11 Ocak 2013 Cuma

Videolar

 
 
 
 
 

 
 
TürKev - Boston Videoları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Afyonkarahisar, Ali Sinkay Videolari
 
 
 
 
 
 
Emin A. Turan Videos, TurKev Boston
 
 
 
 
 
 
Muhtelif Proje Videoları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

14 Ocak 2012 Cumartesi

Uğurlar Ola Koca Türk! Bu milllet verdiğin hizmetler için sana minnettardır,
minnettar kalacaktır. Toprağın bol, mekanın cennet ol
sun!
Seni Seviyoruz.

TürkBirDev HABER, 13 Ocak 2012



Türk Milleti Değerli bir Evladını Kaybetti; Başımız Sağolsun

İDEALLERİ, KKTC TOPRAKLARINDA EBEDİYEN YAŞAYACAKTIR

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: Bıraktığı en büyük miras Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir

Sayın Denktaşın kaybı, sadece Kıbrıs Türklerinin değil, tüm Türk Milletinin kaybıdır. Milletimiz gerçek bir kahramanını yitirmiştir. Halkının haklı davasına adanmış bir ömrün geriye bıraktığı en büyük miras şüphesiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir. Kıbrıs Türk halkının bu mirasa sahip çıkarak, Kıbrısta adil ve kalıcı barışın tesisine yönelik yarım asırlık mücadelesinde başarıya ulaşması, merhum Denktaşın aziz hatırasını yaşatacak en önemli kazanım olacaktır. Kıbrıs Türk halkı, bu onurlu mücadelesinde, anavatan Türkiyeyi her zaman yanında bulacaktır.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin bu elim gününde, merhum Cumhurbaşkanı Denktaşa Allahtan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere, tüm Kıbrıslı Türk kardeşlerimize ve Türk Milletine başsağlığı ve sabır dilerim. Ruhu şad olsun.

Başbakan Erdoğan: İdealleri, KKTC topraklarında ebediyen yaşayacaktır

Kıbrıs Türklerinin yetiştirdiği değerli devlet adamı Denktaşın vefatı, sadece KKTCde değil, Türkiyede de derin bir hüzne yol açmıştır.Türk milletinin gönlünde müstesna bir yere sahip olan merhum Denktaşın idealleri, uğruna hayatını vakfettiği KKTC topraklarında ebediyen yaşayacaktır.Bu kederli günde KKTCdeki kardeşlerimizin acılarını Türkiye olarak yürekten paylaşıyoruz.Merhum Denktaşa Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına, Kıbrıs Türklerine ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu: Bir tarih daha göçmüştür

Bir tarih daha göçmüştür. Kıbrıs Türk halkının ve Türklük dünyasının başı sağolsun. Sadece Kıbrıs Türkü değil Türklük dünyası bir liderini kaybetmiştir. Yaslı aileye başsağlığı diliyorum.Elbette Kıbrıs Türk halkı Baba Denktaşı unutacak değildir. Kıbrıs Türkünün nerelerden nerelere geldiğini Sayın Denktaşın kitapları okunduğu takdirde, yetişen gençlerimiz de iyi anlayacaklardır. Nerelereden nerelere ve ne mücadeleler verilerek kimlerle gelindiğini elbette tarih yazacaktır.

İşte bu tarihi zaman limiti içerisinde en önemli aktörlerden birisi Sayın Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaştır.

TBMM Başkanı Çiçek: Yeri hiçbir zaman doldurulamayacak

Merhum Denktaş, sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin değil bütün Türk milleti için önemli bir değerdir. Merhum Denktaş, milletimizin Kıbrıs davasını her zaman çilesini çekmiş büyük bir vatansever, eşsiz bir devlet adamı ve yeri doldurulamaz bir şahsiyettir. Yaşadığı sürece Kıbrıs Türkünün varlığı ve bağımsızlığı için hayatını ortaya koymuş ve tüm ömrünü Kıbrıs davasına vakfetmiştir. Yeri hiçbir zaman doldurulamayacak ancak hatırası Türk milleti tarafından daima yaşatılacaktır.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: Unutulmayacak hizmetler verdi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurucu cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaşı kaybettik. Kendisi özellikle Kıbrıs Türklerinin baskı politikalarına karşı yürüttüğü onurlu mücadelede oynadığı rol ile unutulmayacak hizmetler verdi. Kıbrıs mücahitleri ve Türk Halkı onun aziz hatırasını asla unutmayacak. Kendisine Allahtan rahmet, geride bıraktıklarına başsağlığı diliyorum. Hepimizin başı sağolsun ifadelerine yer verdi.

Başbakan Yardımcı Arınç: Büyük bir liderdi

O, görmezden gelinen, yok sayılmak istenen bir halkın varlık mücadelesini veren büyük bir liderdi. Milletimiz büyük ve yiğit bir evladını kaybetmiştir. Kendisini, verdiği büyük mücadelesinden dolayı daima saygı ve rahmetle anacağız. Milletimizin başı sağolsun. Mekanı cennet olsun.

9. Cumhurbaşkanı Demirel: Kıbrıs davasının kahramanıdır

Türk dünyası, milletimiz, Kuzey Kıbrıstaki soydaşlarımız, çok büyük bir evlatlarını kaybetmişlerdir. Allah rahmet eylesin. 50 seneyi aşan bir mücadelede kendisiyle beraber olduk. Yiğit, yürekli, inandığı davaya sadakatle bağlı bir devlet ve siyaset adamıydı. Kendisi, Kıbrıs davasının kahramanıdır. Hizmetleri unutulmayacaktır.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ: Türk milleti onu hayır ve dua ile yadedecek

Türkiye ve KKTC ve Türk milleti Sayın Denktaşı ve onun Kıbrıs davası ve vatanı milleti, bağımsızlığı onuru ve haysiyeti için verdiği mücadeleyi ve elde ettiği başarıları hiçbir zaman unutmayacak. Kendisini her zaman hayır ve dua ile yadedecektir. Ve kurduğu KKTCye onun idealleri doğrultusunda sahip çıkmaya devam edecektir.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Büyük üzüntüsü içindeyiz

KKTCnin kuruluşunda büyük emeği olan bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin lideri ve KKTCnin bugüne gelmesine en büyük katkıyı yapan kurucu devlet başkanı Rauf Denktaşı kaybetmenin büyük üzüntüsü içindeyiz. Anısı önünde her zaman saygıyla eğileceğimiz, büyük devlet adamı Rauf Denktaşa rahmet, Denktaş ailesi, KKTC halkı ve Türk dünyasına başsağlığı diliyorum.

Prof. Dr. Mümtaz Soysal: Tutumu herkese örnek olacak kadar eşsizdi

Her şeyden önce insandı. Bırakın Türkiye için yaptıklarını, Kıbrıs için yaptıklarını, büyük bir insan ve kahramandı. Tutumu herkese örnek olacak kadar eşsizdi.

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal: Tarih onu haklı çıkardı

Türkiye ve bölgenin önemli bir insanını kaybettik.Bir hukukçu olarak başladığı siyasi kariyerini buralara kadar getirdi. Çok büyük acılar çekti. Büyük suçlamalara maruz kaldı. Ancak tarih onun konumunu haklı çıkartacak şekilde istikamet etti. Siyasi karalığı ve derinliği tartışma götürmezdi. Neşeli, şakacı ve çevresiyle fevkalede ilişkiler kuran sıradışı bir insandı.

KKTC Eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat: Kıbrıs Türk tarihi ile bütünleşmişti

Tarihi bir kişiydi. Kıbrıs Türkünün tarihinde çok önemli ve büyük roller üstlenmişti. Kıbrıs Türk Tarihi ile neredeyse bütünleşmişti. Kendisini kaybetmek tabiki büyük bir boşluk yaratıyor. Bu boşluğu doldurmak için çok çalışmak gerekecek. Hepimizin başı sağolsun.

DSP Genel Başkanı Masum Türker, KKTCnin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın vefatına ilişkin, KKTC ve Türkiye için büyük kayıptır, Allah rahmet eylesin dedi.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay: Kıbrıslı Türklerin haklı davalarını yılmadan savundu

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Rauf Denktaşı bu akşam kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Kıbrıs Türklerinin haklı davalarını yıllarca yılmadan ve yorulmadan savunagelmiş ve Kıbrıs mücadelesinin unutulmayacak ismi olan sayın Denktaşa Allahtan rahmet, Kıbrıs Türklerine, ailesine ve milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Kaynak : posta.com.tr

Davaya adanmış bir ömür

27 Ocak 1924'de Baf'da dünyaya gelen Rauf Denktaş'ın ömrü, egemenlik ve varoluş mücadelesiyle geçti.

Kıbrıs tarihine damgasını vuran Denktaş, Türk dünyasının önemli liderleri arasında yerini aldı.

Ömrünün son dakikalarına kadar devletin varlığını vurgulayan ve Kıbrıs Türklerine sürekli, ''Devlete ve bağımsızlığa sahip çıkın, anavatan Türkiye'ye güvenin'' çağrısı yapan Denktaş, Kıbrıs Türklerinin eşit egemen hakkından, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden ve Türk askerinin adadaki varlığından taviz vermedi. KKTC'nin kurucu cumhurbaşkanı Denktaş, hasta yatağında dahi devleti düşündü.

Son anlarında bile Kıbrıs Rum tarafına ''Burası bağımsız bir cumhuriyettir'' diye seslenen Denktaş, 23 Aralık 2011'de, hayatının ele alındığı bir etkinliğe gönderdiği mesajda, ''Mücadelenin yeni nesle anlatılması herkesin vatan borcu'' demişti.

Rauf Denktaş, hayatının anlatıldığı belgesel sonrasında, ekrandan yaptığı konuşmada, 197 günlük hastalık sürecinde kendisini arayıp destek olan, kendisi için dua eden herkese teşekkür ederek, Kıbrıs Türk halkının sevgisinden moral bulduğunu, motivasyonunun arttığını söylemişti.

Kıbrıs Türk halkına, devletine sahip çıkması için çağrıda bulunan Rauf Denktaş, ''Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır'' demişti.

Kıbrıs Türk halkını kurtarmak için verilen mücadelenin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Denktaş, bu mücadelenin yeni nesillere anlatılmasının herkesin vatan borcu olduğunu ifade etmişti.

''Bağımsızlıktan asla vazgeçmeyin''

Kıbrıs Türk halkının, geleceğe bakarak, geçmişte yaşananların bir daha olmaması için dik durması, Türklüğüyle gurur duyarak, Atatürk ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini vurgulayan Denktaş, ''Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Bağımsızlığınızdan asla vazgeçmeyin'' demişti.

Müzakere masasında bunların bilinciyle oturulması gerektiğini, Maraş, Güzelyurt ve Karpaz yarımadası konusunda asla taviz verilmemesi gerektiğini dile getiren Denktaş, ''Karpaz stratejik bakımdan çok önemli bir bölge. Asla taviz verilmeyeceğini herkesin bilmesi gerek'' ifadesini kullanmıştı.

''Kimse bizi bu yurttan, vatandan mahrum edemez'' diyen Denktaş, Kıbrıs Türk halkının Anavatan Türkiye'ye güvenmesini istemişti.

''Anavatana gelecek her zarar, bize de zarar verecektir'' ifadesini kullanan Denktaş, Kıbrıs Türk halkının kimseye muhtaç olmadan yaşama, her zorluğun üzerinden gelecek gücü olduğunu kaydetmişti

Denktaş, KKTC Devleti'nin bir evlat gibi olduğunu, bu evladı yaşatmak gerektiğini, ona zarar vermeye çalışan herkese ''dur'' demenin tüm Kıbrıslı Türklerin görevi olduğunu vurgulamıştı.

Egemenlikten milim geri adım atmadı

Ömrünü Kıbrıs davasına adayan KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, yıllardır devam eden Kıbrıs müzakerelerinde bıkıp usanmadan, Kıbrıs Türklerinin haklarını savundu.

Müzakereci kişiliğiyle rakiplerini yıldıran Denktaş, 1968'de eski Rum lider Glafkos Klerides ile başladığı Kıbrıs müzakerelerinde, egemenlikten bir milim dahi geri adım atmadı.

Müzakerelerde en gergin anlarda yaptığı esprilerle ortamı yumşatan Denktaş, bıkıp usanmayan tavrı ile rakiplerini yıldırdı. Eski Rum lider Tasos Papadopulos ile eski ABD'nin Kıbrıs Özel Koordinatörü Richard Holbrooke, BM Genel Sekreteri'nin eski Kıbıs Özel Danışmanı Alvar De Soto da Denktaş'ın müzakereciliğinden nasibini alanlar arasındaydı.

Denktaş'ın oğlu ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, babasının davasına olan bağlılığını anlatırken, ''Davasına yönelik tehdide karşı sert ama kendi içinde yumuşak, sevecen, esprili, şefkatli bir baba'' ifadesini kullandı.

Serdar Denktaş, 23 Aralık 2011'de Rauf Denktaş'ın hayatının ele alındığı etkinlikte yaptığı konuşmada, babasını tüm yönleriyle anlatmıştı.

Denktaş, ''Bir evlat için babasını anlatmasının normal koşullarda çok zor olmaması gerek. Ancak bu baba Denktaş ise bu babanın evlatlarının sayısı önceleri yüz binlere, zaman geçtikçe milyonlara ulaşıyorsa böyle bir babayı anlatmak o derecede zorlaşıyor'' demişti.

Annesini küçük yaşta kaybeden babasının, dedesi Hakim Raif Efendi'nin disiplini, onun ve arkadaşlarının milliyetçi söylemleri arasında büyümüş birisi olduğuna dikkati çeken Serdar Denktaş, Rauf Denktaş'ın çok genç yaşta babasını kaybettiğinde kendisini büyük bir yalnızlığın içinde bulduğunu, buna rağmen büyürken edindiği mücadeleci disiplin sayesinde, zor koşullarda yaşamını sürdürerek, İngiltere'de 2. Dünya Savaşı yıllarında avukatlık tahsilini tamamlayarak ülkesine döndüğünü anlatmıştı.

Babasının geçmişinden hiç kopmadığını, ninelerinin, daha doğduğu gün kucağına vererek ''nişanlındır'' dedikleri annesiyle hayatını birleştirdiğini dile getiren Serdar Denktaş, şöyle konuşmuştu: ''Annemle babamın sonradan üçünü kaybettiği 6 çocukları olmuş. Her birinin ayrı bir hikayesiyle. Her birinin ayrı ayrı sevinci ve üzüntüsüyle tanışmış. Oğlu Münir'i kendisi yurt dışında bir toplantıdayken bademcik ameliyatı esnasında kaybetmiş, cenazesine dahi yetişememiş. Küçük kızının rahatsızlığını gidermek için uğraş verirken sırf annemi rahatlatmak adına gitmedik yer bırakmamış. Kıbrıs sorununun yine çok kızışmış olduğu bir anda 35 yaşına varmış büyük oğlunu bir trafik kazasında kaybedince içten yıkılan, ama sürdürdüğü dava nedeniyle bunu dışa yansıtmadan dik durmayı başaran olağanüstü bir insan.''

''Bizi, onun binlerce çocuğundan biri olarak büyüttü''

Babasının evde harcadığı zamanın çok olmadığını, herhangi bir babanın yapacağı gibi kendi çocuklarının dertleriyle, sorunlarıyla, dersleriyle birebir ilgilenemediğini dile getiren Serdar Denktaş, şöyle devam etmişti:

''Hepimiz için sığınılacak bir liman oldu başımız sıkıştığı anda. Lider çocuğuyuz diye arkadaşlarımızdan farklı bir duygu içerisine girmemizi sağlayacak tek bir davranışı olmadı. Bizi onun binlerce çocuğundan biri olarak büyüttü. Varlığı bize her zaman güç verdi ama asla şımartmadı. Küçük yaştan itibaren biliyorduk ki birine bir haksızlık yapsak babamdan azar işiteceğiz. Hakkımızı korumazsak gelip bizim adımıza hakkımızı korumayacağını da bildik hep.''

Babadan ilk tokat

Babasıyla ilgili bazı çocukluk anılarını da anlatan Serdar Denktaş, babasından ilk ve tek tokadı okuldan bir öğretmeninden şikayet mektubu gelince yediğini aktarmıştı.

Serdar Denktaş, babası Rauf Denktaş'ın en büyük üzüntüsünün gençlerin devlete sahip çıkmaması olduğunu vurgulamıştı.

Papadopulos, Denktaş'ın fotoğraf çekmesine kızıyor

Denktaş'ın esprili bir kişiliğe sahip olduğunu, sıkıntılarından sıyrılmak için fotoğraf çektiğini anımsatan Serdar Denktaş, şöyle demişti:

''Ara bölgede Annan Planı tartışmalarının gergin ortamında görüşmeler devam ederken havanın çok sertleştiği bir anda verilen ara esnasında cebinden küçük kamerasını çıkartarak (eski Rum yönetimi lideri Tasos) Papadopulos'un fotoğrafını çekti. Papadopulos, hiç beklemediğimiz bir şekilde itiraz etti fotoğrafının çekilmesine. Biz donmuş durumdaydık. Böyle bir tepki beklemiyorduk çünkü. 'Niye' diye sordu Denktaş. 'Ben eski inançları olan birisiyim' dedi Papadopulos. 'Resmim çekildiğinde ruhumun kameraya hapsedildiğini düşünürüm' dedi. Babamdan cevap gecikmedi. 'Ne yalancısın, seni sigara içerken çektim, karından korktuğun için çekmemi istemedin ama onu da itiraf etmeye korkuyorsun' deyince Papadopulos dahil hepimiz gülmeye başladık. O gerginlik içerisinde (dönemin BM Genel Sekreteri'nin Kıbıs Özel Danışmanı Alvaro) De Soto'nun şaşkın bakışlarını unutmak mümkün değil. Az önce fırsat bulsa birbirini dövecek iki ekip hep birlikte kahkaha atmaktaydı. Bu durum, olayı izleyen yabancıların kolay kolay anlayabileceği bir şey değildi. Tüm yabancı gözlemciler, Denktaş'ın bu tür tavırlarıyla ilgili bilgi sahibi olmasına rağmen, benzeri olayları her yaşadıklarında hayret ve takdirlerini gizlemeyi hiç başaramamışlardı.

(ABD'nin eski Kıbrıs Özel Koordinatörü Rıchard) Holbrooke'un, özel temsilci olarak adaya ilk ziyareti olacaktı. Ünü adaya kendisinden önce gelmişti. Karşısındakini rahatlıkla etki altına alabilen, herkese yukarıdan bakan bir karakteri vardı. Gelen bilgiler Denktaş'ın Holbrooke karşısında zorlanacağı doğrultusundaydı. Nihayet beklenen an geldi ve Holbrooke adaya gelerek Denktaş'ı Cumhurbaşkanlığı'nda ziyaret etti. Ben kendisini Dışişleri Bakanı olarak odaya aldım ve biraz sonra odaya Denktaş girdi. Elinde rulo halinde bir kağıt. İlk hoşbeşten sonra Holbrooke'a dönerek 'tam adınızı alabilir miyim' diye sordu. Holbrooke, tam adını söyleyerek ardından da sebebini öğrenmek istediğini söyledi. Cevap gene ilginçti; 'Bu elimdeki kağıtta bugüne kadar önümden geçen özel temsilcilerin ve genel sekreterlerin adı yazılıdır sırayla. En altına da sizin adınızı yazacağım' diyerek rulo kağıdı açmaya başladı.

O odaya büyük bir hava ile giren Holbrooke, o an çetin bir cevizle karşı karşıya olduğunu anlamış ve zaten kısa bir süre sonra da görevi iade etmişti.''

Rauf Denktaş'ın, gurur duyduğu babası olduğunu vurgulayan Serdar Denktaş, ''Bu Denktaş, Kıbrıslı Türkün dik duruşunun temsilcisi bir Kıbrıslı Türk. Bu Denktaş, işte hepimizin gururu. Gerginliği istediği an yumuşatabilecek kabiliyete sahip, karşısındakinde ister istemez saygı uyandıran, davasına yönelik tehdide karşı sert, ama kendi içinde yumuşak, sevecen, esprili, şefkatli bir baba'' demişti.

''Üç kez ölümden döndü''

Rauf Denktaş'ın geçen yıl 24 Mayıs'ta rahatsızlandığını anımsatan Serdar Denktaş, bu süre içinde babasının üç kez ölümden döndüğünü, direnciyle herkesi defalarca şaşırttığını söylemişti.

Serdar Denktaş, şöyle konuşmuştu:

''Solunum cihazına takılı olduğu günlerde çok zor bir gece geçirmiştik. Sabah erken saatlerde odasına girdiğimde ağzında solunum boruları ile dimdik otururken kendisini gördüğümde parlayan gözlerle yüzüme bakarak 'bunu da yendim' der gibiydi. En halsiz halinde 'Hristofyas ile Eroğlu bugün görüştü, sonucunu öğrenmek ister misin' diye sorduğumda nasıl bir anda canlandığını gördüm. Ankara'da olduğumuz günlerde sıkıldığını görünce 'ne yapmak istersin' diye sordum. 'Burası da vatan orası da vatan. Ama memleketime gitmek isterim' dediğinde bunu bir an önce yapmamız gerektiğine inandım. Bugün çok şükür kendi evinde, kah masasında kah oturma odasında torunları ile sevenleri ile konuşuyor ve yine esprilerini yapıyor.''

Babasının, ''Hz. azraili gücendirdim herhalde çoktandır uğramıyor'' diyerek, haftada bir gün bölgeleri gezmek istediğini belirten Serdar Denktaş, ''Bunun için Allah'a şükrediyoruz. Onun yaşadığı her gün bizim için Allah'ın bir lütfu, bir hediyesidir'' diye konuşmuştu. (Kaynak: kanalabaher.com) AA

2 Ocak 2012 Pazartesi

Başkent Astana’daki Yesil Nehri kıyısında hazırlanan havai fişek gösterisi


TürkBirDev HABER, 1 Ocak 2012


Siz değerli arkadaşlarımızın yeni yılını candan kutlar, 2012'de sağlık, mutluluk VE TürkBirDev olmak yolunda başarılarıMızın devamını dileriz.

Sefer Özdemir


HABER BAŞLIKLARI

- Bakü, adeta binbir gece masallarındaki kentlere döndü.

- Azerbaycan, yeni yılı Hazar Denizi kıyısında karşıladı

- 2011'i geride bırakan Kazakistan, yeni yılı coşkuyla karşıladı

- Kazakistan Başbakanı Masimov'dan Türkçe yeni yıl mesajı

- Kırgızistan'da Yeni Yıl Çoşkusu

- Bişkek’te Yeni Yıl Programı

- Eroğlu, yeni yıl dolayısıyla yaptığı 2011 yılı durum değerlendirmesi

- Kerimov’dan 10 bin çocuğa yeni yıl hediyesi

- Gül'den yılbaşı mesajı: "2012 zor bir yıl olacak"

- Türkmenistan, yeni yıla coşkuyla girdi


HABER AYRINTI:

http://www.facebook.com/groups/TurkBirDevTT/?ref=ts

http://www.turkbirdev.org

Azerbaycan'ın başkenti Bakü renklendi. Yeni yıl ışıklandırmalarıyla dikkat çeken Bakü, adeta binbir gece masallarındaki kentlere döndü.

Bakü kent merkezi son 3 yılda hızlı değişim yaşadı.

Aslına uygun restore edilen binalar ışıklandırıldı.

Yeni yılın yaklaşması bu ışıltıyı daha da artırdı.

Işıl ışıl kentte, alışveriş merkezleri ile dükkanlar akşamları da yoğun...

Parklar ve meydanlardaki ışıltıya Azerbaycan'da Şahta baba olarak adlandırılan Noel Babalar ve kar kızlar da katıldı.

İnanışa göre Kar kız, Şahta babanın torunu...

Bembeyaz kıyafetiyle meleği sembolize ediyor...

Yeni yılın sembolü Şahta baba ile kar kızlara ilgi yoğun...

Azerbaycan'da yeni yıl bayram olarak kutlanıyor. Beş gün tatil yapılıyor.

(Kaynak: trtturk.com.tr)


Azerbaycan, yeni yılı Hazar Denizi kıyısında karşıladı

Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yeni yıl kutlamalarının adresi Hazar Denizi kıyısındaki park oldu. Parka toplanan 7'den 70'e Bakü halkı, 2012'nin girmesi ile başlayan havai fişek gösterisini izledi. Parka toplananlar hatıra fotoğrafı çektirirken, gençler de dans ederek eğlendi. Hazar kıyısındaki parkta yeni yıl süsleri ve ışıklandırmalar ise renkli görüntüler oluşturdu. 31 Aralık'ta Dünya Azerbaycanlılar Dayanışma Günü'nün kutlandığı Azerbaycan'da yeni yıla girilmesiyle birlikte coşku bir kat daha arttı. On binlerce kişi, saatlerin 00.00'ı göstermesiyle Hazar kıyısındaki Milli Park'ta gerçekleştirilen havai fişek gösterilerini izledi. (Kaynak: skyturk.net)


2011'i geride bırakan Kazakistan, yeni yılı coşkuyla karşıladı.

Başkent Astana’daki Yesil Nehri kıyısında hazırlanan havai fişek gösterisi de ilgiyle izlendi. Astana'da bu yıl ani sıcaklık değişikliklerinden dolayı buz şehri kurulmayınca, halkın büyük bölümü de yeni yılı evlerinde karşılamayı tercih etti. (Kaynak: f5haber.com)


Kazakistan Başbakanı Masimov'dan Türkçe yeni yıl mesajı


ASTANA- Kazakistan Başbakanı Karim Masimov, 2012 yılı dolayısıyla dört dilde kutlama mesajı yayınladı

Kazakistan Başbakanı Karim Masimov, 2012 yılı dolayısıyla dört dilde kutlama mesajı yayınladı.Kazakistan Başbakanı Karim Masimov, twitter hesabından; Kazakça, Rusça, Türkçe ve Arapça yayınladığı mesajında halkın yeni yılını kutladı. Başbakan Massimov Türkçe mesajında,' Herkesi gelmekte olan yeni yılınızla kutluyorum! Mutluluk, iyi şanslar ve sağlık dilerim.'dedi. Ttwitter'da 25 bin kişinin takip ettiği Başbakan Masimov, Kurban Bayramı'nda da Türkçe kutlama yayınlamıştı. (Kaynak: medya73.com)


Kırgızistan'da Yeni Yıl Çoşkusu

Kırgızistan, yeni yıla büyük bir coşkuyla girdi.

Kırgızistan, yeni yıla büyük bir coşkuyla girdi.

Saatlerin 00.00'ı göstermesiyle birlikte başkent Bişkek'teki Ala-Too Meydanı'nda havai fişek gösterileri yapıldı. Dakikalarca süren havai fişek gösterileri, vatandaşların büyük beğenisini toplarken, insanlar sokaklarda sevinç çığlıkları attı.

Noel Baba ve Noel Anne kılığına giren iki kişi, dünya halklarının yeni yılını kutlarken ve herkese sağlık, mutluluk ve barış diledi. Kırgızistan'da yeni yıl etkinliklerinin gece boyunca devam edecek.


Bişkek’te Yeni Yıl Programı


Bişkek’te Belediye Başkanı İsa Ömürkulov’un katılımıyla yeni yıl programı gerçekleşti.

Yeni yıl arifesinde Bişkek belediyesi tarafından düzenlenen geleneksel faaliyet, Maldıbayev adını taşıyan Opera ve Bale Tiyatrosu’nda yapıldı.

Bayram faaliyetinde “Kırgızistan çocukları” yaratıcılk şehir merkezi topluluğu ve “Taberik” çocuk müzik tiyatrosu “Altın sandık” yeni yıl masalı temsili ile katıldı.

Ömürkulov, Bişkek sakinlerini yeni yılı ile kutladı ve herkese mutlu bir yeni yıl bayramı diledi. (Kaynak: kabar.kg/tur/)


Eroğlu, yeni yıl dolayısıyla yaptığı 2011 yılı durum değerlendirmesi

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, yeni yıl dolayısıyla yaptığı 2011 yılı durum değerlendirmesinde, umudunun özellikle yürütmenin seçimi ve mülkiyet konularında Rum tarafının 2012 yılı başında Birleşmiş Milletler (BM) parametreleri içerisine geri dönmesi ve uzlaşmacı şekilde davranması olduğunu söyledi.

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, yeni yıl dolayısıyla yaptığı 2011 yılı durum değerlendirmesinde, umudunun özellikle yürütmenin seçimi ve mülkiyet konularında Rum tarafının 2012 yılı başında Birleşmiş Milletler (BM) parametreleri içerisine geri dönmesi ve uzlaşmacı şekilde davranması olduğunu söyledi. Eroğlu, "Artık tüm aktörler, bu sorunun en erken zamanda çözülmesini ve müzakerelerin ucu açık şekilde devam edilemeyeceğini belirtiyor." dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, yeni yıl dolayısıyla yayımladığı mesajda, sağlık ve mutluluk dileklerinde bulundu ve "22 - 24 Ocak tarihleri arasında New York yakınlarındaki Green Tree'de Kıbrıs konusunda gerçekleştirilecek zirve öncesinde sizlere yeniden hitap edeceğim ancak yeni yıl vesilesi ile kısa bir durum değerlendirmesi yapmakta fayda görüyorum" ifadelerini kullandı.

2011 yılına müzakere sürecinde BM Genel Sekreteri başkanlığında yapılan ve kendilerinin önerileriyle ortaya çıkan üçlü zirve toplantılarıyla girdiklerini anımsatan Eroğlu, "Önemli bir kalp ameliyatı geçirmeme rağmen Ocak'ta yapılan Cenevre zirvesine de en iyi şekilde hazırlanarak katıldık. 2011 yılında biri Temmuz diğeri ise Ekim ayında olmak üzere üç tane üçlü zirve görüşmesi yapılmış ve müzakere süreci ileriye taşınmıştır" diye devam etti.

"TÜM AKTÖRLER SÖYLÜYOR"

"Umudum özellikle yürütmenin seçimi ve mülkiyet konularında Rum tarafının 2012 yılı başında BM parametreleri içerisine geri dönmesi ve uzlaşmacı şekilde davranmasıdır." diyen Eroğlu, artık tüm aktörlerin bu sorunun en erken zamanda çözülmesini ve müzakerelerin ucu açık şekilde devam edemeyeceğini söylediğini ifade etti.

Eroğlu, bu anlayış ve müzakerelerin Rum tarafının AB dönem başkanlığı öncesinde artık sonuçlanması gerektiği yönündeki yaklaşımın 2011 yılında iyice yerleştiğine işaret ederek, "Önümüzde çok uzun olmayan bir süre vardır ve Genel Sekreter'e verilen söz çerçevesinde bu sorunun çözümüne odaklanmamız gerekmektedir." dedi.

MÜZAKERELERDE ÇÖZÜM İÇİN SONUNA KADAR ZORLAYACAĞIZ

Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafı olarak 2011 yılında neredeyse masadaki tüm konularda sürekli olarak yapıcı öneriler ortaya koyduklarını belirtti. Bu şekilde BM'ye de yardımcı olmaya çalıştıklarını ve bu tavırlarını, önümüzdeki haftalarda da sürdüreceklerini ve bir sonuç alarak Kıbrıs Türk halkının içinde bulunduğu bu belirsizliği ortadan kaldırmak için süreci zorlamaya devam edeceklerini söyleyen Eroğlu, "Biz bu sürecin tutsağı olmak istemiyoruz."sözlerini aktardı.

ANAVATAN TÜRKİYE'DEN GELECEK SU, KKTC'NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK

Anavatan Türkiye ile yakın çalışma içerisinde yeni bir ekonomik işbirliği protokolü imzalanması gerektiğini dile getiren Eroğlu, 2014 yılı Mart ayında Türkiye'den gelecek 75 milyon metreküp suyun, eğer gerekli çalışmaları yapılır, hazırlıklı olunursa Kıbrıs Türkü'nün hatta Ada'nın kaderini olumlu yönde etkileyeceğini belirtti. (Kaynak: sondakika.com)


Kerimov’dan 10 bin çocuğa yeni yıl hediyesi


TAŞKENT - Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, yeni yıl dolayısıyla yardım ve bakıma muhtaç 10 bin 350 çocuğa yeni yıl hediyesi verdi.

Maliyeti cumhurbaşkanı fonundan karşılanan hediyeler uçak ve araçlarla Karakalpakistan Özek Cumhuriyeti ve diğer 11 vilayete gönderildi.

12 ayrı kırtasiye ve tatlı ağırlıklı 14 ayrı yiyecek kaleminden oluşan hediyeler, yeni yıl arifesinde Kerimov'un hediyesi olarak çocuklara takdim edilecek.

Hediyeler daha çok düşük gelirli, yetim ve özürlü çocuklara verilecek. Özel çantalara yerleştirilen hediyelerin dağıtıldığı okullarda törenler düzenlenecek. (Kaynak: cihan haber)

Gül'den yılbaşı mesajı: "2012 zor bir yıl olacak"


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir yeni yıl mesajı yayımlayarak 2012'nin dünyada ekonomik ve siyasi açıdan zor bir yıl olacağını belirterek dayanışmanın her zamankinden daha fazla önem taşıyacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, yeni yıl dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Gül, 2011'in acı olaylar ve güzel gelişmelerle geride kaldığını, umut ve heyecanla yeni bir yılı karşıladıklarını ifade etti.

Gül, yeni yılın millete ve tüm dünyaya barış, huzur, refah getirmesini, insanlığın karşı karşıya bulunduğu sorunların çözüme kavuşturulmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Gül, 2011'in Türkiye açısından yoğun bir gündemle geçtiğini, dünyada ve Türkiye'de önemli gelişmeler yaşandığını ifade etti.

Bölgede başlayan yapısal değişim hareketlerinin, demokrasinin vazgeçilmezliğini bir kez daha ortaya koyarken, dünyanın istikametine de yeni bir şekil verdiğini anlatan Gül, şunları kaydetti:

"Yeni uluslararası düzene geçişin sancılarıyla birlikte, dünyada baş gösteren ekonomik ve siyasi çalkantılar tüm ülkeleri etkilerken, Türkiye, sahip olduğu değer ve kazanımlar sayesinde yoluna emin adımlarla devam etmiştir. Uzun yıllar ihmal edilen reformlar, evrensel değerlerin ışığında hayata geçirilmiştir. Ülkemizin görünürlüğü ve etkisi artmıştır.

Dolayısıyla bugün ekonomisiyle, gerçekleştirdiği dönüşümlerle, ileri standartlarıyla, demokratik rejimiyle, uluslararası alandaki aktif ve yapıcı tutumuyla, yumuşak gücüyle siyasi değeri artan, dünyanın parlayan yıldızı olarak gösterilen bir ülkede yaşamanın haklı gururu içindeyiz. Türkiye'nin yükselen gücü, tüm dünyada ilgiyle ve dikkatle takip edilmektedir. Bu başarı, geçmişten gelen birikimlerin, daima onur duyduğumuz köklü tarihimizin ve büyük bir öz güvenin yansımasından başka bir şey değildir."

-"Öncelikler belli"-

Cumhurbaşkanı Gül, dünyanın içinde bulunduğu sürecin, 2012'nin ekonomik ve siyasi bakımdan zor bir yıl olacağını gözler önüne serdiğini vurgulayarak, "Ülkemizin çevresinde gelişen önemli siyasi olaylar ve çalkantılar dikkate alındığında, 2012'nin Türkiye'yi meşgul eden, yoğun bir yıl olarak geçeceği kanaatindeyim. Bu nedenle enerjimizi, çevremizdeki gelişmeleri ülkemiz açısından olumlu doğrultuda yönlendirmek için harcamamız ve kendi içimizde dayanışma halinde olmamız şüphesiz her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Geleceğin Türkiye için büyük umutlar vaat ettiği inancında olduğunu vurgulayan Gül, Türkiye'nin önümüzdeki süreçteki öncelikleri ve yapması gerekenlerin belli olduğunu ifade etti. Gül, Türkiye'nin dinamizmi ve yakaladığı gelişme ivmesinin yanı sıra bu konuda toplumda büyük bir konsensüsün bulunmasının, bu inancını kuvvetlendirdiğini kaydetti.

Türk ekonomisinin son yıllardaki performansıyla göz doldurduğunun altını çizen Gül, Türkiye'nin bu yönüyle başarılı bir örnek oluşturduğuna işaret etti.

Gül, bununla birlikte aşırı öz güven içerisine girmeden, alınması gereken tedbirlerin bilinciyle hareket edilmesinin önem taşıdığını belirtti.

-Terörle mücadele ve yeni anayasa-

Cumhurbaşkanı Gül, terörle mücadelenin önümüzdeki süreçte de taviz verilmeksizin her alanda sürdürüleceğini vurguladı. Terörle mücadele devam ederken, vicdanlara ters gelen sorunların da öz güvenle çözüme kavuşturulmasının önemli bir zorunluluk olduğuna işaret eden Gül, "Milletimizin birlik ve bütünlüğünün muhafazası, büyük hedeflerimizin gerçekleştirilebilmesinin mihenk taşını oluşturmaktadır" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin başlattığı sivilleşme ve demokratikleşme adımlarının en önemli ayağının yeni bir anayasa olduğunu belirten Gül, 2012 yılında yeni anayasa çalışmalarının nihayete erdirilmesinin halkın genel beklentisi olduğuna dikkati çekti. Gül, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir anayasanın, Türkiye'nin istikrar içinde ilerlemesinin de yolunu açacağını kaydetti.

Türkiye'nin AB'ye üyelik hedefinden hiçbir zaman vazgeçmediğini, daima samimiyetle gayret gösterdiğini anlatan Gül, AB müktesebatına uyum amaçlı reformların 2012 yılında da kararlı şekilde devam ettirileceğini belirtti.

Gül, demokratik standartların, hukuk standartlarının daha da yükseltilmesine, özgürlüklerin daha da genişletilmesini öngören reformlara daima önem ve öncelik verileceğini de ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül, ekim ayında Van'da meydana gelen depremde kaybedilen vatandaşların üzüntüsünün yüreklerinde olduğunu dile getirerek, Van'ın yeniden ayağa kalkması için çalışmaların büyük bir çabayla sürdürüldüğünü anımsattı.

Cumhurbaşkanı Gül, deprem sırasında birbirine ne kadar sıkı bağlarla bağlı olduğunu bir kez daha gösteren milletin, bu sıkıntıları da aşacağını belirtti.

-"Çok çalışır ve inanırsak ulaşamayacağımız hedef yok"-

"Elbette ki Türkiye hiçbir sorunu olmayan bir ülke değildir" ifadesine yer veren Gül, şöyle devam etti:

"Sorunlarımızın farkındayız. Bunları çözmek için güçlü bir irade sergilenmektedir. Bütün kurumlarımız Türkiye'nin daha da gelişmesi, demokratikleşmesi için iş birliği içinde hareket etmektedir. Çok çalışırsak ve başaracağımıza inanırsak ulaşamayacağımız hedef yoktur. Gerekli irade, azim ve cesareti gösterebildiğimiz takdirde, yarının daha güçlü, daha huzurlu, daha müreffeh, bölgesine ve uluslararası sisteme yön veren Türkiye'sini el birliğiyle inşa edeceğimizden şüphe duymuyorum. 2011 yılında kaydettiğimiz ilerlemeler, ülkemizin geleceğinin ne kadar parlak olduğunu gösterir mahiyettedir. Şunu ifade etmek isterim ki önümüzdeki yıllarda, ülkemizin daha güzel başarılara imza attığına şahit olacağız ve millet olarak bunun gururunu hep beraber yaşayacağız.

Yeni bir yıla girerken insanlar, ülkeler ve milletler arasındaki ilişkilerde barışın, huzurun ve güvenin egemen olması, karşılıklı saygı, anlayış ve hoşgörünün düşmanlıklara, nefrete ve ön yargılara galip gelmesini umut ediyorum. Daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye'ye ulaşmak dileğiyle, değerli vatandaşlarımızın yeni yılını tebrik ediyor, selam ve sevgilerimi sunuyorum." (Kaynak: cnnturk.com)


Türkmenistan, yeni yıla coşkuyla girdi


Türkmenistan, 2012'ye ülke genelinde düzenlenen muhteşem yeni yıl kutlama törenleriyle girdi.

Günler öncesinden hazırlıkların başladığı yeni yıl kutlama etkinliklerinin renkli görüntülere sahne olduğu Türkmenistan'da halk, dev çam ağaçlarının dikildiği alanlara akın etti. Ülkedeki 5 vilayette düzenlenen yeni yıl kutlamaları aynı anda canlı verilirken, Türkmen sanatçıları halkı coşturdu.

Yeni yıl öncesinde 5 vilayetteki ak sakallı yaşlılar ve çocuklar Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov ve Türkmen halkının yeni yılını kutladı. Devlet televizyonunda, başkanlık sarayı girişinde bir yeni yıl ağacı önünde görünen Berdimuhammedov da Türkmen halkına seslenerek, mutlu yıllar diledi.

Başkent Aşkabat'taki Anayasa binası önünde düzenlenen kutlamalara binlerce kişi katıldı. Yeni yıla girildiğinde Türkmen milli marşının okunması ve havai fişek gösterisiyle coşku doruk notasına çıktı. (Kaynak: medyarazzi.com)

26 Aralık 2011 Pazartesi

TürkBirDev HABER, 23 Aralık 2011

HABER BAŞLIKLARI

  • - Azerbaycan'dan Fransa'ya sert tepki
  • - Azerbaycan uzaya ilk uydusunu gönderiyor
  • - Kazaklar İMKB'de ışık görmüyor mu!
  • - Kırgızistan'da Başbakanlık görevine Babanov atandı
  • - Kırgızistan'da Azerbaycan'ın 'dayanışma Günü' Kutlandı
  • - KKTC'de Rauf Denktaş için özel gece
  • - Özbekistan, Çin doğal gaz bor hattının üçüncü etabını kuruyor,
  • - Babacan: Türkiye'ye Bakanlar Başarı Görüyor
  • - Türkmenistan Enerji ve Sanayi Bakanı Devlet Başkanlığı İçin Aday Oldu
  • - Doğalgazda büyük oyun; Orta Asya Rus ve Çin kıskacında

HABER AYRINTI:

http://www.facebook.com/groups/TurkBirDevTT/doc/314022955286669/

http://www.turkbirdev.org

Azerbaycan'dan Fransa'ya sert tepki

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Sekreterliği Sorumlu Başkanı Novruz Memmedov, Fransa'da alınan kararın Azerbaycan-Fransa ilişkilerine zarar vereceğini açıkladı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Sekreterliği Dışişlerinden Sorumlu Başkanı Novruz Memmedov, Fransa Parlamentosu'nda kabul edilen 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa tasarısının, Azerbaycan-Fransa ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebileceğini söyledi.

Azerbaycan basınına açıklamada bulunan Memmedov, Fransa Parlamentosunda kabul edilen yasa tasarısının ''adaletsiz'' olduğunu ve ülkenin demokratik imajını etkileyeceğini ifade etti.

Fransa Parlamentosu'nda kabul edilen yasa tasarısının fikir ve düşünce özgürlüğünü de kısıtladığını dile getiren Memmedov, ''Parlamentonun bu kararı Azerbaycan-Fransa ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Bir süre beklemek gerekir. Bizim tarafımızdan gerekli adımlar atılacak'' diye konuştu. (Kaynak: haber7.com)

Azerbaycan uzaya ilk uydusunu gönderiyor

Azerbaycan'ın ilk iletişim uydusunu 2012 yılında uzaya göndereceği bildirildi.

BAKÜ - AA - Azerbaycan devlet haber ajansı AZERTAC'ın haberine göre, İletişim ve Bilişim Teknolojileri Bakanı Ali Abbasov, 2012 yılının Azerbaycan'ın uzay hayatında önemli bir yıl olacağını ve ülkenin ilk iletişim uydusunun uzaya gönderileceğini söyledi.

Yapım çalışmalarına başlanılan uydunun 2012 yılının son çeyreğinde gönderileceğinin altını çizen Abbasov, ikinci uydu için ise projelendirme sürecinin tamamlandığını ve önümüzdeki günlerde ihale açılacağını duyurdu.

Uydunun maliyeti konusunda da bilgi veren Abbasov, projenin toplam değerinin 250 milyon dolar olduğunu ve finansmanının yüzde 85'inin dış krediler, yüzde 15'inin ise devlet bütçesinden karşılanacağını kaydetti.

Abbasov, uydunun ticari boyutunun da olduğu ve 5-7 yıl gibi bir sürede maliyetini karşılayacağını söyledi.

Gönderilecek uydunun sadece yüzde 20'sinin Azerbaycan tarafından kullanılacağının altını çizen Abbasov, uydunun yüzde 40'nın kullanma hakkının Malezya tarafından satın alındığı, kalan hisseler için de diğer ülkelerden teklifler beklediklerini ifade etti.

Uydunun kapasitesinin, İskandinav ülkeleri haricinde bütün Avrupa'yı, Asya kıtasının yarısını ve Kazakistan'ın tamamına yakını kapsayacağı bildirildi. (Kaynak: haberturk.com)

Kazaklar İMKB'de ışık görmüyor mu!

Dünyanın en büyük 17'nci ekonomisiyiz. İstanbul'u finans merkezi yapmaya çalışıyoruz. İMKB birçok fonun gözdesi. Durum böyleyken bölgesel liderliğe oynayan Türkiye'nin borsasında niye bir tane bile yabancı şirket yok! İşte kafa yormaya değer konu. Balkanlar, Ortadoğu ve Avrasya'da çok kârlı şirketler var. Arayış içindeler. New York, Londra gibi gelişmiş borsalar, bu şirketleri kapmak için her tür avantajı sağlıyor.

Peki, İMKB ve SPK ne yapıyor?

Ne yazık ki SPK, İMKB'yi izlemekten bıkmadı.

İMKB de enerjisini olduğu gibi SPK'ya ayırdığından yurtdışında yabancı şirket ziyareti yapmaya pek fırsat bulamıyor. Böylece altın tepsideki balıkları bir bir kaçırıyoruz. Tıpkı Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren Genel Enerji'nin halka açılmak için Londra Borsası'nı tercih etmesi gibi.

Kaçan fırsata iyi bir örnek ise Kazakistan'daki dört mobil operatörden biri olan Kazakcell

(Kcell).

***

Bu şirket Avrasya'da altyapıya 5 milyar dolar yatıran TeliaSonera'nın en önemli operatörü.

Fiyat rekabetine girmiyor. Kişi başına abone geliri 10.7 dolar. Kârlılık oranı yüzde 56. Cirosu, 1 milyar 63 milyon dolar. 16 milyon nüfuslu ülkede 10 milyon aboneye sahip. Cep telefonu penetrasyonunun yüzde 125'e çıktığı ülkede, geniş coğrafyanın zorluklarına rağmen data geliri toplam gelirlerinin yüzde 10'unu geçmiş.

Kcell'in Türkiye için daha başka anlamı var.

Hisselerinin yüzde 51'i Fintur'a, yüzde 49'u Kazak Telekom'a ait. Fintur deyip geçmeyin! Yüzde 41.45 hissesi Turkcell İletişim'in, yüzde 58.55 ise TeliaSonera'nın.

Kazakcell, Türklerin yönettiği, Türklerin yarattığı başarılı bir model.

Avrasya'nın merkezinden çıkıp finans kapitalin göbeğine oturmak istiyor.

***

Bu yolculukta 20 yıl önce bağımsızlığını 17 dakikada tanıdığımız Kazakistan'ın Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in isteği ağır basıyor. Kazak Telekom'da özelleştirme kapsamında geçen mayısta, Fintur'un ortaklarına, "Yüzde 49 hisseyi alıp, bunun yüzde 24'ünü halka açar mısınız" diye öneri getirmiş.

İlk teklifin yapıldığı Turkcell İletişim öneriyi kabul etmemiş. Diğer ortak TeliaSonera ile görüşmeler başlamış, 21 Eylül'de de Telia- Sonera ile Kazak Telekom yüzde 24 artı 1 hisse satışı konusunda ön anlaşma imzalamış. Dün, Kazak Telekom yöneticileri, Telia-Sonera'nın Avrasya Başkanı Tero Kivisaari, Orta Asya Bölgesel CEO'su ve Kcell CEO'su Veysel Aral'la birlikte halka açılma toplantısındaydı.

Şirket, Mayıs 2012'de halka açılacak, yüzde 49'un piyasa değeri

1.5 milyar dolar.

Londra borsasına gidecek diyorlar! Henüz kesinleşen bir şey yok. Diyeceğimiz, vakit var. SPK ve İMKB ne yapıp edip, bu başarılı şirketi Türkiye'ye taşımalı. Almatı'dan edindiğimiz izlenim bu. (Kaynak: sabah.com.tr, Meliha Okur)

Kırgızistan'da Başbakanlık görevine Babanov atandı

Nezir Aliyev - Kırgızistan'da meclis, Sosyal Demokrat Parti, Cumhuriyet, Ar-Namıs ile Ata-Meken partileri tarafından oluşturulan koalisyon hükümetini onaylarken, ülkede Başbakanlık görevine Cumhuriyet Parti lideri Ömürbek Babanov seçildi.

Başbakanı, hükümet yapısını ve programını ve bakanlar kurulunu seçmek için toplanan 120 sandalyeli mecliste yapılan oylamada, Başbakanlık görevine koalisyon partileri tarafından ortak aday gösterilen Cumhuriyet Partisi lideri ve 22 gündür Başbakanlık görevini geçici olarak yürüten Babanov atandı.

Kırgızistan'da hükümeti oluşturan isimler şöyle:

Başbakan Birinci Yardımcısı Aalı Karaşev,

Ekonomi ve yatırım konularından sorumlu Başbakan Yardımcısı Coormart Otorbayev

Sosyal konularından sorumlu Başbakan Yardımcısı Gulnara Asımbekova

Dışişleri Bakanı Ruslan Kazakbayev

İçişleri Bakanı Zarılbek Rısaliyev

Gençler, İş ve Çalışma Bakanı Aliyasbek Alımkulov

Eğitim ve Bilim Bakanı Kanat Sadıkov

Enerji ve Sanayi Bakanı Askar Şadiyev

Ekonomi ve Tekele Karşı Bakanı Temir Sariyev

Sağlık Bakanı Dinara Sagınbayeva

İletişim ve Ulaştırma Bakanı Kalıkbek Sultanov

Adalet Bakanı Almambet Şikmamatov

Sosyal Kalkınma Bakanı Ravşan Sabirov

Acil Durumlar Bakanı Kubatbek Boronov

Maliye Bakanı Akılbek Caparov

Tarım ve Arazi Islah Bakanı Saparbek Tınayev

Kültür ve Turizm Bakanı İbrağim Cunusov

-Bakanlık sayısı düşürüldü-

Öte yandan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev tarafından Milli Güvenlik Devlet Komitesi Başkanlığı'na Şamil Atahanov-u atarken, Savunma Bakanlığı görevine henüz atama yapmadı.

Yeni hükümetin yapısındaki bakanlık sayısı 18-den 14-e düşürülürken, Ekonomi ve Tekele Karşı Bakanlık görevine meclis dışındaki Ak Şumkar Partisi lideri ve halk devriminde aktif rol alan Temir Sariyev getirildi. Koalisyona girmeyen meclisteki Milliyetçi Ata Yurt Partisi'nden İbrağim Cunusov ta Kültür ve Turizm Bakanlığına seçildi.

Kırgızistan-ın bağımsızlığına kavuşmasının ardından geçen 20 yılda 15'inci Başbakan olan Babanov, 20 Mayıs 1970 yılında ülkenin kuzeyindeki Talas kenti Kara-Burinskiy İlçesi Çimkent köyünde doğdu. Tarım ve Maliye mezunu Babanov üç çocuk babası. (Kaynak: timeturk.com) AA

Kırgızistan'da Azerbaycan'ın 'dayanışma Günü' Kutlandı

Azerbaycan`ın `Dayanışma Günü`, Kırgızistan`da yaşayan Azeri vatandaşları tarafından büyük bir coşku ile kutlandı.

Azerbaycan`ın Bişkek Büyükelçiliği tarafından düzenlenen `Dayanışma Günü` etkinliklerine ülkede yaşayan Azeri vatandaşlarının yanı sıra, yabancı ülkelerin temsilcileri de katıldı. Törenin açılış konuşmasını yapan Azerbaycan`ın Bişkek Büyükelçisi Arif Agayev, etkinliğe katılan davetlilerin `Dayanışma Günü`nü kutlayarak gösterdikleri ilgi için teşekkürlerini sundu.

Büyükelçi Agayev, açılış konuşmasını yapmadan önce yaptığı özel açıklamasında bugünün milli lider Haydar Aliyev tarafından 16 Aralık 1991 yılında ilan edildiğini ve o günden beridir Azeri vatandaşlarının `Dayanışma Günü` olarak kutlandığını belirtti. Tüm dünyadaki Azeri vatandaşların `Dayanışma Günü`nü kutladığını söyleyen Büyükelçi Agayev, birlik çağrısında bulundu.

Kırgızistan`da temsilciliği bulunan birçok ülkenin katılım sağladığı etkinlikte kısa bir konuşma yapan Rusya`nın Bişkek Büyükelçisi Vladimir Vlasov da, Azerbaycan halkını tebrik ederek iyi dileklerini sundu

Açılış konuşmalarının ardından Azeri halk ekipleri ve sanatçıları gösteriler sundu.

KKTC'de Rauf Denktaş için özel gece

23 Aralık 2011 Cuma 23:21

Rauf Denktaş, Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) İletişim Fakültesi tarafından hazırlanan ve hayatının anlatıldığı "Bir Tarih, Bir Ömür" adlı etkinlikte tanıtıldı.

KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk halkına devletine sahip çıkması çağrısı yaparak, ''Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır'' dedi.

Denktaş, etkinliğin sonuna, ekrandan Kıbrıs Türk halkına seslendi.

YDÜ Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe Rauf Denktaş'ın eşi Aydın Denktaş, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, Başbakan İrsen Küçük, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Adem Huduti, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Mehmet Daysal, Denktaş;ın oğlu Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş ile diğer yetkililer ve öğrenciler katıldı. Etkinlikte, Denktaş;ın biyografisi ve milli mücadele yılları anlatıldı, Eroğlu ve Serdar Denktaş konuşma yaptı, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le yapılan söyleşi gösterildi.

-Serdar Denktaş babasını anlattı-

Rauf Denktaş;ın oğlu ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, programda yaptığı konuşmada, ''Bir evlat için babasını anlatması normal koşullarda çok zor olmaması gerek. Ancak bu baba Denktaş ise, bu babanın evlatlarının sayısı önceleri yüz binlerle, zaman geçtikçe milyonlara ulaşıyorsa böyle bir babayı anlatmak o derecede zorlaşıyor'' dedi.

Babası Denktaş'ın annesini küçük yaşta kaybettiğini, dedesi Hakim Raif Efendi;nin disiplini, onun ve arkadaşlarının milliyetçi söylemleri arasında büyümüş birisi olduğuna dikkat çeken Serdar Denktaş, babasının çok genç yaşta babasını kaybettiğinde kendisini büyük bir yalnızlığın içinde bulduğunu, buna rağmen büyürken edindiği mücadeleci disiplin sayesinde, zor koşullarda yaşamını sürdürerek, İngiltere;de 2. Dünya Savaşı yıllarında avukatlık tahsilini tamamlayarak ülkesine döndüğünü anlattı.

Babasının evde harcadığı zamanın çok olmadığını, herhangi bir babanın yapacağı gibi kendi çocuklarının dertleriyle, sorunlarıyla, dersleriyle birebir ilgilenemediğini anlatan Serdar Denktaş, "Hepimiz için sığınılacak bir liman oldu başımız sıkıştığı anda. Lider çocuğuyuz diye arkadaşlarımızdan farklı bir duygu içerisine girmemizi sağlayacak tek bir davranışı olmadı. Bizi onun binlerce çocuğundan biri olarak büyüttü. Varlığı bize her zaman güç verdi, ama asla şımartmadı. Küçük yaştan itibaren biliyorduk ki, birine bir haksızlık yapsak babamdan azar işiteceğiz. Hakkımızı korumazsak gelip bizim adımıza hakkımızı korumayacağını da bildik hep" dedi.

-Babadan ilk tokat-

Babası ile ilgili bazı çocukluk anılarını da anlatan Serdar Denktaş, babasından ilk ve tek tokadı okuldan bir öğretmeninden şikayet mektubu gelince yediğini anlattı. Serdar Denktaş, babası Rauf Denktaş;ın en büyük üzüntüsünün gençlerin devlete sahip çıkmaması olduğunu vurguladı.

-''Üç kez ölümden döndü''-

Babasının bu yıl 24 Mayıs;ta rahatsızlandığını anımsatan Serdar Denktaş, bu süre içinde babasının üç kez ölümden döndüğünü, direnciyle herkesi defalarca şaşırttığını söyledi.

Serdar Denktaş şöyle devam etti:

''Solunum cihazına takılı olduğu günlerde çok zor bir gece geçirmiştik. Sabah erken saatlerde odasına girdiğimde ağzında solunum boruları ile dimdik otururken kendisini gördüğümde parlayan gözlerle yüzüme bakarak 'bunu da yendim; der gibiydi. En halsiz halinde 'Hristofyas ile Eroğlu bugün görüştü, sonucunu öğrenmek ister misin; diye sorduğumda nasıl bir anda canlandığını gördüm. Ankara;da olduğumuz günlerde sıkıldığını görünce 'ne yapmak istersin; diye sordum. 'Burası da vatan orası da vatan. Ama memleketime gitmek isterim; dediğinde bunu biran önce yapmamız gerektiğine inandım. Bugün çok şükür kendi evinde, kah masasında kah oturma odasında torunları ile, sevenleri ile konuşuyor ve yine esprilerini yapıyor.''

Babasının, ''Hz. Azrail'i gücendirdim herhalde çoktandır uğramıyor'' diyerek, haftada bir gün bölgeleri gezmek istediğini anlatan Serdar Denktaş, "Bunun için Allah;a şükrediyoruz. Onun yaşadığı her gün bizim için Allah;ın bir lütfü, bir hediyesidir'' dedi.

-Eroğlu: ''onunla çalışmak, rakip olmak, yaşamım boyunca tattığım en büyük onur''-

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da, gençlik yıllarında Doktor Fazıl Küçük, Rauf Denktaş ve Osman Örek;in isimlerini duyarak büyüdüğünü ifade ederek, ''Aramızda olmayan rahmetli Küçük ve Örek;i anarken, her zaman saygıyla baktığımız, sevdiğimiz Sayın Rauf Denktaş;a çok daha sağlıklı günler diliyor, bunun olması için duacı olduğumuzu vurguluyorum. Sayın Rauf Denktaş, yaşarken tarih olmuş müstesna kişilerden biridir'' dedi.

Uzun yıllar Denktaş;la milletvekili ve Başbakan olarak çalıştığını anımsatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, kimi zaman rakip olduklarını, ancak onunla çalışmanın, ona rakip olmanın kendisi için yaşamı boyunca tattığı en büyük onur olduğunu vurguladı.

Sanılanın aksine çok uyumlu bir Cumhurbaşkanı-Başbakan ilişkisi sürdürdüklerine işaret eden Eroğlu, ''Zaman zaman problemlerimiz, görüş ayrılıklarımız olmadı değil, ama biz hiç bir zaman bir birimize saygısızlık yapmadık'' dedi.

Denktaş;ın Kıbrıs Türk halkına çok şey verdiğini, her şeyden önce Kıbrıslı Türkleri toplum olma noktasından alarak, halk olma noktasına getirdiğini vurguladı. Eroğlu şöyle devam etti:

''Bize öğretmenlik, liderlik yaptı. Pek çoğumuz, tarihimizi, hakkımızı, hukukumuzu ondan öğrendik. Davamızı nasıl savunacağımızı yıllarca onun söylemlerinde, demeçlerinde bulduk. Devlet olmanın önemini, ne anlama geldiğini o bize anlattı. Hükümet başkanı olarak da pek çok konuda bize yardımları oldu. Biz yıllarca Sayın Denktaş;ın kazanması, liderimiz olarak bize yön vermesi için çaba harcayan politikacılarız. Onun gösterdiği yolun doğru yol olduğuna güvendik. Kıbrıs konusunda neredeyse yüzde yüz örtüşen görüşler taşıdık, savunduk. Ben hiç bir zaman Sayın Denktaş;ı Kıbrıs konusunda arkadan hançerlemedim, ona oyun oynamaya çalışmadım.''

-Rauf Denktaş:''Mücadelenin yeni nesle anlatılması herkesin vatan borcu''-

Rauf Denktaş, milli mücadele yıllarının anlatıldığı belgesel sonrasında ekrandan yaptığı konuşmada, 197 günlük hastalık sürecinde kendisini arayıp destek olan, kendisi için dua eden herkese teşekkür ederek, Kıbrıs Türk halkının sevgisinin kendisine moral verdiğini, motivasyonunu arttırdığını söyledi.

Kıbrıs Türk halkına, devletine sahip çıkması için çağrıda bulunan Rauf Denktaş, ''Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir, ama devletsiz yaşayan millet yoktur. Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır'' dedi.

Kıbrıs Türk halkını kurtarmak için verilen mücadelenin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Denktaş, bu mücadelenin yeni nesillere anlatılmasının herkesin vatan borcu olduğunu söyledi.

-''Bağımsızlıktan asla vazgeçmeyin''-

Kıbrıs Türk halkının geleceğe bakarak, geçmişte yaşananların yaşanmaması için dik durması, Türklüğüyle gurur duyarak, Atatürk ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini kaydeden Denktaş, ''Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Bağımsızlığınızdan asla vazgeçmeyin'' dedi.

Müzakere masasında bunların bilinciyle oturulması gerektiğini, Maraş, Güzelyurt ve Karpaz yarımadası konusunda asla taviz verilmemesi gerektiğini vurgulayan Denktaş, ''Karpaz stratejik bakımdan çok önemli bir bölge. Asla taviz verilmeyeceğini herkesin bilmesi gerek'' diye konuştu.

''Kimse bizi bu yurttan, vatandan mahrum edemez'' diyen Denktaş, Kıbrıs Türk halkının Anavatan Türkiye;ye güvenmesini istedi.''Anavatana gelecek her zarar, bize de zarar verecektir'' ifadesini kullanan Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk halkının kimseye muhtaç olmadan yaşama, her zorluğun üzerinden gelecek gücü olduğunu kaydetti.

Denktaş, KKTC Devleti'nin bir evlat gibi olduğunu, bu evladı yaşatmak gerektiğini, ona zarar vermeye çalışan herkese ''dur'' demenin tüm Kıbrıslı Türklerin görevi olduğunu vurguladı.

Etkinliğin sonunda, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş;ın, Çocuk Onkoloji Hastanesi;nin yapımı için KKTC Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından başlatılan 50 projesine kendi safari gömleğini bağışladığı da açıklandı.

Etkinlik sonunda Denktaş;ın fotoğraflarından oluşan sergi de ziyaret edildi (Kaynak: Haber10.com)

Özbekistan, Çin doğal gaz bor hattının üçüncü etabını kuruyor

Özbekistan, Türkmenistan-Çin doğal gaz boru hattının toprakları üzerindeki üçüncü etabını kuruyor.

Özbek-Çin ortaklı Asya Trans Gaz tarafından inşasına başlanan üçüncü etabın 2014 yılına kadar tamamlanması bekleniyor. 529 kilometre uzunluğundaki

Özbekistan, Türkmenistan-Çin doğal gaz boru hattının toprakları üzerindeki üçüncü etabını kuruyor.

Özbek-Çin ortaklı Asya Trans Gaz tarafından inşasına başlanan üçüncü etabın 2014 yılına kadar tamamlanması bekleniyor. 529 kilometre uzunluğundaki yeni etabın yaklaşık 2 milyar 200 milyon dolara mal olması bekleniyor.

İnşasında 3 bin dolayında kişinin çalışmakta olduğu etabın tamamlanması sonrasında hat üzerinde kurulacak istasyon ve kontrol noktalarında yaklaşık 600 dolayında kişi çalışmaya devam edecek. Üçüncü etaptaki boru hattından Özbekistan'dan Çin'e yılda 25 milyar metreküp dolayında doğal gaz aktarılabilecek.

2015'e kadar ise Özbekistan ve Türkmenistan'da Çin'e verilecek yıllık doğal gaz miktarının 65 milyar metreküpe ulaşması bekleniyor.

Özbekistan ve Kazakistan topraklarında da geçen 7 bin kilometre uzunluğundaki Türkmenistan-Çin doğal gaz boru hattında şu anda yılda ortamla 30 milyar metreküp dolayında doğal gaz sevkıyatı yapılıyor.

Geçtiğimiz ekim ayında 1931'de kurulan Uluslararası Doğal Gaz Birliğine 78. ülke olarak üye olan Özbekistan yılda ortalama 60 milyar metreküp dolayında doğal gaz üretimi yapıyor.

Üretti doğal gazın önemli bir kısmını iç piyasada kullanan Özbekistan, hali hazırda yurt dışına verdiği yıllık doğal gaz miktarı 20 ile 25 milyar metreküp arasında değişiyor. (Kaynak: timeturk.com)

Babacan: Türkiye'ye Bakanlar Başarı Görüyor

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Batıdan Türkiye`ye doğru bakanların Türkiye`yi bir ekonomi başarısı, Doğudan Türkiye`ye bakanların Türkiye`yi bir demokrasi başarısı olarak gördüğünü belirtti.

Babacan, Türk Ocakları'nın 100. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla İstanbul Ticaret Odasında düzenlenen ''1912'den Geleceğe İktisadi Hayatımız'' konulu sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, 2012'nin küresel ekonominin çok önemli sınavlardan geçeceği, dünya ve Türkiye için, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada jeopolitik gelişmelerin yakından izlenmesi gereken bir yıl olacağını söyledi.

Türkiye'nin, Avrupa'daki ekonomik krizin etkilerinden ve Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki siyasi gelişmeler ve bazı sıkıntılı tablolardan kendisini ayrıştıran bir konumda bulunduğunu dile getiren Babacan, ''Türkiye'nin şu anda dünyada sağladığı itibar, güven belki de son yüzyılın en yüksek seviyelerinde. Dünyanın her köşesinde Türkiye konuşuluyor, Türkiye anlatılıyor'' şeklinde konuştu.

Babacan, Türkiye'nin son 10 yıllık döneminin, her açıdan önemli başarılara sahne olduğunu kaydederek, Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelirinin 3 bin dolar seviyesinden 10 bin doların üzerine çıktığını, enflasyonla mücadele önemli başarı elde edildiğini, bütçe açıklarının, kamu borç stokunun endişe kaynağı olmaktan çıktığını anlattı.

-''Türkiye, moda akımlarına kapılmadı''-Ali Babacan, son yaşanan küresel ekonomik krizde, Türkiye'nin kendi özgün politikalarını uyguladığını, ''moda akımları''na kapılmadığını belirterek, şöyle devam etti:''2009'da, pek çok Avrupa ülkesinde pek çok hükümet, krizi atlatma adına, harcama artırıcı, devlet kaynaklarını daha çok harcayıcı tedbirlerle bu krizi aşmaya çalışırken, biz tam tersine farklı bir yol izledik. Bir ülkenin borcu düşükse belki bunlar olabilir. Ama kamu borcu zaten yüksek olan ülkelerde, atacağınız adımlar bu borcu daha da artıracaksa, işte o zaman bu tedbirlerin, bu adımların sonuç vermesi mümkün değil. Nitekim, 2009'da bu politikaları izleyen İspanya ne durumda görüyorsunuz, İtalya ne durumda görüyorsunuz, Yunanistan, Portekiz, İrlanda ne durumda görüyorsunuz.

Biz, 2009'da çıktık tam tersi bir program açıkladık. 3 yıllık bir program açıkladık. Dedik ki; biz bütçe açığımızı daha da düşüreceğiz, daha da alt seviyelere çekeceğiz, devlete olan güven esastır, devlete olan güveni sağlam tuttuktan sonra zaten büyüme gelecektir, zaten kalkınma gelecektir, biz Türk özel sektörüne güveniyoruz. Bu programı açıklamamızdan hemen sonra, ekonomimizde ciddi bir büyüme dönemine girdik. 2 yıl üst üste dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi olduk.''Ekonomik modelde sosyal politikalara da ağırlık verdiklerini ifade eden Babacan, ''Serbest rekabet derken, asla kapitalizmin acımasız bakışına, acımasız yaklaşımına da prim vermedik'' dedi.

Türkiye'nin gerçekleştirdiği reformların, İslam ve demokrasinin bir arada ve iyi bir şekilde çalışabildiğinin, Türkiye'de kanıtlanmasının geniş bir coğrafya üzerinde enteresan etkiler yaptığını kaydeden Babacan, ''Bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki jeopolitik gelişmelerin en önemli sebeplerinden birisi, Türkiye'nin kendi içinde gerçekleştirdikleri olarak görülüyor'' diye konuştu.

-''Ekonomi konusunda artık AB bizim için kesinlikle bir örnek değil''-Ali Babacan, şu anda Avrupa'nın ''tam bir akıl tutulması'' yaşadığını söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:''2 gün önce Fransız parlamentosunda 40 küsur tane milletvekili tarih yazmaya kalkıyor. Aynı kafa, Avrupa ekonomisini de yönetmeye çalışıyor. Orada da bataklığa düşüyorlar, ekonomide de bataklığa düşüyorlar. Çok ciddi bir popülizm rüzgarı var. Günü kurtarma politikaları... Sadece 'kısa vadeli çıkarım nedir' ona bakan bir siyasi anlayış.

Ekonomi konusunda artık AB bizim için kesinlikle bir örnek değil. Pek çok konuda zaten daha iyi şeyler yapıyoruz. AB müktesebatındaki pek çok yanlışı da biz zaten uygulamadık, uygulamayacağız da. Ancak, maalesef eğer böyle devam ederse, herhalde 2008-2009 krizi Avrupa'da bir geri dönüşün başlayışı olacak. Avrupa'da, geçen yüzyıldaki yükseliş döneminden sonra tekrar bir geri dönüş dönemini göreceğiz. Güçlü bir siyasi liderlik, artık pek çok ülkede kalmadı. Kendinden korkan, kendi partisinden korkan, kendi meclisinden korkan, kendine 'lider' diyenler var. Ama sonuçlara baktığımızda gerçekten son derece kaygı verici, son derece sıkıntılı bir tablo.'' (Kaynak: beyazgazete.com)

Türkmenistan Enerji ve Sanayi Bakanı Devlet Başkanlığı İçin Aday Oldu

Türkmenistan'da 12 Şubat 2012 tarihinde yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için adaylar giderek netleşiyor.

Türkmenistan'da 12 Şubat 2012 tarihinde yapılacak devlet başkanlığı seçimleri için adaylar giderek netleşiyor. Görevdeki Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov ile birlikte 11 aday seçimlerde aday olduğunu resmen duyurdu. Enerji ve Sanayi Bakanı Yarmuhammet Orazguliyev, devlet başkanlığı için aday gösterildi.Seçimleri için, adayların başvuru süreci hala devam ediyor. Adayların çoğu ilçe kaymakamları ve üst düzey yöneticiler. Adayların bulundukları bölgede en az 10 bin destek imzası toplamaları gerekiyor.

BDT SEÇİMLERİ TAKİP EDECEK

Türkmenistan'da 12 Şubat 2012 tarihinde yapılacak devlet başkanlığı seçimlerini Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) gözlemcileri takip edecek. BDT basın merkezinden yapılan açıklamada, bu konu Belarus'un başkenti Minsk'de yapılan toplantı da görüşüldü. Toplantıda, BDT İcra Sekreteri Sergey Lebedev başkanlığındaki gözlemci grubunun Türkmenistan'daki seçimleri takip etmeleri yönünde karar alındı. seçimleri, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (AGİT) gözlemcilerinin de takip etmesi bekleniyor. (Kaynak:

Doğalgazda büyük oyun

Doğalgaz zengini Orta Asya ülkeleri Türkmenistan ve Özbekistan,doğalgaz ihtiyacı giderek artan Çin ile bu ülkelerdeki doğalgazın alıcısı Rusya kıskacında kaldı.

Doğalgaz zengini Orta Asya ülkelerinden Türkmenistan ve Özbekistan, son yıllarda doğalgaz ihtiyacı giderek büyüyen Çin ile bu ülkelerde üretilen doğalgazın eskiden beri satın alan Rusya arasında kalırken, öte yandan İran ve Güney Asya ülkelerine satmayı hedefliyor.

Toplam 26,2 trilyon metreküp doğalgaz rezervleri olduğu tahmin edilen Türkmenistan, 2020 yılına kadar enerji sektörüne 60 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedeflerken, böylece 2030 yılında ülkedeki doğalgaz üretimini 250 milyar metreküpe, yurt dışına ihraç ettiği miktarı ise 2015 yılında 125 milyar metreküpe, 2030 yılında ise 200 milyar metreküpe çıkarmayı amaçlıyor.

Dünyanın 4. büyük doğalgaz rezervine sahip olduğu tahmin edilen ve günümüzde yıllık ortalama 80 milyar metreküp doğalgaz üreten Türkmenistan, günümüzde Rusya'nın yanı sıra Çin ve İran'a da doğalgaz ihraç etmeye başlamış durumda.

Bölgenin diğer doğalgaz üreticisi olan ve doğalgaz rezervleri 6,25 trilyon metreküp olduğu tahmin edilen Özbekistan ise, yıllık ortalama 60 milyar metreküp doğalgaz üretirken, bunun 45 milyar metreküpünü ülke içinde tüketiyor, kalan 15 milyar metreküpü ise başta Rusya olmak üzere komşu Kırgızistan ve Tacikistan'a da ihraç ediyor.

Eski SSCB bünyesinde olduğu 1960'lı yılların sonunda Orta Asya-Merkez (Rusya) doğalgaz boru hattı üzerinden Rusya'ya başlamış olduğu doğalgaz ihracatını sürdüren Türkmenistan, 2010 yılına kadar Rusya'ya yıllık 40 milyar metreküp doğalgaz ihraç ederken, 2009 yılında Rusya ve Türkmenistan arasında baş gösteren doğalgaz alımıyla ilgili bazı anlaşmazlıkların ardından, Türkmenistan en önemli stratejik ihraç ürünü olan doğalgazı, diğer alternatif güzergahlar üzerinden ihraç etme arayışına girdi.

ÇİN GÖZÜNÜ ORTA ASYA'YA DİKTİ

Son dönemlerde doğalgaz ihtiyacı önemli ölçüde artmakta olan Çin, 2000 yılında yıllık ortalama 24,5 milyar metreküp, 2008 yılında ise 80 milyar metreküp doğalgaz kullanırken, günümüzde ise bu rakam 109 milyar metreküpe ulaşmış bulunuyor.

Dünya ülkeleri arasında ulusal ekonomisi ve sanayisi en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alan Çin'in, doğalgaz ihtiyacının 2020 yılında 300 milyar metreküpe, 2035 yılında ise 395 milyar metreküpe ulaşması beklenirken, bu dönemde Çin'in yurt dışından ithal ettiği doğalgazın yaklaşık yüzde 35'ini başta Türkmenistan olmak üzere Orta Asya ülkelerinden ithal etmesi öngörülüyor.

İlk başta, Kazakistan doğalgazını satın almak üzere kurulan Kazakistan-Çin doğalgaz boru hattı ile ilgili mutabakat, 2003 yılında Çin Devlet Başkanı Hu Cintao'nun Kazakistan ziyareti sırasında iki ülke devlet başkanları tarafından imzalanırken, bunun ardından Çin yönetimi Orta Asya'nın diğer ülkeleri olan Türkmenistan ve Özbekistan ile bu konudaki görüşmelerine başladı.

Bu görüşmelerin sonucu olarak 2006 yılında Türkmenistan, ardından da 2007 yılında Özbekistan ile bu ülkelerin doğalgazını satın alma konusunda anlaşan Çin hükümeti, 2008 yılında ise Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e doğalgaz taşıyacak olan Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattı inşaatına başladı.

TÜRKMENİSTAN-ÇİN DOĞALGAZ BORU HATTI

İlk şebekesi Aralık 2009'da faaliyete açılan ve Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan, Kazakistan üzerinden Çin'e kadar uzanan Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattının toplam uzunluğu 7 bin kilometreyi oluştururken, bunun 185 kilometresi Türkmenistan, 530 kilometresi Özbekistan, bin 304 kilometresi Kazakistan ve kalan 5 bin kilometresi ise Çin topraklarından geçiyor. Halen 3. şebekesi inşaatının devam ettiği Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattının toplam tutarının 20 milyar doları bulması öngörülüyor.

Ağustos 2008'de Çin ile Türkmenistan arasında, 30 yıl boyunca Çin'e yılda 40 milyar metreküp Türkmen doğalgazının satılması ile ilgili anlaşma imzalanırken, son olarak iki ülke arasında, Çin'e satılacak Türkmen doğalgazının yıllık miktarının 65 milyar metreküpe ulaştırılması konusunda mutabakat sağlandı.

Bu çerçevede, 2008 yılında inşaatına başlatılan Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattının ilk şebekesi Aralık 2009'de, ikinci şebekesi ise Aralık 2010'da faaliyete açılırken, bu boru hattı üzerinden 2011 yılında yaklaşık 20 milyar metreküp, 2012 yılında 30 milyar metreküp, 2015 yılında ise 65 milyar metreküp Türkmen ve kısmen Özbek doğalgazının Çin'e ulaştırılması hedefleniyor.

Bu arada, giderek artan doğalgaz ihtiyacını Orta Asya doğalgazı ile gidermeyi hedefleyen Çin, yıllık 25 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip olacak Orta Asya–Çin doğalgaz boru hattı üçüncü şebekesinin de döşenmesine başlamış bulunurken, proje tutarı 2,2 milyar dolar olan ve toplam uzunluğu 1840 kilometreyi oluşturan söz konusu doğalgaz boru hattı 3. şebekesinin inşaatının 2013 yılı sonunda tamamlanması öngörülüyor.

Orta Asya – Çin boru hattı 3. şebekesinin, Ocak 2014'den başlayarak Türkmenistan ve kısmen Özbekistan doğalgazını Çin'e taşımaya başlaması planlanırken, söz konusu şebekenin de faaliyete açılmasıyla bu doğalgaz hattı üzerinden Çin'e gidecek Orta Asya doğalgazı toplam hacminin yıllık 65 milyar metreküpe kadar ulaşması öngörülüyor.

ÇİN ÖZBEK GAZINI GARANTİLEDİ

Aralık 2009'dan bu yana Türkmen doğalgazını almaya devam eden ve 2011 yılında bu ülkeden 17 milyar metreküp doğalgaz satın alan Çin, dünyanın önemli doğalgaz ihracatçılarından olan Türkmenistan'ın ardından, son olarak bölgenin diğer doğalgaz üreticisi olan Özbekistan ile de doğalgaz alımıyla ilgili anlaşma imzalamış bulunuyor.

Özbekistan'ın doğalgaz dağıtımı ve taşımacılığı yapan Uztransgaz şirketi ile Çin Ulusal Petrol-Gaz Korporasyonu'nun şube işletmesi olan PetroChina International Limited şirketi arasında, yıllık 10 milyar metreküpe kadar Özbek doğalgazının satın alınması konusunda mutabakat sağlandı.

Uztransgaz'dan basına yapılan açıklamaya göre, bu hafta PetroChina International Limited şirketi ile Özbek doğalgazının dünya doğalgaz fiyat konjektürüne uygun olarak satın alınmasını öngören nihai anlaşmaya göre, Özbekistan'dan satın alınacak yıllık 10 milyar metreküpe kadar olan doğalgaz, Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e kadar uzanan Orta Asya-Çin doğalgaz boru hattı üzerinden taşınacak.

ORTA ASYA -RUSYA DOĞALGAZ BORU HATTI

Eski SSCB bünyesinde olduğu 1960'lı yılların sonunda Orta Asya - Merkez (Center) doğalgaz boru hattı üzerinden Rusya'ya başlamış olduğu doğalgaz ihracatını sürdüren Türkmenistan ve Özbekistan, günümüzde Rusya'ya yıllık toplam 55-60 milyar metreküp civarında doğalgaz ihraç ediyor.

Son yılların en önemli doğalgaz boru hattı projesi olarak bilinen Türkmenistan-Çin projesi, dünya doğalgaz piyasasının önemli aktörlerinden olan Rusya'nın bu piyasadaki konumunu etkilemeden kalmıyor.

Rus doğalgaz devi Gazprom, 2010 yılına kadar Türkmenistan'dan yıllık ortalama satın aldığı 40 milyar metreküp doğalgaz ile bu ülkenin yurt dışına sattığı doğalgazın önemli bir kısmını almış bulunurken, aşamalı olarak hayata geçirmekte olduğu Türkmenistan-Çin doğalgaz boru hattı projesinin ardından, Türkmen doğalgazının en büyük alıcısı konuma Çin aday görünüyor.

Rus Gazprom şirketi, diğer Orta Asya ülkesi Özbekistan'dan ise yıllık ortalama 15 milyar metreküpe kadar doğalgaz satın alırken, Özbekistan ise yıllık ortalama ürettiği 60 milyar metreküp doğalgazın yaklaşık 45 milyar metreküpünü ülke içinde tüketiyor, kalan kısmını ise başta Rusya olmak üzere Tacikistan ve Kırgızistan'a ihraç ediyor.

Özbekistan'ın, son olarak Çin ile yıllık 10 milyar metreküpe kadar Özbek doğalgazını satma ile ilgili anlaşma imzalaması da Rusya'nın bu ülkenin esas doğalgaz alıcısı konumunu olumsuz yönde etkilemesi bekleniyor.

Türkmenistan'ın, son yıllarda kurduğu Çin ve İran'a uzanan doğalgaz boru hattı güzergahları, bu çerçevede Rus doğalgaz devi Gazprom ile doğalgaz fiyatı konusunda yapacağı pazarlıklarda, bu ülkenin daha emin hareket etmesine dürtü olabilir.

Türkmen doğalgazı da Gazprom'un Avrupa'ya sattığı doğalgaz miktarının önemli bir kısmını teşkil ederken, Türkmenistan-Çin boru hattı projesi ise, Rusya'nın da Batı ve Doğu Sibirya'da ürettiği doğalgazın Çin'in kuzey eyaletlerine taşıyan Rusya-Çin doğalgaz boru hattını da etkilemesi ve bir rekabet ortamı doğurması bekleniyor.

TAPI PROJESİ

Türkmen doğalgazının diğer bir alıcısı ise, komşusu İran olurken, bu yıl Türkmen doğalgazını İran'a taşımasını artıracak olan Türkmenistan-İran doğalgaz boru hattının ek şebekesinin inşaatına başlanmış bulunuyor.

Söz konusu boru hattı, yıllık ortalama 12,5 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip bulunurken, son olarak İran da Türkmenistan ile daha önce anlaştığı 8 milyar metreküplük doğal gaz miktarını, 14 milyar metreküpe çıkarılması konusunda anlaştı.

Daha önce ülkedeki Körpece doğalgaz yatağından İran'a yıllık ortalama 8 milyar metreküp doğal gaz satan Türkmenistan, mevcut boru hattına ek olarak daha 6 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip ve bu ay sonuna kadar faaliyete açılması öngörülen ek boru hattı daha döşemeye başlamış bulunuyor.

Türkmenistan'ı Afganistan üzerinden Pakistan ve Hindistan'a bağlayacak olan ve TAPI olarak adlandırılan doğalgaz boru hattı ile yıllık ortalama 33 milyar metreküp Türkmen gazının Güney Asya pazarlarına da ulaştırılması hedefleniyor.

Türkmenistan, 1995 yılından bu yana gündemde olan TAPI projesinin hızlandırılması için yoğun çaba gösterirken, bölgedeki siyasi istikrarsızlık dolayısıyla uzun yıllar bir türlü başlanamayan 1700 kilometre uzunluğundaki hattın, yaklaşık 7,6 milyar dolara mal olması bekleniyor.

Asya Kalkınma Bankası'nın da desteklediği proje ile ilgili anlaşma, Aralık 2010 tarihinde Aşkabat'ta Türkmenistan, Pakistan ve Afganistan devlet başkanları seviyesinde imzalanırken, bu anlaşmaya göre, TAPI ile yılda 33 milyar metreküp doğalgazın 30 yıl süreyle Güney Asya ülkelerine ulaştırılması öngörülüyor.

Afganistan'daki istikrarsızlık dolaysıyla projenin güvenliği konusu ise hala belirsizliğini korurken, öte yandan Türkmenistan hükümeti, Nabucco projesine de gaz tedarik etmeye hazır olduğunu daha önce çeşitli vesilelerle dile getirmiş bulunuyor.

(AA)

(Kaynak: gazeteport.com.tr)


  • 2 people like this.
    • Sefer Özdemir
      Bu sayida "Orta Asya Rus ve Cin kiskacinda" basligi ile deginilen bir gercege dikkatinizi cekmek isterim. Ozellikle petrol ureten ulkelerin ABD ve AB kiskacina alindigini acikca gordugumuz bu gunlerde, ciddi manada gaz kaynaklari olan Orta Asya ulkelerinin ileride basina gelebilecekleri gormek mumkundur. Yaziyi ve icinde bulundugumuz durumu iyi degerlendiren arkadaslarimiz TurkBIrDev videosunda bahsedilen ikili kutuplasmaya adim adim yaklasildigini da goreceklerdir. TBDsiz bir dunyanin getirecegi tehlikenin farkinda misiniz?
      Saturday at 11:26am · · 2
    • Yasin Ediş
      peki bu konuda rus ve çin baskısını nasıl aşacağız? ellerinden geleni yapacaklardır bu konuda. onlar devlet, çeşitli örgütlenmeleri sayesinde işleri daha kolay olacaktır. bu birlik olayına ya türkiyenin tam desteği ile gireriz yada hiç giremeyiz. ve şu anda kendi iç (pkk) ve dış (fransanın sözde ermeni soykırımını yasalaştırması, rusyanın ve iranın malatyadaki kalkan radarını vuracağını söylemesi, suriye ve yunanistan ile aramızdaki problemler) ile uğraşan türkiyenin bu konuya (her ne kadar dış sorunların hepsinden daha önemli olsada) ayıracağı zaman ve enerji kısıtlı olacağından ilk olarak ülkesel problemlerimize yoğunlaşmamız önemli olacaktır. birleşme konusu içinse yapılacak tek kesin hareket vardır. türkiye ve diğer türk devletlerinde bu bilincin gelecek kuşaklara yerleştirilmesi amacıyla açılacak bir özel okul grubu. bu okul eğitimi ve diğer hizmetleri ücretsiz verebilmelidir.
      Saturday at 1:42pm · · 1
    • Sefer Özdemir
      Ozel okul fikri muhtesem; bu okullar acilmalidir. Her bir devletimizde en azindan bir TurkBirDev Universitesi kurulmalidir ama Turk Birligi'ni gerceklestirme sorumlulugu gelecek nesillere birakilmamalidir. Bunun onemini anlayanlar az da ols...See More
      www.turkbirdev.info
      Video Kitap/VCD 7 Devlet .org TBDhaber 1.TürkBirDev Kurultayı Özet Görüntüler için resmin üstüne tıkla "Türk dünyası en büyük rüyasını gerçekleştirdi"16 Eylül 2010, İstanbul - Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov, Azerbayca
      about an hour ago · ·