15 Ağustos 2010 Pazar


15 Ağustos 2010 Pazar, TBDHaber http://www.turkbirdev.info/
Başlıklar:
  • Gül: Biz büyük bir milletin parçalarıyız.
  • "Kazakistan buğdayı ihracat yasaklarıyla engellenecek"
  • Türk polisi, Kırgızistan'da barışı koruyacak
  • Kırgızistan'da ikinci ABD üssü tartışması
  • Kırgızistan’daki parlamento seçimlerine 52 parti katılıyor
  • KKTC'de Taşkent şehitleri anıldı
  • Özbekistan, Sovyetlerden kalma uçakları seferden kaldırdı
  • Bayan mı, kadın mı.. Karar yok..
  • ABD'nin "hassas ama gizli değil" Türkiye raporu
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız “Enerji yatırımlarında 73 milyon insanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz.”
  • Türkmenistan Çin'den 4,1 milyar dolar kredi talep ediyor
  • Türkmenistan elektrik ihracatını arttıracak
Gül: Biz büyük bir milletin parçalarıyız.
Bakü resmi ziyareti öncesi Azeri APA ajansına konuşan Gül, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin kardeşlik ve çok yüksek bir düzeyde olduğunu belirtti.
Gül, "Ben Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk yurtdışı ziyaretimi Bakü'ye yaptım. Sadece bu, benim Azerbaycan'a olan ilgimi, Azeri kardeşlerimize yönelik sevgimi kanıtlayan en iyi göstergedir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le her fırsatta görüşüyoruz. Bugün kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek var. O da şudur; biz büyük bir milletin parçalarıyız. Bu bağlamda ben Türk devletlerine özel ilgi gösteriyorum. Onların derdi bizim derdimiz, onların sevinci bizim sevincimizdir. Tarihte böyle olmuş. Nuri Paşa komutanlığındaki Kafkas İslam Ordusu neler yapmadı ki? Azeri halkı bunları gayet iyi biliyor." dedi.
Kafkasya'da barış ve istikrarın sağlanması gerektiğini kaydeden Gül, "Sorunları dondurarak böyle tutarsak, daha sonra aniden o sorunlar tekrar ortaya çıkabilir. Devlet yetkililerinin görevi ne olmalı? Sorunları çözmek. Birleşmiş Milletler'in (BM) konuyla ilgili bildirileri ortada bir gerçeğin olduğunu gösteriyor. Minsk Grubu ciddi çabalar gösteriyor. Fakat ne yazık ki aradan 18 yıl geçmesine rağmen Minsk Grubu somut neticeler elde edemedi. Bir işgalin üzerinden 18-20 yıl geçmişse bu iyi durum değil... Bölgedeki sorunların adil olarak çözülmesi hepimizin yararına. Çok isterdik ki Minsk Grubu sorunun çözümüne yaklaşsın. Fakat bugün halk Minsk Grubu temsilcilerinin bölgeye gidiş-gelişini 'turistik seferler' gibi nitelendiriyor. Dolayısıyla yeni girişimler lazım. Kendim 2008 yılında bu girişimi ortaya attım. Önce Erivan'a gittim, daha sonra Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan buraya geldi. Yeni dünya sisteminde herkesin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmeli." diye konuştu.
Türkiye'nin komşularıyla yürüttüğü sıfır problemli dış politikası bağlamında Erivan'la da ilişkilerin düzelmesinden yana olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Tüm bu süreçle ilgili Sayın Aliyev'i detaylı bilgilendirdik. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin de bu konuda yakından iştirak etti. Medvedev de, Putin de, Aliyev de ve Sarkisyan da bu şekilde devam etmeyeceğine inanıyor. Onlar da sorunun çözümünü istiyor. Diplomasi ve müzakereler yoluyla bu işler çözülebilir.
Bu konularda Azerbaycan Aliyev'e, Türkiye bana, Ermenistan Sarkisyan'a güvenmelidir. Sayın Medvedev ve ABD Başkanı Barack Obama da bu işe daha fazla destek vermeli. Ben bu sorunların çözümü için çok umutluyum. Bu sorunun çözümü açısından Rusya büyük bir ülke. Dolayısıyla biz sorunlarla ilgili daha detaylı istişareler de yaptık. Bu tür ağır sorunlar, bir ülkenin baskısı veya arzusu ile çözülemez. Bu sorunlar ilgili olan ülkeler ve bölgedeki diğer devletlerin ciddi çabalarıyla çözülebilir. Bunu göz önünde bulundurarak ben bu girişimi, hamlemi yaptım. Evet, taşlar yerinden oynadı, bu da önemli idi. Fakat fazla gelişme olamadı. Bu süreçte hem Azerbaycan, hem Ermenistan hem de Türkiye'de yanlış anlaşılmalar oldu. Tüm liderlere şunu söylüyorum, bir yerde oturmayacağız, sorunun çözümü için durmadan çalışacağız. Çözüm ve barış kolay elde edilmiyor. Bu seferki ziyaretimde de değerli kardeşim İlham Aliyev'le bu konuyla ilgili ciddi görüş alış verişinde bulunacağız. Bu bakımından ziyaretimin faydalı olacağına inanıyorum." dedi.
(CİHAN)
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1015885&title=gul-azerbaycanin-isgal-edilmis-topraklari-uzun-sure-boyle-kalamaz
"Kazakistan buğdayı ihracat yasaklarıyla engellenecek"
MOSKOVA - Rusya'nın haziran ayı ortalarından beri devam eden aşırı sıcak havalar yüzünden yaşadığı kuraklık yüzünden tahıl ürünlerinin ihracatıyla ilgili aldığı geçici yasak kararı bugün yürürlüğe girdi.

Rus haber ajansı RİA Novosti, yıl sonuna kadar devam etmesi beklenen yasak kararının hükümet tarafından 1 Ekim'den sonra ülke genelinde ürün hasadını değerlendireceğini ve geçici yasak kararının elde edilecek verilere göre yeniden gözden geçirilebileceğini kaydetti.
RİA Novosti, ilk bilgilere göre kuraklığın Rusya'da 11 milyon hektarlık alandaki ekinleri etkilediğini belirterek, geçen yıl 97,1 milyon ton olan tahıl ürünleri beklentisinin bu yıl 60-65 milyon ton civarında olmasının beklendiğini duyurdu.
Rusya Tarım Bakanlığı önceki gün yaptığı açıklamada, ekinlerin toplanmasının ardından verilerin olumlu olması halinde bile Rusya'nın bu yıl en fazla 4,5 milyon ton tahıl ihraç edebileceğini belirtmişti.
Analistler, Rusya'nın özellikle batı bölgesindeki orman yangınları ve kuraklığın ekonomiye maliyetinin 15 milyar dolar civarında olduğunu kaydetmişlerdi,
Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev de daha önce yaptığı açıklamada, hükümetin kuraklık yüzünden daha önce imzaladıkları sözleşmelerin yükümlülüklerini yerine getiremeyecek olan tahıl üreticileri ve ihracatçılarını koruması gerektiğini belirterek, "Tahıl üreticilerimizi ve bu ürünlerimizi ihraç eden kişileri zor duruma koyduk ve bunu da bilinçli yaptık. Ancak bunu yaptıysak o zaman bu kişilerin arkasında da durmamız lazım" ifadesini kullanmıştı.
ABD, AB ve Kanada'nın ardından dünyanın en büyük tahıl ürünleri ihracatçısı olan Rusya geçen yıl başta Mısır, Türkiye, Pakistan, Azerbaycan, Suriye, Ürdün, İran, Libya, Bangladeş ve Yemen olmak üzere çok sayıda ülkeye 24,1 milyon ton tahıl ürünleri ihraç etmişti.
Rusya'nın tahıl ürünlerine koyduğu geçici ihracat yasağının bugün yürürlüğe girmesi, bazı üretici ülkelerin buğday ihracatıyla ilgili rekabetini kızıştıracak. Rusya'nın ihracat yasağından Fransa, Almanya, ABD, Kanada, Avustralya ve Arjantin'in yararlanacağı sanılıyor.
Ukrayna ve Kazakistan
Son yıllarda buğday ihracatını artıran Rusya'nın rakipleri Ukrayna ve Kazakistan'ın ise Rusya'nın yerini almasının mümkün olmadığı vurgulanıyor
.
Dünyanın bir numaralı arpa ve altıncı büyük buğday ihracatçısı Ukrayna'da hükümet, olumsuz hava koşullarının tahıl üretimini olumsuz etkilemesi yüzünden, her ne kadar şimdiye kadar doğrulamasa da tahıl ihracatını kısıtlamayı planlıyor. Tüccarlara göre, Ukraynalı yetkililer, gayri resmi olarak zaten tahıl ihracatını engelliyor.

Buğdayını Rusya ve Ukrayna'nın Karadeniz limanları üzerinden ihraç eden Kazakistan'ın da büyük bürokratik sorunlarla karşılaşması bekleniyor.
Avrupalı bir tüccar, "Kazakistan'ın ihracat yapmak ya da yapmamak istemesinin önemi yok. Kazakistan buğdayı ihracat yasaklarıyla engellenecek" dedi.
Türk polisi, Kırgızistan'da barışı koruyacak
Kırgızistan'da geçtiğimiz aylarda yaşanan siyasi kargaşanın aşılmasında önemli rol oynayan Türkiye, ülkede istikrarın pekiştirilmesi için de devrede.

Ankara iç çatışmaların yaşandığı ülkenin güneyine polis gönderiyor. Türk polisi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesinde oluşturulacak güvenlik birimi kapsamında görev yapacak. Diplomatik kaynaklar Kırgızistan'dan gelen talep üzerine Türk polisinin görevlendirildiğini belirterek kardeş ülkeye her türlü desteğin verilmeye devam edileceğini bildirdi. Zaman gazetesinin haberine göre; AGİT bünyesinde görevlendirilecek güvenlik birimi kapsamında Türkiye'den de polis gelmesini isteyen Kırgızistan'a Ankara olumlu cevap verdi. AGİT karargâhında ülkenin güneyine gönderilecek polis gücünün oluşturulmasıyla ilgili sürecin başladığını söyleyen Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyit Ubukeyev, bölgeye Rusça bilen polislerin yanı sıra Türkiye'den de polis gelmesini istediklerini ifade etmişti. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva, güneyinde Kırgızlar ile Özbekler arasında 10 Haziran'da başlayan, 500 bin dolayında insanın yerinden olmasına ve 380'e yakının da ölmesine sebep olan etnik çatışmalar üzerine AGİT'ten destek istemişti. Kazakistan'ın başkanlık yaptığı AGİT de bu ülkeye polis gücünün konuşlandırılmasına karar vermişti. Bu çerçevede polis gücünün oluşturulma sürecinin başladığını belirten Ubukeyev, "Bölgede görev yapacak polis birliğinin temsilciliğine Kırgızistan'la ilgili deneyime sahip, yerel örf ve âdetleri bilen birisinin atanmasını bekliyoruz." ifadelerini kullanmıştı. Ubukeyev, Türkiye ve Rusya'dan gelecek polislerin bu özelliklere sahip olduğunu işaret etmişti. Diplomatik kaynakların verdiği bilgide Tük polisinin AGİT Polis Danışma Grubu bünyesinde Kırgızistan'da görev yapacağını açıkladı. Söz konusu grupta görev alacak toplam 34 polisin 16'sı Türk olacak. Grubun başkan yardımcısı bir Türk polis yetkilisi olacak. Polislerin en kısa sürede Kırgızistan'a gitmesi bekleniyor. Türk polisi AGİT'in Gürcistan, Azerbaycan, Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Kosova ve Avusturya misyonlarında, Avrupa Birliği polisinin Bosna-Hersek ve Kosova misyonlarında, Birleşmiş Milletler'in ise Doğu Timor, Fildişi Sahilleri, Haiti, Kongo, Kosova, Liberya, Sudan, Sudan-Darfur ve Burundi misyonlarında görev yapıyor.

Kırgızistan'da ikinci ABD üssü tartışması
Kırgız basınında, “ABD'nin, ülkenin güneyinde, Çin boyunduruğundaki Doğu Türkistan'ın Kaşgar kentine ve Özbekistan ile Tacikistan sınırına yakın bir bölgede ikinci bir hava üssü açmayı planladığı”na yönelik haberler geniş bir şekilde yer almaya başladı.

Haberlerde, üst düzey Amerikalı yetkililerin sık sık Kırgızistan'a geldikleri ve bu konuda görüşmeler yaptıklarına dikkat çekilirken, Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi Müdürü Farid Niyazov, Bişkek yönetiminin ABD ile yeni bir üssün açılması konusunda görüşmeler yapıldığına ilişkin haberleri yalanladı.
Kırgızistan Savunma Bakanlığı Basın Merkezi yetkilililerinden Ayzada İgibayeva da RİA Novosti ajansına, Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi Müdürü Niyazov'un açıklamalarını destek veren bir açıklama yaptı. İgibayeva, ABD'nin, Kırgızistan'ın güneyinde askeri üs açacağına dair haberlerin gerçeği yansıtmadığını dile getirirken, Savunma Bakanlığı'nın, ABD'nin maddi desteğiyle güneyde askeri eğitim merkezi kurması konusunda görüşmeler yürütüldüğünü açıkladı.
Bu yalanlamaya Amerikalılardan da destek geldi. ABD'nin Bişkek Büyükelçisi Tatiana Gfoeller da ülkesinin Kırgızistan veya bir başka Orta Asya ülkesinde yeni üs açma niyeti olmadığını öne sürdü. Ancak Büyükelçi, ülkenin güneyinde uyuşturucu ve terörle mücadele merkezi kurulmasına ilişkin Kırgız yetkililerle görüş alış verişinde bulunduklarını söyledi.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva, iktidara geldiğinde, ABD üsleriyle ilgili kararı yeni parlamentonun vereceğini duyurmuş, Milli Güvenlik Hizmetleri (GSNB) Başkanı Keneşbek Düşebayev ise ABD ve Rusya'nın, ülkede ikinci birer üs kurmalarına karşı olmadığını açıklamıştı.
Kaynak : http://www.globalyorum.com/

Kırgızistan’daki parlamento seçimlerine 52 parti katılıyor
Seçime katılma başvurusunun bugün itibariyle sona erdiği Kırgızistan'da 10 Ekim'de yapılacak parlamento seçimlerinde 52 siyasi parti yarışacak.

Kırgızistan Merkez Seçim Komisyonu (MSK) seçime katılmak için müracaat eden parti sayısının 52 olarak gerçekleştiğini açıkladı.10 Ekim'de yapılacak ve Kırgızistan'ı ilk defa parlamenter sistemle tanıştıracak parlamento seçiminde partiler, 120 sandalyeli meclisten daha çok milletvekili kapmak için yarışacak. Kırgızistan'ın değişen yeni seçim yasasına göre bir parti en fazla 65 milletvekili çıkarabiliyor.Seçimde birinci olan parti hükümeti kurmakla görevlendirilecek. Bir partinin tek başına hükümeti kurabilmesi için 65 milletvekili çıkarması gerekiyor. Aksi durumda ise hükümeti kurmanla görevlendirilen parti başka parti veya partilerle koalisyon yapması gerekecek.İki milyon 500 bin dolayında seçmenin olduğu ülkede 52 partinin şansını denemek istediği seçimde koalisyon hükümetinin çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.Beş milyon 500 bin nüfuslu ülkedeki parlamento seçimlerinin favori partisi olarak ise Ömürbek Tekebayev'in başkanı olduğu Atameken (Anavatan) Partisi gösteriliyor.(CİHAN)

KKTC'de Taşkent şehitleri anıldı
KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, şehitleri anarken geçmişi hatırlamak, ancak geçmişe takılı kalmamak gerektiğine işaret ederek, sağlam bir gelecek inşa edebilmek için geçmişi çok iyi bilmek gerektiğini söyledi.
Rumlar tarafından, Taşkent'te 15 Ağustos 1974'de evlerinden toplanarak katledilen 83 Kıbrıslı Türk, bugün düzenlenen törenle anıldı.Taşkent Şehitler Anıtı önünde düzenlenen ve protokol sırasına göre anıta çelenklerin konulmasıyla başlayan törende, saygı duruşu, saygı marşı ve saygı atışının ardından İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.Taşkent katliamının 36. yıldönümünde düzenlenen şehitleri anma törenine Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, KKTC'nin 1.Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliği yetkilileri, bazı bakanlar, komutanlar, diğer yetkililer, şehit aileleri ve vatandaşlar katıldı.Cumhuriyet Meclis Başkanı Hasan Bozer de törende yaptığı konuşmada, “1950'li yıllardan başlayarak 1974 yılına kadar süren olaylarda Rumların bütün amacının Kıbrıslı Türkleri bezdirmek, yıldırmak, icabında öldürüp kovarak Kıbrıs adasını Yunan adası yapmak olduğunu” belirterek, “şehitleri anarken geçmişi hatırlamak, ancak geçmişe takılı kalmamak gerektiğini” kaydetti.Sağlam bir gelecek inşa edebilmek için geçmişi çok iyi bilmek gerektiğini dile getiren Hasan Bozer, geçmişi yaşamış insanlar olarak yeni nesillere, gençlere o günlerde neler olduğunu anlatmak gerektiğini söyledi.Kıbrıs'ta 1963 ve 1974 yılları arasında yaşananlara değinen Bozer, 15 Temmuz 1974'te bir darbe olduğunu, darbenin amacının mevcut yönetimi değiştirmek, Nicos Samson'u devlet başkanı yaparak KıbrısYunanistan'a bağlamak olduğunu anlattı.Türkiye'nin 20 Temmuz 1974'te garanti ve ittifak anlaşmalarından doğan haklarını kullanarak Barış Harekatı düzenlediğini ve Kıbrıs Türk halkını kurtardığını ifade eden Bozer, şimdi iki bölgeli bir anlaşma istemekteki temel amacın geçmişte yaşananların tekrarlanmaması olduğunu söyledi.“Biz artık Anavatanımızın güvencesinde mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşıyoruz” diyen Bozer, anlaşma istediklerini, ancak yapılacak anlaşmada Kıbrıslı Türklerin yaşamsal haklarından vazgeçmesinin mümkün olmadığını vurguladı.MUHTARIN KONUŞMASI Yukarı Taşkent Muhtarı Durmuş Aşandır da, 1. ve 2. Kıbrıs Barış Harekatı sırasında çok kanlar döküldüğünü, Türk Barış Kuvvetleri karşısında tutunamayan ve bozguna uğrayan Rum ordusunun ve ona bağlı Rum çetelerin yenilgilerinin acısını, silahsız ve korumasız Kıbrıs Türk insanından çıkarmaya çalıştıklarını anlattı.Aşandır, birçok köyde Kıbrıs Türküne eziyet edildiğini, birçok insanın bilinmeyen yerlere götürülerek öldürüldüğünü, bazı köylerde toplu katliamlar yapıldığını belirtti.14 Ağustos 1974'de 2. Barış Harekatı başlar başlamaz eli silah tutabilecek durumda olan 84 Taşkentli'nin Limasol esir kampına götürülecekleri güvencesiyle teker teker evlerinden toplanarak önce Rum okuluna götürüldüğünü, ardından da 15 Ağustos sabahı iki otobüsle Yersa civarındaki bölgeye götürülerek hunharca katledildiklerini anlatan Aşandır, katliam haberini şans eseri katliamdan kurtularak İngiliz üslerine sığınan Suat Kafadar'dan öğrendiklerini anımsattı.Bugün şehitleri büyük bir saygı ve özlemle andıklarını söyleyen Aşandır, “Bu katliamları yapanları lanetliyoruz ve er veya geç hukuki zeminlerde bunlardan hesap soracağımızı belirtmek istiyoruz” dedi.Şehitlere de seslenen Aşandır, “Şimdi nerede yatıyorsanız yatınız, naaşınızı KKTC topraklarına getirip sizleri bağrımıza gömmek, sizlere layık bir anıt mezar yaptırmak andımız olsun” ifadesini kullandı.Törenin ardından Taşkent Şehitler Müzesi gezildi. Akşam Taşkent Camii'nde şehitler için mevlit okutulacak.

Özbekistan, Sovyetlerden kalma uçakları seferden kaldırdı
Özbekistan, Sovyet döneminden kalma 5 yolcu uçağını seferden kaldırıyor.
Hava filosunu satın aldığı yeni uçaklarla daha da güçlendiren Taşkent, eski uçakları seferlerden kaldırıyor. Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri arasında güçlü bir filoya sahip olan Özbekistan Hava Yolları(ÖHY) Sovyet yapımı, İL-62, İL-86, Yu-154 ve Yak-40 tipi yolcu uçaklarını 2010 itibariyle seferden kaldırdı.
Şirket bünyesindeki gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında açıklamada bulunan ÖHY Genel Başkanı Valeriy Tyan, ÖHY'nin sadece bölgede değil, dünya genelinde hatırı sayılır hava şirketlerinden biri olmayı hedeflediğini söyledi. Bu amaçla uçak filolarında ciddi yenilemeye gittiklerini belirten ÖHY Başkanı "Gelişen hava ulaşımında geride kalmama adına yeniliklere ayak uydurmalıyız." dedi.
ÖHY'nin gelecek beş yılda daha da büyüyeceğini dile getiren Tyan, kalite ve güveni artırma adına Sovyet döneminden kalma bir çok uçak modelini seferlerden kaldırdıklarını, bunların yerine, B-767-300ER, B-757-200, A310 ve RJ-85 tipi uçakları devreye soktuklarını kaydetti.
Geçtiğimiz temmuz ayında filosuna iki adet yeni Airbus A320 yolcu uçağı katan ÖHY, 2016'ya kadar ise 8 adet A320, dört tane Boeing767 ve İki tane de Boeing787Dreamliner tipi yolcu uçağı alacak.
Dünya genelinde 30'a yakın ülkede 60 dolayında noktaya sefer düzenleyen ÖHY, yeni atılımlarla hem yolcu ve hem de yük taşıma miktarını artırmayı hedefliyor.

Bayan mı, kadın mı.. Karar yok..
Türkiye'de son dönemde, özellikle spor alanında, ''bayan'' yerine ''kadın'' kelimesini kullanma eğiliminin artmasıyla tartışmalar yaşanırken, diğer Türk cumhuriyetlerinde de bu konuda birliğin bulunmadığı ortaya çıktı.

Basketbol Federasyonu'nun Mayıs ayında aldığı kararla, bundan böyle ''Bayanlar Ligi'' yerine ''Kadınlar Ligi'' ifadesini kullanacağını açıklaması, buna karşılık Voleybol Federasyonu'nun da, ''Liglerin tescilli isimlerinde 'bayan' ifadesi yer almaktadır. Dolayısıyla 'Bayanlar Ligi' olarak anılmaya devam edilmelidir'' şeklinde duyuru yayınlaması tartışmaların alevlenmesine yol açtı. Diğer Türk cumhuriyetlerinden Azerbaycan, Kırgızistan ve Özbekistan'da ''kadın'', Kazakistan ile Türkmenistan'da ise ''bayan'' kelimesini karşılayan kelimelerin kullanıldığı belirlendi. Kızey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise doğrudan ''bayan'' ifadesi tercih ediliyor. Türk cumhuriyetlerinde spor alanında kullanım şöyle: Azerbaycan'da ''bayan'' kelimesi hiç kullanılmıyor. Buna karşılık gelen ''hanım'' kelimesi genellikle bir unvan ve saygı ifadesi olarak kullanılıyor. Spor alanında ise ''kadın'' kelimesi tercih edilirken, Türkçe'de bulunmayan ''q'' harfiyle yazılıyor. Örnek olarak ligler için; ''Qadınlar arasında voleybol ölke chempionatı'' denilirken, milli takım için, ''Qadınlardan ibaret voleybol üzre yığma komandası'', şampiyona için de, ''Voleybol üzre qadınlar arasında Avropa Chempionatı'' ifadeleri kullanılıyor. Kırgızistan'da ''kadın'' kelimesine karşılık gelen kelimelerden ''Ayal'', herhangi bir yakınlık bulunmayan, daha önceden tanınmayan kadınlar için nezaket sözcüğü olarak tercih edilirken, ''katın'' kelimesini erkekler eşleri için kullanabiliyor. ''Bayan'' ya da ''hanım'' kelimelerinin karşılığı olarak Kızgızca'da ''ayim'' kelimesi bulunuyor. Fakat ''ayim'' kelimesi spor alanında tercih edilmiyor. Sporda ''ayal'' kelimesi kullanılırken, sözkonusu takımın oyuncuları ya da şampiyonaya katılacak sporcular 18 yaşın altındaysa ''kızlar'' ifadesi mutlaka yer alıyor. Özbekçe'de ''kadın'' kelimesini karşılayan ''ayol'' kullanılıyor ve tüm spor branşlarının ligleri ile milli takımlarda ''ayollar'' yani ''kadınlar'' ifadesi yer alıyor. Ülkede bayan kelimesinin karşılığı olan ''hanım'' ise ancak çok resmi hitap gerektiren durumlarda ve üst düzey görüşmelerde tercih ediliyor. Örneğin Özbekistan'da ''(A) Milli Bayan Voleybol Takımı'', ''(A) Milli Ayol Voleybol Terma Camoasi'' olarak ifade ediliyor. Özbekçe'ye benzer bir şekilde Türkmenistan'da da ''kadın'' için ''Ayal'' kelimesi geçerli. ''Bayan'' kelimesi içinse ''zenan'' kullanılıyor. Türkmenler spor alanlarında ''zenan'' yani ''bayan'' demeyi tercih ediyor. Örneğin, bu ülkede ''Bayanlar Ligi'' demek için ''Zenanlar Liga'' tamlamasının söylenmesi gerekiyor. Kazaklar, söz konusu spor olduğunda, ''bayan'' kelimesinin karşılığı olararak ''jenskaya''yı tercih ediyorlar. ''Kadın'' kelimesi bu ülkede ''ayel'' olarak ifade edilirken, ''ayel'' liglerde veya milli takımlarda tercih edilmiyor. Kazakça ''bayan takımı''nı ifade etmek için ''Jenskaya Komanda'' demek gerekiyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de ligler bulunmamasına karşılık, takımlar için ''bayan takımı'', ''bayan takımı'' ifadeleri tercih ediliyor.
ABD'nin "hassas ama gizli değil" Türkiye raporu
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Genel Denetim Bürosu’nun, 110 sayfalık Türkiye raporunda "Dünyanın en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı yer İstanbul" ifadesi yer alıyor.

Raporun içerik özetinde Türkiye'nin dış politikasındaki 'eksen kayması' tartışmalarına da vurgu yapıldı. "Buradaki en temel soru, Türkiye'nin Atatürk tarafından oluşturulan batı odaklı yaklaşımından uzaklaşıp uzaklaşmadığı veya ne ölçüde uzaklaştığıdır" ifadesi yer aldı. "Türkiye'nin gözünü kararlı bir şekilde İslami özelliklerinin yolunu kolaylaştırdığı Doğu'ya dikmesi, katma değeri de beraberinde getirmektedir" ifadesi dikkat çekti.
"BÖLGESEL POLİTİKA ABD'Yİ BAZEN MEMNUN ETMİYOR"
Türk Hükümeti'nin neredeyse tüm komşularını içine dahil eden bölgede hem sınırlarından hem de ötesinde istikrarı artırma hamlelerinin bazen ABD'nin hoşnut olduğu bazen olmadığı sonuçlar doğurduğuna dikkat çekilen raporda "Dünyada en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı yer İstanbul" denildi.Rapor, ocak, şubat ve mart aylarında Washington, Ankara, İstanbul, İzmir ve Adana'da yapılan denetimler çerçevesinde hazırlandı. Temmuz 2010 tarihini taşıyan ve Başmüfettiş Yardımcısı Harold W. Geisel imzası taşıyan rapor, dün gece "hassas ama gizli değil" ibaresiyle Genel Denetim Bürosu'nun internet sitesine kondu.
Raporun önemli bulgular kısmında, "Türkiye'nin hem bölgesinde hem de kendi içinde yeni bir hareketlilik düzeyi gösterdiği bu dönemde, Ankara'daki büyükelçilik ve tamamlayıcı temsilcilikleri ABD çıkarlarını iyi bir şekilde temsil etmektedir" ifadesi yer aldı.
"KÜRT AÇILIMI OLUMLU"
Raporda İstanbul'a Doğu'dan göçün kentin yapısını değiştirdiği bunun da siyasi düzleme yansıdığı belirtildi. Kürt açılımı ise olumlu bir gelişme olarak nitelendirildi.
Türkiye'nin Irak'taki güçlü diplomatik varlığı ve Kuzey Irak bölgesel yönetimiyle ilişkileri Amerika'yı tatmin eden gelişmeler olarak sıralandı.
"İSLAMİ KURULUŞLAR LAİK ELİTE MEYDAN OKUYOR"
Raporda laik elit ve İslami kuruluş karşılaştırması da var. İslami kuruluşların laik elite meydan okuduğu yorumu da yer aldı. "Bu meydan okumanın demokratikleştirici bir etkisi olsa da Türkiye demokratik yönetimin doğasını tam olarak tanımlayabilmiş değil" ifadesi kullanıldı. Raporda, Türkiye'nin hem İsrail hem Ermenistan'la ilişkilerinin gelecekteki seyrinin Amerika için önemli bir unsur olmaya devam ettiği vurgulandı.Ayrıca, Türkiye'nin Kıbrıs, Irak, Afganistan ve İran konusundaki dış politika girişimlerinin Amerikan politik çevrelerince dikkatle izlendiği belirtildi.
"ABD FİRMALARI TÜRKİYE İÇİN HAZIR OLMALI"
Türkiye'nin AB üyelik süreci nedeniyle ekonomisini modernize ettiğine dikkat çekilen raporda, Türkiye'nin ABD tarım ihracatı açısından 10'uncu büyük pazarı olduğunun da altı çizildi. AB süreci nedeniyle ABD'li firmaların AB'li rakipleriyle rekabet etmek için hazır olması gerektiğinin belirtildiği raporda, ulusal nedenlerden dolayı Türkiye'nin ABD ürünlerine tarife dışı bazı bariyerler uyguladığına da dikkat çekildi. Raporda bu bariyerlerden özellikle ABD soyasına yönelik uygulanan engel ön plana çıkarıldı.Bu nedenle Türkiye'deki reform çalışmalarının sürmesi, teknik bariyerlerin azaltılması ve fikri mülkiyet haklarının geliştirilmesi konusunda cesaretlendirilmesinin önemine vurgu yapıldı. Bu konuda ABD'li dış ticaret bürokrat ve kurumlarının aktif şekilde çalıştığı da hatırlatıldı.
460 BİN DOLAR TÜRK POLİSİ VE GÜMRÜKÇÜSÜNÜ EĞİTMEK İÇİN HARCANIYOR Türkiye'nin İran ve Suriye ile vizesiz ilişkilerinin ve coğrafi konumunun ülkeyi narkotik, insan ticareti, organize suç, kara para aklama, terörizm ve nükleer yayılmayla mücadele konusunda ön bölge haline getirdiği de raporda yer aldı.Bu açıdan ABD'li kuruluşların gerek informasyon paylaşımı gerekse teknik destek açısından Türk yetkililere destek verdiğine dikkat çekilirken, ABD Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi'nin Türk polisini ve gümrük görevlilerini eğitme programında kullanılmak üzere 460 bin dolarlık bir fonu yönettiği, bu fonun Uluslararası Narkotik Ortaklığı ve Emniyet Güçleri fonlarının bir bölümünü oluşturduğu da belirtildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız “Enerji yatırımlarında 73 milyon insanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin enerjideki arz güvenliğinin sağlanması adına gerçekleştirdikleri tüm yatırımları ekolojik ve çevre koşullarına uygun bir düzeyde dikkat ederek gerçekleştirdiklerini belirterek “Çarşı her şeye karşı” mantığı ile hareket edilmesinin enerji alanındaki sorunları çözemeyeceğini belirtti.
Polis Merasim Mangasını selamlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, daha sonra Valilik şeref defterini imzaladı. Daha sonra gazetecilerin Türkiye’nin enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi yönündeki sorularını cevaplandıran Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,73 milyon insanın sorumluluğunu omuzlarında hissederek çalışmalar yaptıklarını söyledi. “Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılına kadar tüm yenilenebilir kaynakları mutlaka kullanıyor olmamız gerekiyor” diyen Yıldız daha sonra şöyle konuştu, “Bizim Yayınlamış olduğumuz strateji belgesinde 2004-2005 yılında ve daha sonra yenilenen strateji belgesinde özellikle yerli, yenilebilir kaynaklarının hemen hepsinin tüketildiği,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 yılına kadar tüm yenilenebilir kaynaklarımızın mutlaka kullanıyor olmamız gerekiyor.Bu Türkiye’nin büyüme hızına yetmeyebilir,bu yüzden şu anki kullandığımız inter kaynakları ile ilgili ve petrol ve doğal gaz arama çalışmalarımız sürüyor.Bu çalışmalardan ne kadar iyi sonuçlar alırsak o kadar ithalatımız azalmış olacak,ama bizim öncelikli strateji planımızda ve vizyonumuzda Türkiye’nin enerjideki arz güvenliği alakalı hiçbir eksikliğinin olmaması gerekir.Sivil toplum örgütlerinin görüşlerine son derece önem veren bir bakanlığız.Ama bizim yenilenebilir enerji kaynaklarından Hidro Elektrik Santralleri ile ilgili yaptığımız bir kısım,tamamen yerli ve tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarına dahi karşı çıkıldığını görünce biz bunlarla bilgilendirme toplantılarını yöresinde ve yerinde yapmaya başladık.Çevre Bakanlığı ile birlikte bu çalışmalara devam ediyoruz.Tabiri caiz ise ‘Çarşı her şeye karşı’ tarzı ,rüzgara karşı gelin,suya karşı gelin, jeotermale karşı gelin.Nükleer enerjiye zaten karşı geliniyor,Zaten böyle bir enerji yapılandırması söz konusu olamaz.Bizler bu görüşlere saygılıyız,ama omuzlarımızda hissettiğimiz sorumluluk gereği tabiî ki Türkiye’nin enerjideki arz güvenliğinin sağlanması adına, tüm yatırımları çevre ekolojik şartları dikkate alarak bu yatırımları yapmaya devam edeceğiz.73 milyon insana karşı olan sorumluluğumuzu yerine getireceğiz,bütün ekolojik şartları,ormanlarımıza,tarım arazilerine ve çevre şartlarına azami düzeyde dikkat ederek bu yatırımlarımızı devam ettireceğiz.Tüm saydıklarımız Türkiye’nin zenginliğidir.” (nevsehir.gov.tr)

Türkmenistan Çin'den 4,1 milyar dolar kredi talep ediyor
Türkmenistan'ın dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerinden biri olan Güney Yolotan sahasının geliştirilmesinde kullanılmak üzere Çin'den 4,1 milyar dolar kredi talep ettiği bildirildi.
Resmi nitelikli “Tarafsız Türkmenistan” gazetesinin haberine göre, Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, Çin Devlet Kalkınma Bankası ile müzakereleri başlattı.Çin, bu ülkeye doğalgaz rezervlerinin kullanımı için daha önce de 3 milyar dolar kredi sağlamıştı.Türkmenistan'dan başlayarak Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e uzanan 1800 kilometrelik doğalgaz boru hattı da aralık ayında faaliyete geçecek.Türkmenistan'ın Çin'e yıllık gaz sevkıyatının 2015'te 40 milyar metreküpe ulaşması planlanıyor. Bu hedefe ulaşılabilmesi için de Güney Yolotan rezervlerinin işlenmesi planlarının başarıya ulaşması gerekiyor.
Türkmenistan elektrik ihracatını arttıracak
Doğalgazdan elektrik üreten Türkmenistan, elektrik ihracatını arttıracak. Türkmen Hükümeti, bu bağlamda Kazakistan ve Afganistan üzerinden Pakistan'a elektrik satmayı hedefliyor.

Enerji kaynakları açısından zengin bir ülke olan Türkmenistan, elektrik üretimini arttırmak için yeni yatırımlar öngörüyor. Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov, inşaat, sanayi ve enerji sektörü yetkilileriyle yaptığı çalışma toplantısında, elektrik üretiminin arttırılmasına yönelik plan ve hedefleri değerlendirdi. Kazakistan ve Afganistan üzerinden Pakistan'a elektrik ihraç edilmesine ilişkin bir proje hazırlanmasını isteyen Berdimuhamedov, elektrik ihracatını arttırılması için Mari Devlet Elektrik Santralin onarılması, Mari Devlet Elektrik Santralinden Afganistan sınırına kadar 500 kilovolt kapasiteli elektrik hattı ile İran sınırına kadar 400 kilovolt kapasiteli elektrik hattı inşa etmeyi hedeflediklerini belirtti. Türkmen lider, söz konusu projelerin hayata geçirilmesi için yabancı şirketlerin de aktif katılımının sağlanmasını talep etti.
Toplantıda Lebap vilayetinde 254 Megawattlık toplam güç kapasiteli yeni elektrik santralin inşa edilmesi de kararlaştırıldı. Türkmenistan, 2020 yılında elektrik üretimini 26,38 milyar kilowatt/saate çıkarmayı hedeflerken, o dönemde Türkmen elektriğinin ihracatının 6 milyar kilovat/saate çıkması bekleniyor. Halihazırda, Türkmenistan Türkiye başta olmak üzere Afganistan ve İran'a elektrik satıyor.
Türkmenistan'ın elektrik üretimine Türk şirketleri de büyük katkı sağladı. Çalık Holding'e bağlı Çalık Enerji bu ülkede 6 santral inşa ederken, Lotus Enerji şirketi 2 santrali devreye aldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder