Kazakistan ve Afganistan üzerinden Pakistan'a elektrik satmayı hedefliyor.

Enerji kaynakları açısından zengin bir ülke olan Türkmenistan, elektrik üretimini arttırmak için yeni yatırımlar öngörüyor. Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, inşaat, sanayi ve enerji sektörü yetkilileriyle yaptığı çalışma toplantısında, elektrik üretiminin arttırılmasına yönelik plan ve hedefleri değerlendirdi. Kazakistan ve Afganistan üzerinden Pakistan'a elektrik ihraç edilmesine ilişkin bir proje hazırlanmasını isteyen Berdimuhamedov, elektrik ihracatını arttırılması için Mari Devlet Elektrik Santralin onarılması, Mari Devlet Elektrik Santralinden Afganistan sınırına kadar 500 kilovolt kapasiteli elektrik hattı ile İran sınırına kadar 400 kilovolt kapasiteli elektrik hattı inşa etmeyi hedeflediklerini belirtti. Türkmen lider, söz konusu projelerin hayata geçirilmesi için yabancı şirketlerin de aktif katılımının sağlanmasını talep etti.
Toplantıda Lebap vilayetinde 254 Megawattlık toplam güç kapasiteli yeni elektrik santralin inşa edilmesi de kararlaştırıldı. Türkmenistan, 2020 yılında elektrik üretimini 26,38 milyar kilowatt/saate çıkarmayı hedeflerken, o dönemde Türkmen elektriğinin ihracatının 6 milyar kilovat/saate çıkması bekleniyor. Halihazırda, Türkmenistan Türkiye başta olmak üzere Afganistan ve İran'a elektrik satıyor.
Türkmenistan'ın elektrik üretimine Türk şirketleri de büyük katkı sağladı. Çalık Holding'e bağlı Çalık Enerji bu ülkede 6 santral inşa ederken, Lotus Enerji şirketi 2 santrali devreye aldı.

7 Ağustos 2010 Cumartesi




07 Ağustos 2010 Cumartesi, TBDHaber http://www.turkbirdev.info

Başlıklar:

  • Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev: “..Türk birliği olarak gelecekte de ne yapacağız onları da dile getiriyoruz”
  • Rusya, Ermenistan'daki 102. askeri üssünü fiilen bu ülkeye devretmeye hazırlanıyor.
  • Kazakistan'da altın rezervi 27 milyar doları aştı
  • Kazakistan nükleer tehlikeye dikkat çekti
  • Medvedev ile Kerimov Kırgızistan’ı görüştü
  • ABD Kırgızistan'da yeni üs kuracak
  • Erenköy direnişi ve Erenköy şehitleri anıldı
  • KKTC Maliye Bakanı Tatar: Türkiye bizim IMF’miz tecrübesinden faydalanıyoruz
  • Özbekistan'da gençler yurtdışında eğitim almak istiyor
  • Türkiye'nin yeni hedefi dünya şampiyonluğu
  • Nabucco'da hedefler büyüdü,gaz miktarı ikiye katlanabilir
  • Türkmenistan'la ticaret kriz dinlemedi yıl sonunda 2 milyar doları aşacak

Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev: “..Türk birliği olarak gelecekte de ne yapacağız onları da dile getiriyoruz”

OSMAN URASMUĞLA(İHA) - Muğla'nın Bodrum ilçesinde Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Kazakistan dış işleri bakanları gayri resmi olarak istişare yapmak ve ikili konuları ele almak için biraraya geldi. Bodrum'da bir araya gelen 4 ülkenin bakanları The Marmara Otel'de bir basın toplantısı düzenledi.Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov, Kazakistan Dışişleri Bakanı Kanat Saudabayev ve Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev'in birlik ve beraberlik mesajları verdikleri toplantıda Bakan Davutoğlu "Ev sahibi olarak çok mutlu bir gün yaşıyorum" dedi. "Türkçe konuşan 3 kardeş ülkenin dış işleri bakanları ile birlikteyiz" diyen Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu "Bildiğiniz gibi geçen sene ekim ayınca Nahçıvan'da, Türkçe konuşanlar Türk Dünyası Konseyi kurulmuştu. Ve yine orada dört ülke bu girişimi başlatmıştık. İnşallah önümüzdeki ay bunun ikinci toplantısını zirve düzeyinde gerçekleştireceğiz. Biz daha önce bir çok vesilelerle değerli arkadaşlarımla, kardeşlerimle görüştüğümde hep resmi toplantılarda bir araya geldiğimizi fark ettik. Bu seferistedik ki aile içerisinde, resmi olmayan bir formatta kardeşçe her şeyimizi paylaşalım. Davet ettim, icabet ettiler, çok memnunuz. Bu toplantı bu formatta gerçekleşen ilk toplantı.İnşallah son olmayacak. Bugün bir tekne gezisinde beraber olduk. Bu geleneği devam ettirmeye kararlıyız. Bu hem dostça bir istişare imkanı veriyor hem de ikili konuları da ele alıyoruz. Böylece bir çok konuda ortak görüşe sahip olan, ortak dili konuşan, ortak coğrafyayı paylaşan, ataları, soyları bir olan bu kardeş ülkelerin dışişleri bakanları olarak yepyeni bir birliktelik içinde her şeyi paylaşma imkanı buluyoruz. Burası da onların yeni yurdu, ana yurdu. Böyle bakıyoruz. Aramızda dağlara, aramızdaki mesafelere gerçekten uzaklık gibi değerlendirmiyoruz" dedi. Kazakistan Dışişleri Bakanı Kanat Saudabayev ise "Ahmet Bey'e çok teşekkür ederim" diyerek başladığı konuşmasında "Türk kardeş devletlerinin bakanları, başkanlarının sık sık görüşmesi lazım. Çünkü bizim tarihimiz kültürümüz bir. Biz birlikte olursak bizim kuvvetimiz daha da büyük olacak" dedi.Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov'da bu formatta ilk defa bir araya geldiklerini belirterek "Beraber çalışalım ki problemleri halledelim. Aynı dilde konuşuyoruz. Tarih, kültür bakımından birbirime yakınız. Meseleleri beraber olarak halletmek çok önemlidir. Bu görüşmemizde Azerbaycan'ın büyük bir problemi olan Dağlık Karabağ'ın durumunu da müzakere ettik" diye konuştu. Son olarak Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev söz aldı. Bakan Kazakbayev "Kardeşlerimizin bu sözlerine katılıyorum. Ahmet Davutoğlu ağabeyimizin nazik daveti ile buradayız. Kırgızistan'da olan siyasi olaylardan sonra maddi ve manevi katkıda bulunan burada oturan kardeşlerimize, bütün kardeş haklara çok teşekkür etmek istiyorum. Biz böyle devam etmeliyiz. Sadece dilde, dinde değil işte de birlik olmalıyız. Çok taraflı nasıl bir işbirliği yapacağız, Türk birliği olarak gelecekte de ne yapacağızonları da dile getiriyoruz. İnşallah her şey iyi olacak. Bu sene burada toplandık. Gelecek sene sadece deniz kenarında değil Tanrı Dağları'nda toplanabiliriz. Kardeş Türkiye'ye bütün alanlarda yüksek başarılar dilerim" ifadelerini kullandı.

"TÜRK DÜNYASI KONSEYİ SEKRETERYASI İSTANBUL'DA OLUŞACAK"

Toplantıda Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu birlikteliğin güçlenmesi konusundaki çalışmalara ilişkin yöneltilen soruda "Kurumsallaşmanın ön çalışmaları geçen sene Nahçıvan zirvesinden sonra başlamıştı. İnşallah bu sene zirvede daimi olarak bir Türk Dünyası konseyi sekreteryası İstanbul'da oluşacak. Bunu sürdürme konusunda çok güçlü iradeye sahibiz. Bu sekreterya oluşunca, Ruslan beyin çok güzel vurguladığı gibi dilde, dinde, kültürde beraberlik dışında birde amelde birlik olacak. Tek bir seshalinde bir çok konularda kendi içimizde bir dayanışma içerisinde olacağız. Kırgızistan'ın derdi varsa Kırgızistan'ın derdi değildir. Türkiye'nin derdidir, Azerbaycan'ın derdidir. Kazakistan bu sene AGİT dönem başkanlığını aldı. O sadece Kazakistan'ın şerefi değil,bizim şerefimiz. Ortak kültüre sahip ülkelerin başarısı. Onların başarısı bizim başarımız. Onların sıkıntısı bizim sıkıntımız. Tanrı Dağları'ndan burada Beydağları'na kadar, Toroslara kadar aynı coğrafyayı teneffüs ediyoruz"şeklinde açıklamadabulundu.
Kaynak: http://www.haberx.com/turkiye_azerbaycan_kazakistan_ve_kirgizistan_disisleri_bakanlari_bodrumda_biraraya_geldi(17,n,10415291,207).aspx


Rusya, Ermenistan'daki 102. askeri üssünü fiilen bu ülkeye devretmeye hazırlanıyor.
Bahadır Selim Dilek

Cumhuriyet- Ermenistan’ın Türkiye ile normalleşmeyi askıya alması sonrasında Ankara süreci yeniden canlandırmak için formül ararken, Minsk Grubu’nun Eş başkanı Rusya’dan Ermenistan’ın elini güçlendirecek önemli bir adım geldi. Rusya’nın, 1992’de Erivan ile imzaladığı ortak savunma anlaşması çerçevesinde bu ülkede faaliyete sokulan 102. askeri üssünü fiilen Ermenistan’a devretmeye hazırlandığı ortaya çıktı.21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Kafkasya Uzmanı Dr. Ali Asker’in verdiği bilgiye göre Rusya, Ermenistan’daki askeri üssüyle ilgili anlaşmada değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Değişiklikleri öngören protokol taslağı üzerindeki çalışmalar büyük ölçüde tamamlandı ve onay aşamasına geldi.• Tasarıya göre, bu amaca ulaşmak için Rusya Federasyonu, Ermenistan’ı modern ve çağdaş silahlarla donatacak.• Anlaşma 49 yıl süresince yürürlükte kalacak. Bu sürenin bitiminden 6 ay önceye kadar taraflardan herhangi birisi yeni bir tutum sergilemezse, sözleşmenin süresi kendiliğinden 5 yıl daha uzayacak.• Anlaşmanın imzalanması durumunda Rusya; Ermenistan-Azerbaycan çatışmasında fiilen Ermenistan’ın yanında yer almış olacak.Asker, anlaşmanın olası sonuçlarıyla ilgili olarak, şu değerlendirmede bulundu: “Bu anlaşmanın imzalanması Ermenistan’a rahat bir nefes aldıracaktır. Muhtemel bir Ermenistan-Azerbaycan çatışmasında Rusya’nın açık askeri müdahale yapmak isterken Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nü kullanmayı deneyecektir. Fakat KGAÖ’den Azerbaycan’a karşı savaş operasyonu düzenlenmesine dair karar çıkması imkânsızdır. Moskova’nın köşeye sıkıştırdığı Lukaşenko Gazprom’a olan borçlarını ödemek için Azerbaycan’dan 200 milyon dolarlık kredi desteği almıştır. Rusya iki taraflı bir anlaşmayla istediği zaman bölgeye müdahale imkânına sahip olacaktır.”

Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=164196

Kazakistan'da altın rezervi 27 milyar doları aştı
2010 yılının ilk altı ayındaki dönemde Kazakistan Merkez Bankası'nın altın rezervleri yüzde 20,26 oranında arttı.

Kazakistan Merkez Bankası'nın verdiği bilgiye göre 2010 yılının ocak- temmuz ayları arasında Merkez Bankası'nın altın rezervleri yüzde 20,26 oranında artarak 27.769 milyar dolar değerine ulaştı.
2010 yılı temmuz ayı içerisinde altın rezervlerinin yüzde 4,38 oranında arttığı kaydedildi. Yapılan açıklamada, 2010 yılının ilk 7 ayında döviz aktiflerinin yüzde 22,02 artarak 25.124 milyar dolar, altın aktiflerinin ise yüzde 5,7 artarak 2.645 milyar dolar olduğu da kaydedildi.
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1012772&title=kazakistanda-altin-rezervi-27-milyar-dolari-asti

Kazakistan nükleer tehlikeye dikkat çekti
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda, 29 Ağustos'un 'Uluslararası Nükleer Denemelere Karşı Eylem Günü' ilan edilmesi için verdiği önergesi kabul edilen Kazakistan etkinliklere başladı.

Kazakistan'ın İstanbul Başkonsolosu Aksar Shokybayev, "Eğer bu karar alınmasa bugün Kazakistan dışlanan bir ülke haline gelir, dünyada nükleer yayılma ve yarış devam ediyor olurdu. Ancak Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in öngörüsü ile dünyada sağladığımız güveni, bu karara borçluyuz" dedi. Toplantıda konuşan Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulvahap Kara da, "Bu silahlardan vazgeçmek hem dünya barışı hem de bölge halkı için büyük bir adımdır" dedi.

Kaynak: http://www.sabah.com.tr/Dunya/2010/08/06/kazakistan_nukleer_tehlikeye_dikkat_cekti


Medvedev ile Kerimov Kırgızistan’ı görüştü
Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un yaptığı telefon görüşmesinde, Kırgızistan’daki gelişmeleri ele aldığı belirtildi.

Özbek basınında yer alan haberlerde, Kerimov ve Medvedev’in önceki gün yaptıkları görüşmede, Orta Asya’daki kimi gelişmeler hakkında ayrıntılı görüş alışverişinde bulunduğu kaydedildi. Kerimov’un Medvedev’i aradığı, görüşmenin Kırgızistan’daki durum konusunda yoğunlaştığı belirtildi. Özbek liderin ayrıca Rusya’da orman yangınlarının söndürülmesi konusunda yardım teklifinde bulunduğu bildirildi.

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yg/habergoster.php?haber=38487

ABD Kırgızistan'da yeni üs kuracak
Kırgızistan'ın Bişkek kentinde bulunan Amerikan üssünün kapatılması yönünde tartışmalar yapılırken, ABD Savunma Bakanlığı Oş kentinde askeri üs kurulacağını açıkladı.

ABD, Kırgızistan'da bir askeri üs daha açmaya hazırlanıyor. ABD Savunma Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre yeni üssün son dönemde Özbekler ile Kırgızlar arasında etnik çatışmaların yaşandığı Oş kentinde kurulacağı belirtildi.
Kırgızistan'ın Bişkek kentinde bir Amerikan üssü bulunuyor. Afganistan işgali çerçevesinde kullanılan üssün kapatılması yönünde pazarlıklar yapıldığı ve yeni devlet başkanı Roza Otunbayeva'nın üssün kapatılması görüşünde olduğu basında haberler yer almıştı.

Kaynak: http://haber.sol.org.tr/dunyadan/abd-kirgizistanda-yeni-us-kuracak-haberi-31883

Erenköy direnişi ve Erenköy şehitleri anıldı
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, kimsenin Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetme hakkından, iki kesimlilikten, iki devletlilikten vazgeçmesini beklememesi gerektiğini, Rum tarafında istek olması halinde yıl sonuna kadar çözüm bulmanın mümkün olduğunu belirterek, "Anlaşma olmazsa herkes kendi yoluna" dedi.

15:20 08 Ağustos 2010
-CUMHURBAŞKANI EROĞLU: "ANLAŞMA OLMAZSA HERKES KENDİ YOLUNA"
Kıbrıs Türk mücadele tarihinin mihenk taşlarından Erenköy Direnişi ile direniş sırasında şehit olanlar, Erenköy’de düzenlenen törenle anıldı.KKTC toprağı olan ve halen sadece mücahitlerin bulunduğu Erenköy’deki şehitlikte düzenlenen anma törenine, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Meclis Başkanı Hasan Bozer, Başbakan İrsen Küçük, KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kaya Türkmen, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) Komutanı Korgeneral Hilmi Akın Zorlu, KKTC Güvenlik Kuvvetleri (GKK) Komutanı Tümgeneral Abdullah Recep, bazı bakanlar, milletvekilleri ile siyasiler ve iki binin üzerinde vatandaş katıldı.Erenköy’e ulaşım deniz ve kara yolundan sağlandı. Protokol ise helikopterle bölgeye ulaştı.Erenköy Şehitliğindeki tören saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekilmesiyle başladı. Bunu protokol sırasına göre çelenklerin anıta sunulması izledi.Şehitlik özel defterinin imzalanmasının ardından KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu bir konuşma yaptı.

-EROĞLU: "KIBRIS TÜRK HALKI İÇİN DÖNÜM NOKTASI".

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu törende yaptığı konuşmada, Erenköy direnişinin Kıbrıs Türk halkı için bir dönüm noktası olduğunu belirtti ve "Erenköy direnişinin Kıbrıs Türkleri için Çanakkale olduğunu" vurguladı.Türkiye’nin uçaklarıyla Erenköy çatışmasına verdiği destekle dünyaya garanti ve ittifak anlaşmalarında yer alan etkin ve fiili müdahalenin ne olduğunu hatırlattığını söyleyen Eroğlu "Devlet kurmamız, bu topraklarda başı dik özgürce yaşamamız için mücadele edenleri, kan dökenleri, can verenleri unutmamamız gerekir" dedi.Eroğlu, bunları hamaset veya düşmanlık tohumları ekmek için söylemediğini ifade etti. 8 Ağustos 1964’de Türk Hava Kuvvetleri’nin müdahalesi ile dünyaya verilmeye çalışılan mesajı anlamayan Rumların 15 Temmuz 1974 darbesini yaptığını belirten Eroğlu, darbe sonrasında dönemin Cumhurbaşkanı Makarios’un dünyaya "Ülkem Yunanistan’ın işgali altında" dediğini hatırlatarak, 20 Temmuz Barış Harekatının ülkeye barış getirdiğini kaydetti."Biz Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs barış, refah, işbirliği adası olsun diye üzerimize düşeni yapıyoruz" diyen Eroğlu, çözüm için ortaya konulan isteklerin Kıbrıs Rumlarının aleyhine olmadığını belirtti. Eroğlu, kimsenin Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetme hakkından, iki kesimlilikten, iki devletlilikten vazgeçmesini beklememesi gerektiğini vurgulayarak, Rum tarafında istek olması halinde yıl sonuna kadar çözüm bulmanın mümkün olduğunu, çünkü tarafların ne istediğinin herkesce bilindiğini kaydetti."Anlaşma olmazsa herkes kendi yoluna" diyen Eroğlu, Anavatan Türkiye’nin en yetkili kişi ve organlarının defalarca belirttikleri gibi, Kıbrıs Türk halkının daha fazla çözümsüzlüğün mağduru olarak bırakılamayacağını vurguladı.Erenköy Mücahitler Cemiyeti Başkanı Kutlay Çeto da konuşmasında, bu yıl görüşme masasında bulunan Eroğlu’nun bir önceki Cumhurbaşkanı Talat gibi Kıbrıs Türk halkının haklarını en iyi şekilde koruyacağına inandıklarını söyledi.Müzakerelerin ilanihaye devem edemeyeceğini, anlaşmaya ulaşılmaması halinde anlaşmalı ayrılıkla barış içerisinde yaşanabileceğini ifade eden Çeto, ülkede iç sorunlar bulunduğunu, sürdürülebilir bir ekonomik yapının kurulması gerektiğini belirtti.Yenierenköy Belediye Başkanı Özay Öykün ise, 46 yıl önce 10 bin Yunan askerine karşı gösterilen direnişin önemine işaret ederek, Türk Hava Kuvvetleri’nin müdahalesi ile Yunan askerlerinin bozguna uğradığını anlattı.Öykün, TMT ’den önce Erenköy ile Türkiye arasında bağlantı ve köprü kurulduğunu anlatarak, 20 Temmuz 1974’de ve sonrasında bu köprünün en üst düzeye çıkarıldığını kaydetti. Erenköy direnişinde şehit düşenlere seslenen Öykün, onların direnişinin gelecek için örnek teşkil ettiğini kaydetti.

-ÖZEL DEFTERE YAZILANLAR.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu Erenköy Şehitliği özel defterine şunları yazdı."Aziz şehitlerimiz, bundan tam 46 yıl önce vatanımıza sahip çıkmak, Kıbrıs’ta insanca yaşama uğruna canınızı hiçe sayarak sayıca ve silahça sizden üstün düşman kuvvetleriyle kahramanca savaştınız. Tankları ve toplarıyla gelen Rum-Yunan ikilisine elinizdeki derme çatma silahlar ve vatan sevginizle karşı koydunuz. Uğruna can verdiğiniz kutsal vatan topraklarını korumaya ve cumhuriyetimizi yüceltmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha teyit etmek için huzurunuzdayız.Akıttığınız kanlar bugün Kıbrıs Türkünün özgür ve huzur içinde Mücahit ve Mehmetçiklerin güvencesinde yaşadığı KKTC’nin temelini oluşturmuştur. Cumhuriyetimizi geliştirmek en önde gelen vazifemiz ve size olan borcumuzdur. Biliyoruz ki KKTC geliştikçe, halkımızın huzur ve refah seviyesi yükseldikçe ruhlarınız şad olacaktır. Kıbrıs Türkünün özgürlük uğruna canlarını feda eden siz aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla anar, kahraman gazilerimize sağlıklı uzun ömürler dilerim.".

-BÜYÜKELÇİ TÜRKMEN.

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kaya Türkmen de özel deftere şunları kaydetti."Aziz şehitlerimiz, Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesinin dönüm noktalarından birisini oluşturan şanlı Erenköy direnişinin unutulmaz kahramanları olan şehitlerimizin manevi huzurunda saygı ile eğiliyoruz. Kahraman Kıbrıs Türk halkının varlık, özgürlük ve onuru ile yaşama mücadelesi uğruna seve seve can vererek mukaddes şahadet mertebesine eriştiniz ve büyük Türk ulusunun şanlı tarihindeki müstesna yerinizi aldınız. Kıbrıs Türkünün özgürlüğüne ve aydınlık günlere kavuşmak için verdiği mücadelede başarıya ulaşmasına kanınız ve canının pahasına yapmış olduğunuz eşsiz katkı daima şükranla hatırlanacaktır.Bu duygularla Türkiye’nin, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da Kıbrıs Türk halkının barış ve refah içinde yaşaması için her zaman yanında olacağını bir kez daha teyit ederek, hatıranız önünde minnet ve şükranla eğiliyoruz.".

-KORGENERAL ZORLU.

KTBK Komutanı Korgeneral Hilmi Akın Zorlu’nun özel deftere yazdıkları ise şöyle."Aziz şehitlerimiz, Sizler mücahit Kıbrıs Türkünün varlığı ve Yavruvatanın bağımsızlığı uğruna canlarınızı feda ederek en yüce mertebeye şahadet mertebesine ulaştınız. Fedakarlıklarınız ve kahramanlıklarınızla destanlaştırdığınız Erenköy direnişi hafızalardan silinmeyecektir. Büyük Türk ulusu ve onun bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri sizlere olan vefa borcunu hiçbir zaman unutmayacaktır. Aziz şehitlerimiz, emin olunuz ki uğruna canınızı verdiğiniz Yavruvatan topraklarını, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kanımızın son damlasına kadar koruyacak ve tertemiz kanlarınızla renk verip özgür kıldığınız şanlı bayrağımızı en yükseklerde dalgalandırmaya devam edeceğiz.Özgürlük mücadelesi ile tarihe geçen hatıranız ilelebet yüreğimizde yaşayacak. Bizlere emanet ettiğiniz bu güzel vatan ve mücahit Türk varlığını sonsuza dek yaşatmak azim ve kararlılığında olduğumuzu bir kez daha tekrar ediyor, sizleri minnet ve şükran duygularımızla anıyor manevi huzurunuzda saygı ile eğiliyorum.".

-TÜMGENERAL RECEP.

GKK Komutanı Tümgeneral Abdullah Recep de anıt özel defterine şunları kaydetti."Aziz şehitlerimiz Kıbrıs Türkünün onuru, şerefi ve bayrağı uğruna verdiği mücadelede mihenk taşı olan Erenköy direnişinin 46. yıldönümünde tekrar sizlerin huzurunuzdayız. Burada gösterdiğiniz şanlı direniş enosis hayallerinin tarihe gömülmesinin başlangıcı olmuş Kıbrıs Türkünün huzur ve özgürlüğe ulaşmasının temeli olmuştur. Anavatana açılan tek kapının kapanmaması uğruna kahramanca çarpışarak şahadet mertebesine ulaştığınız emsalsiz mücadele sayesinde bu kapı sonsuza dek açık kalacaktır.Bugün KKTC varsa hür ve bağımsız yaşıyorsa sizlerin sayesindedir. Göklerden canlarınız pahasına indirmediğiniz bayrağımız hala göklerde dalgalanıyor ve ilelebet dalgalanmaya devem edecektir. Şanlı bayrağımız gölgesinde rahat uyuyun."

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/erenkoy-direnisi-ve-erenkoy-sehitleri-anildi/dunya/sondakika/08.08.2010/1273940/default.htm

KKTC Maliye Bakanı Tatar: Türkiye bizim IMF’miz tecrübesinden faydalanıyoruz

Uğur KÜÇÜK - İSTANBUL

GÖRÜŞLERİNİ TÜRKİYE İLE PAYLAŞTI

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Maliye Bakanı Ersin Tatar, ülke ekonomisiyle ilgili görüşlerini arkadaşımız Uğur Küçük’e anlattı. Tatar, gazetemize, ülke maliye politikasından, Güney Kıbrıs’la ilişkilere kadar geniş bir yelpazede görüşlerini aktardı.KKTC Maliye Bakanı Ersin Tatar, göreve geldiklerinden bu yana önemli ekonomik işlere imza attıklarını ve bunda Türkiye’nin desteği ve deneyiminden faydalandıklarını belirterek, “Bizi Türkiye’den emir alıyor diye eleştiriyorlar. Bizim Türkiye ile mükemmel bir iş birliğimiz var ve bu devam edecek” dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Maliye Bakanı Ersin Tatar, Türkiye Gazetesi’ni ziyaret ederek Kıbrıs ekonomisi ve siyasetini değerlendirdi. Türkiye ve KKTC’nin birbirinden ayrılmaz iki ülke olduğunu söyleyen Tatar, “Bizden önceki hükümet döneminde insanlar Türklüğü bir kenara bırakıp ‘insanız’ gibi söylemlerle Rumlarla birleşmeye tüm olumsuz maddelere rağmen Annan Planı kapsamında evet dediler. Ama sonuç ortada. Bizim yanımızdaki tek ülke, resmi garantörümüz olan Türkiye’dir. Biz de bu bilinçle politikalarımızı uyguluyoruz. Bizi Türkiye’den emir almakla eleştirenler var. Türkiye olumlu anlamda bizim IMF’miz gibi. Bize verdiği ekonomik destek ortada. Biz de Türkiye’nin deneyimlerinden faydalanmaya devam edeceğiz” diye konuştu.TÜRKİYE GİBİ BÜYÜYORUZKendilerinden önceki hükümet döneminde kontrolsüz büyüme süreci yaşandığını ve KKTC bütçesinin rekor düzeyde arttığını belirten Tatar, iktidarı devralmalarından sonra büyük bir bütçe açığı devraldıklarını söyledi. Şimdi, Türkiye‘nin tecrübelerini izleyerek, sıkı maliye politikası uygulayıp büyüme yolunda çalıştıklarını söyleyen Tatar, “Aşırı istihdam ve kamu harcamaları sebebiyle ilk göreve geldiğimizde bütçe açığı yıllık 500 milyon dolardı. Ya borç alacaktık, ya yeni vergi getirecektik. Biz borçlanma yerine ek vergi getirdik. Maaşlarda düzenleme yaptık. Bu sebeple çok eleştirildik ama devleti ayakta tutmak için tarihi rol üstlenerek açığı 200 milyon dolara indirmeyi başardık” sözlerini kullandı.Türkiye’den su alıp Rumlara satacaklar Bakan Ersin Tatar, KKTC’de yapılacak ve suyu Anamur Dragon Çayı’ndan Akdeniz’in altından gidecek borularla desteklenecek barajla ilgili de projenin 3 yıl içinde tamamlanacağını söyledi. Başbakan Erdoğan’la yapılacak anlaşma ile bu baraj projesinin Türkiye tarafından 500 milyar TL’lik bir yatırım bedeliyle başlatılacağını ve Kıbrıslı Türklerin susuzluktan kurtulacağını söyleyen Tatar, bu suyu Rumlar’a da satabileceklerini söyledi. Tatar, “Rumlar’da bizim gibi ada da susuzluk çekiyor. Bir dönem Yunanistan’dan yük gemisiyle temiz su getirmeye çalıştılar ama maliyeti çok yüksekti. Bizim Türkiye’den denizin altından su getirmemize alternatif olarak onların Yunanistan’dan su getirme gibi bir seçenekleri de yok. Bizi hiç bir şekilde tanımayan ve AB’yi de bu politikaya yönlendiren Rum kesimi bizimle ticaret yapmayı hazmedebileceklerse biz de onlara su satabiliriz. Bizim için problem olmaz” diye konuştu.
Kaynak: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/haberdetay.aspx?haberid=457334

Özbekistan Cumhurbaşkanı Kerimov: Japonya stratejik ortağımız

TAŞKENT - Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, Japonya'yı stratejik ortak ve destekleyici ülke olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanı Kerimov, Taşkent'te düzenlenen Orta Asya+Japonya Diyalog Toplantısı'nın üçüncüsüne katılan ve bugün başkente bir dizi temaslarda bulunan Japonya Dışişleri Bakanı Katsuya Okada'yı cumhurbaşkanı köşkü Aksaray'da kabul etti.
Özbekistan Dışişleri Bakanı Vladimir Norov'un da hazır bulunduğu kabulde Kerimov öncelikle iki ülke arasındaki ilişkilerin gelinen durumundan ve gelişme düzeyinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Japonya'nın Özbekistan'ın bağımsızlığını ilan ettiği ilk yıldan beri sağladığı desteğini sürdürdüğünü ifade eden Kerimov "Şimdiki ilişkilerimizin derecesi ve durumu 2002'de iki ülke arasında imzalanan 'Dosluk, stratejik ve işbirliği'ne' paralellik arz etmekte. Bu yakınlaşma Japonya'nın modern dünya ekonomisi ve siyasetine de uygun gelmekte." dedi.
Bugün sabah Taşkent'te Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev'le de görüşen Japonya Dışişleri Bakanı Okada, yarın Taşkent'ten ayrılarak Kazakistan'ın başkenti Astana'ya geçecek.
Japonya'nın Özbekistan'daki yatırımı 2 milyar 300 milyon dolar dolayında seyrediyor.

Kaynak: http://www.stargundem.com/dunya/1056662-ozbekistan-cumhurbaskani-kerimov-japonya-stratejik-ortagimiz.html

Özbekistan'da gençler yurtdışında eğitim almak istiyor
Bir araştırma merkezi tarafından 18 yaş üzeri gençler arasında yapılan ankette, katılımcıların yüzde 30'u eğitim amacıyla yurtdışına çıkmak istediğini söyledi. Ankete katılanların yüzde 24'ü ise geçi iş amacıyla yurt dışına çıkmak istediğini belirti. Ankete katılanların yüzde 6'sı ise daimi çalışmak amacıyla yurtdışına gitmek istediğini ifade etti.
2010 itibariyle nüfusu 28 milyonu aşan ve Orta Asya'nın en kalabalık ülkesi konumundaki Özbekistan'da nüfusun yüzde 65'e yakını 20 yaş altı.
Genç bir nüfusa sahip olan Özbekistan, daha çok Rusya ve Kazakistan'a geçici işçi gönderiyor.

Kaynak: http://www.stargundem.com/dunya/1056237-ozbekistan-039-da-gencler-yurtdisinda-egitim-almak-istiyor.html

Türkiye'nin yeni hedefi dünya şampiyonluğu
Macaristan'ın Keszthely kentinde 130 bayan boksörün katılımıyla düzenlenen Avrupa Birliği Bayanlar Boks Şampiyonası'nda kazandığı 3 altın, 1 gümüş ve 3 bronz madalya ile takım halinde şampiyon olan Türkiye'nin yeni hedefi dünya şampiyonluğu.

Türkiye Bayan Boks Milli Takımı'nın Teknik Direktörü Selahattin Başaran, 4 Ağustosta başlayan ve bugün sona eren şampiyona ile ilgili Macaristan'da kazanılan şampiyonluğun kendileri açısından önemine işaret etti. Başaran, bundan sonraki hedeflerinin 9-19 Eylül 2010 tarihleri arasında Barbados'da düzenlenecek dünya şampiyonası olduğunu söyledi. Milli takımın dünya şampiyonası öncesi ciddi bir sınav verdiğini dile getiren Başaran, ''Burada eksiklerimizi gördük. Önümüzde bir ayı aşkın bir zaman var. Bu zamanı en iyi şekilde değerlendirerek dünya şampiyonasına gitmek istiyoruz'' dedi. Türkiye Bayan Boks Milli Takımı'nın Kafile Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Boks Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olan Mustafa Yalçın da milli takımı kutlayarak, ilk hedeflerinin dünya şampiyonası, ardından da 2012 Londra Olimpiyatları olduğunu belirtti. Şampiyonada 46 kiloda Serpil Yassıkaya, 54 kiloda Ayşe Taş, 64 kiloda Gülsüm Tatar altın madalya kazanırken, 51 kiloda Sümeyra Yazıcı gümüş madalya, 48 kiloda Binnur Sakal, 75 kiloda Elif Güneri ve artı 81 kiloda Şemsi Yaralı bronz madalya kazandı. Kazandığı 3 altın, 1 gümüş ve 3 bronz madalya ile takım halinde 24 puan toplayan Türkiye şampiyonluğunu ilan etti. Ev sahibi Macaristan 23 puanla ikinciliği elde ederken, üçüncülüğü ise Fransa 13 puanla kazandı. Şampiyonanın en teknik boksörü ise 64 kiloda altın madalya kazanan, dünya ve Avrupa Şampiyonu Gülsüm Tatar seçildi.

Kaynak: http://www.ajansspor.com/boks/Genel/h/20100808/turkiyenin_yeni_hedefi_dunya_sampiyonlugu.html?ref=satb1

Nabucco'da hedefler büyüdü, gaz miktarı ikiye katlanabilir
Nabucco Projesi'nde hedefler revize edilerek büyütüldü. 2015 yılında 8 milyar metreküp ile gaz taşımaya başlaması istenen Nabucco hattından ilk etapta 16 milyar metreküplük doğalgaz akışına yönelik görüşmeler yapıldığı öğrenildi.

Gerçekleşmesi durumunda Nabucco Projesi, yarı kapasite ile başlamış ve hedefini ise ikiye katlamış olacak. Ancak bu hedefe ulaşmak birçok uzmana göre oldukça zor. Şahdeniz 2 doğalgazını kimin alacağının belli olmaması bu durumu etkiliyor. Nabucco tarafının ise alternatif yollar için görüşmeleri de devam ettirdiği belirtildi. Türkmenistan ile Kazakistan'dan da doğalgaz alınması hedeflenirken, Irak'tan ise ilk etapta 10 milyar metreküp gaz alınması hedefleniyor. Buna göre projenin teknik özelllikleri ve maliyeti de değişecek. Nabucco için ortak 5 ülke, bu ay içinde proje destek anlaşması imzalayarak önemli bir süreci daha tamamlayacak. Nabucco'nun tedarik planıŞahdeniz 2 doğalgazının 6 milyar metreküpü Türkiye'ye verildi. Geriye kalan 8-10 milyar metreküp için ihale yapılacak. 2017-2018 döneminde üretime geçecek Şahdeniz 2 gazı, Rusya'ya alternatif olan Hazar bölgesinden çıkacağı için arz güvenliğinde bütün ülkeler açısından büyük öneme sahip. Bu gazı kimin alacağı ise henüz belli değil. Nabucco'nun ilk planları ise bu gazın alınacağı üzerine kurulmuştu. Ancak Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı (ITGI) ve Trans Adriyatik Projesi (TAP) gibi uluslararası diğer projelerin de Şahdeniz 2 gazını almak istemesiyle rekabet iyice arttı ve bu durum Nabucco açısından bir tedarik sorunu mu var tartışmalarına yol açtı. Ancak Nabucco konsorsiyumu çalışmalara hız verdi. Nabucco Doğalgaz Şirketi'nin hazırladığı ve yılın üçüncü çeyreğini kapsayan durum raporuna göre; Nabucco, Hazar bölgesinde sadece Azeri gazıyla yetinmeyecek. Türkmenistan ve Kazakistan'dan gaz almak isteyen Nabucco, bu kapsamda görüşmelerini sürdürüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da geçen haftalarda Türkmen yetkililerle konuyu müzakere etti. Ancak Türkmenistan'ın duruma henüz çekinceli yaklaştığı belirtildi. Maliyet değişecekNabucco, aynı zamanda Irak'tan da 10 milyar metreküp doğalgaz almak istiyor. Bunun da gerçekleşmesi durumunda Hazar'dan gelecek kaynakla birlikte en az 16 milyar metreküp ile ticaretin başlayabileceği raporda belirtildi. Mısır gazı ile Mavi Akım yani Rus gazının da bu hattan akması isteniyor. Nabucco'dan ilk etapta 16 milyar metreküp doğalgaz akmasının başarılması durumunda ise, hesaplamalara göre uzun dönemde Nabucco'nun çevresinde Irak ve Hazar hattından toplam 50-60 milyar metreküp, Mısır'dan 20 milyar metreküp, Rusya'dan 30-40 milyar metreküplük bir potansiyel oluşacak. Hattın kapasitesi 2020 yılında 31 milyar metreküpe ulaşacak. Projeye Irak, Türkmenistan ve Kazakistan gazlarının eklenmesi durumunda toplam uzunluğu 3.300 kilometre olacak hattın 4.000 kilometreye kadar uzayabileceği tahmin ediliyor. Projenin maliyeti ise tedarikçilerin kesinleşmesine göre yüzde 10 oranında artış gösterebilecek. İmzalar Ankara'da atılacakFinansman ve tedarik konularının açıklığa kavuşması için Proje Destek Anlaşması'nın (PSA) imzalanması bekleniyor. Yaklaşık 1 yıldır beklenen imzaları ise projeye ortak olan Avusturya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Türkiye'nin ilgili bakanları atacak. Geçen hafta Cuma günü imzaların Ankara'da atılmasının planlandığı, ancak bakanların aynı anda programa uyamamaları nedeniyle ertelendiği öğrenildi. Gerekli imzaların bu ay içinde atılması beklenirken, böylece önemli bir adım daha tamamlanmış olacak. Tedarik ile ilgili sorunların bu yıl sonuna kadar çözülmesi ve finansman konusunun da 2011 yılının ilk çeyreğinde tamamlanmış olması hedefleniyor.



Türkmenistan'la ticaret kriz dinlemedi yıl sonunda 2 milyar doları aşacak
Küresel krizin olumsuz etkilerine rağmen Türkiye ve Türkmenistan arasındaki ticaret hacmi artarak devam ediyor. 2010 yılı sonunda iki ülke arasındaki toplam ticaretin 2 milyar doları geçeceği belirtiliyor. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkmenistan'daki inşaat işlerinin yüzde 90'ının Türk müteahhitler tarafından yapıldığını söyledi.

Türkiye'nin komşu ve kardeş ülkelerle olan ticareti artırma politikası meyvelerini verdi. Küresel krizin tüm etkilerine rağmen Türkmenistan ile olan ticaret hacmi arttı. Türkmenistan Devlet Başkan Yardımcısı Hocamuhammed Muhammedov, iki ülke arasındaki ilişkilerin her geçen gün arttığını belirterek, ''2008 yılına göre 2009 yılının dış ticaret hacmi oranı karşılaştırıldığında 1,5 kat büyüme oldu. Geçen yılın ilk altı ayı ile 2010 yılı ilk 6 ayı karşılaştırıldığında ise 2,5 kat büyüme gözlendi.'' dedi. Yılın ilk yarısında iki ülke arasındaki dış ticaretin 1 milyar 600 milyon doları bulduğunu aktaran Muhammedov, bugüne kadar 17 milyar dolarlık inşaat işi yapıldığını vurguladı.
Bakan Çağlayan, Türkiye'de bulunan Türkmenistan Devlet Başkan Yardımcısı Muhammedov, Türkmenistan Ticaret ve Dış Ekonomik İlişkiler Bakanı Bayar Abayev, Petrol ve Doğalgaz Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bayramgeldi Recepoviç Nedirov, Ekonomi ve Kalkınma Bakanı Başimmırat Atamıradoviç Hocamuhammedov, Kültür ve Televizyon Radyo Yayınları Bakanı Gulmırat Hudayberdiyeviç Muradov, Türkmenistan Ticaret Odası Başkanı Palvan Taganov ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti. Çağlayan 2010'da iki ülke arasındaki toplam dış ticaretin 2 milyar doları geçeceğinin öngörüldüğünü kaydetti. Türk müteahhitlerin en yaygın işlerden birini Türkmenistan ile yaptığını dile getiren Çağlayan, "Türkmenistan'da yapılan tüm inşaat işlerinin yüzde 90'ının Türk müteahhitleri tarafından yapılması önemlidir. Türk müteahhitleri Türkmenistan'daki 608 projede 17 milyar dolardan fazla iş yaptılar. Yalnızca geçen yıl alınan işler 2,5 milyar dolardan fazladır.'' dedi. Çağlayan, müteahhitlik sektörünün yanı sıra sanayi, ticaret ve turizm alanlarında da potansiyel bulunduğunu kaydetti. Çağlayan, 30 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde Türkmenistan'da 2. Türk İhraç Ürünleri Fuarı'nı açacaklarını ve Türkiye-Türkmenistan İş Konseyi'nin toplantısını düzenleyeceklerini aktardı. Bakan Çağlayan, Türkmenistan Ticaret Odası ve Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) kardeş olması yönünde görüşlerini belirterek, iki ülke arasındaki ilişkileri teknik yardımlaşma noktasında da artırmayı hedeflediklerini kaydetti. Denizcilik Müsteşarlığı ve sektör temsilcilerinin 13-15 Temmuzda Avaza'daki gemi inşa sanayiiyle ilgili Türkmenistan'ı ziyaret ettiklerini de hatırlatan Çağlayan, bu sayede Avaza'da gezinti tekneleri yapacaklarını, tersane ve liman konusunda fizibilite çalışmaları gerçekleştirileceğini dile getirdi.

Nabucco projesine destek geldi
Türkiye-Türkmenistan Hükümetlerarası Ekonomik Komisyonu 3. dönem toplantısında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkmenistan'ın Nabucco projesine destek vereceğini kaydetti. Türkmenistan Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı Muhammedov da ticaret hacmini artırmayı hedeflediklerini söyledi. Muhammedov, başta enerji olmak üzere tarım, turizm, eğitim, müteahhitlik gibi alanlarda yapılacak işbirliğini önemsediklerini bildirdi. Muhammedov, 2011'de Türkiye'ye verilecek elektrik miktarını ve fiyatını yeniden değerlendireceklerini ve 2010 Kasım ayına kadar bu konuda mutabakata varmak istediklerini söyledi.

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1009482&title=turkmenistanla-ticaret-kriz-dinlemedi-yil-sonunda-2-milyar-dolari-asacak