23 Ekim 2010 Cumartesi


23 Ekim 2010, TBD-Haber http://www.turkbirdev.info/


Azerbaycan 7 Kasım'da Sandık Başına Gidiyor

Azerbaycan,7 Kasım 2010 tarihinde yapılacak genel seçimlerde parlamentodaki 125 koltuk için sandık başına gitmeye hazırlanıyor.


BAKÜ - Parlamentodaki 125 koltuk için sandık başına gidecek olan ülkede seçim süreci başlatıldı. Azerbaycan Merkezi Seçim Komisyonu'ndan yapılan açıklamaya göre 695 kişi aday olurken, bunların 93'ünü kadın adaylar oluşturuyor.

Merkezi Seçim Komisyonu Başkanı Mezahir Penahov, milletvekili seçimlerini 42 yabancı ülkeden 16 bin 415 kişi sandık başında mıntıkalarda, bin 655 kişi ise ülke genelinde olmak üzere toplam 18 bin 70 gözlemcinin izleyeceğini belirtti.


Merkezi Seçim Komisyonu Genel Sekreteri Natik Memmedov, 9 milyon nüfusu olan Azerbaycan'da oy kullanmak için sandık başına gidecek vatandaş sayısının 5 milyon 96 bin 310 kişi olacağını söyledi. Memmedov, "Oy pusulasının baskısı her zaman olduğu gibi Milli Meclis'in matbaasında yapılacak. Şimdilik 125 seçim dairesinden 43 dairenin pusulaları basılacak. Adaylığı incelenen aday adaylarının pusulaları ise daha sonra basılacak" dedi.


Oy pusulalarının bir kısmının baskıya verildiğini belirten Azerbaycan Merkezi Seçim Komisyonu Başkanı Mezahir Panahov da, "Adayların isimlerinin yer aldığı pusulaların bir kısmı baskıya sunuldu. Baskılar bu ayın sonuna doğru basılıp tamamlanacak. Pusulalar baskıdan çıktıkça seçim dairelerine dağıtılacak" dedi.


Bu yıl önceki yıllardan farklı olarak milletvekili adaylarının halkla meydanlarda buluşmasının yasaklanması nedeniyle adaylar kendi tanıtım ve propagandalarını MSK tarafından İTV televizyon kanalından yapılan yayınla seçmenlere ulaştırıyor. (Kaynak: Kalitelihayat.com)


Amerikalı uzman: Azerbaycan aktif bir şekilde yeni savaşa hazırlanıyor
Ekim 23, 2010 14:00
Brooking Enstitüsü’nden Avrasya uzmanı Fiona Hill ‘Amerika’nın Sesi Radyosu’ Ermenice Servisi’ne verdiği röportajda "Dağlık Karabağ çatışmasını artık dondurulmuş kabul etmek mümkün değil″ görüşünü ifade etti.


Hill "Temas hattında ateş açma ve kayıpların sayısının büyümeye devam ettiği açık, Azerbaycan’sa aktif bir şekilde yeni savaşa hazırlanıyor. Ermenistan’da Rus akeri üssünün varlık süresinin uzatılmasına ilişkin anlaşma belli bir ölçüde caydırıcı husus olabilir, ancak buna paralel olarak Rusya devlet başkanı Bakü’yü ziyaret ediyor ve çatışmanın diğer tarafını silahlandırıyor, bu yeni savaş olasılığını daha da atırıyor″ dedi.


Uzmana göre, Birleşik Devletler Dağlık Karabağ sorununa daha fazla önem vermeli, zira yeni bir savaş bölge için olduğu kadar, dünya global güvenliği açısından da yıkıcı olabilir. (Kaynak: http://news.am/tur/news/35613.html)


Kazakistan yerel üretim payını yüzde 60'a çıkarıyor
Kazakistan'da 2015 yılına kadar satın alınacak malların toplamında yerel üretim payının yüzde 60'a, iş ve hizmet oranının ise yüzde 90'a çıkarmayı planlanıyor.


Kazakistan Hafif Sanayi Derneği Başkanı Lyubov Khudova, özellikle Çin mallarına rağmen Kazakistan'ın rekabet edebilecek güçte olduğunu söyledi. Kazakistan'da üretilen ürünlerin yüksek kalitede olduğuna dikkat çeken Khudova, malların ayrıca çevre dostu malzemelerden üretildiğine vurgu yaptı.

Kazakistan'da üretilen malların bütününün sertifikalı olduğunun altını çizen Khudova, üretimin ISO- 9011 standardına uygun işletmelerde üretildiğini ve bu ürünlerin Avrupa'ya ihraç edildiğini belirtti.


Öte yandan Kazak uzmanlar, yerel üretimin ülke bağımsızlığı açısından son derece önemli olduğunu belirtti. (Kaynak: dikkathaber.com)



Kazakistan’da helal ürünlere talep 5 kat arttı
Kazakistan Helal Sanayi Derneği'nden yapılan açıklamada Kazakistan'da helal ürünlere olan talebin 5 kat arttığı belirtildi.


Kazakistan'da son 5 yıl içinde helal standartlara uygun mamullerin imalatını yapan üretici sayısının da aynı oranda yükseldiği bildirilen açıklamada son günlerde başta gıda sektörü olmak üzere, hizmet ve tıp sektörlerinde 500'den fazla işletmenin şeriat kanunlarına göre faaliyet gösterdiği ifade edildi.Helal Standartları Teknik Komite Başkanı Marat Sarsenbayev, yaptığı açıklamada helal ürünleri tüketicilerinin müslümanların yanı sıra hristiyanların da tercih ettiğini söyledi.Dünya çapında helal ürün ticaretinin 1 trilyon 300 milyon doları bulduğunu dile getiren Sarsenbayev, helal standartlarının Kazakistan'da her geçen gün daha da arttığının altını çizdi.(CİHAN)



Kırgızistan Parlamento Seçimlerine Türkiye’den Bakış
22 Ekim 2010 Cuma
hasankanbolat@gmail.com
10 Ekim’de Kırgızistan’da parlamento seçimleri düzenlendi. Bende bu seçimlerde Karakol bölgesinde seçim gözlemcisiydim. Yaklaşık 5 milyon nüfuslu Kırgızistan, Orta Asya’da sanayisi ve doğal kaynağı bulunmayan eski bir Sovyet cumhuriyeti. Üstelik, Çin ve Afganistan’dan Kırgızistan üzerinden Kazakistan’a ve oradan Batı’ya uzandığı iddiaları bulunan kaçakçılık ve önlenemeyen uyuşturucu ticareti ülke dinamiklerini zorluyor. Bu seçim, Orta Asya’daki bu küçük eski Sovyet cumhuriyetinde parlamenter demokrasinin denenmesi ve seçimlerin tam demokratik ortamda sona ermesi nedeniyle incelenmeye değerdir. Üstelik, Batı ülkelerini aratmayacak ölçüde renkli seçim kampanyaları, seçimlere halkın yoğun ilgisi ve seçim sonucunun tahmin edilemeyerek Nisan ayında halk ayaklanması ile iktidardan uzaklaştırılan güçlerin partilerinin seçimden başarı ile çıkması dikkat çekmiştir. Böylece, Sovyet geleneğinden uzaklaşılarak Batı standartlarında bir seçim yaşanmıştır.
Söz konusu seçimlere 29 parti katılmıştır. Kayıtlı seçmenlerin yüzde 5’inin üzerinde oy alarak ülke barajını geçen ilk beş parti parlamentoda temsil edilebilecektir. Az farkla (yüzde 4,84) Bütün Kırgızistan Partisi (Adahan Madumarov) parlamento dışında kalmıştır. İlave seçmen listesi dikkate alınmadığı takdirde Bütün Kırgızistan Partisi de yüzde 5’lik seçim barajını aşabilecektir. Madumarov, Yüksek Seçim Komisyonu’na şikayette bulunmuştur. Başvurunun kabul edilmesi ihtimali az olmakla birlikte, muhalefet bloku içinde yer alan Bütün Kırgızistan’ın parlamentoya girmesi, dengeleri başkanlık sistemini isteyen partiler lehine değiştirebilecektir. Kırgızistan’da Geçici Yönetimde yer almasına rağmen yüzde 2,63 oy alan Ak-Şumkar Partisi’nin ise parlamentoya girmesi mümkün gözükmemektedir.
120 sandalyeli parlamentoda güvenoyu alabilmek için en az üç partili koalisyona ihtiyaç bulunmaktadır. Devrik lider Bakiyev’in partisi Ak-Jol’un devamı niteliğindeki Ata-Jurt Partisi beklenmedik şekilde birinci olmuştur. İhtilal ile geçici yönetimde yer alan iktidar partileri beklenen performansı gösterememişlerdir. Sadece, Sosyal Demokrasi Partisi-SDPK (Almazbek Atambayev) ve Ata-Meken Partisi (Ömürbek Tekebayev) parlamentoda yer almıştır. Rusya Federasyonu ve Kazakistan’ın desteğini aldığı propagandası ile güçlü başkanlık sistemini savunan Ar-Namıs (Feliks Kulov), SDPK’nın hemen arkasından üçüncü parti olmuştur. Ata-Jurt Partisi de iktidara geldiğinde yeniden başkanlık sistemine geçilmesi için halka başvuracağını açıklamıştır. Her iki blokun iktidar olabilmesi için Respublika Partisi (Ömürbek Babanov) anahtar konumundadır. Babanov 12 Ekim’de Ata-Jurt ile koalisyona girmeyeceğini açıklamış, SDPK ve Ata Meken ile koalisyon protokolü için pazarlıklara başlamıştır. Sözkonusu koalisyon protokolünün önceden açıklanması halinde, Cumhurbaşkanı Otunbayeva’nın koalisyon kurma şansı kalmayan Ata-Jurt’a görev vermeyeceği tahmin edilebilir. Ar-Namıs’ın koalisyona girmeyerek, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bekleyeceği veya daha az bir ihtimalle geçiş dönemi olarak gördüğü bu sürede, Ata-Jurt ile olan anlaşmazlıkları nedeniyle, SDPK ve Ata-Meken ile koalisyona girmek isteyebileceği söylenmektedir.
Sonuç olarak, seçime katılım oranı yüzde 56’dır. parlamentoya giremeyen partilere oy verenler de dikkate alındığında, seçmenin 2/3’ü parlamentoda temsil edilmemiştir. Bu rakam oldukça büyüktür ve ülkede kaybolmuş olan sosyal barışın tekrar sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca, oluşacak koalisyon hükümetinin uzun ömürlü olmayacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, Ekim 2011 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri şimdiden önem kazanmıştır. Kırgızistan’da olası bir siyasi istikrarsızlık cumhurbaşkanlığı seçimlerinin planlanandan önce yapılmasına da yol açabilir. (Kaynak: Bursahakimiyet.com)



Hristofyas: Ban ve Eroğlu'yla görüşme arzusundayım
23 Ekim 2010
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Kıbıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'la New York'da üçlü görüşme yapılması davetini “yoğun programı” nedeniyle daha önce reddeden Hristofyas, “yanlış bilgilendirme” olduğunu belirterek, “BM Genel Sekreteri ve Eroğlu ile en kısa zamanda New York'da görüşme arzusunda” olduğunu söyledi.
Rum lider, bu akşam, Lefkoşa ara bölgede düzenlenen BM gününe katıldı.
Rum haber ajansına göre Hristofyas, burada yaptığı konuşmada, BM Genel Sekreteri Ban ve KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile “en kısa sürede görüşme ümidini” dile getirdi.
BM Genel Sekreteri'ne, Kıbrıs sorununun çözümü için gösterdiği ilgiden ötürü teşekkür eden Hristofyas, “Teyit etmek isterim ki, yanlış bilgilendirme olduğundan; en kısa zamanda BM Genel Sekreteri ve Sayın Eroğlu ile New York;ta görüşmek arsuzundayım” dedi. (Kaynak: hurriyet.com.tr)


Gençlerden Kıbrıs Zİrvesi
Türkiye Gençlik Konfederasyonu Genel Başkanı Feridun Cevahiroğlu,Kıbrıs'da Liderler zirvesinde müzakererele tam destek verdiğini açıkladı. Başta KKTC CTP Genel Başkanı ve eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer,KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün,KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş,DP Genel Başkanı Serdar Denktaş tarafından kabul edilen Genç Lider,Ada Halkına desteklerinin her zaman tam olduğunu dile getirdi.
Türkiye Gençlik Konfederasyonu Genel Başkanı Feridun Cevahiroğlu ve beraberindeki heyet Kıbrıstaki Barış Müzakerelerine destek amacıyla sürdürdükleri liderler turunda,barış ve destek mesajları verildi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Cevahiroğlu ''KKTC bağımsız bir devlettir. Ve bağımsızlığı bütün dünya tarafından kabul edilmelidir. KKTC'de Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la başlayan barış müzakereleri,Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile gelişmiştir. Ve Cumhurbaşkanımız Derviş Eroğlu ile olumlu bir şekilde sonuçlanacaktır. Ümit ediyorum ki KKTC'de Derviş Eroğlu döneminde kalıcı bir barış sağlanacaktır. Hangi şartlar altında barış sağlanırsa sağlansın,KKTC'nin bağımsızlığı korunacak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin garantörlüğü devam edecektir. KKTC'de bulunan bütün siyasi parti liderlerinin iktidarın ve muhalefetin yapılan bu barış müzakerelerinde cumhurbaikanı Derviş Eroğluna destek olmaları gerektiğini açıkladık'' diye konuştu.
Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş görüşme masasında Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in tutumunun çözüme yönelik ümitleri sıfırladığını ifade etti. Geleceğe yönelik tek garantinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğunu söyleyen Denktaş, “artık yolun sonuna varılmış gibidir. Kimse bizden belirsizliğe devam etmemizi isteyemez. İpleri koparmanın vakti gelmiştir” diye konuştu.KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise '' Sİzin gibi bizde Derviş Eroğluna güveniyor ve destekliyoruz. Bunuda kendisine söyleyin'' dedi. KKTC CTP Genel Başkanı ve eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer,KKTC'nin bağımsızlığının Türkiye için çok önem arz etmesi gerektiğini söyleyerek'' Cumhurbaşkanmız Mehmet Ali Talat'da yürütmüş olduğu müzakerelerde bunu bütün dünyaya karşı en iyi şekilde anlatmıştır'' diye konuştu.
Kabinenin en genç ve en dinamik bakanlarından KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün'de ziyaretten dolayı çok memnun olduklarının altını çizerek '' KKTC'nin bağımsızlığı bizim için ve Türkiye için çok önemlidir. Bu öneme herkesin sahip ve destek çıkması gerekiyor'' şeklinde konuştu. KKTC Eski Başbakanı ve CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer,KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün,KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş,DP Genel Başkanı Serdar Denktaş ziyaretlerinden ötürü Genç lidere teşekkür ederek,Kıbrıs meselesinden dolayı duyarlılıklarını kutladılar.
Barış müzakereleri destek turuna devam edeceğini söyleyen Cevahiroğlu,herkesin bu konuda duyarlı olması gerektiğinin altını çizdi. Tarihi görüşmelere Türkiyeden Cevahiroğlunun yanısıra İstanbul İl Başkanı Necat Gülseven,Türkiye Gençlik Konfederasyonu Basın Sözcüsü Barış Durak ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı. (Kaynak: sanliurfa.com)



Orta Asya'da dolar arttı, euro düştü
Orta Asya ülkelerinde geride kalan haftada dolar yükselirken, euro değer kaybetti.
Euro, Özbekistan hariç tüm diğer bölgelerde değer kaybına uğradı. Dolar Tacikistan ve Türkmenistan'da yerinde sayarken, diğer ülkeler ve Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da arttı.

23 Ekim hafta sonu itibariyle bölge ülkelerinin merkez bankalarının döviz satış rakamlarına göre, Türkmenistan'da bir ABD Doları geçen haftayla aynı 2.85 manattan işlem görürken, bir euro ise 4.01 manattan 3.97 manata geriledi.
Bölge ülkelerinden Tacikistan'da ise geçen hafta 4.38 somani olan ABD Doları'nın satışı aynı değerde kalırken, 6.17 olan euro ise 6.12 somaniye indi.
Kırgızistan'da ise geçen hafta 46.45'e soma gerileyen dolar bu hafta değer kazanarak haftayı 46.76 somla kapattı. Geçen hafta 65.50'den işlem gören euro ise 64.96'ya düştü.

Tacikistan'la su tartışması yaşayan ve doların değer kazandığı bir diğer bölge ülkesi Özbekistan'da ise geçen hafta bin 623 sum olan dolar bin 624'e, 2 bin 248 sum olan euro ise 2 bin 270'e yükseldi. Özbekistan dolar ve euronun değer kazandığı tek bölge ülkesi oldu.

Kazakistan'da ise dolar yükseliş euru ise düşüş seyri takip eti. Geçen haftaki değer kaybıyla 147,46'ya gerileyen dolar 147.52 tengeden işlem gördü. Euro ise 207.89 tengeden 204.85'e geriledi.

Orta Asya ülkelerinin merkez bankalarının son iki haftadaki döviz satış kuru şöyle gerçekleşti:
23-10-2010 Dolar: Euro:
Türkmenistan (Manat): 2,85 3.97
Tacikistan(Somani) : 4,38 6.12
Kırgızistan(Som): 46,76 64.96
Kazakistan(Tenge): 147,52 204.85
Özbekistan(Sum): 1624 2270
17-10-2010
Türkmenistan (Manat): 2,85 4.01
Tacikistan(Somani) : 4,38 6.17
Kırgızistan(Som): 46,45 65.50
Kazakistan(Tenge): 147,46 207.89
Özbekistan(Sum): 1623 2248

Kaynak (zamanonline.com)


"Türkiye Batı'ya sırtını mı dönüyor?"
"Davutoğlu etkisi" başlıklı makaleyle, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun vizyonuna ve "komşularla sıfır problem" politikasına yer veren İngiliz Economist dergisi, ayrı bir makalede de "Türkiye, Batı'ya sırtını mı dönüyor" diye soruyor.

İngiliz Economist dergisi bu haftaki sayısında Türkiye'ye 14 sayfa ayırarak, ekonomiden dış politikaya, iç siyasetten AB'ye kadar değerlendirmelere yer verdi."Davutoğlu etkisi" başlıklı makaleyle, Davutoğlu'nun vizyonuna ve "komşularla sıfır problem" politikasına yer veren dergi, ayrı bir makalede de "Türkiye, Batı'ya sırtını mı dönüyor" diye soruyor.
Dış politikada ise, Türkiye'nin ABD'den sonra dünyanın ikinci büyük ordusuyla NATO'nun eski bir üyesi ve Norveç'le birlikte, Sovyetler Birliği'yle sınırı olan iki ülkeden biri olduğu kaydedildi.
Ayrıca, makalede: "Ama Türkiye, Batı yanlısı duruşu nedeniyle, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun parçası olan ülkeler dahil komşularını ihmal etti. Burada da bir dönüşüm var. Güçlü ekonomisinin desteğiyle diplomatik açıdan Ortadoğu'da, Balkanlar'da hatta Afrika'da oldukça aktif hale geldi. Gerçi müttefiklerinin her zaman bundan memnun olduğu söylenemez ama Türkiye bir anlamda yerel bir diplomasi devine dönüştü, bölgenin Brezilyası oldu."denildi.
Batılı güçlerin böyle bir ilerlemeden memnun olacağının düşünülebileceğini ancak, müreffeh, mağrur bir Türkiye'nin birçoklarını huzursuz ettiğini kaydeden dergi, "Bu kadar kalabalık bir ülkeyi, AB'ye kabul etmelerinin istenmesi olasılığı Avrupalıları titretiyor. Türkiye konusundaki gönülsüzlüğü nedeniyle Avrupa'yı azarlayan ABD şimdi Ankara'nın yeni maceracı dış politikasından rahatsız. Batı'daki karşıtları İslami köktenciliğe kaydığı ve Türkiye'nin bir şekilde kaybedilmekte olduğu fikrinin arkasına gizlenme eğiliminde. Bu tamamen yanlış bir kanı. Batı'da bunu böyle görenlerin sayısı arttıkça, Türkiye'nin gerçekten kaybedilmesi olasılığı da artacak."
"AB Türkiye'ye sırtını dönerse..."
Türkiye'nin Brezilya ve İran'la iyi ilişkilerine de değinilen makalede, "İsrail konusunda Erdoğan zaman zaman Arap sokaklarına oynadı. Ama, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimi örneğinde olduğu gibi Türkiye'nin şikayetlerinin çoğunun tartışmalı bir yanı yoktu. Hükümetin Gazze yardım filosuna öncülük edenlerle ilişkisi olması yanlış birşey ama İsrail gemideki dokuz kişiyi öldürmeseydi bu bir felakete dönüşmeyecekti. Dahası Türk hükümeti, demokrasilerin yapmaya çalıştığı şeyi yapıyor, halkının görüşlerini yansıtıyor" denildi.
Dergi Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ise, şimdiye kadar birliğin müzakerelere başlayan hiçbir ülkeye "Hayır" demediğini, ama Fransa, Almanya, Avusturya ve Hollanda liderleriyle, halklarının büyük kısmının Türkiye'nin üyeliğine kesinlikle karşı olduğunu aktardı.Kıbrıs'ı aşılması neredeyse imkansız bir engel olarak tanımlayan dergi, "Eğer AB, kendi Çin'ini dışlamayı tercih ederse, bölgesindeki en hızlı büyüyen ekonomiye sırtını çevirecek, Doğu'ya nüfuz etme umudunu yitirecek. Dünyada artık esamelerinin okunmadığından yakınmaya başlayan Avrupalılar için bu tarihi bir hata olur" ifadesine yer verdi.
Economist iç dengeler konusunda, Türkiye'de siyasetin, Türkiye'nin kendisi kadar renkli ve ilginç olduğunu, partilerin kurulup bir anda kapandığını, siyasetçilere yasaklar getirildiğini, her türlü büyüklükte ve yapıda koalisyonun denendiğini ve ordunun sık sık hükümetleri devirdiğini belirterek, "Ama 2001'deki ekonomik kriz bu gidişatı değiştirdi" dedi. Dergide ayrıca Gaziantep'le ilgili bir makaleye yer verilerek, Gaziantep'in son yıllardaki yükselişinden bahsedildi.
Muhalefete de bölüm ayrıldı
Anamuhalefet partisi CHP'deki lider değişikliğinden de bahsedilen dergide, gelecek yaz Türkiye'de yapılması beklenen genel seçimin neler getirebileceği soruldu. Dergide, "Kamuoyu yoklamaları, AK Partinin yüzde 38-40 ile bir kez daha en büyük parti olarak seçimden çıkacağını ortaya koyuyor. CHP de anayasa değişikliği referandumundaki fiyaskoya rağmen yüzde 30'a yükselebilir. BDP'nin de koltuk kazanması kesin gözüküyor. MHP'nin yüzde 10'luk barajı aşma olasılığı ise, partinin birçok destekçisinin referandumda AK Parti'yi desteklediği düşünüldüğünde düşük gözüküyor" denildi. (Kaynak: cnnturk.com)


Rusya ile Türkmenistan anlaşamadı
Medvedev Türkmenistan'ı ne NABUCCO'dan vazgeçirebildi ne de 'doğalgazını alıyorum' diyebildi!
Rusya devlet başkanı Medvedev’in Türkmenistan ziyareti son buldu. Taraflar arasında hiçbir anlaşma imzalanmamasına rağmen Kommersant yazarı Aleksandr Gabuyev Hazar doğalgaz boru kemeri projesinin ertelendiğini iddia etti.

İddiaya göre Avrupa ülkelerinin doğalgaz talebinin artması durumunda proje tekrar gündeme taşınacak. Rusya Türkmenistan’ı Nabucco projesinden uzak tutmak maksadıyla yeni teklifler sundu. Bunların içerisinde Türkmenistan’ın Güney Asya ülkelerine gaz satışının teşkil edilmesine dair teklif de bulunmakta.
Türkmenistan devlet başkanı Gurbangulu Berdımuhammedov önümüzdeki yıl içerisinde Gazprom şirketinin satın almak istediği gaz oranı ile ilgilendi. Taraflar arasında imzalanan eski anlaşmaya göre 80-90 milyar kübametre Türkmen gazının satılması gerekiyordu. Son anlaşmayla bu rakamın 10-30 milyar kübametreye kadar azaldığı ifade ediliyor.

Önümüzdeki yıl satın alınacak gaz oranı hakkında açıklama yapan başbakan yardımcısı İgor Syoçin konunun henüz netlik kazanmadığını ve önümüzdeki günlerde Gazprom şirketi ile değerlendirme yapılacağını ifade etti. Ayrıca Syoçin Avrupa ülkelerinin mevcut taleplerini de göz önünde tutarak Nabucco projesinin geleceğinin olmadığını öne sürdü. (Kaynak: dunyabulteni.net)



İMF: Türkmenistan 2011'de yüzde 10-11 büyüyecek
Uluslararası Para Fonu'nun (İMF) tahminlerine göre, Türkmenistan ekonomisi 2011 yılında yüzde 10-11 oranda büyüyecek.
Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov'un ülke ekonomisinin çeşitlendirilmesi yönünde başlattığı reformların bunda etkili olduğu kaydedildi.
IMF için Türkmenistan'a gelen Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) Genel Sekreteri Supachai Panitchpakdi, Devlet Başkanı Bedimuhamedov ile bir araya geldi. Panitchpakdi, BM'de Türkmenistan'ın güvenilir ve sorumlu bir ortak olarak tanındığını dile getirerek, Türkmen ekonomisinin 2011 yılı büyüme rakamlarından memnun kaldığını ifade etti.
BM yetkilisi, İMF'nin tahmine göre Türkmen ekonomisinin önümüzdeki yılda 10-11 oranda büyüyeceğine vurgu yaparak, bunda Gurbanguli Berdimuhamedov'un hayata geçirdiği reformların etkili olduğunun altını çizdi.

Türkmen lider Berdimuhamedov, ülke ekonomisinin sadece doğalgaz sektörüne bağlı kalmaması için çeşitli reformlar hayata geçiriyor. Ülkede başta tekstil olmak üzere inşaat, yerli üreticilerin teşviklendirilmesi açısından önemli çalışmalara yürütülüyor. Dünyada mali krizin yaşandığı dönemde Türkmenistan ekonomisinde istikrarlı büyüme gerçekleşti.

Türk müteahhitleri için Türkmenistan çok cazip bir pazar. Ülkede inşaattan tekstile pek çok alanda söz sahibi olan Türk şirketlerinin bugüne kadar 600'den fazla proje ve 17 milyar doların üzerinde taahhüt üstlendiği Türkmenistan, Türk müteahhitlerin 2009 ve 2010 yılında en fazla iş üstlendiği bir ülke konumunda. (Kaynak: dikkathaber.com)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder