26 Aralık 2011 Pazartesi

TürkBirDev HABER, 23 Aralık 2011

HABER BAŞLIKLARI

  • - Azerbaycan'dan Fransa'ya sert tepki
  • - Azerbaycan uzaya ilk uydusunu gönderiyor
  • - Kazaklar İMKB'de ışık görmüyor mu!
  • - Kırgızistan'da Başbakanlık görevine Babanov atandı
  • - Kırgızistan'da Azerbaycan'ın 'dayanışma Günü' Kutlandı
  • - KKTC'de Rauf Denktaş için özel gece
  • - Özbekistan, Çin doğal gaz bor hattının üçüncü etabını kuruyor,
  • - Babacan: Türkiye'ye Bakanlar Başarı Görüyor
  • - Türkmenistan Enerji ve Sanayi Bakanı Devlet Başkanlığı İçin Aday Oldu
  • - Doğalgazda büyük oyun; Orta Asya Rus ve Çin kıskacında

HABER AYRINTI:

http://www.facebook.com/groups/TurkBirDevTT/doc/314022955286669/

http://www.turkbirdev.org

Azerbaycan'dan Fransa'ya sert tepki

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Sekreterliği Sorumlu Başkanı Novruz Memmedov, Fransa'da alınan kararın Azerbaycan-Fransa ilişkilerine zarar vereceğini açıkladı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Sekreterliği Dışişlerinden Sorumlu Başkanı Novruz Memmedov, Fransa Parlamentosu'nda kabul edilen 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa tasarısının, Azerbaycan-Fransa ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebileceğini söyledi.

Azerbaycan basınına açıklamada bulunan Memmedov, Fransa Parlamentosunda kabul edilen yasa tasarısının ''adaletsiz'' olduğunu ve ülkenin demokratik imajını etkileyeceğini ifade etti.

Fransa Parlamentosu'nda kabul edilen yasa tasarısının fikir ve düşünce özgürlüğünü de kısıtladığını dile getiren Memmedov, ''Parlamentonun bu kararı Azerbaycan-Fransa ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bir süre beklemek gerekir. Bizim tarafımızdan gerekli adımlar atılacak'' diye konuştu. (Kaynak: haber7.com)

Azerbaycan uzaya ilk uydusunu gönderiyor

Azerbaycan'ın ilk iletişim uydusunu 2012 yılında uzaya göndereceği bildirildi.

BAKÜ - AA - Azerbaycan devlet haber ajansı AZERTAC'ın haberine göre, İletişim ve Bilişim Teknolojileri Bakanı Ali Abbasov, 2012 yılının Azerbaycan'ın uzay hayatında önemli bir yıl olacağını ve ülkenin ilk iletişim uydusunun uzaya gönderileceğini söyledi.

Yapım çalışmalarına başlanılan uydunun 2012 yılının son çeyreğinde gönderileceğinin altını çizen Abbasov, ikinci uydu için ise projelendirme sürecinin tamamlandığını ve önümüzdeki günlerde ihale açılacağını duyurdu.

Uydunun maliyeti konusunda da bilgi veren Abbasov, projenin toplam değerinin 250 milyon dolar olduğunu ve finansmanının yüzde 85'inin dış krediler, yüzde 15'inin ise devlet bütçesinden karşılanacağını kaydetti.

Abbasov, uydunun ticari boyutunun da olduğu ve 5-7 yıl gibi bir sürede maliyetini karşılayacağını söyledi.

Gönderilecek uydunun sadece yüzde 20'sinin Azerbaycan tarafından kullanılacağının altını çizen Abbasov, uydunun yüzde 40'nın kullanma hakkının Malezya tarafından satın alındığı, kalan hisseler için de diğer ülkelerden teklifler beklediklerini ifade etti.

Uydunun kapasitesinin, İskandinav ülkeleri haricinde bütün Avrupa'yı, Asya kıtasının yarısını ve Kazakistan'ın tamamına yakını kapsayacağı bildirildi. (Kaynak: haberturk.com)

Kazaklar İMKB'de ışık görmüyor mu!

Dünyanın en büyük 17'nci ekonomisiyiz. İstanbul'u finans merkezi yapmaya çalışıyoruz. İMKB birçok fonun gözdesi. Durum böyleyken bölgesel liderliğe oynayan Türkiye'nin borsasında niye bir tane bile yabancı şirket yok! İşte kafa yormaya değer konu. Balkanlar, Ortadoğu ve Avrasya'da çok kârlı şirketler var. Arayış içindeler. New York, Londra gibi gelişmiş borsalar, bu şirketleri kapmak için her tür avantajı sağlıyor.

Peki, İMKB ve SPK ne yapıyor?

Ne yazık ki SPK, İMKB'yi izlemekten bıkmadı.

İMKB de enerjisini olduğu gibi SPK'ya ayırdığından yurtdışında yabancı şirket ziyareti yapmaya pek fırsat bulamıyor. Böylece altın tepsideki balıkları bir bir kaçırıyoruz. Tıpkı Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren Genel Enerji'nin halka açılmak için Londra Borsası'nı tercih etmesi gibi.

Kaçan fırsata iyi bir örnek ise Kazakistan'daki dört mobil operatörden biri olan Kazakcell

(Kcell).

***

Bu şirket Avrasya'da altyapıya 5 milyar dolar yatıran TeliaSonera'nın en önemli operatörü.

Fiyat rekabetine girmiyor. Kişi başına abone geliri 10.7 dolar. Kârlılık oranı yüzde 56. Cirosu, 1 milyar 63 milyon dolar. 16 milyon nüfuslu ülkede 10 milyon aboneye sahip. Cep telefonu penetrasyonunun yüzde 125'e çıktığı ülkede, geniş coğrafyanın zorluklarına rağmen data geliri toplam gelirlerinin yüzde 10'unu geçmiş.

Kcell'in Türkiye için daha başka anlamı var.

Hisselerinin yüzde 51'i Fintur'a, yüzde 49'u Kazak Telekom'a ait. Fintur deyip geçmeyin! Yüzde 41.45 hissesi Turkcell İletişim'in, yüzde 58.55 ise TeliaSonera'nın.

Kazakcell, Türklerin yönettiği, Türklerin yarattığı başarılı bir model.

Avrasya'nın merkezinden çıkıp finans kapitalin göbeğine oturmak istiyor.

***

Bu yolculukta 20 yıl önce bağımsızlığını 17 dakikada tanıdığımız Kazakistan'ın Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in isteği ağır basıyor. Kazak Telekom'da özelleştirme kapsamında geçen mayısta, Fintur'un ortaklarına, "Yüzde 49 hisseyi alıp, bunun yüzde 24'ünü halka açar mısınız" diye öneri getirmiş.

İlk teklifin yapıldığı Turkcell İletişim öneriyi kabul etmemiş. Diğer ortak TeliaSonera ile görüşmeler başlamış, 21 Eylül'de de Telia- Sonera ile Kazak Telekom yüzde 24 artı 1 hisse satışı konusunda ön anlaşma imzalamış. Dün, Kazak Telekom yöneticileri, Telia-Sonera'nın Avrasya Başkanı Tero Kivisaari, Orta Asya Bölgesel CEO'su ve Kcell CEO'su Veysel Aral'la birlikte halka açılma toplantısındaydı.

Şirket, Mayıs 2012'de halka açılacak, yüzde 49'un piyasa değeri

1.5 milyar dolar.

Londra borsasına gidecek diyorlar! Henüz kesinleşen bir şey yok. Diyeceğimiz, vakit var. SPK ve İMKB ne yapıp edip, bu başarılı şirketi Türkiye'ye taşımalı. Almatı'dan edindiğimiz izlenim bu. (Kaynak: sabah.com.tr, Meliha Okur)

Kırgızistan'da Başbakanlık görevine Babanov atandı

Nezir Aliyev - Kırgızistan'da meclis, Sosyal Demokrat Parti, Cumhuriyet, Ar-Namıs ile Ata-Meken partileri tarafından oluşturulan koalisyon hükümetini onaylarken, ülkede Başbakanlık görevine Cumhuriyet Parti lideri Ömürbek Babanov seçildi.

Başbakanı, hükümet yapısını ve programını ve bakanlar kurulunu seçmek için toplanan 120 sandalyeli mecliste yapılan oylamada, Başbakanlık görevine koalisyon partileri tarafından ortak aday gösterilen Cumhuriyet Partisi lideri ve 22 gündür Başbakanlık görevini geçici olarak yürüten Babanov atandı.

Kırgızistan'da hükümeti oluşturan isimler şöyle:

Başbakan Birinci Yardımcısı Aalı Karaşev,

Ekonomi ve yatırım konularından sorumlu Başbakan Yardımcısı Coormart Otorbayev

Sosyal konularından sorumlu Başbakan Yardımcısı Gulnara Asımbekova

Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev

İçişleri Bakanı Zarılbek Rısaliyev

Gençler, İş ve Çalışma Bakanı Aliyasbek Alımkulov

Eğitim ve Bilim Bakanı Kanat Sadıkov

Enerji ve Sanayi Bakanı Askar Şadiyev

Ekonomi ve Tekele Karşı Bakanı Temir Sariyev

Sağlık Bakanı Dinara Sagınbayeva

İletişim ve Ulaştırma Bakanı Kalıkbek Sultanov

Adalet Bakanı Almambet Şikmamatov

Sosyal Kalkınma Bakanı Ravşan Sabirov

Acil Durumlar Bakanı Kubatbek Boronov

Maliye Bakanı Akılbek Caparov

Tarım ve Arazi Islah Bakanı Saparbek Tınayev

Kültür ve Turizm Bakanı İbrağim Cunusov

-Bakanlık sayısı düşürüldü-

Öte yandan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev tarafından Milli Güvenlik Devlet Komitesi Başkanlığı'na Şamil Atahanov-u atarken, Savunma Bakanlığı görevine henüz atama yapmadı.

Yeni hükümetin yapısındaki bakanlık sayısı 18-den 14-e düşürülürken, Ekonomi ve Tekele Karşı Bakanlık görevine meclis dışındaki Ak Şumkar Partisi lideri ve halk devriminde aktif rol alan Temir Sariyev getirildi. Koalisyona girmeyen meclisteki Milliyetçi Ata Yurt Partisi'nden İbrağim Cunusov ta Kültür ve Turizm Bakanlığına seçildi.

Kırgızistan-ın bağımsızlığına kavuşmasının ardından geçen 20 yılda 15'inci Başbakan olan Babanov, 20 Mayıs 1970 yılında ülkenin kuzeyindeki Talas kenti Kara-Burinskiy İlçesi Çimkent köyünde doğdu. Tarım ve Maliye mezunu Babanov üç çocuk babası. (Kaynak: timeturk.com) AA

Kırgızistan'da Azerbaycan'ın 'dayanışma Günü' Kutlandı

Azerbaycan`ın `Dayanışma Günü`, Kırgızistan`da yaşayan Azeri vatandaşları tarafından büyük bir coşku ile kutlandı.

Azerbaycan`ın Bişkek Büyükelçiliği tarafından düzenlenen `Dayanışma Günü` etkinliklerine ülkede yaşayan Azeri vatandaşlarının yanı sıra, yabancı ülkelerin temsilcileri de katıldı. Törenin açılış konuşmasını yapan Azerbaycan`ın Bişkek Büyükelçisi Arif Agayev, etkinliğe katılan davetlilerin `Dayanışma Günü`nü kutlayarak gösterdikleri ilgi için teşekkürlerini sundu.

Büyükelçi Agayev, açılış konuşmasını yapmadan önce yaptığı özel açıklamasında bugünün milli lider Haydar Aliyev tarafından 16 Aralık 1991 yılında ilan edildiğini ve o günden beridir Azeri vatandaşlarının `Dayanışma Günü` olarak kutlandığını belirtti. Tüm dünyadaki Azeri vatandaşların `Dayanışma Günü`nü kutladığını söyleyen Büyükelçi Agayev, birlik çağrısında bulundu.

Kırgızistan`da temsilciliği bulunan birçok ülkenin katılım sağladığı etkinlikte kısa bir konuşma yapan Rusya`nın Bişkek Büyükelçisi Vladimir Vlasov da, Azerbaycan halkını tebrik ederek iyi dileklerini sundu

Açılış konuşmalarının ardından Azeri halk ekipleri ve sanatçıları gösteriler sundu.

KKTC'de Rauf Denktaş için özel gece

23 Aralık 2011 Cuma 23:21

Rauf Denktaş, Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) İletişim Fakültesi tarafından hazırlanan ve hayatının anlatıldığı "Bir Tarih, Bir Ömür" adlı etkinlikte tanıtıldı.

KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk halkına devletine sahip çıkması çağrısı yaparak, ''Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır'' dedi.

Denktaş, etkinliğin sonuna, ekrandan Kıbrıs Türk halkına seslendi.

YDÜ Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe Rauf Denktaş'ın eşi Aydın Denktaş, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, Başbakan İrsen Küçük, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Adem Huduti, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Mehmet Daysal, Denktaş;ın oğlu Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş ile diğer yetkililer ve öğrenciler katıldı. Etkinlikte, Denktaş;ın biyografisi ve milli mücadele yılları anlatıldı, Eroğlu ve Serdar Denktaş konuşma yaptı, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le yapılan söyleşi gösterildi.

-Serdar Denktaş babasını anlattı-

Rauf Denktaş;ın oğlu ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, programda yaptığı konuşmada, ''Bir evlat için babasını anlatması normal koşullarda çok zor olmaması gerek. Ancak bu baba Denktaş ise, bu babanın evlatlarının sayısı önceleri yüz binlerle, zaman geçtikçe milyonlara ulaşıyorsa böyle bir babayı anlatmak o derecede zorlaşıyor'' dedi.

Babası Denktaş'ın annesini küçük yaşta kaybettiğini, dedesi Hakim Raif Efendi;nin disiplini, onun ve arkadaşlarının milliyetçi söylemleri arasında büyümüş birisi olduğuna dikkat çeken Serdar Denktaş, babasının çok genç yaşta babasını kaybettiğinde kendisini büyük bir yalnızlığın içinde bulduğunu, buna rağmen büyürken edindiği mücadeleci disiplin sayesinde, zor koşullarda yaşamını sürdürerek, İngiltere;de 2. Dünya Savaşı yıllarında avukatlık tahsilini tamamlayarak ülkesine döndüğünü anlattı.

Babasının evde harcadığı zamanın çok olmadığını, herhangi bir babanın yapacağı gibi kendi çocuklarının dertleriyle, sorunlarıyla, dersleriyle birebir ilgilenemediğini anlatan Serdar Denktaş, "Hepimiz için sığınılacak bir liman oldu başımız sıkıştığı anda. Lider çocuğuyuz diye arkadaşlarımızdan farklı bir duygu içerisine girmemizi sağlayacak tek bir davranışı olmadı. Bizi onun binlerce çocuğundan biri olarak büyüttü. Varlığı bize her zaman güç verdi, ama asla şımartmadı. Küçük yaştan itibaren biliyorduk ki, birine bir haksızlık yapsak babamdan azar işiteceğiz. Hakkımızı korumazsak gelip bizim adımıza hakkımızı korumayacağını da bildik hep" dedi.

-Babadan ilk tokat-

Babası ile ilgili bazı çocukluk anılarını da anlatan Serdar Denktaş, babasından ilk ve tek tokadı okuldan bir öğretmeninden şikayet mektubu gelince yediğini anlattı. Serdar Denktaş, babası Rauf Denktaş;ın en büyük üzüntüsünün gençlerin devlete sahip çıkmaması olduğunu vurguladı.

-''Üç kez ölümden döndü''-

Babasının bu yıl 24 Mayıs;ta rahatsızlandığını anımsatan Serdar Denktaş, bu süre içinde babasının üç kez ölümden döndüğünü, direnciyle herkesi defalarca şaşırttığını söyledi.

Serdar Denktaş şöyle devam etti:

''Solunum cihazına takılı olduğu günlerde çok zor bir gece geçirmiştik. Sabah erken saatlerde odasına girdiğimde ağzında solunum boruları ile dimdik otururken kendisini gördüğümde parlayan gözlerle yüzüme bakarak 'bunu da yendim; der gibiydi. En halsiz halinde 'Hristofyas ile Eroğlu bugün görüştü, sonucunu öğrenmek ister misin; diye sorduğumda nasıl bir anda canlandığını gördüm. Ankara;da olduğumuz günlerde sıkıldığını görünce 'ne yapmak istersin; diye sordum. 'Burası da vatan orası da vatan. Ama memleketime gitmek isterim; dediğinde bunu biran önce yapmamız gerektiğine inandım. Bugün çok şükür kendi evinde, kah masasında kah oturma odasında torunları ile, sevenleri ile konuşuyor ve yine esprilerini yapıyor.''

Babasının, ''Hz. Azrail'i gücendirdim herhalde çoktandır uğramıyor'' diyerek, haftada bir gün bölgeleri gezmek istediğini anlatan Serdar Denktaş, "Bunun için Allah;a şükrediyoruz. Onun yaşadığı her gün bizim için Allah;ın bir lütfü, bir hediyesidir'' dedi.

-Eroğlu: ''onunla çalışmak, rakip olmak, yaşamım boyunca tattığım en büyük onur''-

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da, gençlik yıllarında Doktor Fazıl Küçük, Rauf Denktaş ve Osman Örek;in isimlerini duyarak büyüdüğünü ifade ederek, ''Aramızda olmayan rahmetli Küçük ve Örek;i anarken, her zaman saygıyla baktığımız, sevdiğimiz Sayın Rauf Denktaş;a çok daha sağlıklı günler diliyor, bunun olması için duacı olduğumuzu vurguluyorum. Sayın Rauf Denktaş, yaşarken tarih olmuş müstesna kişilerden biridir'' dedi.

Uzun yıllar Denktaş;la milletvekili ve Başbakan olarak çalıştığını anımsatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, kimi zaman rakip olduklarını, ancak onunla çalışmanın, ona rakip olmanın kendisi için yaşamı boyunca tattığı en büyük onur olduğunu vurguladı.

Sanılanın aksine çok uyumlu bir Cumhurbaşkanı-Başbakan ilişkisi sürdürdüklerine işaret eden Eroğlu, ''Zaman zaman problemlerimiz, görüş ayrılıklarımız olmadı değil, ama biz hiç bir zaman bir birimize saygısızlık yapmadık'' dedi.

Denktaş;ın Kıbrıs Türk halkına çok şey verdiğini, her şeyden önce Kıbrıslı Türkleri toplum olma noktasından alarak, halk olma noktasına getirdiğini vurguladı. Eroğlu şöyle devam etti:

''Bize öğretmenlik, liderlik yaptı. Pek çoğumuz, tarihimizi, hakkımızı, hukukumuzu ondan öğrendik. Davamızı nasıl savunacağımızı yıllarca onun söylemlerinde, demeçlerinde bulduk. Devlet olmanın önemini, ne anlama geldiğini o bize anlattı. Hükümet başkanı olarak da pek çok konuda bize yardımları oldu. Biz yıllarca Sayın Denktaş;ın kazanması, liderimiz olarak bize yön vermesi için çaba harcayan politikacılarız. Onun gösterdiği yolun doğru yol olduğuna güvendik. Kıbrıs konusunda neredeyse yüzde yüz örtüşen görüşler taşıdık, savunduk. Ben hiç bir zaman Sayın Denktaş;ı Kıbrıs konusunda arkadan hançerlemedim, ona oyun oynamaya çalışmadım.''

-Rauf Denktaş:''Mücadelenin yeni nesle anlatılması herkesin vatan borcu''-

Rauf Denktaş, milli mücadele yıllarının anlatıldığı belgesel sonrasında ekrandan yaptığı konuşmada, 197 günlük hastalık sürecinde kendisini arayıp destek olan, kendisi için dua eden herkese teşekkür ederek, Kıbrıs Türk halkının sevgisinin kendisine moral verdiğini, motivasyonunu arttırdığını söyledi.

Kıbrıs Türk halkına, devletine sahip çıkması için çağrıda bulunan Rauf Denktaş, ''Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir, ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır'' dedi.

Kıbrıs Türk halkını kurtarmak için verilen mücadelenin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Denktaş, bu mücadelenin yeni nesillere anlatılmasının herkesin vatan borcu olduğunu söyledi.

-''Bağımsızlıktan asla vazgeçmeyin''-

Kıbrıs Türk halkının geleceğe bakarak, geçmişte yaşananların yaşanmaması için dik durması, Türklüğüyle gurur duyarak, Atatürk ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini kaydeden Denktaş, ''Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Bağımsızlığınızdan asla vazgeçmeyin'' dedi.

Müzakere masasında bunların bilinciyle oturulması gerektiğini, Maraş, Güzelyurt ve Karpaz yarımadası konusunda asla taviz verilmemesi gerektiğini vurgulayan Denktaş, ''Karpaz stratejik bakımdan çok önemli bir bölge. Asla taviz verilmeyeceğini herkesin bilmesi gerek'' diye konuştu.

''Kimse bizi bu yurttan, vatandan mahrum edemez'' diyen Denktaş, Kıbrıs Türk halkının Anavatan Türkiye;ye güvenmesini istedi.''Anavatana gelecek her zarar, bize de zarar verecektir'' ifadesini kullanan Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk halkının kimseye muhtaç olmadan yaşama, her zorluğun üzerinden gelecek gücü olduğunu kaydetti.

Denktaş, KKTC Devleti'nin bir evlat gibi olduğunu, bu evladı yaşatmak gerektiğini, ona zarar vermeye çalışan herkese ''dur'' demenin tüm Kıbrıslı Türklerin görevi olduğunu vurguladı.

Etkinliğin sonunda, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş;ın, Çocuk Onkoloji Hastanesi;nin yapımı için KKTC Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından başlatılan 50 projesine kendi safari gömleğini bağışladığı da açıklandı.

Etkinlik sonunda Denktaş;ın fotoğraflarından oluşan sergi de ziyaret edildi (Kaynak: Haber10.com)

Özbekistan, Çin doğal gaz bor hattının üçüncü etabını kuruyor

Özbekistan, Türkmenistan-Çin doğal gaz boru hattının toprakları üzerindeki üçüncü etabını kuruyor.

Özbek-Çin ortaklı Asya Trans Gaz tarafından inşasına başlanan üçüncü etabın 2014 yılına kadar tamamlanması bekleniyor. 529 kilometre uzunluğundaki

Özbekistan, Türkmenistan-Çin doğal gaz boru hattının toprakları üzerindeki üçüncü etabını kuruyor.

Özbek-Çin ortaklı Asya Trans Gaz tarafından inşasına başlanan üçüncü etabın 2014 yılına kadar tamamlanması bekleniyor. 529 kilometre uzunluğundaki yeni etabın yaklaşık 2 milyar 200 milyon dolara mal olması bekleniyor.

İnşasında 3 bin dolayında kişinin çalışmakta olduğu etabın tamamlanması sonrasında hat üzerinde kurulacak istasyon ve kontrol noktalarında yaklaşık 600 dolayında kişi çalışmaya devam edecek. Üçüncü etaptaki boru hattından Özbekistan'dan Çin'e yılda 25 milyar metreküp dolayında doğal gaz aktarılabilecek.

2015'e kadar ise Özbekistan ve Türkmenistan'da Çin'e verilecek yıllık doğal gaz miktarının 65 milyar metreküpe ulaşması bekleniyor.

Özbekistan ve Kazakistan topraklarında da geçen 7 bin kilometre uzunluğundaki Türkmenistan-Çin doğal gaz boru hattında şu anda yılda ortamla 30 milyar metreküp dolayında doğal gaz sevkıyatı yapılıyor.

Geçtiğimiz ekim ayında 1931'de kurulan Uluslararası Doğal Gaz Birliğine 78. ülke olarak üye olan Özbekistan yılda ortalama 60 milyar metreküp dolayında doğal gaz üretimi yapıyor.

Üretti doğal gazın önemli bir kısmını iç piyasada kullanan Özbekistan, hali hazırda yurt dışına verdiği yıllık doğal gaz miktarı 20 ile 25 milyar metreküp arasında değişiyor. (Kaynak: timeturk.com)

Babacan: Türkiye'ye Bakanlar Başarı Görüyor

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Batıdan Türkiye`ye doğru bakanların Türkiye`yi bir ekonomi başarısı, Doğudan Türkiye`ye bakanların Türkiye`yi bir demokrasi başarısı olarak gördüğünü belirtti.

Babacan, Türk Ocakları'nın 100. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla İstanbul Ticaret Odasında düzenlenen ''1912'den Geleceğe İktisadi Hayatımız'' konulu sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, 2012'nin küresel ekonominin çok önemli sınavlardan geçeceği, dünya ve Türkiye için, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada jeopolitik gelişmelerin yakından izlenmesi gereken bir yıl olacağını söyledi.

Türkiye'nin, Avrupa'daki ekonomik krizin etkilerinden ve Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki siyasi gelişmeler ve bazı sıkıntılı tablolardan kendisini ayrıştıran bir konumda bulunduğunu dile getiren Babacan, ''Türkiye'nin şu anda dünyada sağladığı itibar, güven belki de son yüzyılın en yüksek seviyelerinde. Dünyanın her köşesinde Türkiye konuşuluyor, Türkiye anlatılıyor'' şeklinde konuştu.

Babacan, Türkiye'nin son 10 yıllık döneminin, her açıdan önemli başarılara sahne olduğunu kaydederek, Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelirinin 3 bin dolar seviyesinden 10 bin doların üzerine çıktığını, enflasyonla mücadele önemli başarı elde edildiğini, bütçe açıklarının, kamu borç stokunun endişe kaynağı olmaktan çıktığını anlattı.

-''Türkiye, moda akımlarına kapılmadı''-Ali Babacan, son yaşanan küresel ekonomik krizde, Türkiye'nin kendi özgün politikalarını uyguladığını, ''moda akımları''na kapılmadığını belirterek, şöyle devam etti:''2009'da, pek çok Avrupa ülkesinde pek çok hükümet, krizi atlatma adına, harcama artırıcı, devlet kaynaklarını daha çok harcayıcı tedbirlerle bu krizi aşmaya çalışırken, biz tam tersine farklı bir yol izledik. Bir ülkenin borcu düşükse belki bunlar olabilir. Ama kamu borcu zaten yüksek olan ülkelerde, atacağınız adımlar bu borcu daha da artıracaksa, işte o zaman bu tedbirlerin, bu adımların sonuç vermesi mümkün değil. Nitekim, 2009'da bu politikaları izleyen İspanya ne durumda görüyorsunuz, İtalya ne durumda görüyorsunuz, Yunanistan, Portekiz, İrlanda ne durumda görüyorsunuz.

Biz, 2009'da çıktık tam tersi bir program açıkladık. 3 yıllık bir program açıkladık. Dedik ki; biz bütçe açığımızı daha da düşüreceğiz, daha da alt seviyelere çekeceğiz, devlete olan güven esastır, devlete olan güveni sağlam tuttuktan sonra zaten büyüme gelecektir, zaten kalkınma gelecektir, biz Türk özel sektörüne güveniyoruz. Bu programı açıklamamızdan hemen sonra, ekonomimizde ciddi bir büyüme dönemine girdik. 2 yıl üst üste dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi olduk.''Ekonomik modelde sosyal politikalara da ağırlık verdiklerini ifade eden Babacan, ''Serbest rekabet derken, asla kapitalizmin acımasız bakışına, acımasız yaklaşımına da prim vermedik'' dedi.

Türkiye'nin gerçekleştirdiği reformların, İslam ve demokrasinin bir arada ve iyi bir şekilde çalışabildiğinin, Türkiye'de kanıtlanmasının geniş bir coğrafya üzerinde enteresan etkiler yaptığını kaydeden Babacan, ''Bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki jeopolitik gelişmelerin en önemli sebeplerinden birisi, Türkiye'nin kendi içinde gerçekleştirdikleri olarak görülüyor'' diye konuştu.

-''Ekonomi konusunda artık AB bizim için kesinlikle bir örnek değil''-Ali Babacan, şu anda Avrupa'nın ''tam bir akıl tutulması'' yaşadığını söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:''2 gün önce Fransız parlamentosunda 40 küsur tane milletvekili tarih yazmaya kalkıyor. Aynı kafa, Avrupa ekonomisini de yönetmeye çalışıyor. Orada da bataklığa düşüyorlar, ekonomide de bataklığa düşüyorlar. Çok ciddi bir popülizm rüzgarı var. Günü kurtarma politikaları... Sadece 'kısa vadeli çıkarım nedir' ona bakan bir siyasi anlayış.

Ekonomi konusunda artık AB bizim için kesinlikle bir örnek değil. Pek çok konuda zaten daha iyi şeyler yapıyoruz. AB müktesebatındaki pek çok yanlışı da biz zaten uygulamadık, uygulamayacağız da. Ancak, maalesef eğer böyle devam ederse, herhalde 2008-2009 krizi Avrupa'da bir geri dönüşün başlayışı olacak. Avrupa'da, geçen yüzyıldaki yükseliş döneminden sonra tekrar bir geri dönüş dönemini göreceğiz. Güçlü bir siyasi liderlik, artık pek çok ülkede kalmadı. Kendinden korkan, kendi partisinden korkan, kendi meclisinden korkan, kendine 'lider' diyenler var. Ama sonuçlara baktığımızda gerçekten son derece kaygı verici, son derece sıkıntılı bir tablo.'' (Kaynak: beyazgazete.com)

Türkmenistan Enerji ve Sanayi Bakanı Devlet Başkanlığı İçin Aday Oldu

Türkmenistan'da 12 Şubat 2012 tarihinde yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için adaylar giderek netleşiyor.

Türkmenistan'da 12 Şubat 2012 tarihinde yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için adaylar giderek netleşiyor. Görevdeki Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov ile birlikte 11 aday seçimlerde aday olduğunu resmen duyurdu. Enerji ve Sanayi Bakanı Yarmuhammet Orazguliyev, devlet başkanlığı için aday gösterildi.Seçimleri için, adayların başvuru süreci hala devam ediyor. Adayların çoğu ilçe kaymakamları ve üst düzey yöneticiler. Adayların bulundukları bölgede en az 10 bin destek imzası toplamaları gerekiyor.

BDT SEÇİMLERİ TAKİP EDECEK

Türkmenistan'da 12 Şubat 2012 tarihinde yapılacak devlet başkanlığı seçimlerini Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) gözlemcileri takip edecek. BDT basın merkezinden yapılan açıklamada, bu konu Belarus'un başkenti Minsk'de yapılan toplantı da görüşüldü. Toplantıda, BDT İcra Sekreteri Sergey Lebedev başkanlığındaki gözlemci grubunun Türkmenistan'daki seçimleri takip etmeleri yönünde karar alındı. seçimleri, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (AGİT) gözlemcilerinin de takip etmesi bekleniyor. (Kaynak:

Doğalgazda büyük oyun

Doğalgaz zengini Orta Asya ülkeleri Türkmenistan ve Özbekistan,doğalgaz ihtiyacı giderek artan Çin ile bu ülkelerdeki doğalgazın alıcısı Rusya kıskacında kaldı.

Doğalgaz zengini Orta Asya ülkelerinden Türkmenistan ve Özbekistan, son yıllarda doğalgaz ihtiyacı giderek büyüyen Çin ile bu ülkelerde üretilen doğalgazın eskiden beri satın alan Rusya arasında kalırken, öte yandan İran ve Güney Asya ülkelerine satmayı hedefliyor.

Toplam 26,2 trilyon metreküp doğalgaz rezervleri olduğu tahmin edilen Türkmenistan, 2020 yılına kadar enerji sektörüne 60 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedeflerken, böylece 2030 yılında ülkedeki doğalgaz üretimini 250 milyar metreküpe, yurt dışına ihraç ettiği miktarı ise 2015 yılında 125 milyar metreküpe, 2030 yılında ise 200 milyar metreküpe çıkarmayı amaçlıyor.

Dünyanın 4. büyük doğalgaz rezervine sahip olduğu tahmin edilen ve günümüzde yıllık ortalama 80 milyar metreküp doğalgaz üreten Türkmenistan, günümüzde Rusya'nın yanı sıra Çin ve İran'a da doğalgaz ihraç etmeye başlamış durumda.

Bölgenin diğer doğalgaz üreticisi olan ve doğalgaz rezervleri 6,25 trilyon metreküp olduğu tahmin edilen Özbekistan ise, yıllık ortalama 60 milyar metreküp doğalgaz üretirken, bunun 45 milyar metreküpünü ülke içinde tüketiyor, kalan 15 milyar metreküpü ise başta Rusya olmak üzere komşu Kırgızistan ve Tacikistan'a da ihraç ediyor.

Eski SSCB bünyesinde olduğu 1960'lı yılların sonunda Orta Asya-Merkez (Rusya) doğalgaz boru hattı üzerinden Rusya'ya başlamış olduğu doğalgaz ihracatını sürdüren Türkmenistan, 2010 yılına kadar Rusya'ya yıllık 40 milyar metreküp doğalgaz ihraç ederken, 2009 yılında Rusya ve Türkmenistan arasında baş gösteren doğalgaz alımıyla ilgili bazı anlaşmazlıkların ardından, Türkmenistan en önemli stratejik ihraç ürünü olan doğalgazı, diğer alternatif güzergahlar üzerinden ihraç etme arayışına girdi.

ÇİN GÖZÜNÜ ORTA ASYA'YA DİKTİ

Son dönemlerde doğalgaz ihtiyacı önemli ölçüde artmakta olan Çin, 2000 yılında yıllık ortalama 24,5 milyar metreküp, 2008 yılında ise 80 milyar metreküp doğalgaz kullanırken, günümüzde ise bu rakam 109 milyar metreküpe ulaşmış bulunuyor.

Dünya ülkeleri arasında ulusal ekonomisi ve sanayisi en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alan Çin'in, doğalgaz ihtiyacının 2020 yılında 300 milyar metreküpe, 2035 yılında ise 395 milyar metreküpe ulaşması beklenirken, bu dönemde Çin'in yurt dışından ithal ettiği doğalgazın yaklaşık yüzde 35'ini başta Türkmenistan olmak üzere Orta Asya ülkelerinden ithal etmesi öngörülüyor.

İlk başta, Kazakistan doğalgazını satın almak üzere kurulan Kazakistan-Çin doğalgaz boru hattı ile ilgili mutabakat, 2003 yılında Çin Devlet Başkanı Hu Cintao'nun Kazakistan ziyareti sırasında iki ülke devlet başkanları tarafından imzalanırken, bunun ardından Çin yönetimi Orta Asya'nın diğer ülkeleri olan Türkmenistan ve Özbekistan ile bu konudaki görüşmelerine başladı.

Bu görüşmelerin sonucu olarak 2006 yılında Türkmenistan, ardından da 2007 yılında Özbekistan ile bu ülkelerin doğalgazını satın alma konusunda anlaşan Çin hükümeti, 2008 yılında ise Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e doğalgaz taşıyacak olan Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattı inşaatına başladı.

TÜRKMENİSTAN-ÇİN DOĞALGAZ BORU HATTI

İlk şebekesi Aralık 2009'da faaliyete açılan ve Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan, Kazakistan üzerinden Çin'e kadar uzanan Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattının toplam uzunluğu 7 bin kilometreyi oluştururken, bunun 185 kilometresi Türkmenistan, 530 kilometresi Özbekistan, bin 304 kilometresi Kazakistan ve kalan 5 bin kilometresi ise Çin topraklarından geçiyor. Halen 3. şebekesi inşaatının devam ettiği Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattının toplam tutarının 20 milyar doları bulması öngörülüyor.

Ağustos 2008'de Çin ile Türkmenistan arasında, 30 yıl boyunca Çin'e yılda 40 milyar metreküp Türkmen doğalgazının satılması ile ilgili anlaşma imzalanırken, son olarak iki ülke arasında, Çin'e satılacak Türkmen doğalgazının yıllık miktarının 65 milyar metreküpe ulaştırılması konusunda mutabakat sağlandı.

Bu çerçevede, 2008 yılında inşaatına başlatılan Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattının ilk şebekesi Aralık 2009'de, ikinci şebekesi ise Aralık 2010'da faaliyete açılırken, bu boru hattı üzerinden 2011 yılında yaklaşık 20 milyar metreküp, 2012 yılında 30 milyar metreküp, 2015 yılında ise 65 milyar metreküp Türkmen ve kısmen Özbek doğalgazının Çin'e ulaştırılması hedefleniyor.

Bu arada, giderek artan doğalgaz ihtiyacını Orta Asya doğalgazı ile gidermeyi hedefleyen Çin, yıllık 25 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip olacak Orta Asya–Çin doğalgaz boru hattı üçüncü şebekesinin de döşenmesine başlamış bulunurken, proje tutarı 2,2 milyar dolar olan ve toplam uzunluğu 1840 kilometreyi oluşturan söz konusu doğalgaz boru hattı 3. şebekesinin inşaatının 2013 yılı sonunda tamamlanması öngörülüyor.

Orta Asya – Çin boru hattı 3. şebekesinin, Ocak 2014'den başlayarak Türkmenistan ve kısmen Özbekistan doğalgazını Çin'e taşımaya başlaması planlanırken, söz konusu şebekenin de faaliyete açılmasıyla bu doğalgaz hattı üzerinden Çin'e gidecek Orta Asya doğalgazı toplam hacminin yıllık 65 milyar metreküpe kadar ulaşması öngörülüyor.

ÇİN ÖZBEK GAZINI GARANTİLEDİ

Aralık 2009'dan bu yana Türkmen doğalgazını almaya devam eden ve 2011 yılında bu ülkeden 17 milyar metreküp doğalgaz satın alan Çin, dünyanın önemli doğalgaz ihracatçılarından olan Türkmenistan'ın ardından, son olarak bölgenin diğer doğalgaz üreticisi olan Özbekistan ile de doğalgaz alımıyla ilgili anlaşma imzalamış bulunuyor.

Özbekistan'ın doğalgaz dağıtımı ve taşımacılığı yapan Uztransgaz şirketi ile Çin Ulusal Petrol-Gaz Korporasyonu'nun şube işletmesi olan PetroChina International Limited şirketi arasında, yıllık 10 milyar metreküpe kadar Özbek doğalgazının satın alınması konusunda mutabakat sağlandı.

Uztransgaz'dan basına yapılan açıklamaya göre, bu hafta PetroChina International Limited şirketi ile Özbek doğalgazının dünya doğalgaz fiyat konjektürüne uygun olarak satın alınmasını öngören nihai anlaşmaya göre, Özbekistan'dan satın alınacak yıllık 10 milyar metreküpe kadar olan doğalgaz, Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e kadar uzanan Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattı üzerinden taşınacak.

ORTA ASYA -RUSYA DOĞALGAZ BORU HATTI

Eski SSCB bünyesinde olduğu 1960'lı yılların sonunda Orta Asya - Merkez (Center) doğalgaz boru hattı üzerinden Rusya'ya başlamış olduğu doğalgaz ihracatını sürdüren Türkmenistan ve Özbekistan, günümüzde Rusya'ya yıllık toplam 55-60 milyar metreküp civarında doğalgaz ihraç ediyor.

Son yılların en önemli doğalgaz boru hattı projesi olarak bilinen Türkmenistan-Çin projesi, dünya doğalgaz piyasasının önemli aktörlerinden olan Rusya'nın bu piyasadaki konumunu etkilemeden kalmıyor.

Rus doğalgaz devi Gazprom, 2010 yılına kadar Türkmenistan'dan yıllık ortalama satın aldığı 40 milyar metreküp doğalgaz ile bu ülkenin yurt dışına sattığı doğalgazın önemli bir kısmını almış bulunurken, aşamalı olarak hayata geçirmekte olduğu Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattı projesinin ardından, Türkmen doğalgazının en büyük alıcısı konuma Çin aday görünüyor.

Rus Gazprom şirketi, diğer Orta Asya ülkesi Özbekistan'dan ise yıllık ortalama 15 milyar metreküpe kadar doğalgaz satın alırken, Özbekistan ise yıllık ortalama ürettiği 60 milyar metreküp doğalgazın yaklaşık 45 milyar metreküpünü ülke içinde tüketiyor, kalan kısmını ise başta Rusya olmak üzere Tacikistan ve Kırgızistan'a ihraç ediyor.

Özbekistan'ın, son olarak Çin ile yıllık 10 milyar metreküpe kadar Özbek doğalgazını satma ile ilgili anlaşma imzalaması da Rusya'nın bu ülkenin esas doğalgaz alıcısı konumunu olumsuz yönde etkilemesi bekleniyor.

Türkmenistan'ın, son yıllarda kurduğu Çin ve İran'a uzanan doğalgaz boru hattı güzergahları, bu çerçevede Rus doğalgaz devi Gazprom ile doğalgaz fiyatı konusunda yapacağı pazarlıklarda, bu ülkenin daha emin hareket etmesine dürtü olabilir.

Türkmen doğalgazı da Gazprom'un Avrupa'ya sattığı doğalgaz miktarının önemli bir kısmını teşkil ederken, Türkmenistan-Çin boru hattı projesi ise, Rusya'nın da Batı ve Doğu Sibirya'da ürettiği doğalgazın Çin'in kuzey eyaletlerine taşıyan Rusya-Çin doğalgaz boru hattını da etkilemesi ve bir rekabet ortamı doğurması bekleniyor.

TAPI PROJESİ

Türkmen doğalgazının diğer bir alıcısı ise, komşusu İran olurken, bu yıl Türkmen doğalgazını İran'a taşımasını artıracak olan Türkmenistan-İran doğalgaz boru hattının ek şebekesinin inşaatına başlanmış bulunuyor.

Söz konusu boru hattı, yıllık ortalama 12,5 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip bulunurken, son olarak İran da Türkmenistan ile daha önce anlaştığı 8 milyar metreküplük doğal gaz miktarını, 14 milyar metreküpe çıkarılması konusunda anlaştı.

Daha önce ülkedeki Körpece doğalgaz yatağından İran'a yıllık ortalama 8 milyar metreküp doğal gaz satan Türkmenistan, mevcut boru hattına ek olarak daha 6 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip ve bu ay sonuna kadar faaliyete açılması öngörülen ek boru hattı daha döşemeye başlamış bulunuyor.

Türkmenistan'ı Afganistan üzerinden Pakistan ve Hindistan'a bağlayacak olan ve TAPI olarak adlandırılan doğalgaz boru hattı ile yıllık ortalama 33 milyar metreküp Türkmen gazının Güney Asya pazarlarına da ulaştırılması hedefleniyor.

Türkmenistan, 1995 yılından bu yana gündemde olan TAPI projesinin hızlandırılması için yoğun çaba gösterirken, bölgedeki siyasi istikrarsızlık dolayısıyla uzun yıllar bir türlü başlanamayan 1700 kilometre uzunluğundaki hattın, yaklaşık 7,6 milyar dolara mal olması bekleniyor.

Asya Kalkınma Bankası'nın da desteklediği proje ile ilgili anlaşma, Aralık 2010 tarihinde Aşkabat'ta Türkmenistan, Pakistan ve Afganistan devlet başkanları seviyesinde imzalanırken, bu anlaşmaya göre, TAPI ile yılda 33 milyar metreküp doğalgazın 30 yıl süreyle Güney Asya ülkelerine ulaştırılması öngörülüyor.

Afganistan'daki istikrarsızlık dolaysıyla projenin güvenliği konusu ise hala belirsizliğini korurken, öte yandan Türkmenistan hükümeti, Nabucco projesine de gaz tedarik etmeye hazır olduğunu daha önce çeşitli vesilelerle dile getirmiş bulunuyor.

(AA)

(Kaynak: gazeteport.com.tr)


  • 2 people like this.
    • Sefer Özdemir
      Bu sayida "Orta Asya Rus ve Cin kiskacinda" basligi ile deginilen bir gercege dikkatinizi cekmek isterim. Ozellikle petrol ureten ulkelerin ABD ve AB kiskacina alindigini acikca gordugumuz bu gunlerde, ciddi manada gaz kaynaklari olan Orta Asya ulkelerinin ileride basina gelebilecekleri gormek mumkundur. Yaziyi ve icinde bulundugumuz durumu iyi degerlendiren arkadaslarimiz TurkBIrDev videosunda bahsedilen ikili kutuplasmaya adim adim yaklasildigini da goreceklerdir. TBDsiz bir dunyanin getirecegi tehlikenin farkinda misiniz?
      Saturday at 11:26am · · 2
    • Yasin Ediş
      peki bu konuda rus ve çin baskısını nasıl aşacağız? ellerinden geleni yapacaklardır bu konuda. onlar devlet, çeşitli örgütlenmeleri sayesinde işleri daha kolay olacaktır. bu birlik olayına ya türkiyenin tam desteği ile gireriz yada hiç giremeyiz. ve şu anda kendi iç (pkk) ve dış (fransanın sözde ermeni soykırımını yasalaştırması, rusyanın ve iranın malatyadaki kalkan radarını vuracağını söylemesi, suriye ve yunanistan ile aramızdaki problemler) ile uğraşan türkiyenin bu konuya (her ne kadar dış sorunların hepsinden daha önemli olsada) ayıracağı zaman ve enerji kısıtlı olacağından ilk olarak ülkesel problemlerimize yoğunlaşmamız önemli olacaktır. birleşme konusu içinse yapılacak tek kesin hareket vardır. türkiye ve diğer türk devletlerinde bu bilincin gelecek kuşaklara yerleştirilmesi amacıyla açılacak bir özel okul grubu. bu okul eğitimi ve diğer hizmetleri ücretsiz verebilmelidir.
      Saturday at 1:42pm · · 1
    • Sefer Özdemir
      Ozel okul fikri muhtesem; bu okullar acilmalidir. Her bir devletimizde en azindan bir TurkBirDev Universitesi kurulmalidir ama Turk Birligi'ni gerceklestirme sorumlulugu gelecek nesillere birakilmamalidir. Bunun onemini anlayanlar az da ols...See More
      www.turkbirdev.info
      Video Kitap/VCD 7 Devlet .org TBDhaber 1.TürkBirDev Kurultayı Özet Görüntüler için resmin üstüne tıkla "Türk dünyası en büyük rüyasını gerçekleştirdi"16 Eylül 2010, İstanbul - Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov, Azerbayca
      about an hour ago · ·

27 Kasım 2011 Pazar


TürkBirDev Haber, 25 Kasım 2011


HABER BAŞLIKLARI
  • "Türkiye Türkçesi ortak dil olsun
  • Kazakistan sandığa gidiyor
  • Kazakistan: Oğuzların Ata Yurdu
  • Kırgızistan borçta aldı yürüdü
  • Kırgızistan, Özbekistan’a elektrik enerjisi verecek
  • Türkiye, Kıbrıs’ta 2-3 ay içinde sondaja başlıyor
  • Türkmenistan 20 yaşında

HABER AYRINTI:

"Türkiye Türkçesi ortak dil olsun"

Astana'da yapılan toplantıda Azerbaycan Milletvekili Nizami Caferov'un getirdiği bu teklif büyük dikkat çekti.

Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Meclisi (TÜRKPA) Sosyal, Kültürel ve İnsani İşler Daimi Komitesi’nin ilk toplantısı Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapıldı.

Türkiye’den AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş ve CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ile Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan’dan milletvekillerinin katıldığı ve Kazakistan Senatosu’nda yapılan toplantıda daimi komisyonun faaliyet konuları ele alındı.

Daimi Komite Başkanı Kazak Senatör Garifolla Yesim, ilk toplantıda "Bilge Korkut" adı ile bir eğitim programının düzenlenmesini teklif etti.

TÜRKPA üyesi Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Kazakistan’dan öğrencilerin bu 4 ülkede eğitim görerek yetiştirilmesini isteyen Yesim, "bu öğrencilerin eğitim görecekleri alanlar ve bunların finansmanının nasıl sağlanacağı gibi konuları TÜRKPA Genel Kurulu’nda kesinleştirebiliriz" dedi.

AK Parti Milletvekili Ataş da, "Bilge Korkut" projesini gayet güzel bir program olarak gördüklerini belirterek, bu işin sürüncemeye bırakılmaması gerektiğini söyledi. Ataş, "Her şeyden önce ’Bilge Korkut’ adını verdiğimiz projenin ilham kaynağı Dede Korkut’un bu işin uzmanları tarafından araştırılarak, bu konuda bir çalışmanın ortaya konması gerekir" diye konuştu.

CHP Milletvekili Öğüt de, Türk halklarını bir araya getirecek ortak bir bayramın tespit edilebileceğini, bunun halklar arasındaki kaynaşmaya önemli katkılar sağlayacağını ifade etti.

Astana’nın çok kısa süre içinde çok güzel ve modern bir kent haline geldiğine dikkati çeken Öğüt, Ankara ve Astana arasındaki benzerliklere işaret ederek, "Ankara’yı bir köyden bugünkü haline getiren Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün üzerinden geçen uzun yıllara rağmen unutulmamıştır. Umarım, Astana’yı bu hale getiren Cumhurbaşkanınız Nursultan Nazarbayev’de bir 80 yıl sonra özlemle anılır" diye konuştu.

"Türkiye Türkçesi ortak dil olsun"

Toplantıya Azerbaycan’dan katılan Milletvekili Nizami Caferov’un teklifleri ise dikkat çekiciydi. Türk halklarının öncelikle ortak bir dile sahip olması gerektiğini belirten Azeri milletvekili Caferov, bunun için en uygun olanın da Türkiye Türkçesi olduğunu söyledi.

Türk halkları arasındaki ses farklılıklarından dolayı alfabe birliğinin de sağlanamadığını belirten Caferov, Türk alfabesinde, diğer Türk devletlerindeki seslerinde dikkate alınarak bir değişikliğe gidilmesi halinde ortak alfabe oluşturulabileceğini söyledi. Caferov, "Türk alfabesine Atatürk kurduğu için kutsallık atfedenler var. Atatürk bugün yaşasaydı kendisi de Türk milletleri arasında birlik oluşturabilmek için alfabede değişikliğe giderdi" diye konuştu.

Komite üyelerinin ağırlıklı olarak "Bilge Korkut" projesine sıcak baktıkları, bu projenin bir teklif olarak 2012’de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yapılacak TÜRKPA 3. Genel Kurul toplantısına sunulacağı kaydedildi.

Teklifin Genel Kurul tarafından kabul edilmesi durumunda ise üye ülkelerin parlamentolarının da bu konuda yasal mevzuatı hazırlamaları öngörülüyor. (Kaynak: dunya.milliyet.com.tr)

Kazakistan sandığa gidiyor

Kazakistan, 15 Ocak 2012 tarihinde yapılacak erken genel seçime hazırlanırken, Kazak Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de, "çok partili parlamentonun zamanının geldiğini" söyledi.

İktidardaki Nur Otan (Nur Vatan) Partisi'nin 14. olağanüstü kongresine katılan Nazarbayev, burada yaptığı konuşmada, "ülkede çok partili bir yapıya kavuşmanın artık zamanının geldiğini" vurgulayarak, bu amaçla yapılan anayasa değişikliğinin Ocak ayındaki erken genel seçimlerde uygulanacağını kaydetti.

Seçimlerin ardından hükümette de değişikliğe gidileceğini belirten Nazarbayev, yürütme organının yetkilerinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, kurucusu olduğu Nur Otan Partisi'nin seçimlerden büyük bir başarı ile çıkacağına inandığını ifade etti.

Çok partili bir parlamento yapısının rekabet ve mücadeleyi de beraberinde getireceğini anlatan Nazarbayev, bunun ülkeye yapılacak hizmeti arttıracağını söyledi.

Kongrede Nur Otan Partisi'nin 15 Ocak'ta yapılacak erken genel seçimlerdeki milletvekili adayları da belirlendi. 127 kişilik milletvekili aday listesinde en çok dikkati çeken isim ise Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in kızı Dariga Nazarbayeva oldu.

Partinin listesinde ayrıca Kazak bisikletçi Alexandre Vinokourov, Meclis Başkanı Ural Muhammedjanov, Kazakistan eski Dışişleri Bakanı ve Devlet Sekreteri Kanat Sadubayev, tanınmış Kazak sanatçı Nurlan Abdullin, ünlük aktör Alibek Dnishev de yer alıyor. Kaynak: aksam.com.tr, AA


Kazakistan: Oğuzların Ata Yurdu

Ayhan PALA, ayhanpala2003@yahoo.com

Oğuzlar Türk kavimleri arasında tarihte ve günümüzde en büyük rol oynayanlarından birisi olmuştur. Oğuzlar tarihte 1040 yılında Dandanakan zaferi ile İran’ı alarak Büyük Selçuklu Devletini, 1071 yılında Malazgirt zaferi ile Anadolu’yu alarak Türkiye Selçuklu Devletini ve bunun devamı olan Osmanlı Devletini kurmuşlardır. Günümüzde de Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan devletleri Oğuz kültürüne dayalı halklara sahiptir. Günümüzde Avrupa ülkelerinde, Irak, Suriye gibi Arap ülkelerinde ve İran’da yaşayan Türkler de esas itibariyle Oğuz Türkleridir. Oğuzlar İslam dinini kabul ettikten sonra daha çok Türkmen adı ile anılmışlardır.

Oğuzların tarih sahnesine ne zaman çıktıkları konusu tarihçiler ve arkeologlar tarafından günümüze kadar tartışılmaya devam etmiştir. Kazakistan’da Sır Derya boyundaki Oğuz şehirlerini kazan ve bu alanda çok değerli eserler veren Rus arkeologu Tolstov, eski Yunan kaynaklarında Massagetlerin bir kolu olarak görülen ve M. Ö. V. asırda yaşamış olan Augasii kavminin Oğuzlar olabileceğini ileri sürmüştür. Bu iddia doğruysa Oğuzların en az 2500 yıldır tarihte kendi adları ile var oldukları ve ana vatanlarının Sır Derya boyları, yani bugünkü Kazakistan olduğu ortaya çıkar.

Gök Türk Devletinin tarih sahnesine çıktığı VI. asırda Moğolistan civarında yaşayan Dokuz Oğuz kavminin daha sonra Sır Derya boyunda devlet kuran Oğuzlarla münasebeti meselesi de günümüze kadar aydınlatılamamıştır. Sır Derya Oğuzları bazı tarihçilere göre Dokuz Oğuzların bu bölgeye göç eden kollarıdır. Oğuzlar tarihini yazan Faruk Sümer’e göre ise Sır Derya Oğuzları, Batı Gök Türk Devleti’ni oluşturan On-Ok boylarından ortaya çıkmıştır.

Sır Derya bölgesi Oğuzları VIII. asırda burada bir devlet kurmuşlardır. Hükümdarlarına Yabgu ünvanı verilmiştir. İslam kaynaklarında Oğuzların Sır Derya boylarında pek çok şehrinin bulunduğu bildirilmektedir. Oğuz Devleti’nin başşehri ise Aral Gölü yakınlarında bulunan Yeni Kent’tir. Oğuz destanlarına göre bu şehri Oğuz Han kurmuş ve kendisine merkez yapmıştır. Destanlara göre Alp Er Tunga da burada faaliyet göstermiştir. Yeni Kent bugün Kazakistan’da Jan-Kent olarak bilinmektedir ve arkeologlar tarafından kazı yapılan eski bir yerleşme merkezidir.

Oğuzların Sır Derya boyundaki maceraları Türk destanlarının en mühimlerinden biri olan Dede Korkut kitabında anlatılır. Dede Korkut kitabında geçen yer adlarının bir kısmı bugün de aynen veya bazı değişikliklerle Kazakistan’da yaşamaya devam etmektedir. Karaçuk Dağı bugün Karatau olarak anılmaktadır. Ayrıca Karaşık adlı bir şehir de vardır. Dede Korkut kitabında destan kahramanlarından biri Karaçuk’un kaplanı diye anılmaktadır. Bir tarihî kaynakta Selçukluların çıktığı şehirler Karaçuk ve Sığnak olarak bildirilmektedir. Kaşgarlı Mahmud’un dünya haritasında da Karaçuk dağları etekleri Oğuzların yaşadıkları yerler olarak gösterilmektedir. Kaşgarlı bu bölgelerdeki Oğuz şehirleri arasında Sütkend ve Karnak’ı da saymaktadır. Ahmed-i Yesevi’nin türbesinin bulunduğu Türkistan (Yesi) şehrine 70 km. mesafede yer alan Şavuldir kasabası da Oğuz boylarından biri olan Çavuldur’un adını taşımaktadır. Farabî’nin doğduğu bu bölgenin en önemli şehri Otrar olmuştur. Cengiz Han’ın Otrar seferi ile yıkılan bu şehir daha sonra tekrar imar edilmiş ve İpek Yolu üzerindeki mühim merkezlerden biri olarak eski canlılığına kavuşmuştur. Şavuldir kasabasında bulunan Otrar Müzesi bugün sergilediği değerli malzeme ile şehrin tarihteki canlılığına şahitlik etmektedir. Tarihî Otrar şehrinde ise arkeolojik kazılar devam etmektedir.

Kazakistan’da Oğuzlardan kalan yer adları arasında yer alan Bayıldır, 24 Oğuz boyundan birinin adı olan Bayındır’ın adını taşımaktadır. Teke kasabası da Oğuzların kalabalık bir boyunun ismini taşımaktadır. Başka yer adlarında da Oğuzların izini görmek mümkündür.

Oğuz boylarının X. asırdan sonra yoğun olarak yerleştikleri Mangışlak bölgesi de bugün Kazakistan topraklarında yer almaktadır. Bu bölgenin adı bugün Mangıstau olarak telaffuz edilmektedir. Aktau şehri bu bölgenin merkezidir.

Oğuzlar diğer Türk boyları olan Karluklar, Peçenekler ve Kıpçaklarla mücadele ederek Sır Derya boylarını ellerinde tutmaya çalışmışlar ancak Kıpçaklara yenilerek bu bölgeyi terk etmeye başlamışlardır. Dede Korkut Kitabında Oğuzların hükümdarı Salur Kazan’ın Peçeneklerle savaşları anlatılmaktadır.

Oğuz Devleti’nin ordu kumandanı (sübaşı) olan Selçuk Bey’in Oğuz Yabgusu ile anlaşamayarak kendisine bağlı askerlerle birlikte bu devleti terk etmesi ve Cend şehrine yerleşmesi Türk tarihinin sonuçları bakımından en mühim hadiselerinden biri olmuştur. Selçuk Bey Cend’de Müslüman olmuş ve Oğuz Devleti ile savaşmaya başlamıştır. Selçuk Bey’in torunları olan Tuğrul ve Çağrı Bey’ler 1040 yılında Gazneli Devleti’ni yenerek Selçuklu Devleti’ni kurmuşlardır. Kısa bir müddet sonra Tuğrul Bey Bağdad’a gelerek İslam dünyasının kaderine hakim olmuş, Abbasî halifesini himayesine alarak sultanü’l-muazzam ünvanını almıştır. Çağrı Bey’in oğlu Alp Arslan’ın Malazgirt zaferi ile Doğu Roma İmparatorluğu’nun elinden Anadolu’yu alması Türklerin İslam dünyasının önderi olduklarını göstermiştir. Onun için Divanu Lugati’t-Türk yazarı Kaşgarlı Mahmud “Tanrı dünyanın yularını Türklere verdi” derken bu gerçeklere dayanan bir gururu ifade etmekteydi.

Türkiye Türklüğünün manevî önderlerinden olan ve ilk Türk tarikatı olan Yesevîliği kuran Ahmed-i Yesevî’nin türbesinin bulunduğu Türkistan şehri bir rivayete göre Türklerin büyük destan kahramanlarından Oğuz Han’ın başşehri olmuştur. Türkmen rivayetlerinde de onların anayurdu Türkistan şehridir. Bugün Türkistan çevresinde Oğuzlardan kalan pek çok yerleşme bölgesinin kalıntıları bulunmaktadır. Bu eski Oğuz yerleşme merkezlerinin büyük bir kısmı henüz kazılmamıştır. Bu kazıların yapılması ile Türkiye Türklüğünün atalarının yaşadığı topraklarda ortaya koydukları eserler daha iyi anlaşılacaktır. Bugünkü Kazak kültüründe Oğuzlardan kalan kültür unsurları da ortaya çıkarılabilecektir. Bu çalışmalar aynı zamanda Kazakistan ile Türkiye arasında bir kültür köprüsü oluşturacaktır. Türkiye ile Kazakistan’ın ortak eseri Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin bu çalışmalara öncülük etmesi tabiîdir. Kaynak: haberakademi.net

Kırgızistan borçta aldı yürüdü

Kırgızistan Maliye Bakan Yardımcısı Mirlanbek Baygonçokov, düzenlediği basın toplantısında, ülkenin dış borcunun 3 milyar dolara dayandığını açıkladı.

Kırgızistan'ın iç ve dış borcunun 3 milyar dolara dayandığı bildirildi.

Maliye Bakan Yardımcısı Mirlanbek Baygonçokov, düzenlediği basın toplantısında, ülkenin dış borcunun 2 milyar 755 milyon dolar, iç borcunun ise 229 milyon 300 bin dolar olduğunu söyledi.

Baygonçokov, dış borçtaki düşük kredi oranının yüzde 90,5, düşük olmayan kredi oranının ise yüzde 9,5 olduğunu, dış borcun 2 milyar 755 milyon dolarla GSMH'nın yüzde 58,1'ine ulaştığını kaydetti.

Baygonçokov, 2011 yılında milli gelirin yaklaşık yüzde 10'unun dış borcun faiz ödemelerine gideceğini, 2018-2024 yılları arasında ana para ve faiz ödemeleri nedeniyle bütçe harcamalarının hayli artacağını ifade etti. (Kaynak: aksam.com.tr)

Kırgızistan, Özbekistan’a elektrik enerjisi verecek

Doğal gazda Özbekistan’a bağımlı olan Kırgızistan, bu ülkeye elektrik enerjisi satacak.

İki ülke arasında Taşkent’te varılan anlaşma üzerine Kırgızistan, Özbekistan’a ilk etapta yılına 500 milyon kw/s elektrik enerjisi verecek. Özbekistan alacağı her bir kw/s için Kırgızistan’a 3.38 sent ödeyecek. Doğal gazda tamamen Özbekistan’a bağımlı olan Kırgızistan ise bu ülkeden 200 milyon metreküp dolayında doğal gaz alıyor. Kırgızistan, aldığı her bin metreküp doğal gaz için ise 235 dolar dolayında ödeme yapıyor.

Bu arada yılda ortalama 14 milyar metreküp dolayında elektrik üretimi yapan Kırgızistan Özbekistan dışında Kazakistan’a da elektrik enerjisi veriyor. Kırgızistan bu yılın ilk dokuz ayında Kazakistan’a 2 milyar 125 milyon kw/s elektrik enerjisi ihraç etti. Bunun bir önceki yılın aynı dönemine göre iki defa daha fazla olduğu belirtildi. Kırgızistan bu yılın aynı periyodunda Çin’e ise 864 bin kw/s elektrik enerjisi ihraç etti.

Türkiye, Kıbrıs’ta 2-3 ay içinde sondaja başlıyor

Türkiye, KKTC topraklarında petrol arayacak. Enerji Bakanı Yıldız, Magosa’da 2-3 ay içinde karada petrol ve doğalgaz için sondaj çalışmalarına başlanacağını söyledi

MİTHAT YURDAKUL, Girne

Akdeniz’de Türkiye’nin itirazlarına rağmen petrol ve doğalgaz arayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne misilleme, karada da sürecek. Bir süredir Kıbrıs adası açıklarında sismik araştırma yapan Türkiye, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) eliyle KKTC topraklarında da sondaj arama faaliyetlerini başlatıyor.

KKTC’de düzenlenen enerji zirvesine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Magosa’da, 2-3 ay içinde karada petrol ve doğalgaz için sondaj çalışmalarına başlanacağını açıkladı. Yetkililerin verdiği bilgiye göre, aramanın öncelikli hedefi petrol bulmak.

Girne’de düzenlenen 5. OSB ve Enerji Zirvesi’ne katılan Yıldız, TPAO ile KKTC hükümetinin daha önce vardığı anlaşma uyarınca TPAO’nun KKTC topraklarında arama faaliyetlerinde bulunacağını açıkladı.

‘Hukuksuz girişimler’

Türkiye’nin arama faaliyetlerinde uluslararası hukuku gözeteceğini kaydeden Yıldız, “Ancak bu bizim denizde uluslararası hukuka uymayan gelişmelere karşılık vermeyeceğimiz anlamına gelmez” dedi. Yıldız, KKTC’nin, Kıbrıs adasındaki tüm arama faaliyetlerinde hakkı olduğunu dile getirdi. KKTC’ye verilen siyasi desteğin süreceği mesajını veren Yıldız, “Siyasetle enerjinin iç içe olduğu; bazen enerjinin siyasete, bazen siyasetin enerjiye yük olduğu dönemler vardır” dedi.

Öncelikli hedef petrol

TPAO yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Yıldız’ın açıkladığı sondaj çalışması, 3 hafta önce KKTC ile TPAO arasında petrol ve doğalgaz alanında imzalanan anlaşma uyarınca yapılacak. TPAO, bir süredir elde ettiği jeolojik veriler ışığında, KKTC’deki ilk kez kara sondajını Magosa’da yapacak. Sondajda, petrol bulma öncelikli hedef, doğalgaz ikincil hedef olarak belirlendi. Yetkililer burada elde edilen ilk verilerin olumlu olduğunu söyledi.

KKTC’nin eli güçlenecek

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da zirvede yaptığı konuşmada, “Toprağımızda bulunacak petrol müzakere masasında elimizi güçlendirecek” dedi. KKTC’den sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da, “KKTC asla yalnız olmayacak. Geleceğe emin adımlarla yürümesinde yanında olacağız” diye konuştu.


Akdeniz’de ortak aranıyor

TPAO yetkilileri, Akdeniz’deki arama çalışmalarının da İskenderun ve Mersin açıklarında süreceğini belirtti. Buralarda enerji kaynağı bulunursa üretim için yabancı ortak alınabileceğini kaydeden yetkililer, yıl sonuna kadar ortak bulunmasının hedeflendiğini söyledi.

Gelir bölüşülecek

3 bin metrenin altında derinliğe inmeyi planlayan TPAO masrafların tamamını tek başına üstlenecek. TPAO, arama çalışmaları için ilk planda 6 aylık bir çalışma takvimi hazırladı. Petrol veya gaz bulunması halinde üretime geçilecek. Türkiye üretimin yüzde 55’ini, KKTC ise yüzde 45’ini alacak. Üretime geçilmesi halinde TPAO-KKTC anlaşması ilk olarak 6 yıllık üretimi kapsayacak, ihtiyaç duyulması halinde 2’şer yıllık uzatmalara gidilecek.

Tek ruhsat yetiyor

Yetkililer, burada uygulanacak tekniği, “Batman’da nasıl sondaj yapılıyorsa öyle yapılacak” sözleriyle açıkladı. Edinilen bilgiye göre KKTC’de daha önce alınan ruhsat, daha sonra ek ruhsata ihtiyaç duyulmaksızın KKTC’deki tüm karaları kapsayabilecek. (Kaynak: ekonomi.milliyet.com.tr)

Türkmenistan 20 yaşında

hasankanbolat@bursahakimiyet.com.tr

Orta Asya ülkelerine karşı tarafsız olamıyorum. O kadar çok dostum var ki. 1992-95 yılları arasında Aşkabat'ta bulundum. Sovyet Rublesi’nden Türkmenistan Manatı’na geçişi yaşadım. Köylerde misafir oldum. Düğünlere katıldım. Ailelerin içinde oldum. Türkmen aileleri insancıldır, sıcaktır, dosttur. Şimdi, Türkmenistan 20 yaşında. Türkmenistan'ın bağımsızlık tarihi 27 Ekim olmasına karşın Türkmenistan'ın Ankara Büyükelçiliği 14 Kasım'da Ankara'da bağımsızlığının 20. yılını kutladı. Türkmenistan, Sovyetler Birliği'nin en geri cumhuriyetlerinden biri iken son 20 yılda Orta Asya'nın en modern ülkelerinden biri haline gelmiştir. Ancak, benimsemiş olduğu içi boş tarafsızlık statüsü ülkeyi dünyadan tecrit etmek dışında bir şeye yaramamıştır.

Kendini ömür boyu devlet başkanı ilan ettiren Niyazov'un (Türkmenbaşı) 21 Aralık 2006'da vefatının ardından 11 Şubat 2007'de seçimle devlet başkanı olan Gurbangulı Berdimuhamedov, eğitim, sağlık, iletişim ve ekonomi olmak üzere birçok alanda reform vaadinde bulunmasına rağmen aradan geçen süre içerisinde ciddi sayılabilecek bir reform gerçekleştirmemiştir. Örneğin, Berdimuhamedov, 19 Şubat Bayrak Bayramı vesilesiyle 18 Şubat 2010 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu'nda yaptığı konuşmada Türkmenistan'da yeni bir siyasi parti kurulabileceğini dile getirmiş, yeni siyasi partilerin oluşturulmasının, Anayasa ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerinin hayata geçirilmesi yolunda yeni bir adım olacağını kaydetmiştir. Ancak, somut adımlar atılmamıştır.

Türkmenistan'da somut adımlar ülke ekonomisinin itici gücü olan enerji sektöründen gelmektedir. Aşkabat, Moskova'nın değişen enerji politikaları yüzünden ülkenin sahip olduğu hidrokarbon kaynaklarının nakil güzergahlarını çeşitlendirme gayreti içerisindedir. Rusya Federasyonu Türkmenistan doğal gazını ucuz fiyattan alıp kendi doğal gaz boru hatları üzerinden Avrupa Birliği ülkelerine satıyordu. Ancak, Rusya Federasyonu yeni doğal gaz kaynaklarını devreye soktuğu için kendi doğal gazını satmayı daha avantajlı buluyor. Bu nedenle yıldan yıla Türkmenistan'dan doğal gaz alımını kısıtlıyor. Bu durum, Türkmenistan'ın hem Rusya Federasyonu'na hem de Avrupa Birliği'ne daha fazla yakınlaşmasına neden oluyor. Hazar geçişli doğal gaz boru hattı ile Avrupa pazarlarına doğal gaz sevkedilmesi tartışılırken Çin ile Türkmenistan masaya oturmuş ve Türkmen doğal gazı Çin'e sevkedilmeye başlamıştır. Görünen o ki tarafsızlık statüsü içi daha da boşaltılarak devam edecek. Rusya Federasyonu'nun öncülüğünde oluşturulan Gümrük Birliği'ne katılınmayacak. Ancak, BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ile daha fazla bütünleşilecek.

Türkiye-Türkmenistan ilişkileri son dönemde gerçekleştirilen üst düzey ziyaretlerle yeni bir düzeye erişmiştir. Cumhurbaşkanlarının karşılıklı ziyaretleri sırasında 'Hükümetlerarası Türk-Türkmen Ekonomik Komisyonu' oluşturulmuştur. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun 10-12 Aralık 2010 tarihlerinde gerçekleşen Aşkabat ziyareti sırasında Dışişleri Bakanlıkları arasında 2011-2012 Yıllarına İlişkin İşbirliği Planı imzalanmıştır. Türkiye-Türkmenistan ekonomik ilişkileri ise Türkiye'nin Türkmenistan'da yerleşik müteahhitlik firmaları ile gerçekleştirdiği projeler sayesinde gelişmektedir. 2010'da iki ülke arasında toplam dış ticaret hacmi 1,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle, Türkiye son 3 yılda Türkmenistan'ın dış ticaretinde birinci sıraya yükselerek Rusya Federasyonu'nun yerini almıştır. Türk müteahhitlik firmalarının Orta Asya'da en çok proje üstlendikleri ülke de Türkmenistan'dır. Projelerin tutarı 19 milyarı geçmiştir. Türkiye ayrıca Türkmenistan'a en fazla yatırım yapan yabancı ülke konumunu korumaktadır.

Türkiye, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Türkmenistan'a 100 adet yüksek öğrenim bursu tahsis etmiştir. Türkmenistan'da, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 1 Anadolu Lisesi, 1 İlköğretim Okulu, 1 Türkiye Türkçesi Eğitim Öğretim Merkezi (TÖMER) ve 1 Yaygın Mesleki Eğitim Merkezi (YAMEM) faaliyet göstermektedir. Ancak, Ağustos 2011'de özel Türk okulları kapatılmıştır. Bu kapatma kararının altında FSB'nin Orta Asya biriminin etkisi olduğu iddia edilmektedir.

Türkmenistan'ın bütün yıldönümlerini mutlulukla karşılamasını dilerim. (Kaynak: bursahakimiyet.com.tr)

18 Eylül 2011 Pazar



HABER BAŞLIKLARI

  • Nezaket Teymurova'ya Taşkent'te büyük ilgi
  • Azerbaycan'da yeni rezerv bulundu
  • Euro tüm Orta Asya ülkelerinde değer kaybetti
  • Kırgızistan'da 15 kişinin cumhurbaşkanlığı adayı kesinleşti
  • Rumlar krize aldırmadı, gaz sondajına başlıyor
  • Özbekistan yeni model cipini tanıttı
  • Özbekistan pamuğu görücüde
  • Türkiye Arap Baharı'nı kucaklıyor
  • Türkmenistan, doğal gazı 200 dolara vermeye hazır

Nezaket Teymurova'ya Taşkent'te büyük ilgi

Azerbaycan halk sanatçısı Nezaket Teymurova, geldiği Taşkent'te büyük ilgi gördü. Teymurova, Taşkent'te Azeri Kültür Merkezi'ni ziyaret etti ve buradaki Azerilerle biraraya geldi.

Tarihi Semerkat'ta bu yıl sekizincisi düzenlenen uluslararası Şark Teraneleri(Doğu ezgileri) Müzik Festivali'ne katılmak amacıyla Özbekistan'a gelen Nezaket Teymurova, başkent Taşkent'te yaşayan Azerbaycanlılarla hasret giderdi.

Taşkent'te faaliyet gösteren Azeri Kültür Merkezi'ni ziyaret eden Teymurava, merkeze gelişinde Azerbaycan'ın Taşkent Büyükelçisi Namık Abbasov ve diğer elçilik çalışanları tarafından karşılandı. Teymurova ve beraberindeki ekip önce merkez bahçesinde bulunan merhum Haydat Aliyev'in heykeline çiçekler koydu ardından saygı duruşunda bulundu.

Sanatçı Teymurova, daha sonra merkezi gezerek ilgililerden merkez hakkında bilgi aldı. Teymurova, merkezin konferans salonunda, Azerbaycanlılarla biraraya geldi ve mini bir konser verdi. Ünlü sanatçı salona gelişinde alkışlarla karşılandı.

Konser öncesinde bir konuşma yapan Büyükelçi Abbasov, konukların Ramazan Bayramlarını kutladı. Abbasov, Teymurova'nın Semerkant'ta bu yıl sekizincisi düzenlenen Şark Teraneleri Festivali'nde 'en güzel ses' ödülüne layık görüldüğü haberini verdi. Büyükelçi, bunun güçlü rakipler arasında Azerbaycan adına kazanılan sevindirici bir başarı olduğunu söyledi.

Daha sonra sahne alan Azeri ses sanatçısı Teymurova, seslendirdiği parçalarla davetlileri hem duygulandırdı ve hem de coşturdu. Sanatçının okuduğu 'Sarı Gelin' parçası davetlilerden büyük alkış aldı. Davetliler ünlü sanatçıyı adeta çiçek yağmuruna tuttu. Mini konserden sonra duygularını dile getiren Nezaket Teymurova, öncelikle Özbekistan'da bulunmaktan duyduğu memnuniyEti dile getirdi. Taşkent'te böyle bir merkezin açılmış olmasının önem arz etiğini de dile getiren Teymurova: "Burada böyle bir merkezin olması biz Azerbaycanlıları sevindiriyor. Emeği geçenlere teşekkürlerimi dile getiriyorum. " diye konuştu.

Azerbaycan'da yeni rezerv bulundu

Azerbaycan'da, Devlet Petrol Şirketi (SOCCAR) ve Fransız petrol şirketi Total'in ortaklaşa yürüttüğü arama çalışmaları sonucunda Abşeron yatağında büyük bir doğalgaz rezervi bulundu.

Konu ile ilgili olarak Fransız petrol şirketi Total'den yapılan açıklamada, bulunan yeni doğalgaz rezervinin Abşeron yatağında bulunduğu ifade edilerek, rezervin zengin kaynaklar açısından ciddi olabileceği belirtildi.

Bu arada, Fransız petrol şirketi Total'in başkan yardımcısı Michael Borrell ve beraberindeki heyet, bulunan yeni doğalgaz rezervi hakkında bilgi vermek üzere Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından kabul edildi. Kabulde, Borrell ve beraberindeki heyetin, Cumhurbaşkanı Aliyev'e bulunan yeni doğalgaz rezervi hakkında bilgi verdiği kaydedildi.

Michael Borrell, TOTAL ve Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCCAR) tarafından yürütülen doğalgaz arama çalışmaları sonucu bulunan yeni doğalgaz rezervinin önemli olduğunu belirterek, TOTAL ve SOCCAR arasında yürütülen işbirliğinin başarılı bir biçimde devam ettiğini ve bundan sonra da genişleyerek pekişeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Aliyev, kabulden sonra konu ile ilgili olarak, bir basın açıklaması yaptı. Aliyev açıklamasında, Abşeron yatağında bulunan yeni doğalgaz rezervinin çok büyük olduğunu, bu durumu Azerbaycan kamuoyunu ile bütün Azerbaycan halkına duyurmak ve onları tebrik etmek istediğini söyledi. Abşeron yatağında yeni doğalgaz yatağının bulunmasının büyük bir olay olduğunun altını çizen Aliyev, bulunan yeni doğalgaz rezervinin Azerbaycan doğalgaz potansiyelin gelişmesine verilen büyük bir katkı olduğunu da ifade etti. Aliyev, bulunan yeni doğalgaz yatağı ile beraber Azerbaycan'ın doğalgaz ihraç eden bir ülke gibi dünya kamuoyu tarafından görülmeye başlayacağını da sözlerine ekledi.

Abşeron yatağında bulunan yeni doğalgaz rezervinin, yerin 6550 metre altında bulunduğı belirtildi. Azerbaycan, geçen yıl Kasım ayında da yeni bulduğu "Ümid" doğalgaz yatağını faaliyete geçirmişti. Kaynak: cnnturk.com

Euro tüm Orta Asya ülkelerinde değer kaybetti

Euro, Orta Asya ülkelerinde son dönemlerdeki en düşük seviyesine geriledi. Euro, uzun bir aradan sonra ilk defa bölgedeki beş ülkede de değer kaybına uğradı. Geçen hafta dört ülkede düşüşte olan euronun bu listesine bu hafta Özbekistan da eklendi.

Özbekistan’la birlikte diğer bölge ülkeleri Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan euronun sahibine kaybettirdiği ülkeler oldu.

Euro’ya nazaran daha karlı bir eğilimde olan dolar ise sadece iki ülkede değer kazanabildi. Dolar, Tacikistan ve Türkmenistan’da geçen haftayla aynı değerde kalırken Kazakistan’da ise az da olsa değer kaybetti. Özbekistan ve Kırgızistan ise doların sahibine kazandırdığı iki ülke oldu.

17 Eylül cumartesi günü itibariyle dolar Türkmenistan’da geçen haftayla aynı 2.85 manatta kaldı. Euro ise budaki düşünü sürdürdü ve 3. 96 manattan 3.91 manata geriledi.

Tacikistan’da da dolar geçen haftayla aynı 4.76 somanide kaldı. Geçen haftayı 6.69 somaniden kapatan euro ise 6.62 somaniden işlem gördü.

Dolar Kırgızistan ise sahibine kazandırdı ve 45.11 somdan 45.20 soma yükseldi. Geçen haftayı 62.48 somdan kapatan euro ise bu hafta sonu 62.36’ya geriledi.

Kazakistan’da geçen hafta yükselişte olan dolar bu hafta değer kaybetti ve 147.11 tengeden 147.08 tengeye indi. Euro ise burada da erimeye devam etti ve 203.75 tengeden 202.94 tenge seviyesine düştü.

Özbekistan'da dolar yükselmeye devam etti. Geçen haftayı bin 739 sumdan kapatan dolar bu hafta sonu bin 741 suma yükseldi. Euro ise uzun bir aradan sonra ilk defa düşüşe geçti ve 2 bin 520 sumdan 2 bin 446 suma geriledi.

Orta Asya ülkelerinin milli bankalarının son iki haftadaki döviz alış kuru karşılaştırması şöyle:

17-09.2011 Dolar: Euro:

Türkmenistan(Manat): 2.85(=) 3.91(-)

Tacikistan(Somani): 4.76(=) 6.62(-)

Kırgızistan(Som): 45.20(+) 62.36(-)

Kazakistan(Tenge): 147.08(-) 202.94(-)

Özbekistan(Sum): 1741(+) 2446(-)

10-09.2011 Dolar: Euro:

Türkmenistan(Manat): 2.85(=) 3.96(-)

Tacikistan(Somani): 4.76(+) 6.69(-)

Kırgızistan(Som): 45.11(+) 62.48(-)

Kazakistan(Tenge): 147.11(+) 203.75(-)

Özbekistan(Sum): 1739(+) 2520(+)

(Kaynak: merkurhaber.com)

Kırgızistan'da 15 kişinin cumhurbaşkanlığı adayı kesinleşti

Bundan önce yapılan dil sınavlarını geçen 11 adaya bugün 4 kişi daha ekledi. Böylece şimdiden seçime gidebilecek aday sayısı 15'e ulaşmış oldu.

Bağımsız aday Marat İmankulov, Torobay Kolubayev, Ömürbek Egemberdiyev ve Ar Namus Partisi adayı Anarbak Kalmatov, Kırgızistan Merkez Seçim Komitesi(KMSK) tarafından belirlenen 12 filolog tarafından yapılan bugünkü dil sınavını geçerek, cumhurbaşkanlığı seçimine katılabilecek yeni adaylar oldu.

Sınavda cumhurbaşkanlığı adayları, yazma, konuşma ve okuma şeklinde üç ayrı kategoride dil denetimine tabi tutuldu. Kırgızistan yasalarına göre cumhurbaşkanılığına aday olan kişinin ülkenin resmi dili olan Kırgızcayı iyi derecede biliyor olması gerekiyor. 23 Eylül'e kadar devam edecek dil sınavına 16 aday daha katılacak.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin, ülke tarihinin en çok adaylı seçimi olarak kayıtlara geçmesi bekleniyor. Kalan 16 adaydan da dil sınavını geçebileceklerin olabileceğinin göz önünde bulundurulduğu ülkede, seçime kesin gidebilecek aday sayısının 25'in üzerinde olması bekleniyor. Kaynak: cihan haber

Rumlar krize aldırmadı, gaz sondajına başlıyor

Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, sondaj çalışmalarına yarın başlanacağını açıkladı. Rum siyasi partilerine önceki gün petrol ve doğalgaz arama çalışmaları hakkında bilgi veren Hristofyas, bölgeyi kiraladıkları Amerikan Noble Energy şirketinin İsrail’den taşıdığı Homeros adlı sondaj platformunun deniz tabanına sabitlenme işleminin tamamlandığını ve yarın sondaj faaliyetlerine başlayacağını söyledi. Noble Energy uzmanları ise, sonuç alınmasının 2 ay süreceğini belirtiyor. 8 ayaklı çapalarla platformun sabitlenmesinin ardından sondaj boruları önce 2 bin 700 metre derinlikteki deniz tabanına ulaşacak ardından kazı işlemleri yapılacak. Rum medyasının haberlerine göre toplantıya katılan Rum siyasi liderler Türkiye’nin bölgede sıcak bir olay başlatacağına inanmıyor. Rum lider Hristofyas, Türkiye’nin KKTC ile kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırları belirleme gibi anlaşmalar yaparak karşılık vereceğini ayrıca Kıbrıs adası ile Kaş açıklarındaki Yunanistan’a ait Meis Adası arasında kalan bölgede petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri başlatacağını ileri sürdü.

Türk savaş uçakları bölgede

Hristofyas, BM Güvenlik Konseyi ve AB’yi Türkiye’nin tehditleri karşısında bilgilendirdiğini de belirterek, Türkiye’nin harekete geçmesi halinde Güvenlik Konseyi’ne anında şikayet etmeye hazır olduklarını da söyledi. Bu arada Rum Politis gazetesi, Türk donanmasına ait bir korvetin sondaj için gelen platformu uzaktan ve rahatsızlıkbvermeden takip ettiğini yazdı. Gazete ayrıca, 2 Türk F-16’sının da çok kısa süreliğine bölgede görüldüğünü ileri sürdü.

TPAO, misilleme sondaj için KKTC’den izin aldı

KIBRIS Rum yönetiminin tek yanlı parselleyerek kiraladığı ve doğalgaz çıkarmaya hazırlandığı doğu Akdeniz’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) da misilleme sondaj için KKTC’den ön izin aldı. Rumlar’ın girişimlerine son vermemesi halinde Türkiye ile KKTC arasında kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması imzalanması kararı çerçevesinde dün Ankara’dan Lefkoşa’ya gelen teknik heyet, KKTC Dışişleri ve Ekonomi Bakanlığı’nda temaslarda bulundu. KKTC Enerji Bakanı Sunat Atun, “Ankara’da kıta sahanlığı belirleme anlaşması yönünde karar alındı. Bu çerçevede Rum tarafının adanın güneyinde tüm uyarı ve ikazlarımıza rağmen sondaj faaliyetlerine başlaması halinde KKTC’nin de Türkiye ile Kıta Sahanlığını Sınırlandırma Anlaşması yaparak TPAO’ya Ada’nın etrafındaki deniz sahalarında arama ruhsatı vermesi konusunda görüş birliğine vardık” dedi. (Kaynak: hurriyet.com.tr - Ömer BİLGE/LEFKOŞA)

Özbekistan yeni model cipini tanıttı

Orta Asya’nın otomotiv ülkesi olma yolunda ilerleyen Özbekistan, ülkede üretilen yeni model cipini tanıttı. Amerikan General Motors ortaklı ’GM Uzbekistan’fabrikasında üretilen yeni cip Taşkent’te düzenlenen bir törenle tanıtıldı. Yeni modelin seri üretimine ise eylül ayı itibariyle başlandı. Daha önce beş kişilik olan Captiva tipi cip, yeni modeliyle yedi kişi taşıma kapasiteli şeklinde dizayn edildi. Araçtaki oturma şekli önden arkaya doğru 2+3+2 şeklinde değiştirildi. Ayrıca araca, daha önce 3.2 litreli 230 beygir gücündeki motor yerine 3 litre hacimli 258 beygir gücündeki motor takıldı. (Kaynak: yenicaggazetesi.com.tr)

Özbekistan pamuğu görücüde

Dünyanın önde gelen pamuk üreticisi ülkeleri arasında yer alan Özbekistan pamuğunu görücüye çıkarıyor. Özbekistan, bu yıl 12-13 Ekim tarihleri arasında yedincisi düzenlenecek uluslararası pamuk fuarında bir kez daha pamuğunu dünya tekstil şirketlerinin beğenisine sunacak. Başkent Taşkent’teki fuar alanı Özekspomarkaz’da düzenlenecek fuarda ülkedeki pamuk potansiyeli kalite derecesine göre sergilenecek. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen fuarın bu yılki etabına 50’ye yakın ülkeden 300 dolayında temsilcinin iştirak etmesi bekleniyor. Fuar kapsamında ayrıca pamuk konulu çok katılımlı bir toplantı yapılacak. Fuar katılımcıları daha sonra fuar alanını gezecek ve ülkenin önde gelen pamuk toplama ve saklama terminal ve depolarını ziyaret edecek. Buralarda konuklara detaylı bilgi verilecek. Dünya pamuk üretiminde beşinci, ihracatında ise ABD’den sonra ikinci sırada yer alan Özbekistan, her yıl geleneksek olarak düzenlediği pamuk fuarıyla pamuk potansiyelini dünyanın önde gelen pamuk tüketicilerine göstermeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un inisiyatifiyle yapılan ve Özbekistan hükümetinin destek verdiği fuarda yerli ve yabancı firma temcilikleri arasında bir dizi iş bağlantıları görüşmeleri de yapılacak. Yılda ortalama 3milyon 600 ton pamuk üretimi yapan Özbekistan’ın pamuk müşterisi ülkeler arasında Türkiye, ABD, Bangladeş, Güney Kore, Singapur, Çin, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi devletler bulunuyor. ’Ak Altın’ülkesi olarak da bilinen ülkede 2010’da 3 milyon 400 bin ton ham pamuk üretimi gerçekleştirildi. (Kaynak: yenicaggazetesi.com.tr)

Türkiye Arap Baharı'nı kucaklıyor

Türkiye Arap coğrafyasındaki yönetim değişikliklerine verdiği bu desteğini, şimdi Kuzey Afrika çıkarmasıyla somutlaştırıyor. Böylece Türkiye'nin hamiliğinde ve liderliğinde Akdeniz'de oluşan yeni demokratik ve liberal düzenin yapı taşları döşeniyor

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Mısır, Tunus ve Libya'yı içeren Kuzey Afrika turu, rejim değişiklikleri sonrasında bu ülkelere gerçekleştirilen bu düzeydeki ilk gezi olma özelliğini taşıyor. Avrupa basını ve hükümetlerince yakından izlenmesinden de anlaşıldığı gibi gezi şüphesiz birçok sembolle dolu. Öyle ki Fransız ve İngiliz başbakanları, Erdoğan'dan önce Libya'ya ulaşabilmek için programlarını değiştirdiler. Ancak hiçbiri Erdoğan'ın bölge halkı üzerinde sahip olduğu güçlü karizmaya sahip değil. Zira başbakan Arap halklarıyla kaynaşmış bir isim, devrimle bütünleşen bütün talepleri şahsında temsil eden, demokrat ve halk tarafından seçilmiş bir lider. Erdoğan, Arap sokağının ya da şimdiki ifadesiyle Arap meydanının cetvel adamı. Soğuk Savaş'ın bitiminden sonra Doğu Avrupa'daki diktatör rejimleri deviren demokrasi dalgasının Ortadoğu'ya da uğrayacağına dair beklenti boşa çıkmıştı. Bunun yerine ABD, diktatörlükler ve İsrail'den müteşekkil sistemi daha da sağlamlaştırmak için 1991 Körfez Savaşı'nı takiben askeri yığınak yaptı. ABD'nin diktatör yönetimlere ve İsrail'e verdiği destek, Afganistan savaşı sırasında bizzat teşvik edilen radikalizmle birlikte, Arap gençlerinin öfke patlamasına neden oldu. Bu öfkenin terörizm yoluyla ifadesi, Amerikan askeri varlığının 2003 Irak savaşıyla birlikte bölgeye daha da derinlemesine nüfuz etmesine imkân verdi. Bu arada masraflarının yaklaşık 5 trilyon doları bulduğu tahmin edilen Afganistan ve Irak işgalleri, küreselleşme süreciyle birlikte yeryüzünün tek süpergücünü büyük bir ekonomik bunalımla karşı karşıya bıraktı. Ancak, ABD'deki güçlü İsrail lobisi ABD'nin masrafları kısmak için Ortadoğu'ya yönelik politikalarını revize etmesine izin vermiyor. 2009'da Amerikalıların büyük umutlarla başkanlığa taşıdığı Obama yönetimi askeri harcamaların kısıtlanması, Filistin-İsrail sorununun çözümü gibi konularda doğru tespitler yapsa da neşteri vurmada mütereddit davranınca ivmeyi kaybetti ve halen devam eden siyasi-ekonomik krizi durduramadı. Arap Dünyası'nda ertelenen demokrasi dalgasının şimdi başarılı olmasının hiç kuşkusuz en önemli nedeni ABD'nin önleyici müdahale kabiliyetini kaybetmiş olmasıdır. Yine Türkiye'nin Tunus ve Mısır'daki olaylar devam ederken yaptığı yerinde müdahalelerin devrimlerin başarılı olmasında büyük rolü bulunuyor. Mısır'da göstericilerin ümitsizliğe kapıldıkları bir noktada, Washington bir yandan Tahrir'deki kalabalıkların nabzını okşarken, diğer yandan Mübarek'in ipini çekme hususunda mütereddit davranıyordu. Tam bu esnada Tayyip Erdoğan'ın Mübarek'in artık görevi bırakması gerektiğini söylediği güçlü mesajı yayınlandı. Türkiye gibi bölgesinde ağırlığı olan bir ülkenin çok güçlü bir şekilde git çağrısı yapması ve muhtemelen yapılan bazı görüşmeler ABD yönetimini artık kaçınılmaz vaktin geldiği gerçeğine ikna etti. Erdoğan'ın Mısırlılar arasındaki popülaritesi, sadece Türkiye'nin İsrail'e karşı Arap yöneticilerden bile daha sert bir tavır ortaya koymuş olmasından değil, aynı zamanda iç politikada o gün eleştiriye maruz bırakılan bu kritik destekten kaynaklanıyor. Yine Türkiye'nin başlangıçta muğlak olan Libya politikasında yaptığı gerekli revizyon ve müdahaleler sonrasında, desteğini Kaddafi'den isyancılara doğru net bir şekilde kaydırması, Libya'daki devrimin kaderini değiştiren çok kritik bir gelişme oldu. Türkiye Arap coğrafyasındaki yönetim değişikliklerine verdiği bu desteğini, şimdi Kuzey Afrika çıkarmasıyla somutlaştırıyor. Böylece Türkiye'nin hamiliğinde ve liderliğinde Akdeniz'de oluşan yeni demokratik ve liberal düzenin yapı taşları döşeniyor. Kuşkusuz bu yeni düzen, Türkiye'yi Akdeniz üzerinde hegemonya kurma heveslisi İsrail ve Fransa ile karşı karşıya getiriyor. İsrail'le yaşanan gerginliği, Filistin sorunundan bağımsız olarak bir hegemonya çatışması olarak yorumlayabiliriz. Sarkozy'nin alelacele yanına İngiliz refikini de alarak soluğu Libya'da alışındaki telaşını da Türkiye'nin önünü kesme girişimi olarak yorumlamak durumundayız. Bu coğrafyanın insanları I. Dünya Savaşı sonrasında sınırları Fransız ve İngiliz haritacıları tarafından cetvelle çizilen ülkelerden oluşan bir bölgesel sistemde yaşıyorlar. Çizilen sınırlar öylesine uyduruktu ki Ürdün ve Suudi Arabistan arasındaki meşhur çıkıntı, o anda sarhoş olan İngiliz sömürge bakanı ve müstakbel başbakanı Winston Churchill'in nükseden hıçkırığıyla kaleminin kayması neticesinde ortaya çıkmıştı. Emperyalistler bu hatayı düzeltme gereği bile duymadılar. Çizilen sınırlar içine monte edilen diktatör rejimler kendi varlıklarını halklarıyla kurdukları bağlara değil, uluslararası güç odaklarıyla kurdukları iyi ilişkilere borçlu oldukları bilinciyle hareket ettiler. Kendi halklarına sıra geldiğinde demir yumruğunu gösteren rejimlerin dış desteğin kesilmesiyle aslında ne kadar kâğıttan kaplan olduklarını Tunus, Mısır ve ardından Libya halkları dramatik bir şekilde gösterdi. Bir an önce yerlerini temsili demokrasiye bırakmadıkları takdirde, şimdi aynı akıbet sıradakileri bekliyor. (Kaynak: sabah.com.tr, Hasan Kosebalaban yazisi)

Türkmenistan, doğal gazı 200 dolara vermeye hazır

Ukrayna'da yayınlanan günlük Segodnya Gazetesi'nin kendi kaynaklarına dayanarak verdiği habere göre, Türkmenistan ile Ukrayna'nın bin metreküpü 200 dolardan doğal gaz konusunda anlaştığını yazdı.

Gazetenin bildirdiğine göre, Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç ile Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov'un imzaladığı anlaşmaya göre, Rusya'dan geçmeyen alternatif doğal gaz hattının inşası 2015 yılında tamamlanacak.

İddiaya göre Türkmen lider, Ukrayna'ya yıllık 5 milyar metreküpe kadar doğal gaz çıkartmaya izin verdi. Ukrayna ise kendi çıkarttığı doğal gazı bin metre küpünü 200 dolardan ülkesine taşıyabilecek. Hâlihazırda Türkmen doğal gazı Ukrayna'ya sadece Rusya üzerinden transit geçerek ulaşabiliyor.

Ukrayna'nın yeni kuracağı hattan 200 dolara Türkmenistan'dan aldığı gazı ülkesine ulaştırıncaya kadar maliyeti 270 dolara çıkacak. (Kaynak: cihan haber)

21 Ağustos 2011 Pazar

Türkiye 'de tasarlanan ve üretilen gözlem uydusu RASAT, 17 Ağustos 11'de uzaya gönderildi.

Azerbaycan'dan Sarkisyan'a Karabağ tepkisi

APA haber ajansına konuşan Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Elmar Abdullayev, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın sözde Yukarı Karabağ devletinin bağımsızlığının tanınması yönünde verdiği son beyanat hakkında Azerbaycan devletinin görüşlerini ifade etti.

Elmar Abdullayev, “Azerbaycan topraklarının işgal edilmesinin devam ettirilmesine çağrıda bulunan Sarkisyan'ın tahrif yöntemine başvurduğunu” belirterek, “Kendi halkını barış çalışmaları yerine daha da radikalleşmeye davet eden Sarkisyan, eşbaşkan (Agit Minsk Grubu) ülke cumhurbaşkanlarının son verdikleri beyanatların tam tersini yapıyor ve onun asıl siyasetini ve niyetini belli ediyor” dedi.
Abdullayev, Sarkisyan'ın bu şekilde beyanatlar vererek, barış yolunu tıkadığını ve uzlaşmaz tavrını değiştirmediğini söyledi.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Sevan gölünde kamp kuran “Birlikte” gençlik hareketi üyelerine yaptığı konuşmada, sözde Yukarı Karabağ devletinin er ve geç tanınacağından kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini, sözde Yukarı Karabağ devletinin tanınmasının, Azerbaycan dahil olmak üzere herkes için iyi olacağını ileri sürmüştü. (Kaynak: hurriyet.com.tr - 21 Ağustos 2011)


Türkiye ve Azerbaycan her zaman birbirlerinin yanında olmuştur.

Dün de, bugün de. Bakü, 15 Eylül 1918’de tarihinde Nuri Paşa komutasındaki 8 bin kişilik Kafkas İslam Ordusu’nun yardımıyla işgalden kurtarılarak Azerbaycan Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur. Bu savaşta 1.130 Türk askeri Azerbaycan topraklarında şehit düşmüştür. Bakü, Şeki, Şamahı, Maştafa, Göyçay, Neftçala’da Türk şehitlikleri bulunmaktadır. Şehitlere saygı için Bakü Türk şehitliğinde gönderden indirilen altıncı Türk bayrağının yeniden göndere çekilmesi ve Şehitlik Camisi’nin yeniden ibadete açılması beklenilmektedir. 30 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Cumhuriyeti'ni 9 Kasım 1991’de tanıyan ilk devlet Türkiye olmuştur. Azerbaycan ile 14 Ocak 1992’de imzalanan protokolle diplomatik ilişki kurulmuştur. 1991-2011 yılları arasında imzalanan 500'ün üzerinde anlaşmayla ikili ilişkilerin hukuki çerçevesi oluşturulmuştur. Azerbaycan’da SSCB döneminde Türk Kurtuluş Savaşı sırasında maddi ve manevi yardımını Türkiye’den esirgememiştir.

Türkiye, Azerbaycan için tek yanlı vizeyi kaldırmıştı. Ancak, Azerbaycan Türkiye’ye vizeyi kaldırmamakta israrlı davranıyor. ‘Karşılıklı Vize Muafiyeti’ ve ‘Geri Kabul Anlaşması’ Azerbaycan Dışişleri Bakanı Memmedyarov’un Türkiye’yi ziyareti öncesinde imzaya hazır hale getirilmesine rağmen imzalanamamıştı. Bakü, vize ısrarını Başbakan Erdoğan’ın ziyareti sırasında da sürdürdü.

Azerbaycan, Türk vatandaşlarına kapıdan vize verdiğini, bu nedenle bu konuda bir sorun olmadığını savunuyor. Bakü’nün aslı korkusu, Azerbaycan Türkiye’ye vizeyi kaldırırsa bunu örnek göstererek İran’ın da vize kaldırımını istemesi. İran, Türkiye gibi Azerbaycan’a karşı tek yanlı olarak vizeyi kaldırmış durumda. Ancak, İran vatandaşları Türkler gibi Azerbaycan’a kapıdan vize alarak giremiyor. Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliği veya Tebriz Başkonsolosluğu’ndan vize alınması gerekiyor.

Türkiye ile Gürcistan arasında pasaport dönemi kapandı. Kimlikle geçiş başladı. Ankara, Türkiye-Gürcistan arasındaki yakınlaşmanın Türkiye-Azerbaycan arasında da gerçekleşmesini istiyor. Türkiye, Azerbaycan’ın Rusya Federasyonu, Almanya, İtalya ve İran ile arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel yakınlığın en azından yarısını talep ediyor. Rusya Federasyonu ile Azerbaycan arasında nasıl vize yoksa Türkiye ile Azerbaycan arasında da olmamalıdır.

Gümrükler mümkün olduğunca makul seviyelere indirilmelidir.

Azerbaycan, KKTC’yi tanıması üzerine zaman zaman Türk kamuoyunda bir beklenti oluşuyor. BDT’nin (Bağımsız Devletler Topluluğu) bir parçası olan Bakü, KKTC’yi tanımadı, tanımaya da niyeti yok. Ancak, KKTC’nin Bakü’de ticari temsilciliği bulunduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Bakü, KKTC’ye yönelik ekonomik, sosyal ve insani yalıtımın ortadan kaldırılması yolunda cesur adımlar atmaktadır.

Başbakan Erdoğan’ın Bakü ziyaretinde ‘Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi’nin ilk toplantısının Ankara’da yapılmasının kararlaştırılması ise iki ülke arasında yeni dönemin ayak sesleridir. (Kaynak: bursahakimiyet.com.tr)

Uluslararası Ticaret Fuarı Almatı'da başladı

Uluslararası Ticaret Fuarı'nın birincisi Kazakistan'ın finans merkezi Almatı'da kapılarını ilk kez açtı.

Almatı'da bulunan Atakent Fuar Merkezi'nde açan fuarda, takı ve tekstil ürünleri ön plana çıktı.

Fuar, Kazakistan İhracat ve Yatırım Merkezi (KAZNEX) ve Kazakistan Ticaret Odası (KAZKA) tarafından organize ediliyor. 10 gün boyunca açık kalacak fuara; Hindistan, İtalya, İran, Uganda, Kenya, Rusya, Ukrayna, Belarus, Özbekistan ve ev sahibi Kazakistan'dan 100'den fazla firma katılıyor. Kazakistan'da faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli şirketlerin daha çok ilgisini çeken fuar, yabancı yatırımcının ilgisini çekmek için Kazakistan adına büyük bir fırsat olarak görülüyor.

Uluslararası yeni ticaret kapılarının aranması için ilk kez düzenlenen fuarda başta Hint malları olmak üzere özellikle İtalyan tasarımı takılar ve süs eşyaları ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor.

Fuarda ayrıca küçük ev aletleri, mobilya, ayakkabı, hediyelik eşyalar ve birbirinden ilginç aksesuarlar da görücüye çıktı. (Kaynak: Cihanhaber)
Kırgızistan, ABD üssünü kapatıyor

Kırgızistan Başbakanı Almazbek Atambayev ABD'nin Afganistan operasyonları için kullandığı Manas Transit Merkezi'nin 2014'de sürenin dolmasının ardından anlaşmanın uzatılmayacağını söyledi. Rosbalt Haber Ajansı'na açıklamada bulunan Atambayev, anlaşmaya uygun olarak sürenin dolmasından altı ay önce Amerikan tarafının da bilgilendirileceğini kaydetti.

Devrik Kırgız lider Kurmanbek Bakiyev'in Moskova'dan 2 milyar dolar kredi karşılığında kapatmayı vaat ettiği iddia edilen eski Manas Askeri Üssü 2009'da, transit merkezine dönüştürülerek yeniden ABD'ye kiraya verilmişti. Kırgızistan Başbakanı Atambayev, Manas'ın askeri amaçla kullanılmayacağını, 2014 sonrası sivil ulaşımlar için bölgesel bir merkez haline getirileceğini ifade etti.

Manas askeri üssü 2001'den bu yana ABD ve müttefik ülkeler için önemli askeri merkezlerden biri olarak kullanılıyor. Eski Kırgız yönetiminin devlet olarak verilen taahhütleri yerine getirmekte sağlıklı hareket etmediği ve ülkenin imajına zarar verdiği eleştirisi getiren Atambayev, "Önceden verilen taahhütlerin yerine getirilmesinden başka alternatifimiz yok" dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton 2010 Aralık ayında bölgeye yaptığı ziyarette 2014'e kadar Manas Transit Merkezi'ni kapatmayı düşünmediklerini söylemişti. Clinton, Kırgızistan'ın yararına olması durumunda bölgede kalabileceklerini belirtmiş; askeri üste Amerikan askerleri ile yaptığı görüşmede de sonsuza kadar bölgede kalmayacaklarını ifade etmişti.

Rusya'nın Kırgızistan'da bulunan askeri varlığı ise artarak devam ediyor. Rusya'nın Kırgızistan'da başkent Bişkek'in hemen 20 kilometre dışında Kant Askeri Üssü, Issık Kul'da deniz askeri eğitim merkezi ve torpido gelişim merkezi, yine Issık Kul yakınlarında sismik gözlemevi ve Celalabad'da nükleer test gözlemevi bulunuyor. Rusya son olarak askeri varlığını uzun süre garantileyen yeni bir anlaşmayı Bişkek yönetimi ile imzaladı. Rusya bölgede bulunan askeri varlığı için Kırgız yönetimine yıllık 4,5 milyon dolar ödeme yapıyor. (Kaynak: stargazete.com)

ABD, KKTC`yi Muhatap Kabul Etmiş

1 Mart tezkeresine yönelik yürütülen pazarlıklarda ABD`nin KKTC`yi muhatap kabul ettiği ortaya çıktı.

ABD ile o müzakereleri yürüten heyete başkanlık eden Deniz Bölükbaşı`nın kitabındaki bilgiye göre ABD, resmen tanımadığı KKTC için de yazılı duyuru yayımladı.

1 Mart tezkeresine dair, ABD ile müzakereleri yürüten heyete başkanlık eden Deniz Bölükbaşı, bugüne kadar gizli kalmış bir gerçeği daha ortaya çıktı. Bölükbaşı, Dışişleri İskelesi adlı kitabında ilk defa ABD`nin KKTC`yi siyasi muhatap almayı kabul ettiğini açıkladı.
ABD ve Türkiye arasında Akdeniz`e yönelik Deniz Güvenlik Bölgeleri ilan edilmişti. Güvenliği artırmak ve ticari gemiciliği engellememek amacıyla ABD`nin denizcilere duyuru yapılması öngörülüyordu. ABD deniz gücü uçuşlar ve fırlatılacak Tomahavklar öncesinde Havacılar ve Denizciler için Bülten (NOTAM) yayınlayacaktı.

ABD bu NOTAM`ları tanımadığı KKTC için de yayınlamayı kabul etti. Böylece ABD, KKTC`yi ilk defa kağıt üzerinde muhatap aldı.

Bölükbaşı kitabında ABD`nin mühimmat için Agalar Rıhtımını, teçhizat için Mersin limanını, araçlar için İskenderun`u ve ikmal desteği için de Taşucu`nu kullanmasına izin verildiğini anımsatarak ABD`nin 2 uçak gemisi ve 22 savuş gemisinin Kıbrıs açıklarında olduğuna işaret etti.

Bölgede olası çatışmayı önlemek için Deniz Güvenlik Bölgeleri ilan edilirken ABD Deniz Muharip Gücü atış yapmadan veya harekete geçmeden önce havacılara duyuru anlamına gelen NOTAM yayınlayacaktı. İşte ABD`nin tanımadığı KKTC için de bu NOTAMLarı yayınlamayı kabul ettiği ortaya çıktı.

ABD, uyarısını Ercan hava alanının hava trafik birimlerine de iletmeyi kabul etmişti. Böylece ABD, KKTC`yi ilk defa siyasi muhatap olarak kabul ediyordu. Bölükbaşı, Türkiye`nin Kıbrıs politikasındaki değişimi ve Annan Planı müzakere süreci ile ilgili de KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş`ın Türk heyetine küstüğünü, Uğur Ziyal-Baki İlkin ve Ertuğrul Apakan arasındaki görüş farklılıklarının sürece yansıdığını belirtiyor.


GARANTÖRLÜK OYUN
Bölükbaşı`na göre Lahey`deki Adalet Sarayı`ndaki Kıbrıs müzakerelerinde BM Genel Sekreteri`nin Özel Temsilcisi Alvaro de Soto`nun son anda Türk tarafına "kazık atmak" istediği ortaya çıktı. Annan Planı`nın 1960 Garanti ve İttifak Anlaşması`na uyarlanması sırasında Türkiye`nin garantörlük hakkının sadece Kıbrıs Türk tarafı ile sınırlanması için De Soto`nun son anda metne bir dipnot eklediği tespit edildi.

Bölükbaşı, De Soto`nun bu çabası için kitabında "Son anda fark edilen bu sahtekarlık düzeltilmiş, bu dipnot metinden çıkartılmıştır" dedi.(Kaynak: beyazgazete.com)


Özbekistan Tacikistan’a doğalgazı zamlı satacak

Özbekistan, yılın üçüncü çeyreğinden başlayarak Tacikistan’a satacağı doğalgaz fiyatını bin metreküp için 249 dolardan 284 dolara çıkarıyor. Taciktransgaz’dan basına yapılan açıklamada, Özbekistan’da doğalgaz taşımacılığı ve dağıtımı yapan Uztransgaz işletmesinin, yılın üçüncü çeyreğinden başlayarak Tacikistan’a sattığı doğalgazın bin metreküp fiyatını 35 dolara arttırarak, yılın ikinci çeyreğinde anlaştıkları 249 dolardan 284 dolara çıkaracağı kaydedildi. Açıklamada, yılın her çeyreğinde doğalgaz fiyatının taraflar arasında yeniden belirleneceği belirtildi. (Kaynak: yenicaggazetesi.com.tr)



Rasat uzayda

Türkiye'nin tamamen kendi uzmanları ve yerli kaynaklarıyla ürettiği ilk yer gözlem araştırma uydusu RASAT, saatler 10.12'yi gösterirken uzaya fırlatıldı. RASAT'tan ilk sinyaller, saat 11.50'de TÜBİTAK-UZAY'ın Ankara tesislerindeki istasyonundan başarıyla alındı.

BİR GÖZÜMÜZ ARTIK UZAYDA

TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY) tarafından, DPT tarafından sağlanan kaynakla Türkiye'de tasarlanıp üretilen ilk yer gözlem uydusu RASAT, Rusya Federasyonu'nun Kazakistan sınırındaki Orenburg bölgesinde bulunan Yasny Fırlatma Üssü'nden Dnepr fırlatma aracıyla uzaya gönderildi. Dnepr fırlatma aracında RASAT ile birlikte Nijerya, Ukrayna, İtalya ve ABD'ye ait toplam 7 uydu bulunuyordu. Fırlatma, bu fırlatma aracının 17. ticari fırlatması oldu.

SAAT 10.12'DE FIRLATILDI

TÜBİTAK UZAY Müdürü Dr. Uğur Murat Leloğlu, fırlatma sürecine ilişkin tüm bilgileri düzenlediği toplantıda katılımcılarla an be an paylaştı. Toplantıda Yassny Fırlatma Üssü'ndeki Türk ekiple iletişim kuruldu. Türkiye saati ile 10.12'de başlayan fırlatmadan 969 saniye sonra RASAT, dünyadan 687 km yükseklikteki hedef yörüngesine başarıyla yerleştirildi. RASAT'tan ilk sinyaller, TÜBİTAK UZAY'ın Ankara'daki tesislerinde bulunan yer istasyonundan 11.50'de başarıyla alındı.

ANKARA ANKARA, ORADA MISIN?

15 gün sürecek devreye alma aşaması içinde RASAT'a gerekli yazılımların yüklenmesi, modüllerin ve uydunun test edilmesi ve uydunun çekeceği ilk görüntülerin Yer'e indirilmesi planlanıyor. Bu amaçla TÜBİTAK UZAY'ın Ankara'daki tesisleri ile Norveç'te bulunan Andoya yer istasyonları kullanılacak. RASAT'ta başlıca yerli modül olarak BİLGE (bilgisayar) ve üzerinde çalışan uçuş yazılımı, GEZGİN (görüntü işleme modülü) ve TREKS (x-bandı haberleşme modülü) bulunuyor.

7.5 metre siyah beyaz, 15 metre çok bantlı görüntüleme yeteneğine sahip, yaklaşık 100 kilogram ağırlığındaki RASAT

yörüngeye başarılı şekilde yerleştirildi. RASAT'tan elde edilecek uydu görüntüleri, şehir bölge planlama, ormancılık, tarım, afet yönetimi ve benzeri amaçlarla kullanılacak.

Ağırlık: 93 kgYörünge: 700 km'de dairesel, güneşe eşzamanlıYönelim kontrolü: 3 eksen kontrollüYörünge süresi: 98.8 dakikaEkvator geçişi yerel zamanı: 10:30Tahmini ömür: 3 yıl

Türkmenler Kavun Bayramını Kutladı (Dakika Haber)

Dünyanın en tatlı kavunlarının yetiştiği ülkelerden birisi olan Türkmenistan'da ''Kavun Bayramı'' renkli görüntülerle kutlandı. Bayrama katılım üst seviyede oldu.

Aşkabat'ta, Ruhname Parkındaki festivale üst düzey yöneticilerle birlikte diplomatik misyon şefleri, yabancı konuklar ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Bu sene 18'si düzenlenen Kavun Bayramı etkinliklerine, ülkenin 5 eyaletinden gelen kavun yetiştiricileri, açtıkları stantlarda ziyaretçilere çeşitli kavunları ve kavun mamullerini sundu.

Festivale, Aşkabat halkı büyük ilgi gösterirken, vatandaşlar kavundan elde edilen mamullerin tadına baktı. Festivalde çocuklar da karpuz toplar ile fıskiyeli alanda doyasıya eğlendi.

Ruhname parkındaki gösteri alanındaki konser, Devlet Başkanı Gurbangulı Berdimuhamedov'un çiftçilere gönderdiği tebrik mesajının okunmasıyla başladı. Türkmen kavununu ''cennet meyvesi'' olarak nitelendiren Berdimuhamedov, kavun yetiştiricilerine yeni kavun çeşitlerini yetiştirmeleri için bütün şartların oluşturulacağını bildirdi.

Kutlamalarda, halkoyunları ekipleri gösteriler sunarken, güreş müsabakaları düzenlendi, akrobatik gösteriler yapıldı.

Daha sonra, çiftçiler arasında düzenlenen yarışmada dereceye girenlere ödülleri verildi. Törende, ülkenin tanınmış sanatçıları da sahne aldı.

Yaz meyvesi olan kavunun, Türkmenler arasında önemli bir yeri bulunuyor. Yaklaşık 400 kavun çeşidinin yetiştiği ülkede, kavun şarkılara, türkülere ve kitaplara konu oluyor.

Ülkenin en tatlı kavunları Tecen bölgesinde yetişiyor. Bal tadında olan 'Vaharman' kavunlarından, geçmişte şeker yerine kullanılan 'kak' ve 'sök' mamulleri elde ediliyor.

Ağırlıkları 10 ile 20 kilo arasında olan Türkmen kavunları, sıcak yaz aylarında aşırı tatlı olmalarından dolayı çatlayabiliyor ve kokusu yüzlerce metre uzaktan alınabiliyor. (Kaynak: medyarazzi.com)